Yazar Çelik: İmralı tecridini konuşmadan helalleşme olmaz 2023-06-18 09:02:09   İSTANBUL - Kürt sorununun Türkiye’nin birincil sorunu olduğuna dikkati çeken yazar Mukaddes Erdoğdu Çelik, “İmralı’daki tecridi konuşmadan helalleşme olmaz” dedi.   İmralı Cezaevi’nde mutlak tecrit koşullarında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 25 Mart 2021 tarihinden bu yana haber alınamıyor. Yazar Mukaddes Erdoğdu Çelik, Öcalan üzerindeki mutlak tecrit ve tecridin yansımalarını değerlendirdi.   Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecrit politikasının topluma ve Türkiye siyasetine derin etkileri olduğunu belirten Çelik, bunun bir örneğinin de seçim sürecinde görüldüğünü söyledi. Seçim öncesinde başlayan baskı politikasının seçim döneminde de devam ettiğini dile getiren Çelik, “İktidar son 8 yıldır kesintisiz bir şekilde başta Kürt özgürlük hareketi olmak üzere bütün demokratik güçlerle kavga halinde. Bu kavgası toplumun tüm kesimlerine yansıması ile beraber en son çocukların tutuklanması ve öldürülmesine kadar vardı. Şırnak'ın Cizre ilçesinde sokakta oynayan 5 yaşındaki Hakan Sarak adlı çocuk, zırhlı polis aracının çarpması sonucu infaz edildi. Ben çocukların zırhlı araçlarla, polis araçlarıyla öldürülmesine sokak infazı diyorum. Çünkü bu bir infazdır.  Bir zamanlar devrimcileri öyle yok ediyorlardı, şimdi çocukları öldürüyorlar. Tüm bunları aslında tecritten bağımsız ele alamayız”  dedi.   ‘ÖCALAN SUSTURULDUĞUNDA HERKES SUSTURULUR’   Tecridin ağırlaştırılmasının nedeninin Kürt hareketini geriletmek olduğunu belirten Çelik, “Rejimi değiştirme iddiasında bulunan burjuva muhalefet ve Üçüncü Yol perspektifini esas alanlar için de şunu söylemek gerek: Sayın Abdullah Öcalan susturulduğu zaman, herkesin susturulduğu anlamına geliyor. Bunu en net seçim sonuçları bize gösterdi. İktidar bunu çok iyi biliyordu, bu yüzden son iki yıldır tecridi katı bir biçimde uyguladı” ifadelerini kullandı.    İMRALI’DAKİ TECRİT VE HELALLEŞME   Tecrit politikasının çok boyutlu olduğunu kaydeden Çelik, bunlardan birisinin de Kürt sorunu olduğunu dile getirdi. Çelik, seçim sürecinde Kürt sorununda yaşanan tartışmalara işaret ederek, “Seçimleri hile, hurda, milliyetçilikle bitiren AKP iktidarının en iyi argümanı yine Kürt meselesiydi. Kürt karşıtlığı üzerinde toplumu bir bütün teslim alan iktidar, Kürdistan sorunu, Kürt halkının varlığı ve yokluğu üzerinden bir politika sürdürdü. İktidarın bu politikasına karşı ise bir halkın direnişini ağzına almaktan imtina eden korkak bir muhalefet vardı. Şimdi biz İmralı’daki tecridi, bir halkın direnişini konuşmadan nasıl helalleşeceğiz. Korkak, ürkek, sosyal demokrasiyle ‘ben herkesle barışacağım, ben herkesle helalleşeceğim’ demekle olmuyor” dedi.   KÜRT SORUNU BİRİNCİ GÜNDEM   Kürt sorununun Türkiye’yi de aşan bir sorun olduğunu belirten Çelik, “Kürt sorunundan korkarak, çekinerek kimse bir şey kazanamaz. Cumhuriyet’in 100’üncü yılına girdik. Geçmişte komünizmle mücadele dernekleri kuruyorlardı, şimdi geldiğimiz aşamada utanmasalar Kürtlerle mücadele dernekleri kuracaklar. Kürt sorunu 40 yıldan fazla bir süredir Türkiye’nin birinci gündemidir. Türkiye'de devrimci olmanın, sosyalist olmanın, aslında demokrat olmanın da turnusol kağıdı Kürt sorunudur” şeklinde konuştu.   ‘KÜRT SORUNUNU ÇÖZMEYEN ÇÖZÜLÜR’   Türkiye’de yaşanan bütün siyasal ve sosyal gelişmelerin Öcalan üzerindeki tecritten bağımsız ele alınamayacağını belirten Çelik, Kürt sorununun çözümü konusunda Abdullah Öcalan ve Kürt siyasi hareketinin defalarca barış çağrıları olduğunu hatırlattı. Çelik, “Kürtler bu sorunu çözmek için yapmadığı şey kalmadı. Direndi, yeri geldiğinde başkaldırdı ve defalarca barış çağrılarında bulundu. Buna yönelik her türlü demokratik siyaset kanallarını açtı. Şimdi bu çabalar karşısında Kürt sorununa elini uzatmaktan korkan bir muhalefet var. Kürt siyasetinin ezelden beri söylediği bir şey vardır: ‘Kürt sorununu çözemeyen çözülür” dedi.   İDEOLOJİK VE POLİTİK MÜCADELE   Türkiye’de yeni bir sürece girildiğini dile getiren Çelik, yeni süreçte toplumun temel sorunlarından biri olan Kürt meselesi, tecrit ve cezaevleri konusunun gündeme getirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Çelik, “Politik özgürlük talebimiz önde olmalı. Eşitlik ve adalet yok, kadın cinayetleri artmış, tecrit var, hasta tutuklular ölüme terk edilmiş. İktidarın saldırıları ve muhalefetin evde ‘oturun’ masallarının, Türkiye toplumunu uyuşturduğunu düşünüyorum. Manipülasyonun yoğun olduğu alanlarda çok güçlü ideolojik ve politik mücadele gerekiyor” şeklinde konuştu.   ÜÇÜNCÜ YOL PERSPEKTİFİ   Çelik, şöyle devam etti: “Mücadele kaldığı yerden devam etmeli. Emek ve Özgürlük İttifakı örgütlenmiş biçimiyle ama esas Üçüncü Yol’un kendi ana çekirdeğiyle mücadeleye başlaması gerekir.  Üçüncü Yol demokratik cumhuriyeti kurma yolu ve aynı zamanda bütün bu politik taleplerin gerçekleştirileceği yerdir. Bütün taleplerimiz burada somutlaşıyor. Üçüncü Yolu kendisine yol haritası edinmiş kesimlerin, güçlü bir şekilde bu döneme öncülük etmesi gerekir. Kendi öz gücüyle mücadele etmeli. Çünkü bütün diğer güçlerin harekete geçmesi de bu dinamiğin harekete geçmesine bağlıdır.”    MA / Esra Solin Dal