Tahliye edilen gazeteci Akyüz: Basının etkisiz kılınması toplum için ölümdür 2023-01-17 10:04:41   İZMİR - Tutulduğu Şakran Cezaevi'nde tahliye olan gazeteci Seyithan Akyüz, basına yönelik baskılara işaret ederek, "Basının bu şekilde etkisiz kılınması bir toplum için ölümdür" dedi.    Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 16 Ağustos 2016'da kapatılan Azadiya Welat Gazetesi’nin Adana Temsilcisi Seyithan Akyüz, tutuklu bulunduğu İzmir Şakran T Tipi Cezaevi'nde 12 Ocak'ta tahliye oldu.   BASKI 2003’TE BAŞLADI   Gazeteci Akyüz'e yönelik baskılar mesleğe başladığı 2003 yılında başladı. Akyüz, 2003 yılında İzmir’in Konak ilçesi Kadifekale Mahallesi'nde “Patlayıcı bulundurma” ve “Örgüt üyeliği” iddiasıyla gözaltına alınarak tutuklandı. Akyüz, bu davadaki yargılaması sonucunda “Örgüt üyesi” suçlamasından beraat etse de patlayıcı bulundurma iddiasıyla 4 yıl 17 ay hapis cezası aldı. Bu ceza da 3 bin TL para cezasına çevrildi. Bu suçlamalardan 1 yıl cezaevinde tutuklu kaldıktan sonra tahliye oldu. "Patlayıcı bulundurma" suçlaması da yargılama sonucu asılsız çıktı.     NEWROZ KUTLAMASI   Akyüz, daha sonra 2007'de İzmir'de katıldığı Newroz kutlamasında slogan attığı iddiasıyla gözaltına alınarak  “Suçu ve suçluyu” övme iddiasıyla tutuklandı. Akyüz, hakkında açılan bu davadan da 1 yıl ceza aldı ve 4 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı.    15 YILDIR SÜREN DAVA   2008 yılında Adana Merkezli yapılan bir operasyonda yaklaşık 120 kişi gözaltına alındı. Gözaltılar arasında bulunan Akyüz, daha sonra serbest bırakıldı. Yaklaşık 15 yıldır süren davada, Akyüz'ün daha önceki dosyaları dikkate alınarak "Örgüt üyeliği"nden 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi. İtiraz üzerine İstinaf mahkemesi, geçtiğimiz günlerde yasa dışı dinlenme yapıldığı gerekçesiyle yerel mahkemenin kararını bozdu.     GAZETEYE BASKIN DAVASI   Yine 2009 yılında Adana'da bulunan Azadîya Welat Bürosu’na yapılan baskının ardından Akyüz hakkında dava açıldı. Bu davada Akyüz’e, "Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" gerekçesiyle 6 yıl 3 ay ceza verildi. Dosya Yargıtay’a taşındı. 3'ncü yargı paketi çıkarıldıktan sonra Yargıtay, dosyayı incelemeden yerel mahkemeye iade etti. 3'üncü yargı paketi esas alınarak, bu ceza 3 yıl 1 ay 15 güne düşürüldü. Yargıtay, yerel mahkemenin kararını 2016 yılında onadı.    12 YIL HAPİS CEZASI VERİLDİ   Akyüz, 2009'da da "KCK basın" adı altında gözaltına alınarak tutuklandı. Akyüz’e, yargılanması sonucunda gazetecilik faaliyetleri gerekçe gösterilerek “Örgüt üyeliği”nden 12 yıl hapis cezası verildi.    TOPLAM 15 YIL CEZAEVİNDE KALDI   Akyüz, daha önce yargılandığı dosyaların da onanmasıyla birlikte bu davada toplamda 13 yıl 1 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye oldu. Akyüz, 2003 yılından beri toplamda 15 yıl cezaevinde kaldı. Akyüz sırasıyla Adana Kürkçüler F Tipi, İskenderun M Tipi, Adana Ceyhan M Tipi, Isparta E Tipi, İzmir Kırıklar F Tipi, Şakran T Tipi Cezaevi'nde tutuldu.    İnfazını tamamlayarak tahliye olan gazeteci Seyithan Akyüz ile hem gazeteciler üzerindeki baskı hem de cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin konuştuk.   ‘HUKUK RAFA KALDIRILDI’   Türkiye cezaevlerindeki hak ihlallerinin her dönem ağır olduğunu söyleyen Akyüz, “Cezaevinde hukukun rafa kalktığı bir dönemi yaşıyoruz. 1980'lerin birçok uygulaması hayata geçirildi. Tek sıra yürüme, ayakta sayım, gardiyanlar karşında esas duruşu, tutukluların sosyalleşme haklarından mahrum bırakılması, yaşanan hak ihlallerine karşı gönderilen dilekçelerin engellenmesi gibi hak ihlalleri yaşanıyor. Tutsaklar da bu çerçevede daha öncesinden devraldıkları direniş kültürü ile uygulamalara karşı büyük direniş gösteriyor. Hukuksuz uygulamaların bir kısmı direniş sonucu kırıldı. Ancak hala ciddi anlamda tecrit söz konusu. Özellikle siyasi tutsaklar sürekli psikolojik olarak baskı altına alınmaya çalışılıyor” dedi.   HASTA TUTUKLULAR   Cezaevinde yaşamını idame ettiremeyecek durumda olan tutukluların bulunduğunu kaydeden Akyüz, "Cezaevlerinde yaşamını tek başına sürdüremeyecek çok sayıda tutuklu var. Tedavi olmak çok zor. Hastaneye gidilse bile doğru düzgün bir tedavi olamıyorsun. Bir tutsak ameliyat olduktan 24 saat sonra koğuşa gönderiliyor. Koğuşta ameliyatlı bir insan nasıl kendine baksın? Odaya geldikten sonra ameliyat yerinde bir kanama oluyor, onu tekrar revire götürmek için 5-6 saat uğraşmak zorunda kalıyorduk. Hasta tutukluların dışarıda tam teşekküllü hastanelerde tedavi olması gerekiyor” diye belirtti.    'BASININ ETKİSİZ OLMASI ÖLÜMDÜR'   Gazetecilerin toplumda önemli bir rolü olduğunu ve gazeteciliğin sadece Türkiye’de değil bütün dünyada toplumu aydınlatma misyonu olduğunu vurgulayan Akyüz, bunları gündeme getiren gazetecilerin ise hedef alındığının altını çizdi. Akyüz, “Mevcut düzen gazetecileri kontrol altına almak istiyor. Kendi çizgisi dışında muhalif olan bütün kesimleri bu şekilde baskılamaya çalışıyor. Basının bu şekilde etkisiz kılınması ya da yanlılaştırılması bir toplum için ölümdür. Biz cezaevinde de belli bir ölçüde takip ediyorduk. Birkaç muhalif basının dışında basının itibarı kalmamış. Her şeyin tek tipleştiği yerde basının bitirildiği yerdir. Toplum basına sahip çıkmıyorsa kendi demokratik yaşam değerlerine sahip çıkmıyor demektir. Bu noktada bütün toplum ve demokratik çevreler, hem cezaevleri için hem basın için hem de genel anlamda Türkiye’nin demokratikleşmesi için elinden ne geliyorsa yapmalı” diye konuştu   MA / Delal Akyüz