Cemevi saldırganları hakkında 'zorla getirilme' kararı 2023-01-30 15:13:37 ANKARA - Ankara’daki cemevleri ve Alevi kurumlarına saldıran tutuksuz iki sanık hakkında mahkeme, duruşmaya zorla getirilmeleri yönünde karar verdi.    Ankara’da, 20 Temmuz 2022’de 2 cemevi ve 2 Alevi kurumuna saldıran 3 failden 2’sinin tutuksuz, birinin ise tutuklu yargılandığı davanın ilk duruşması Ankara 63’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya, tutuksuz sanıklar Baver Gül ile Çağdaş Can Bardakçı katılmazken, tutuklu sanık Ahmet Ozan Karaca Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. 3 sanığın avukatları mahkeme salonunda hazır bulundu. Duruşmayı, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Zeynel Özen ve Ali Kenanoğlu, Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekili Ahmet Şık, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili Orhan Sarıbal, çok sayıda sivil toplum örgütü ve alevi kurum temsilcisi izledi.   SANIKLARIN DURUŞMADA YER ALMASI TALEBİ   Duruşma öncesi söz alan Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Ankara Şubesi avukatı Deniz Can Aydın, salonun yetersiz olduğunu dile getirdi. Olayın 3 kişinin gerçekleştirdiği münferit bir olay olmadığını ifade eden Aydın,  “Bu dava şeffaf bir şekilde kamuya açık olarak görülmeli. Baver Gül isimli sanığın 'Ozan'ın kafasını yıkadılar yaptı' şeklindeki mesajlaşmasında belirttiği ‘kafa yıkayanları’ araştırmayacak mıyız? Sanık Çağdaş Can Bardakçı'nın 'Sen burada kal benim gidip gelme ihtimalime karşı' demesini araştırmayacak mıyız? Sanıkların duruşmada hazır bulundurulmasını talep ediyoruz" dedi.   'DURUŞMA SALONU YETERSİZ'   DAD Ankara Şube avukatı Ebru Akkal da, "Alevi toplumunun tamamının bu davayı takip edebilmesi gerekir. Bu sağlıksız ortamda duruşma yapılmamalı. Siz sanıklara soru sormayacak mısınız? ‘Mış’ gibi yapılmasını kabul etmiyoruz" diyerek sanıkların duruşmaya getirilmesini talep etti. Alevi Bektaşi Federasyonu avukatı Serhat Aydın ise yargılamanın şeffaf yapılmasını vurgulayarak, "Bu fiziki şartlarda mümkün değil. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun 'eski Türkiye'nin izleri' açıklamasını yapmasına rağmen sanıklara soru sormayacak mıyız? Biz yargılamanın daha geniş bir salonda yapılmasını talep ediyoruz” diye belirtti. Kimlik tespitinin ardından söz alan tutuklu sanık Ozan Karaca'nın avukatı Yusuf Ziya Ünsal, müvekkilinin sağlık raporunun ortada olduğunu, cezai ehliyetinin bulunmadığını belirterek bir an önce savunmasının alınıp tahliye edilmesi gerektiğini ifade etti.   'SİSTEMATİK SALDIRILARA ÖRNEK'   Yapılan saldırının Alevilere yönelik gerçekleştirilen sistematik saldırılardan biri olduğunu vurgulayan DAD Ankara Şube avukatı Ümran Hakverdi, "Sanık Ozan saldırıyı planlamış ve saldırmıştır. Sanık salıverildiği takdirde toplum barışını tehlikeye sokacaktır. Saldırı bir kişiye değil bir toplumadır" diye altını çizdi.   'HEDEFİNDE KÜRTLER VE ALEVİLER VARDIR'    Sanık Ozan Karaca'nın “Anayasa ihlali” suçunu işlediğini vurgulayan DAD Ankara Şube avukatı Özgür Piroğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Sanık Ozan aynı gün içerisinde çok kısa sürede 4 ayrı Alevi kurumuna cebir ve şiddet kullanarak saldırmıştır. Bu eylemleri nedeniyle sanığın TCK 309 maddesindeki ‘Anayasayı ihlal’ suçu ile yargılanması gerekiyor. Bu davanın ağır ceza mahkemesinde açılması gerekiyor. Mahkemenizin bu davada görevsizlik kararı vermesini talep ediyorum. Sanığın telefonundan silah çıktı. Kürt siyasi hareketinin önemli isimlerinden Hasip Kaplan ve Ferhat Encu ile ilgili araştırma yapmış. Sanık Cumhuriyet Savcısına verdiği ifadede Kaplan ve Encu ile savaşmak istediğini söylemiştir. Bu durum sanığın Kürtleri de hedef aldığını ortaya koymaktadır. Sanık Ozan’ın hedefinde hem Aleviler hem de Kürtler vardır. Bu saldırının arkasında karanlık güçler var, biliyoruz. Bu karanlık güçler ortaya çıkmamıştır. Alevi ve Kürtlere yapılan saldırıların hep üstü kapatılmaktadır. Sanık belki de Kaplan veya Encu'ye suikast düzenleyecektir. Kaplan ve Encu'ye yönelik tehditlerde bulunmuş fakat bir soruşturma yürütülmemiştir. Bir sonraki duruşmada Encu ve Kaplan'ın tanık olarak dinlenmesini talep ediyorum. Sanığa verilen rapor tıp fakültesinden alınan bir rapor değil, şüpheli bir rapordur. Tüm bunlara dayanarak sanığın tahliye edilmesi hukuki ve vicdani olarak haksız bir karar olacaktır. Bu karar toplumu da tehlikeye sokacaktır.”   'TUTUKLULUĞA DEVAM' KARARI    Avukat beyanlarının ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanık Ahmet Ozan Karaca'nın tahliye edilme talebini ret ederek adli tıp kurumuna sevk edilmesine, tutuksuz yargılananların duruşma günü Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile hazır bulundurulması için zorla getirilme kararı çıkarılmasına, reddi hakim talebinin karara bağlaması amacıyla nöbetçi ağır ceza mahkemesine gönderilmesine karar vererek, duruşmayı 27 Şubat'a erteledi.   GRUBA ENGELLEME   Duruşmanın ardından Ankara Adliyesi önünde basın açıklaması yapmak isteyen kitleye polis izin vermedi. Müzakere sonucu Alevi kurumları temsilcileri ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekili Zeynel Özen polis ablukasında açıklama yaptı.   ‘BU BİR TOPLUMSAL DAVA’   Alevilere dönü düşmanlığın Kerbela'dan bugüne devam ettiğini ifade eden Özen, “Biliyorsunuz birçok katliamlar oldu. Bu katliamlara ilişkin göstermelik yargılamalar oldu. Hiçbir zaman için hakikat ortaya çıkarılmadı. Hakikat ortaya çıkarılmadığı için bu mevzular da bundan cesaret alıyor. Şimdiye kadar kırkın üzerinde Alevi ev işaretlenmesi, Alevi iş yerlerine saldırı, fiziki saldırılar da oldu. Hep şunu dedi yetkililer ‘bu kendini bilmez aklı dengesi olmayan, sarhoş veya bir çocuktur’ dediler. Ne tesadüf ki, bu 4 Alevi kurumuna yapılan saldırı kameraların önünde yapıldı. Bunu gizleme saklama şansları yoktu ve onu yakaladılar. Ne yaptılar biliyor musunuz? Tam o senaryo yıllarca Alevilere söylenen o senaryo. İşte kendini bilmez, sarhoş çocuk birisi yaptı diye. Sonra da akıl sağlığı yerinde değil diye rapor aldılar. Bu bir utançtır, bu bir adli dava değil. Bu toplumsal bir dava siyasi yönü olan toplumsal bir davadır. Tüm Alevileri ilgilendirir” diye belirtti.   ‘HAKİKAT ORTAYA ÇIKARILSIN’   Söz konusu Aleviler' dönük katliamlarda hassasiyet gösterilmediğini dile getiren Özen, “Bugün bunu burada yaşıyoruz. Bir basın açıklamasına bile burada tahammül edilmiyor. Çünkü biliyorlar bu davanın peşinde olacağız. Biz o raporu da yok hükmünde sayıyoruz. İzmir'den çıkıp gelen burada 4 bölgede ayrı ayrı yerde olan Alevi kurumlarının tek tek gelip buluyor, saldırıda bulunuyor. Aslında bizim aklımızla, alevlerin aklıyla dalga geçiyorlar. Aleviler buna inanır mı? Bu bir vicdan meselesi de aynı zamanda. Böyle adli bir vaka değil. Bunu hem siyasiler hem yargı mensupları anlamak zorundadır. Bunun gereğini yapmak zorundalar. Bunun gereğini yapmazlarsa karşısında demokrat, yurtsever, Alevi dostları tarafından lanetle karşılanacaktır. Bu adil bir yargılanma olmalı. Bu yargılamada bu sanıkların arkasında kimler var, kimler yok esas failler, bunlara yol gösteren, bunları getiren, Bunu destekleyenlerin de ortaya çıkarılması gerekir. Hakikatin ortaya çıkması gerek” dedi.   ‘TÜRKİYE TOPLUMU BARIŞ İÇİNDE YAŞAMALI’   Alevilerin sevginin, barışın ve adaletin temsilcisi olduğunu vurgulayan Demokratik Alevi Dernekleri Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan ise şöyle konuştu: “Kendileri için eğer çalınacak bir minare gerekiyorsa böyle bir ihtiyaç varsa biz saldırıya maruz kalıyoruz. Bu çalınan minare neydi biliyor musunuz? 4 kuruma saldırdıktan sonra rızasız ve iktidarsız bir şekilde bizim mekânlarınıza gerildi ve bizim mevcut bugüne kadar oluşturduğumuz Alevi kurumlarına kayyum atanmasının yolu açıldı bu olaydan sonra. Alevileri masaya bağlayacaklar. Alevilerin, Alevi kurumlarının, Alevi toplumsallığın böyle bir talebi yoktu. Bu sadece ve sadece Alevileri denetlemek ve Aleviliği özünden uzaklaştırmak için yapılan bir işlemdir ve bunun yolu açıldı. Bu minaresiyle, Alevi kurumlarına, Alevi varlığına ipotek konması yeni bir Alevi diyanetin yolunun açılmasıydı. Kurumlarımıza kayyum atanmasının kılıfı neydi? Kılıfı da çok hazırdı ve bir tane akıl sağlığı yerinde olmayan birisi geldi. Bu kurumlara ne yaptı işte saldırdı. Mahkeme de sabahtan beri izliyoruz. Mahkeme heyeti de neye konuşlanmıştı işte akıl sağlığı yerinde değildir, bunu kabul edelim, tahliyesine karar verelim. Ama hayır bu iş öyle olmayacak. Biz aleviler diyoruz ki bu ülkenin eşit özgür tüm yurttaşları ile barış ve huzur içinde yaşamamız gerekiyor. Biz bu barışa, adalete sadece Alevileri değil tüm toplumu davet ediyoruz. Türkiye toplumu barış ve özgürlük içinde yaşamalıdır, huzur içinde yaşamalıdır. Buna neden olan nedir biliyor musunuz? Değerli canlar, yöneticilerimiz kullandıkları ötekileştirici, ayrıştırıcı dilden dolayı bizi birbirimize düşürüyorlar. Biz onları bu ülkeyi yönetenleri ahlakın diline edebe davet ediyoruz.”