Gözaltı ve tutuklamalara tepki: Hakikatten vazgeçmeyeceğiz 2023-04-29 09:26:20 İSTANBUL - Özgür Basın’a dönük gözaltı ve tutuklamalara tepki gösteren gazeteciler, hakikati savunmak için alanlarda olmaya devam edeceklerini belirterek, baskılara karşı dayanışma çağrısında bulundu.   Amed merkezli yürütülen soruşturma kapsamında 21 kentte eş zamanlı olarak yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan 128 kişiden 4’ü gazeteci 28 kişi tutuklandı. Soruşturma dosyasına gizlilik kararı getirilirken, gözaltına alınanlara ve tutuklananlara “Örgüt üyeliği” suçlaması yönetildi.   Operasyon kapsamında gazeteciler Beritan Canözer, Abdurrahman Gök, Mehmetşah Oruç ve Remzi Akkaya’nın tutuklanmasına İstanbul’daki kadın gazeteciler tepki gösterdi.   ‘SAHADA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ’   Gazeteci Nezahat Doğan, AKP-MHP iktidarının geçmişte de gündem değiştirmek için sık sık Özgür Basın’ı hedef aldığını, 25 Nisan’da yapılan operasyonunda bu kapsamda yapıldığını belirtti. Doğan, “Özellikle Beyaz Toroslar’ın gezdiği 90’larda, insan hakları savunucuları ve avukatların gözaltına alınıp, kaybedildiklerine tanık olduk. Bu yöntemlerle sonuç alınmaya çalışıldığını ancak bu baskılarla sonuç alınmadığını da gördük. Şimdi de gizli tanıkların ibareleri ile arkadaşımız tutuklanıyor. Sahada olmaya devam edeceğiz. Bu baskılar bize geri adım attıramaz. Newroz’da katledilen Kemal Kurkut’un fotoğrafını çeken Abdurrahman Gök, yazdığı haberlerle kayyum politikalarını teşhir eden Ahmet Kanbal ve onun dışında hakikati kamuoyuna ulaştıranlar arkadaşlarımız, gazeteciliklerinin tanığıyız” dedi.    HAKİKATİ GİZLEME OPERASYONU   Daha önce yapılan operasyonlarla birçok arkadaşlarının tutuklandığını hatırlatan Doğan, gazeteciliğin suç olmadığının altını çizdi. Doğan, “Gazeteci arkadaşlarımızın yaptığı tek şey mesleklerini icra etmektir. Bu operasyon hakikate yönelik yapılan bir operasyondur. Şunu biliyoruz ki her türlü baskıya rağmen Özgür Basın çalışanları olarak hakikati kamuoyuna aktarmaya devam edeceğiz. Bedeli ne olursa olsun hakikati kamuoyuna iletmeye devam edeceğiz” diye belirtti.    SESSİZLİĞE TEPKİ    Can TV program sunucusu Medine Meral, gazeteci, hukukçu, siyasetçi ve sanatçılara yönelik operasyonun Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin (Yeşil Sol Parti) toplumda yarattığı etkiyi kırmaya dönük olduğunu söyledi. Baskının arttığı dönemlerde karşı durmanın ve ses çıkarmanın önemli bir tutum olduğuna dikkat çeken Meral, muhalefet partilerinin sessizliğini eleştirerek, ekledi: “Böylesi dönemlerde ses çıkarmak çok önemli. Keşke muhalefet partilerinden de bir sahiplenme gelse ama maalesef bunu göremedik. Herkes bu seçimlerin öneminin farkında. İktidarın güç kaybettiği anketlerden anlaşılıyor. Artık kendileri de bunun farkında. Bunun için de saldırı ve operasyon gerçekleştiriyorlar.”    Seçim dönemlerindeki hukuksuzluğun Özgür Basın tarafından teşhir edildiğini ifade eden Meral, “Özgür basın olmazsa birçok bilgiyi öğrenemeyeceğiz” dedi. Bu nedenle baskılarla Özgür Basın’ın susturulmaya çalışıldığını belirten Meral, amacın hakikati toplumdan gizlemek olduğunu vurguladı. Meral, “Gözaltında bulunan ve tutuklanan basın emekçisi arkadaşlar bizim için çok kıymetli. Bugün onlara yapılan bu baskıya sessiz kalmak, yarın bize yöneleceği anlamına gelir. Kimse sessiz kalmamalı” diyerek, dayanışmaya işaret etti.    SEÇİM KORKUSU    Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Adayı Berfin Polat ise, seçim startını verilmesiyle devletin Amed merkezli kapsamlı bir saldırı gerçekleştirdiğini söyledi. Ancak bu saldırılara yabancı olmadıklarını kaydeden Polat,  şöyle devam etti: “7 Haziran seçimlerinde katletme saldırılarıyla kendini gösteren devlet, bugünde operasyonlarla 14 Mayıs zaferimizi engellemek istiyor. Saldırıların hepsi devletin korkusunun göstergesidir. Bu saldırı politikalarına karşı sokaklarda mücadele etmeliyiz. Hem HDP’yi hem Yeşil Sol Parti’yi sokaklarda savunmalıyız. Bu saldırılar seçime bir ön hazırlıktır.    MÜCADELEYİ BÜYÜTME ÇAĞRISI    Buna karşı sokakta olmak gerekiyor. Herkese çağrıda bulunuyorum; bugün ses çıkarmak gerekiyor çünkü bu saldırılar sadece Yeşil Sol Parti’ye, HDP’ye, gençlere ya da kadınlara yönelik bir saldırı değil, bütün halklara ve ezilenlere yönelik bir saldırıdır.  Önünü almazsak devamı gelecek. Bu yüzden de saldırılara karşı mücadeleyi büyütmek gerekiyor.”    MA / Esra Solin Dal