Depremde 4 çocuğunu yitiren baba: Nasıl hakkımızı helal edelim? 2023-03-09 09:02:02 SEMSÛR - Depremde 4 çocuğunu kaybeden Abuzer Küçükboğa, 10 bin TL destek ödemesine tepki göstererek, "Depremden 10-11 gün sonra gelip, ‘Nasılsınız?’ diye sordular. Bana çocuklarımı getirsinler ben onlara 300-500 bin TL vereceğim” diye tepki gösterdi.   Depremin ağır tahribat yarattığı kentlerden Semsûr’un kırsal bölgelerinde halk, kendi imkanlarıyla yaralarını sarmaya çalışıyor. Kent merkezine 18 kilometre uzaklıkta bulanan bin 700 nüfuslu Balyan (Yaylakonak) Beldesi’nde 260 ev yıkıldı. Belediye bağlı 6 mahallede 72 kişi yaşamını yitirirken, kent merkezinde yaşamını yitirenlerle birlikte 105 cenaze belde mezarlığında toprağa verildi.    Depremde 4 çocuğunu yitiren Abuzer Küçükboğa (49), deprem gecesi eşi ve çocuklarıyla birlikte sarsıntıyla uyandıklarını belirterek, o ana dair şunları anlattı: “Sarsıntıyla hemen uyanıp, eşimi uyandırdım. Yan tarafta uyuyan çocukları almaya gitmek istedim ancak bulunduğum odanın kapısı açılmadı ve bir anda ev çöktü. Çocukların odasına ulaşmaya çalışırken duvar üzerime yıkıldı ve bedenimin yarısı enkaz altında kaldı. Eşimde alt kata düştü. En büyük çocuğum Mehmet (6) ile Ayşe (4) Yusuf (2) ve Emir (1) enkaz altında kalarak yaşamını yitirdi. Yardım edecek kimse yoktu. Çünkü herkesin evi yıkılmıştı ve aileleriyle enkaz altındaydılar.”   İMKANLARIYLA ENKAZDAN ÇIKABİLDİ    Enkazdan kurtulanların diğerlerini kurtarmaya çalıştığını söyleyen Küçükboğa, kendi imkanlarıyla bir saat sonra enkazdan çıkabildiğini aktardı. Küçükboğa, “Çok yağmur ve kar yağıyordu. İnsan dışarda kalamıyordu. Çocuklarımı çıkarmaya çalıştım ama bütün ev yıkıldığı için bir şey yapamadım. 2 gün sonra Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin gönderdiği kurtarma ekipleri çocuklarımı çıkardı. Ne AFAD ne Kızılay geldi. Hiçbir devlet yetkilisi gelmedi. Depremden 10-11 gün sonra gelip, ‘Nasılsınız?’ diye sordular. Enkaz altında kalan insanları kaç gün sonra soruyorlar” tepkisinde bulundu.    TEK DERTLERİ KOLTUK    Sorumlulardan birinin Adıyaman Valisi olduğunu söyleyen Küçükboğa, “Deprem olduğu zaman çıkıp ‘Adıyaman iyidir’ diyen bir vali var. Ardından da çıkıp helallik istiyorlar. Hakkımızı nasıl helal edelim. Hatay, Maraş ve Malatya hepimiz biriz. Ama burada insan hakkı yok. Olsaydı 4 gün sonra değil ilk gün gelirlerdi. Çoğu insan enkaz altında kaldı. İnsanların çığlıkları duyuluyordu. Kurtarılmayı bekliyordu ama kimse gelmediği için öldüler. Helal ile haram vardır. Haramlık eden insan nasıl helalleşebilir. İki komşuyu düşünün. Birinin evi yıkılıyor ve diğer komşu yardım etmiyor. Daha sonra gelip helallik istiyor. Nasıl hakkımızı helal edelim? Helal etsem bile helal olmaz. Onların tek dertleri koltuklarıdır. Koltukları bozulmasın, dışardan gelen paraları ceplerine koysunlar yeter onlar için” ifadelerini kullandı.    KÜRTLER ARTIK BİR OLMALI     “Gemiyi kurtaran kaptandır” atasözünü hatırlatan Küçükboğa, “Bizim kaptanımız yok. Gemi nasıl kurtulsun? 3 gün burada açtık. Allah Kürtlerden razı olsun. Bütün desteği Kürtler gönderdi. Urfa, Diyarbakır, Bingöl, Siirt’ten yardım geldi. Burası CHP’li belediye olduğu için birde İzmir, İstanbul ve Mersin’den yardımlar geldi. Artık Kürtlerin bir olması lazım. Kürt olduğumuz için ölüyoruz. Artık bir olmamız lazım” dedi.    ADALET İSTİYORUZ   AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın depremin ilk günlerinde 10 bin TL para desteği verileceğini belirttiğini hatırlatan Küçükboğa, “Şimdi 10 bin TL vereceklerini söylüyorlar. Bu parayı sadaka olarak biz onlara vereceğiz. Bana çocuklarımı getirsinler ben onlara 300-500 bin TL vereceğim onlara. Fakir bir insanım hiçbir şeyim yok ama bana çocuklarımı getirsinler bu parayı onlara vereceğim. Ne yapayım onların 10 bin TL’sini. Çocuk muyuz? Onlardan para istemiyoruz. Adalet olsun paraları lazım değil. Hani adalet nerede?” diye sordu.    Küçükboğa, son olarak şunları belirtti: “O kadar vergi verdik. O kadar yardımlar toplandı nerede bunlar? Kızılay diyorlar. Hani Kızılay çadırları? Neredeler? Ancak çadırları satsınlar. Türkiye Cumhuriyeti bitmiş. Eğer var olsaydı gelir bu köye bakardı. Bu enkazların altında yüzlerce insan ölmezdi.”   MA / Ömer Akın