Kayıp yakınları Cemal Geren’in faillerini sordu 2023-02-04 13:53:28   AMED/ÊLIH - Kayıp yakınları, Şirnex’in Cizîr ilçesinde 1991 yılında gözaltına alınan, ancak daha sonra cenazesi bulunan Cemal Geren’in faillerini sordu.    İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eylemlerinin 730’uncu haftasında Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde açıklama yaptı.  Kaybettirilenlerin fotoğraflarının açıldığı eylemde, “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” pankartı açıldı. Eylemde, 10 Şubat 1991’de Şirnex’in Cizîr ilçesinde gözaltında kaybedilen Cemal Geren failleri soruldu.    ‘ONARICI ADALET SAĞLANSIN’    Eylemde konuşan İHD Amed yöneticisi Ercan Yılmaz, 15 yılı aşkın bir süredir Amed’te Koşuyolu Parkı’nda kayıp yakınlarıyla birlikte adalet arayışlarına devam ettiklerini belirterek, “Her koşulda, karda, kışta, yazın sıcağında ailelerimizin, kayıp yakınlarının, sivil toplum örgütlerinin ve hak savunucuların talepleri aynı. Türkiye’de 90’lı yılların başında yaşanan kayıp ve faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması, geçmişle yüzleşme, onarıcı adaletin sağlanması tek talebimiz. Bu talebimiz aydınlatılmamış, tek bir faili meçhul cinayet kalmayana kadar devem edecek” dedi.   ‘ASKERLER TARAFINDAN YAKILDI’   Geren ailesinin ikamet ettiği Cizîr ilçesine bağlı Çağlayan köyünün 1990’ların başında askerler tarafından yakıldığını hatırlatan Amed İHD Yönetim Kurulu Üyesi Fırat Akdeniz de, Geren ailesinin de koruculuğu kabul etmediği için ilçe merkezine taşındığını belirtti. Aileye karşı baskıların ilçe merkezinde de devam ettiğini ve aile bireylerinden Mehmet Geren’in defalarca gözaltına alındığını ve işkence gördüğü bilgisini paylaşan Akedeniz, şöyle devam etti: “İlçede görev yapan itirafçı Abdülhakim Güven ve Bedran kod adlı Adem Yakin, Mehmet Geren’i Cizre’den ayrılması yönünde tehdit ediyordu. Tehdit edilmesinin hemen ertesi günü, Mehmet Geren Cizre’yi terk ederek, eşiyle birlikte İstanbul’a yerleşti. Mehmet Geren, İstanbul’da tekrar gözaltına alındı ve 12 gün boyunca kendisinden hiç haber alınmadı. O sırada oğullarını ziyaret etmek için İstanbul’da bulunan ailesi, Mehmet Geren’i sormak için karakola gitti. Kendilerine önce Mehmet’in orada olmadığı söyleyen karakol yetkilileri, daha sonra gözaltında olduğuna dair aileyi bilgilendirdi. 12’nci günün sonunda serbest bırakılan Mehmet Geren, İstanbul’dan ayrılarak Malatya’ya taşındı. Malatya’da birkaç yıl kaldıktan sonra tekrar gözaltına alındı ve işkence gördü. Bu olaydan sonra Mehmet Geren ailesiyle birlikte tekrar İstanbul’a taşındı.”    DOSYASI ‘FAİLİ MEÇHUL’ KALDI   Mehmet Geren’in annesi, babası ve kardeşi Cemal’le birlikte Cizre’de yaşamaya devam ettikleri sırada işe giderken bir daha kendisinden haber alamadıklarını anımsatan Akdeniz, “25 gün boyunca ailesi Cemal’den hiçbir haber alamadı. Cemal’in kayboluşunun 25’inci gününde civar köylerden bir kişi tarlasının yakınında bir ceset bulmuş ve durumu polis merkezine bildirmişti. Polis merkezinde bulunan yetkililer, cesedi bulan köylülere, ‘bir çukur kazıp cesedi içine atmasını’ söyler ancak cesedin üzerinden çıkan nüfus cüzdanından Cemal’in olduğu anlaşılır. Köylülerden Geren ailesini tanıdıkları için cesedi bir battaniyeye sararak hastaneye getirmişlerdi. Geren’in cenazesi hastanede ailesine teslim edilir. Aile, o dönemde tehdit edildikleri ve can güvenlikleri olmadığı için hiçbir hukuki girişimde bulunamaz. Cemal Geren dosyası o tarihten günümüze faili meçhul olarak tozlu raflarda kalır” diye konuştu.    Açıklama oturma eylemiyle sonlandı.    ÊLIH’TE EYLEM   Êlih’te ise İHD Şubesi ile kayıp yakınları, "Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın" eyleminin 566'ncısı için Gülistan Caddesi'nde bir araya geldi. Kayıp fotoğraflarının taşındığı eylemde İHD yöneticisi Yunus Bağış konuştu. Cumartesi Anneleri'nin 1995 yılından bu yana devam eden mücadelesine değinen Bağış, "Yakınlarını, yakınlarının kemiklerini, o kemiklerle birlikte yok edilen adaleti arıyorlardı! Bu kamuya açık şiddetsiz eylemle, hem gözaltında kaybedilen/öldürülen insanların hikayelerini gündemde tutarak, onların yokluğa karışmalarını, unutulmalarını engelliyor; hem de politik bir kötülüğü görünür kılıyorlardı. Onlar resmi kayıtlarda çoğu hâlâ yaşıyor görünen çocuklarının, eşlerinin, kardeşlerinin akıbetini öğrenmek için adalet istiyorlardı; ölülerinin yasını tutabilmek için, onları insan onuruna yakışır bir şekilde ve usulünce defnedebilmek için adalet istiyorlardı. Bu istemleri belli bir süre sonra devletin nezdinde kabul görüyordu" dedi.   ‘HAKİKATİN SESİ OLMAYA DEVAM’   Bağış,  Cumartesi Anneleri’ne yönelik her saldırının toplum vicdanında ve aklında anında mahkum edileceği ifade ederek, “Anayasa, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına aykırı bu yasak kararları ulusal mahkemelerde olmazsa uluslararası mahkemelerde mutlaka cezalandırılacaktır. Cumartesi Anneleri/İnsanları da gözaltında kayıplarını aramaktan ve adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğini, bizler insan hakları savunucuları olarak, Cumartesi Annelerinin her zaman hakikat ve adalet taleplerinin sesi, soluğu olmaya devam edeceğimizi bir kez daha haykırıyoruz" diye konuştu.    Açıklama oturma eylemi son buldu.