Kayıp yakınları İsa Soysal’ın akıbetini sordu 2023-01-07 12:01:30 AMED / ÊLİH - İHD ve Kayıp Yakınları, bu haftaki eylemlerinde 1988 yılında Silopiya’da kaybettirilen İsa Soysal'ın akıbetini sordu.    İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eylemlerinin 726’ncı haftasında Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde açıklama yaptı. Kaybettirilenlerin fotoğraflarını açan aileler, bu hafta Şirnex’in Silopiya ilçesinde 1 Ocak 1988 yılında kaybettirilen İsa Soysal’ın akıbetini sordu.    ‘MÜNFERİT OLAYLAR DEĞİL’   Açıklama öncesi konuşan İHD Amed Şube Başkanı Abdullah Zeytun, “Türkiye’de bir sistem haline gelmiş cezasızlığın açığa çıkarılması ve hakikatlerle yüzleşilmesi için bir aradayız. Tüm bu ihlalleri görmezden gelen bir politika söz konusu. İşkence ve kötü muamele eylemlerinin sürekli bir şekilde devam ettirilmesi cezasızlık politikasının devamıdır. Cezasızlık nedeniyle halen tüm kamu görevlilerin şiddete bulaştığını görüyoruz. Bu uygulamaların devam ettirilmesi devletin bütün zihniyet kodlarını sahiplendiğini gösteriyor. 90’lı yıllardaki bu ağır suçlara karşı, faillere yönelik yargılama, hesaplaşma ve yüzleşmelerin gerçekleşmemesi sonucunda oluşan neticeleri yaşıyoruz. Bunlar asla münferit olaylar olarak değerlendirilmemelidir.    YARGI SUÇLULARLA BAĞLANTILI   Van’da Zilan Katliamı’nda yaşamını yitirenlerin kemikleri olduğu ileri sürülen kemikler gündemdeyken hala bu konuya ilişkin bir soruşturma yürütülmediğini görüyoruz. Yine Newala Qesaba'da bir yerleşim alanına çevrilmesi, gömme ve gömülme hakkına ve ağır insan hakları ihlalinin üstünün örtüldüğünün pratikleri görüyoruz. İnsani ve adil bir çözüm geliştirilecekse uluslararası tıp ve hukuk şartları dikkate alınarak faillerin cezalandırılması gerekiyordu. Ama insan hakları gizleyen bir politika izlenmektedir. Halen yargı, politik, hukuki ve siyasi düzen içerisinde yargılayan bir konumda değil. Suçlarla mücadele eden değil onlarla bağlantılı mekanizma olarak faaliyetlerini sürdüren bir yerde duruyor. Hak arayışında olan insanların bu haklarını engelleyen pozisyonda olduklarını, uygulanan kararlar ile bu hakların askıya alındığını görüyoruz. Tüm bu yasaklanmalar ve engellemeler karşısında adalet arayışı olanların mücadelesine sahip çıkması gerektiğini düşünüyoruz. Geçmişte yaşanan ağır insan suçlarına karşı tüm kesimlerin yan yana mücadele etmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Faillerin yargılanması için mücadele etmeye devam edeceğiz“ diye konuştu.    Sonrasında İHD Amed Şube Başkan Yardımcısı Ezgi Sıla Demir, Soysal’ın kaybettirilme hikayesini paylaştı.    İSA SOYSAL’IN HİKAYESİ    Evli ve üç çocuk babası Soysal’ın, 1988 sonbaharında Silopiya’ya bağlı Bozalan köyünün Karox (Karuğ) mezrasındaki evine gelen sivil giyimli kişiler tarafından zorla götürüldüğünü aktaran Demir, alındığı günden bugüne Soysal’dan bir daha haber alınamadığını söyledi. Soysal’ın tarım ve hayvancılıkla uğraştığını belirten Demir, “Daha önce hiç gözaltına alınmamıştı. Eve gelen kimliği bilinmeyen sivil iki kişi, ‘Seninle işimiz var, Diyarbakır'a gideceğiz’ diyerek İsa Soysal’ı yanlarına alarak götürürler. O günden itibaren İsa Soysal’dan bir daha haber alamayan ailesi, 10 gün kadar bekledikten sonra, Cizre İlçe Jandarma Komutanlığı’na giderek İsa’nın kayıp olduğunu, orada olup olmadığını sorar, ancak olumsuz cevap alır. Kardeşi başta olmak üzere ailesi ve yakınları, karakol, hastane, hapishanelerden İsa Soysal’ı sorarlar. Gelen ihbarlar üzerine Soysal ailesi, Irak’taki hastane ve hapishanelerde de İsa’yı arar ancak bir sonuç alamazlar” diye konuştu.    35 YILDIR HABER ALINAMIYOR    Aile ve diğer bütün köy halkı üzerindeki baskıların yıllara devam ettiğini söyleyen Demir, sözlerini şöyle tamamladı: “1994 yılının başında köy askerler tarafından boşaltıldı. İsa Soysal’ın yakınları döneme hâkim olan korku atmosferi nedeniyle 2009 yılına kadar resmi bir şikâyette bulunamadı. 2008 yılında gazeteci Faruk Arslan’ın kaleme aldığı ‘Karakutu: Ergenekon’un Karanlık İsmi Tuncay Güney’ isimli bir kitap yayımlandı. Kitapta, Tuncay Güney’in, 1990’lı yıllarda JİTEM tarafından öldürülen birçok kişinin Silopi Botaş Askeri Tesislerine gömülmüş olduğu beyanı yer alıyordu. Bunun üzerine Şırnak Barosu, Silopi Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu ve bahsi geçen yerlerde kazı yapılmasını talep etti. Kazıların yapılacağı yönünde çıkan haberler üzerine 54 kişinin öldürüldüğü ya da zorla kaybedildiği iddiasıyla 57 kişi tarafından soruşturmaya dâhil olma talebiyle başvuru yapıldı. İsa Soysal’ın kardeşi Musa Soysal da başvurucular arasında bulunuyordu. 2009 yılının Mart ayında Botaş Askeri Tesislerinde (eski adıyla Sinan Lokantası) yapılan kazılarda kemik ve giysi parçalarına ulaşıldı. Fakat aile burada da İsa Soysal’a ait herhangi bir bilgiye ulaşamadı. İsa Soysal o tarihten beri hala kayıp.”   Açıklama, oturma eylemiyle son buldu.    ÊLİH   İHD Êlih Şubesi ve kayıp yakınları da 562'nci buluşmasını gerçekleştirdi. Gülistan Caddesi'nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde buluşan Kayıp Yakınları, "Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın" pankartını açtı. Kayıp Yakınları'nın eylemine insan hakkı savunucularının yanı sıra HDP milletvekili Necdet İpekyüz ile il örgütü de destek verdi. İHD Batman Şube yöneticilerinden Hüseyin Elçi'nin 562'nci hafta açıklaması gerçekleştirirken 35 yıl önce gözaltına kayıp edilen İsa Soysal'ın akıbeti soruldu.    YARGIYA MAKAMINA ÇAĞRI   Elçi, yağmur, kar, kış ve yasaklar demeden 562 hafta boyunca kayıpların akıbetini ve 1990'lı yıllarda faili meçhul cinayetler ile öldürülenlerin adalet talebi için bir arada olduklarını ifade ederek sözlerine başladı. Ardından Elçi şöyle devam etti: Demokratik devletlerin öncelikli görevi, hukukun üstünlüğünü güvence altına almak, hukukun tarafsız, doğru, adil ve etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamaktır. Devlet adına suç işleyen faillerin bir an önce yargı önüne çıkarılabilmesi için, yargı mensupları, soruşturmalarını yürütürken, kararlarını verirken bağımsız, tarafsız ve ilkesel bir tutumla, tüm baskı, tehdit ve müdahalelerden uzak bir şekilde hareket etmeleri gerekmektedir.    35 YILDIR HABER ALINAMIYORT   Elçi, 1988 sonbaharında Şırnak'ın Silopi İlçesi'ne bağlı Bozalan Köyünün Karuğ mezrasındaki evinden gözaltına alsınan İsa Soysal'ın kaybedilme öyküsünü anlatarak açıklamasına devam etti. İsa Soysal'ın evli ve üç çocuk babası olduğunu hatırlatan Elçi, "1988 sonbaharında Silopi'ye bağlı Bozalan köyünün Karuğ mezrasındaki evine gelen sivil giyimli kişiler tarafından zorla götürüldü ve bir daha kendisinden haber alınamadı. İsa Soysal tarım ve hayvancılıkla uğraşıyordu ve daha önce hiç gözaltına alınmamıştı. Eve gelen kimliği bilinmeyen sivil iki kişi, ‘Seninle işimiz var, Diyarbakır'a gideceğiz’ diyerek İsa Soysal ile birlikte köyden ayrıldılar. Köyden ayrıldıktan sonra İsa Soysal’dan bir daha haber alamayan ailesi, 10 gün kadar bekledikten sonra, Cizre İlçe Jandarma Komutanlığı’na giderek İsa’nın kayıp olduğunu, orada olup olmadığını sordu, ancak olumsuz cevap aldı. Kardeşi başta olmak üzere ailesi ve yakınları, polis, hastane, hapishanelerden İsa Soysal’ı sordular. Gelen ihbarlar üzerine Soysal ailesi, Irak’taki hastane ve hapishanelerde de İsa’yı aradı ancak bir sonuç alamadı" dedi. Elçi, İsa Soysal'ın akıbetine ilişkin bugüne kadar etkin bir soruşturma da yapılmadığını belirtti.    Son olarak gözaltında kayıplara karşı mücadele yürütenler olarak her hafta yaptıkları çağrıyı yinelediklerini söyleyen Elçi "Bizler, hakikat adına, adalet adına, vicdan ve insanlık onuru adına mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Bir cumartesi annesinin dediği gibi 'Adalet, adaletsizliğin saltanatını yeninceye kadar mücadeleye devam edeceğiz. ”Kayıplarımızı unutmayacağız! Gözaltında kaybedilen insanlarımızı aramaktan asla vazgeçmeyeceğiz" dedi. Elçi'nin konuşmasının ardından yapılan beş dakikalık oturma eylemi gerçekleştirildi.    Ardından eylem sona erdi.