Özgüneş: Abdullah Öcalan’ın sesini engellemeye çalışıyorlar 2023-01-08 09:03:59 ANKARA - Tecritle PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın sesinin duyulmasının engellemeye çalışıldığını belirten HDP Milletvekili Hasan Özgüneş, “İmralı’nın özgürleştirilmesi ve Kürt sorununun çözülmesi, yakın tarihin mücadele hattını oluşturuyor” dedi. PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan, kardeşi Mehmet Öcalan ile 25 Mart 2021’de yaptığı kesintili telefon görüşmesinden sonra haber alınamıyor. İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 23 yıldır ağır tecrit koşullarında tutulan Abdullah Öcalan ile aile ve avukatların yaptığı görüşme başvuruları ya “disiplin” cezaları gerekçesiyle reddediliyor ya da yanıtsız bırakılıyor. Eş Genel Başkanları ve milletvekillerinin Abdullah Öcalan ile görüşme talebiyle başvuru yapan Halkların Demokratik Partisi, Adalet Bakanlığı’nın sessizliğine karşı Adalet Nöbeti başlattı. HDP milletvekilleri, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülmesi talebiyle başlattığı Adalet Nöbeti, engellemelere rağmen sürüyor. Eylemde yer alan HDP Şirnex Milletvekili Hasan Özgüneş, Adalet Nöbeti’ni sürdürmekteki temel amaçlarının, adaletten direk sorumlu olan Adalet Bakanlığı’na seslerini duyurmak olduğunu ifade etti. KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ   Özgüneş, “Meselenin bu kadar ağırlaştırılmasının temel nedeni, Kürt sorununun 40 yıldır şiddet, bastırma yöntemiyle yok edilmek istenmesinden kaynaklanıyor. Sayın Öcalan üzerinde uygulanan tecrit ile Kürt sorunu da birbiriyle bağlantılıdır. Eğer devlet, Kürt sorununu çözmek isteseydi, tecridi bu şekilde derinleştirerek sürdürmezdi. En azından her hükümlünün yasalarda var olan hakları Sayın Öcalan’a da uygulanırdı. Ama tecridin bu kadar ağırlaştırılmasının diğer bir nedeni de Sayın Öcalan’ın ortaya koymak istediği çözüm gücü ve perspektifidir” dedi. DEMOKRATİK ULUS PARADİGMASI Devletin kendisini “tek millet, tek devlet, tek din, tek bayrak” üzerinden sürdürdüğünü dile getiren Özgüneş, demokrasi güçlerinin ise halkların gerçekliğine göre siyaset yaptığını ifade etti. Özgüneş, şunları söyledi: “Türkiye’de Kürtler, Araplar, Türkmenler, Lazlar, Çerkezler gibi çok sayıda halk var. Diğer yandan inanç ve mezhepler itibariyle çoklu bir yapı var. Bu gerçekliğe karşı erkek egemen anlayış, elit oligarşik kesimi kendisini devletin sahibi, yöneteni olarak görürken, bir yandan da kadın düşmanlığını sürdürüyor ve toplumun yüzde 90’ını nesne olarak görüyor; sadece onlara hizmet edebilen, askerlik yapan ve vergi ödeyen konumda görüyor. Öbür yandan doğa düşmanlığını da sürdürüyor. Kürt halkının geliştirdiği demokratik ulus paradigması ise bir bütün olarak bu yapının restore edilerek yeniden inşa edilmesini öngörüyor. Yani bütün kimliklerin kendini yönetme, ifade etme ve örgütlenme özgürlüğünü esas alıyor.” KAPİTALİST MODERNİTENİN ORTAK BAKIŞI Uluslararası güçlerin Abdullah Öcalan üzerinde derinleştirilen tecritteki rolüne değinen Özgüneş, “Tecrit, uluslararası emperyal güçlerin, kapitalist modernitenin ortak bakışı ve uygulamasıdır. Çünkü Sayın Öcalan’ın önerdiği paradigma, onların çıkarlarına aykırı bir paradigmaydı. Çünkü onların Ortadoğu’ya müdahaleleri, savaşçı, sömürücü, parçalayıcı, özgürlükten, adaletten yoksun olan devlet anlayışlarını kabul etmiyor. Tam tersine daha özgür, eşitlikçi, barışçıl, ekolojik bir toplumsal yapıyla yaşamın önünü açan bir anlayışı savunuyordu. Kürt sorununu barışçıl yöntemlerle çözmek istemedikleri için sürekli Sayın Öcalan’ın toplumla olan bağının kesilmesini ve sesinin duyulmasını engellemeye çalışıyorlar” şeklinde konuştu. ABDULLAH ÖCALAN’IN VE CEZAEVLERİNİN ÖZGÜRLÜĞÜ Özgüneş, tecridin kaldırılması, Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesi yönündeki ısrarlarını sürdüreceklerini vurguladı. Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin, aile ve avukat görüşünü de aşan bir boyuta ulaştığını dile getiren Özgüneş, “Umut hakkının sağlanması gerekiyor. Önümüzdeki süreçler İmralı’nın ve cezaevlerinin özgürleştirilmesi, Kürt sorununun çözülmesi, Türkiye demokrasisini geliştirerek, diğer bütün sorunlarını çözerek topluma nefes aldırılması, yakın tarihin mücadele hattını oluşturacaktır. Seçimlerde güçlü bir çıkış yaparak, bu hükümeti gönderip, Türkiye’nin önünü açmak istiyoruz. Yoksa mevcut zihniyetle yol almanın bir imkanı kalmadı. Artık parlamentonun, kurumların bir işlevi yok. Adeta modern bir padişahlık sistemi kurulmak isteniyor. Tabi bu çağda böylesine geri bir yönetim biçiminin topluma refah getirmesi, topluma umut vaat etmesi, toplumun sorunlarını çözmesi mümkün değildir” ifadelerini kullandı. SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ Türkiye’de sorunların çözümünün barış ve demokrasinin radikal bir şekilde hayata geçirilmesi ve Kürt sorunun çözülmesinden geçtiğini dile getiren Özgüneş, “Tüm bu sorunların çözümü, İmralı ve zindanların özgürlüğe kavuşturulmasıyla kolaylaşacaktır. Tek çözüm inkarcı, savaşçı siyaset anlayışına son vermek ve yalana dayalı yaşam tarzından vazgeçmek, ahlak ölçülerine, sevgiye, barışa, eşitliğe ve adalete değer vermektir. Mevcut savaşçı anlayışın, ‘Rojava‘ya şöyle saldırırım, Federe Bölgesi’ne böyle yönelirim, Ermenistan’a baskı uygularım, Yunanistan’la gerilim yaratırım, içeride özgürlük isteyen Kürtleri ve demokrasi güçlerini ezerim’ zihniyetiyle hiçbir sorun çözülemez, ki bugüne kadar da çözülmediğini, aksine büyüdüğünü sağır sultan bile duydu ve gördü. O açıdan sorunları barışçıl yollarla, muhataplarıyla, Meclis’te çözerek, halkı bu cendereden çıkarıp, aydınlık bir gelecek bırakmak durumundayız. Bu sorumluluk hepimizin omuzlarındadır. Bunun için daha çok mücadele etmek zorundayız” diye belirtti. MA / Özgür Paksoy