‘Yaşam hakkının konuşulduğu yerde, mektup ihlalinden söz edemiyoruz’ 2023-01-19 09:01:52   WAN - Wan Barosu İHM Eşsözcüsü avukat Savaş Avcı, cezaevindeki ihlallerin boyutuna dikkat çekerek, “Yaşam hakkının konuşulduğu bir yerde, mektup ihlalinden söz edemez hale geldik" dedi.   Cezaevlerinde tutuklulara yönelik hak ihlalleri her geçen gün artarak devam ediyor. Özellikle en temel insan hakkı olan yaşam hakkının ihlal edilmesi nedeniyle son bir yıl içinde en az 75 tutuklu yaşamını yitirdi. Wan Barosu İnsan Hakları Merkezi Eşsözcüsü avukat Savaş Avcı, yaşanan artış nedeniyle ihlallerde “önceliğe” göre çözüm olmaya çalıştıklarını ifade etti.    Belirli periyotlarla Serhat ve Karadeniz bölgesinde bulunan cezaevlerine giderek tutuklularla görüştüklerini söyleyen Avcı, görüşmeler sonucu rapor hazırladıklarını, bu raporları kamuoyu ile paylaştıklarını belirtti.     'CEZALANDIRMA TEMEL AMAÇ OLDU'    Cezaevi mevzuatına göre, cezaevlerinin asıl amacının cezalandırmaktan ziyade, “suçluların topluma yeniden kazandırılması” olduğunu ifade eden Avcı, “Fakat ziyaret ettiğimiz hapishaneler maalesef böyle değil, çok yoğun hak ihlallerinin yaşandığı merkezlere dönüşmüş. Her alanda cezalandırma temel amaç halini almış" şeklinde konuştu.    15 Temmuz 2016’daki "darbe girişimiyle" birlikte cezaevindeki mevcut baskıların ve ihlallerin 3 kat daha arttığına dikkat çeken Avcı, "2020'de başlayan pandemiyle hapishanedeki sosyal haklar kaldırıldı. Koğuşlar arası iletişim ve sosyal aktiviteler pandemi tedbirlerinin sonlandırılmasına rağmen halen yasaklı. Açık görüş ve telefon görüşmelerinde, yani haberleşme hakkına yönelik ciddi engellemeler söz konusu. Bazı cezaevlerinde, personel ya da cezaevi yönetimi tarafından kendi egolarını tatmin etmek için bir takım fiziki saldırılar yapıldığı bilgisini de aldık. Bütün cezaevlerinde kitap kotası uygulanıyor ve bu kota 5 ya da en fazla 8 kitapla sınırlandırılıyor. Cezaevi yönetiminin belirlemiş olduğu gazeteler dışında, tutukluların istediği gazeteler verilmiyor. Cezaevinin belirlemiş olduğu televizyon kanalları dışında hiçbir kanal açılmıyor" diye belirtti.     YASADA YOK, UYGULAMADA VAR!   Cezaevlerinde kanunların uygulanmadığını belirten Avcı "İnfaz kanunu cezaevlerinde farklı uygulanıyor. Hükümlünün haberleşme hakkı var ama bu hak keyfi şekilde engellenebiliyor. Mesela, Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecride ilişkin, avukat görüş yasağı ya da aile görüş yasağının neden uygulandığının cevabı yok. Yasada böyle bir engelleme yok. Tutuklular ayakta sayım vermediği için bir disiplin cezasıyla karşı karşıya kalabiliyor. Yasaya göre, infaz personeli içeri girdiğinde tutukluları sayar ve çıkar. Fakat ayakta sayım bir cezalandırma, tatmin olma ve tutuklunun onuruyla oynama yöntemi olarak yapılıyor. Bu ihlallerin ana kaynağı hali hazırda var olan güncel politika ve cezaevini denetlemekle yükümlü olanların yeteri kadar denetleme yapmaması. Mahpuslar barolara, Adalet Bakanlığı’na, savcılıklara ve Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu gibi kurumlara mektup yazıyorlar. Ancak mektup ve dilekçelerin birçoğu engelleniyor ya da gönderilmiyor” dedi.    SAĞLIĞA ERİŞİM   Cezaevlerinde tutukluların sağlığa erişim noktasında sorun yaşadığını belirten Avcı, şunları söyledi: "Bir örnek vermek gerekirse, mahpusun dişi ağrıdığında, diş ağrısını herkes bilir, anlıktır ve acildir, tedavi hakkı talep ediyor ancak cezaevi reviri ağrı kesici yapıyor ve hastane sevkini ise 6 ay sonra yapıyor. Dolayısıyla o hastanın 6 ay boyunca diş ağrısını çekmesine neden olunuyor. Burada tedavi hakkından, sağlık hakkından bahsetmek mümkün değildir."    DUMLU CEZAEVİ'NDE 'ÖZEL' UYGULAMALAR    Avcı, tüm cezaevlerinde hak ihlallerinin olduğunu, ancak 2 yıldır inşa edilen Erzurum Dumlu 1 ve 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde daha fazla ağır hak ihlallerin yaşandığını kaydetti. Dumlu Cezaevi’nde bulunan tüm koğuşların tek kişilik hücrelerden oluştuğunu söyleyen Avcı, "Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan mahpuslar tek kişilik hücrelerde kalır. Dumlu’da hiçbir ayrıma gidilmeden süreli hapis, müebbet veya hükümlü olmayan tutuklular ve hükümlüler tek kişilik hücrelerde tutuluyor. Peki, bizler bu ihlali nasıl tanımlayabiliriz? Yasada bunun karşılığı yok. Buna dair Adalet Bakanlığı’na başvurular yapıyoruz ancak geri dönüş alamıyoruz. Van Barosu İnsan Hakları Merkezi olarak Adalet Bakanlığı’na sesleniyorum; Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan tutukluların dışında kalan tutukluların tek kişilik hücrelerde tutulmasının amacı nedir? Bunların bize açıklanması gerekiyor” sözleriyle çağrıda bulundu.    Avcı, aynı zamanda 5 yıldan bu yana Patnos Cezaevi’nde su sorunu yaşandığını ve su sorunu nedeniyle tutukluların cilt hastalıklarına yakalandığı bilgisini paylaştı.    HAK İHLALİ 'YAŞAM HAKKI İHLALİNE' DÖNÜŞTÜ    İnsan hakları savunucuları olarak tutuklulara yönelik hak ihlallerinde ayrıma gitmeden çözüm olmaya çalıştıklarını belirten Avcı, "Daha önce tutuklulara kitap, dergi, televizyonların verilmemesi veya eksik verilmesini ihlal olarak görüp, bunun üzerine tartışmalar yürütüyorduk ve bu ihlallerin giderilmesi noktasında başvurularımız oluyordu. Ancak bu ihlallere raporlarımızda yine yer veriyoruz ama bunlar sıradanlaşmaya başladı. Çünkü önümüze çok daha büyük hak ihlalleri konulmaya başlandı. İnsanlar cezaevlerinde yaşamını yitiriyor. Dolayısıyla yaşam hakkı ciddi anlamda ihlal edilmeye başlandı” dedi.    Garibe Gezer’in cezaevinde yaşadıklarına dikkat çeken Avcı, şunları söyledi: “Garibe Gezer olayında orada bulunan personel ile ilgili bir soruşturma talep edildi, soruşturma açıldı ancak daha sonra soruşturma takipsizlikle sonuçlandı. 'Bir suç bulunamadı denildi.' Garibe Gezer nasıl yaşamını yitirdi? Orada bir ihlal vardı ve görüntülerle delil oluştu. Garibe Gezer'in orada dövüldüğü açıktı. Yaşam hakkının bu kadar basite alındığı bir dönemi yaşıyoruz. Bizler maalesef ihlalleri sıraya koyup artık ağır ihlallerden başlamak üzere, yani yaşam hakkının konuşulduğu bir yerde, bir mektup ihlalinden söz edemez hale geldik. Dolayısıyla yaşam hakkını öncelemek zorunda kaldık.”    YETKİLİ KURUMLARA ÇAĞRI    Cezaevlerinde yaşanan ihlallere karşı Adalet Bakanlığı’na, Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’na çağrıda bulunan Avcı, “Karadeniz ile Dumlu Cezaevi’nde incelemelerde bulunmaları hayati derecede önemli. Yine Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’ne sorumluluklarını hatırlatıyoruz. Bu ihlallerin giderilmesi noktasında sorumluların, sorumluluklarını yerine getirmesini ve denetimleri sıklaştırmaları bekliyoruz" şeklinde konuştu.   MA / Cengiz Özbasar