Tahmaz: Eylemsizlik kararı kıymetli, barış için değerlendirilmeli 2023-04-03 09:01:52   İZMİR - KCK'nin eylemsizlik kararını kıymetli bulduğunu belirten Barış Vakfı Başkanı Hakan Tahmaz, barış kapısının açılmasının sadece egemenlerin elinde olmadığını vurgulayarak, "Barış için en küçük fırsatı sonuna kadar değerlendirmeliyiz" dedi.     Türkiye siyasi, ekonomik ve toplumsal krizlerin yaşandığı bir süreçte 14 Mayıs'taki Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlere gidiyor. Enflasyonunun günden güne sokağa yansıdığı, alım gücünün düştüğü bir ortamda diğer yandan da siyasi operasyonlarla başta Kürtler olmak üzere muhaliflerin sesi kısılmak isteniyor. Özellikle 6 Şubat'ta Mereş merkezli yaşanan depremlerin ardından 10 ilde yaşanan yıkım ve on binlerce yurttaşın ölümü, yaşanan krizlerin toplumsal boyutunu da gözler önüne serdi.    Yaşanan tüm olağanüstü durumlar karşısında, AKP iktidarı Kürtlere karşı açtığı savaşı sürdürürken, KCK, Mereş merkezli deprem sonrası halkın yaralarını sarması için eylemsizlik kararı aldı. KCK, daha sonra bu kararı 14 Mayıs’ta seçim sonuna kadar uzattığını duyurdu.    TÜRKİYE ÇÖKÜŞÜ YAŞIYOR   Barış Vakfı Başkanı Hakan Tahmaz, Türkiye'nin içerisinde bulunduğu askeri, siyasi ve toplumsal krizleri değerlendirdi.    Türkiye’de bir çöküş sürecinin yaşandığını belirten Tahmaz, 14 Mayıs seçimlerine işaret etti. Seçimin çöküş sürecinden çıkış imkânlarının olup, olmayacağı, olursa ne derece olacağını göstereceğini ifade eden Tahmaz, “Şu anda ülkeyi yöneten Cumhur İttifakı kadın haklarını ortadan kaldıracak bir düzenlemeyi vaat ediyor. Kadın düşmanı, kadınların kazanımlarını ortadan kaldıracak. Bunu da aileyi koruma gerekçesiyle yapıyor. Oysa dünyada eski tip bütün kurumlar tartışılıyor. Ailenin görev bölüşümünün, kadınların rolünün dünyadaki kadın mücadelesi sayesinde sorgulandığı bir süreçte Türkiye çağ dışı bir tutumla kadın haklarına ilişkin hakları ortadan kaldırıyor. Bu bence Türkiye'nin çürümekte ve çöküşün eşiğinde olduğunu gösteren yegane unsurdur" dedi.   14 Mayıs öncesi oluşan ittifaklardan Cumhur ve Millet ittifakının aynı pencereden değerlendirmenin sıkıntılı olduğunu söyleyen Tahmaz, "Millet İttifakı’nın, Cumhuriyetin köklü sorunlarına çözüm bulma konusunda sorunlu olduğunu düşünüyorum" diye belirtti.     YENİ TÜRKİYE NASIL OLMALI?    Cumhuriyetin ikinci yüz yılı için temel tartışmaların olduğuna işaret eden ve ‘yeni Türkiye nasıl olmalı?’ sorusuna yanıt veren Tahmaz, "Bizim kafamızdaki yeni Türkiye esas olarak demokrasinin kurumlarıyla evrensel ölçüde yerleştiği, işlediği, çoğulcu bir parlamenter sistem olmalı. Bundan kast ettiğim Cumhuriyetin kurucu felsefesinin, kurumsal yapısının sorgulandığı, yeni bir ülkenin inşa edilmesi. Cumhuriyetin kurucu felsefesinde Türkiye çok kültürlü, dilli, inançlı bir toplum. O zaman yeni Cumhuriyet bu yapıların farklılıklarla bir arada yaşam modelini kurmalı" diye aktardı.    'HİÇBİR ŞEY BARIŞTAN KIYMETLİ DEĞİL'   Tahmaz, yaklaşık 1 yıldır Kürt sorunun çözüm yolunun ne olacağı tartışmasının yaşandığını belirterek, "Barış Vakfı Başkanı olarak barış için kapının anahtarını çevirme olarak düşünüyorum. O kapının açılıp açılmayacağı egemenlerin elinde olduğu kadar bizlerin de elinde. Bizim çağrımız hiçbir şey barıştan daha kıymetli değil, barış için en küçük fırsatı sonuna kadar değerlendirmeliyiz. Bunun nasıl gelişeceğine ilişkin önce müzakere zemini kurulması gerekir. Bu nedenle Kılıçdaroğlu, HDP görüşmesinde ifade edilen düşüncelerin kıymetli olduğunu düşünüyorum" diye ekledi.    ÇÖZÜM SÜRECİ HATIRLATMASI    “Çözüm süreci” işaret eden Tahmaz, "Çözüm sürecinde AKP'nin, toplumun bildiği bir planı yoktu. Barış için açılan bir kapı olduğunu düşünerek, siyasi tutarlılık isteyen adımları hatırlatarak, eleştiri yaparak süreci destekledik. Bunu şimdi neden CHP için yapmayalım. Yeni bir yüzyıl açılıyor. Burada CHP'nin Cumhuriyetin kurucusu olduğu için böyle bir şey beklenmeyeceğini düşünmek yanlış olur. Peki AKP demokrat bir parti olduğu için mi destek çıkıldı? Onun için geriye bakarak değil, geleceğe bakarak bir değişim yaratılabilir. Bu yolda ne olacağını bilmiyoruz. İnşa edilmek istenen politikanın adım adım örüldüğünü görüyoruz. Kürt meselesi Ortadoğu'nun bir sorunu. Bütün ülkelerin de çıkar hesapları var. Böyle büyük bir sorunda yol almaya çalışıyoruz. Kıymetli bir dönemi kaçırdık. Dönülmez denilen yerden dönüldü ve insanlara bir cehennem yaşatılıyor. Kürtlere cehennemin zifiri karanlığı yaşatılıyor ama tüm Türkiye cehennemi yaşıyor" diye belirtti.    'EYLEMSİZLİK KARARI DEĞERLİDİR   KCK'nin aldığı eylemsizlik kararını da değerlendiren Tahmaz, "KCK'nin bütün seçim süreçlerinde eylemsizlik kararı aldığını biliyorum. KCK'nin aldığı eylemsizlik kararının muhalefetin işini kolaylaştırdığını düşünüyorum. İnsanların öldüğü, çatışmaların yaşandığı ortamda seçime gitmek hiç kimsenin işine yaramaz. Bu nedenle bu karar her ne kadar konuşulmuyor olsa da, fark etmesi gerekenlerin farkında olduğunu düşünüyorum. Kürtlerin seçimlerde göstereceği tutumun ne kadar belirleyici olacağı açısından da eylemsizlik kararı önemli bir faktör olacak. Barış Vakfı olarak 3 ay, 1 gün, 1 saat bile silahların susmasını değerli buluyoruz. Seçim dönemlerinde bu daha önemli oluyor. Biz arzu ederiz ki silahlar hepten kalksın. Seçim döneminde olması sadece bölge için değil, her yer için olumlu. Bölgeden cenazeler geldiği zaman buradaki insanların davranış, duygu halini, enerjisini başka şeye yönlendiriyor" dedi.     'TECRİT KÜRT SORUNUNU BÜYÜTÜYOR’    Kürt sorununun çözümü ve barışta önemli bir aktör olan Abdullah Öcalan'ın tecrit edilmesine dair konuşan Tahmaz, 24 yıldır evrensel hukuka aykırı bir hukukun işletildiğini belirtti.    Tecrit noktasında sadece Türkiye’nin değil, Avrupa devletlerinin ve uluslararası kurumların da ciddiyetle üzerinde durmadığını kaydeden Tahmaz, “Kişiye özgü bir hukuk uygulanıyor. En temel insan haklarından mahrum. Bunun akla, mantığa uyan hiçbir yanı ve izahı olamaz. Bunun böyle olması Kürt sorununu büyütüyor. Türkiye devleti hala bunun farkında değil. Öcalan'ın özellikle çözüm sürecinde oynadığı rol, çaba için dönemin MİT müsteşar yardımcısı bizzat kendisine 'Sizin bu süreçte oynadığınız rolün pozitif olduğuna ben şahidim' diyor. Bu tespiti devletin temsilcisi yapıyor. Aklını çalıştıran bir devlet kendi müsteşarının bu tutumunu ciddiye alır. Ama böyle bir devlet kurumu yok” diye belirtti.    MA / Semra Turan - Tolga Güney