Keskin: Eylemsizlik kararının konuşulmaması büyük bir sorun 2023-04-09 09:03:45   İSTANBUL - İHD Genel Başkanı Eren Keskin, KCK’nin eylemsizlik kararını “değerli” bulduklarını belirterek, “Silahların susması konusunda tavrımız nettir. Ama eylemsizlik kararının kamuoyunda hiç konuşulmaması büyük bir sorun. Herkes bunu önemli bulmalı” dedi.    Türkiye halkları, siyasi, ekonomik ve toplumsal krizlerin derinleştiği bir süreçte 14 Mayıs'ta sandık başına gidiyor. Enflasyonun yükseldiği ve alım gücünün düştüğü bir ortamda siyasi operasyonlarla başta Kürtler olmak üzere muhaliflerin sesi kısılmak isteniyor. Özellikle Mereş merkezli 6 Şubat'ta meydana gelen depremlerin etkilediği 11 kentte yaşananlar var olan krizleri tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi.    Depremin felaket boyutunda yaşandığı bir süreçte dahi AKP, savaş politikalarında ısrarcı oldu. KCK, deprem dolayısıyla aldığı “eylemsizlik” kararını daha sonra seçim sonrasına kadar uzattı. Ancak buna rağmen saldırılar aralıksız bir şekilde devam ediyor.    İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Av. Eren Keskin, KCK’nin eylemsizlik kararı ve ülkedeki seçim atmosferine dair değerlendirmelerde bulundu.   ORTAÇAĞ ZİNİYETİ   Türkiye’nin otoriter bir rejimle yönetildiğini belirten Keskin, iktidarın yaratığı ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı iklim siyasetinden toplumun kurtulmak istediğini ve bu yüzden 14 Mayıs seçimlerinin önemli olduğuna dikkat çekti. Keskin, “Bu otoriter rejim tamamen Kürt sorununun çözümsüzlüğünü esas alan bir politika yürütüyor. Ayrıca kadınlara yönelik büyük bir nefret dili ve şiddet var. Böyle bir ortamda gerçekleştiği için seçimler çok önemli. Toplumun bir demokratikleşme talebi var. Çözüm beklentisi var ve bu Ortaçağ zihniyetinden kurtulmak istiyor. Başta Kürt sorunu olmak üzere o kadar çok toplumsal sorun var ki; toplum artık bunu kabul etmiyor” dedi.   TÜRK-İSLAM SENTEZİ   Partilerin seçim beyannameleri ve söylemlerine değinen Keskin, iktidarın da muhalefetin de aynı kaynaktan beslendiğini söyledi. “Türk İslam sentezinden besleniyorlar” diyen Keskin, şunları söyledi:  “Aslında Cumhur ve Millet ittifakları arasında çok büyük farklar yok. Bu coğrafyanın temel meseleleri var. Kürt sorunu, 1915 Soykırımı ve Kıbrıs sorunu gibi ana sorunlar var. Millet İttifakı örneğin Kürt sorununa dair nasıl bir çözüm politikası hedefliyor? Kürt özgürlük mücadelesi ile nasıl bir çözüm oluşturacaklar? İmralı Cezaevi’nde uygulanan tecride dair neler yapacaklar?” diye sordu.    ‘RESMİ İDEOLOJİ ELEŞTİRİLMELİ’    Keskin, Millet İttifakı’nın seçim vaatlerinin içini doldurmadığını ve söylemlerin havada kaldığını söyledi. 2014 yılındaki “diyalog süreci”ni hatırlatan Keskin, “Bu coğrafyada demokrasiden söz edilecekse ve demokrat bir tutum alınacaksa önce bu resmi ideolojinin eleştirilmesi gerekiyor. Millet İttifakı’nın Yeşil Sol Parti ile yan yana gelmesi 6’lı masadaki bazı partileri rahatsız ediyorsa çok büyük bir fark yok demektir. Tabi ki demokrat Kürt seçmeni Millet İttifakı’ndan daha farklı bir tutum bekliyor” diye konuştu.    ‘MİLLET İTTİFAKI GÜVEN VERMİYOR’    Millet İttifakı’nın güven vermediğini belirten Keskin, milliyetçiliği esas alan İYİ Parti, kadın düşmanlığı ile bilenen Saadet Partisi’nin düşünülmesi gereken konular olduğunu söyledi. Keskin, “Eğer Cumhurbaşkanlığı’nda değişim olursa toplumda kısmi bir rahatlama olur. Ama hiç kimse gerçekten demokratikleşme olacağına inanmıyor. Herkesin sözünü söyleyebileceği, Kürt sorununda çözüm politikaları devreye gireceğine dair toplumun inancı kalmadı. O nedenle bence toplumun büyük bir kısmı Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyecek. Ama büyük umutlar bağlayarak bunu yapmayacaklar” ifadelerini kullandı.    KCK’NİN EYLEMSİZLİK KARARI    KCK’nin seçime uzattığı eylemsizlik kararına değinen Keskin, kararı “değerli” bulduklarını ve barışçıl politikaları her zaman desteklediklerini söyleyerek. Keskin, “Her zaman barışı savunuyoruz. Silahların susması ve ateşkesin olması konusunda tavrımız nettir. Ama bu konunun yani eylemsizlik kararının kamuoyunda hiç konuşulmaması büyük bir sorun. Herkes bunu önemli bulmalı” diye kaydetti.    KCK’nin deprem sürecinde eylemsizlik kararı aldığını anımsatan Keskin, şöyle devam etti: “Devletin savaşta kullandığı termal kameralar depremde kullanılsaydı binlerce insan kurtulabilirdi. Devlet günler sonra oraya askerlerini gönderdi. Depremde kullanılan kameraların çoğunu yurtdışında gelen ekipleri getirdi. Burada sadece devleti eleştirmek de yetmez. Kendilerine muhalifim, işçiyim diyen kesimlerde barış talebi yükselmiyor bu coğrafyada. Deprem felaketinde bu toplum şunu söyleyebilirdi: ‘Savaşa harcayacağınız bütçeyi, doğru yapılaşmaya harcayın.’ Bu coğrafyada böyle bir ses yükselmiyor ne yazık ki.”