Gazeteci Tisdall: Türkiye’nin ‘ikiyüzlü padişahı’ batının dostu değil 2023-02-05 21:20:47   HABER MERKEZİ - Gazeteci Simon Tisdall, The Guardian’daki yazısında AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için, “NATO ve demokratik ilkelere karşı giderek artan düşmanca tutumu artık cezasız kalamaz” diye belirtti. Gazeteci Simon Tisdall’ın İngiliz The Guardian Gazetesi’nde bugün yayımlanan “Türkiye’nin ikiyüzlü ‘padişahı’ batının dostu değil” başlıklı yazısında Türkiye'nin artık güvenirliliğini yitirdiğini belirterek, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için “NATO ve demokratik ilkelere karşı giderek artan düşmanca tutumu artık cezasız kalamaz” ifadesine yer verdi. Türkiye'nin Avrupa, Asya ve Ortadoğu'nun birleşme noktasında önemli bir etkiye sahip olduğunu kaydeden Tisdall, "Yine de, asabi sultan cumhurbaşkanının yurtiçinde ve yurtdışında yirmi yılı aşkın bir süredir izlediği, giderek artan saldırgan, otoriter ve bölücü politikalar, tüm varsayımları alt üst etti. Güvenilir bir Batılı müttefik olarak Türkiye'nin güvenilirliği ve yararlılığı neredeyse sona ermiştir” dedi. VETONUN GERÇEK NEDENİ “İkiyüzlü Recep Tayyip Erdoğan’ın Batı dostu olmadığını kabul edip ona göre cezalandırmanın zamanı gelmedi mi” diye soran Tisdall, yazısında şunları belirtti: “Erdoğan'ın İsveç'in NATO'ya katılma girişimini engellemesi, düşmanca davranışın en son ve korkunç örneğidir. Stockholm'un militan Kürt grubu PKK'den ‘teröristleri’ barındırdığını iddia ediyor. Gerçekte vetosunun nedeni, Kürt destekli ana muhalefet olan HDP'yi seçimlerden önce kapatmaya yönelik yasal hamleleri de de içeren, uzun süredir devam eden Kürt karşıtı kan davasından kaynaklanıyor. Erdoğan ayrıca, 2016'da başarısız bir darbeyi desteklemekle suçladığı Zaman Gazetesi’nin eski genel yayın yönetmeni Bülent Keneş başta olmak üzere siyasi mültecilerin İsveç'ten iadesini talep ediyor. Asıl amacı, kamusal tartışmaları bastırmak, Anayasayı manipüle etmek,  yargıçlara boyun eğdirmek, orduyu ve kamu hizmetlerini tasfiye etmek ve fiili tek adam yönetimini güçlendirmek. OY SATIN ALMA GİRİŞİMİ Erdoğan'ın Putin'i mide bulandırıcı saçmalaması, Ukrayna konusunda ikiyüzlü davranması, Neo-Osmanlı'nın sınırlarını aşması ve NATO üyesi Yunanistan'a yönelik ani saldırganlığı kötü niyetin yeterli kanıtı değilse, ülkesinin demokrasisine karşı savaşına bakın. İnsan hakları ihlalleri bir yana, Erdoğan Türkiye ekonomisini büyük bir karmaşaya soktu. Enflasyon yüzde 58’de, yaşam standartları hızla düşüyor. 18 ila 25 yaşındakilerin yüzde 70'inden fazlası başka bir ülkede yaşamayı tercih edeceklerini söylüyor. Erdoğan’ın bu beceriksizliği demokratik bir seçimde ona ve AKP’ye mal olur. Ama Erdoğan son haftalarda ulusal asgari ücreti yüzde 55 artırdı, emeklilik yaşını düşürdü, kamu sektörü maaşlarını artırdı ve kredi ve borç affı programlarını genişletti. Bu, oy satın almak için devlet tarafından finanse edilen bariz bir girişimdir. ÜYELİĞİ ASKIYA ALINABİLİR HDP'nin en tanınmış lideri Selahattin Demirtaş halihazırda hapiste. İstanbul belediye başkanı İmamoğlu bir dizi uydurma suçlamayla karşı karşıya. Altılı Masa henüz bir Cumhurbaşkanı adayı belirlemedi. Batı demokrasisinin, Erdoğan’ın yeniden kazandığını varsayarak, bu konuda ne yapmalı? ABD'li senatörler, Ankara'nın NATO'yu sabote etmeye devam etmesi halinde Biden'ın vaat ettiği F-16 savaş uçaklarından mahrum kalabileceğini öne sürüyor. Durdurulan AB üyelik müzakereleri süresiz olarak dondurulabilir. Ancak Erdoğan'ın dikkatini çekmek için herhangi bir cezai tedbirin daha da ileri gitmesi gerekecek. Erdoğan'a NATO'nun kurallar kadar değerler topluluğu olduğunu da hatırlatmalılar; 30 üyenin tamamının oyuyla İsveç ve Finlandiya'ya üyeliği sağlanarak, gerekirse Kuzey Atlantik Anlaşmasını değiştirerek, Türkiye’nin üyeliğini askıya alabilirler. Türkiye zorlu bir çevrede yaşıyor. Değerli bir müttefik olabilir. Ama Türkiye vazgeçilmez değil. Gerekirse, batı demokrasileri onsuz da güvenle yaşayabilir, ta ki Ankara'nın huysuz padişahının nihayet tasfiye edilip tasfiye edildiği o mutlu gün doğana kadar.”