Gazeteci Qelenî: İran’daki direniş halkların birlikteliğinden güç alıyor 2023-01-30 09:04:38 WAN - İran’da ilk günkü gibi olmasa da eylemlerin hala devam ettiğini belirten gazeteci Şêro Qelenî, “Eylemlere kadınların yanı sıra artık çocukları katledilen aileler de öncülük ediyor. Bu da halkın rejime karşı ayakta olacağını gösteriyor” dedi.    İran’ın başkenti Tahran’da, 13 Eylül 2022 tarihinde “ahlak polisi” olarak bilinen İrşad Devriyeleri tarafından gözaltına alınan Kürt kadın Jîna Emînî’nin 16 Eylül’de yaşamını yitirmesi yönetime karşı protestolara yol açtı. 4 aydır eylemlerin devam ettiği ülkede, ABD merkezli İnsan Hakları Aktivistleri Haber Ajansı’nın (HRANA) 15 Ocak’ta açıkladığı verilere göre, 160'ı aşkın kentte gerçekleştirilen protesto eylemleri boyunca en az 522 kişi hayatını kaybetti. Yaklaşık 20 bin kişi tutuklandı. Şimdiye kadar 22 kişiye idam cezası verilirken, 4’ünün cezası infaz edildi.   Gazeteci Şêro Qelenî, İran’daki son gelişmelere dair değerlendirmelerde bulundu.   EYLEMLER DEVAM EDİYOR   Rejime karşı eylemlerin ilk günkü gibi olmasa da devam ettiğini aktaran Qelenî, “Şuan farklı şehirlerde insanlar tepkilerini dile getirmeye devam ediyor. Özellikle akşamları halk, sokaklara, evlerinin damlarına çıkıp, rejime karşı seslerini yükseltiyor. Yine sokaklarda ve caddelerde, rejime karşı duvar yazılamaları ile sosyal medyadan tepkiler dile getiriliyor. Petrol işçileri, fabrika işçileri de, bu eylemlerle birlikte karar alarak greve gidiyor ve haklarını istiyor.  Yine Belucistan Eyaleti’nde haklar, Cuma Namazı çıkışı rejime karşı sloganlarla yürüyor aylardır. Çünkü Belucistan, Kürtler gibi hatta daha fazla zorbalık ve baskılara maruz kalıyor. Dün yine yürüyüş gerçekleştirmişler ve çok sayıda kişi gözaltına alınmış. Orada gözaltılar hakkında ise bir bilgi bulunmuyor” diye belirtti.    ‘ÖNDER APO’NUN FELSEFESİ’   Eylemlerin Jîna Emînî’nin katledilmesiyle başladığını hatırlatan Qelenî, “Kadınların öncülük ettiği eylemler, ‘jin, jiyan, azadî’ sloganıyla başladı. Kadınlar bu eylemlerle özgürlüklerini talep etti çünkü öncesinde kadınlara yönelik giyim ve yaşam tarzı üzerinden sürekli bir baskı yapılıyordu. Sokaklarda durdurularak, sorguya alınan, kıyafetleri konusunda uyarılan kadınlar, Jîna'nın katledilmesiyle içlerinde biriken öfkeyi dışa vurdu. ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganı ise ilk önce Jîna Emînî'nin mezarı başında atılmaya başlandı. Bu slogan daha sonra Farsçaya çevrilerek eylemlerin temel sloganı oldu ve toplumun birçok kesiminde destek gelmeye başladı. Başta kadınlar olmak üzere herkes yaşanan baskılara karşı tek ses oldu ve özgürlüğü haykırdı. Bu slogan ise özünü Kürt Halk Önderi Öcalan’dan alıyor ve herkes bu sloganı kabul etti. Birçok slogan daha atıldı ancak hiçbiri ‘jin, jiyan, azadî’nin önüne geçemedi. Bu slogan, İran ve dünya da yankılanmaya başladı. Hala da dünyanın birçok yerinde kadınlar bu sloganı dillendiriyor” dedi.    HALK SOKAKLARI BIRAKMIYOR    İran İslam Cumhuriyeti’nin 44 yıldır başta kadınlar olmak üzere tüm halkı baskı ve şiddet altında tuttuğunu belirten Qelenî, şöyle dedi: “Kadınların baskıyı kabul etmemesi onların öncü rolde olmasına neden oldu. Tabi ki bu haklı isyana toplum da destek verdi ve kimse geri adım atmadı. İran’da, yıllardır eylemler yapılıyor ama bu eylemler genelde ekonomiye dair eylemlerdi. Şu an ki eylemler başta kadın sorunu olmak üzere toplumda yaşanan tüm sorunlara yönelik eylemlerdir. Halk, bu sorunlara karşı sokaklarda. Rejimin geri adım atmayacağı görülüyor ama halk da sokakları bırakmıyor. Halk artık rejimin kurduğu sistemi kaldıramaz duruma gelmiş halde. Rejim sürekli baskı, tutuklama, idam, öldürme ve işkence ile topluma yöneldi. Herkes bu yüzden kadınların öncülüğünde başlayan eylemlere katıldı ve bir şekilde sesini çıkardı.”    Halkı susturarak, nefessiz bırakmak isteyen rejimin devam eden eylemlere yaklaşımının da bu şekilde sürdüğünü ifade eden Qelenî, “En demokratik eylemlerde dahi halka saldırıyor, hukuksuz bir şekilde cezaevine atıyor, idam kararları veriyor ve katlediyor. Bu şekilde halka gözdağı vermeye ve eylemleri sonlandırmaya çalışıyor. Tutuklanan çoğu kişiye avukat hakkı tanımadan mahkeme kararları veriyor. Resmi televizyon kanallarında yine eylemcilere karşı kendi propagandasını yapıyor. Ancak bu yaklaşımlar bugüne kadar İran'ın sorunlarına çözüm olmadı, bundan sonra da olmaz. Halk ise, bu yaklaşımlara karşı geri adım atmaz” diye belirtti.    AİLELER EN ÖNDE YER ALIYOR   Kadınların yanı sıra eylemlere öncülük eden bir diğer kesimin çocukları katledilen aileler olduğunu kaydeden Qelenî, “Bu durum aslında rejimin yaklaşımına karşı halkın geri adım atmadığını gösteriyor. Çünkü bu aileler, çocukları, yakınları katledilmesine rağmen korkmadan öncülük ediyor. Bu da bir kez daha şunu gösteriyor ki; halk her zaman bu zalim rejime karşı ayakta olacak. İran toplumunda biri katledildikten 40 gün sonra onu anmak için mezarında toplanılır. İdam edilenler ve katledilenlerin tamamı 40'ıncı gününde mezarlıklara gidilerek anılıyor. Ancak rejim bu anmalar öncesi halkın önünü keserek, müdahale ediyor. Halk ve polisler arasından çatışmalar çıkıyor. Halk yine yürüyüş ve açıklamalarla İslam Cumhuriyeti’ne karşı tepkisini gösteriyor” dedi.    HALKLARIN BİRLİKTELİĞİ    Qelenî, bu eylemleri diğer eylemlerden ayıran temel özelliğin halkların birlikteliği olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: “İslam Cumhuriyeti’nin 44 yıllık kuruluşundan bu yana ilk kez halk bir olup ses çıkardı. Bu sadece bir kentte değil İran'ın tüm kentlerine yayıldı. Bu birliktelik sadece İran’daki halkları değil, dünyanın farklı yerlerinde yaşayan İranlıları da birleştirdi. Bu şekilde bir birliktelik oldu. Kürt, Azeri, Beluci, Şii ve Sünni herkes bir olmaya başladı. Rejim bunu da gördü ve kendi propagandasını yaparak bu birlikteliği yok etmek istedi ancak bunu başaramadı.”   MA / Berivan Kutlu