GÖÇİZDER Eşbaşkanı Kandal: Yolumuza devam edeceğiz 2023-01-01 09:08:08   İSTANBUL - GÖÇİZDER’e dönük operasyonda 16 kişiyle birlikte tutuklandıktan sonra tahliye edilen derneğin Eşbaşkanı Kamile Kandal, “Yolumuza devam edeceğiz” dedi.   İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 3 Haziran 2022'de Göç İzleme Derneği (GÖÇİZDER) Eşbaşkanları Kamile Kandal ve Mehmet Boğakan'ın da aralarında olduğu 22 dernek üye ve yöneticisi gözaltına alındı. 22 kişiden 16’sı, 13 Haziran’da tutuklandı. 23 kişi hakkında “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla 1 Eylül’de iddianame hazırlandı. 16'sı tutuklu 23 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşması 13 Aralık'ta görüldü. Derneğin Eşbaşkanı Kandal ve 3 kişi, ilk duruşmada tahliye edildi. Tahliye edilen Eşbaşkan Kandal, tutuklanma süreçleri ve suçlamalara dair konuştu.     DERNEK ÇALIŞMALARI   Derneğin Aralık 2016’da kurulduğunu ve o tarihten itibaren göç ve mültecilik alanında çalıştığını hatırlatan Kandal, göç edenlerin yaşadıkları ihlallere karşı mücadele verdiklerini belirtti. Göç edenlere hukuki destek sağladıklarını ifade eden Kandal, “Kürt illerinden göç edenlerin sosyolojik, psikolojik destek olmak amaçlı çalışmalarımız oldu. Göç olgusu bir çok yönden travma oluşturuyor. Hem sosyal hem ekonomik hem de kültürel travmalar diyebiliriz. Bu yönüyle çalışmalar yapıyorduk” diye belirtti.    ZORLA YERİNDEN EDİLME   Yaptıkları çalışmalar karşılığında hibeler aldıklarını ve bu hibelerle projeler hazırladıklarının bilgisini paylaşan Kandal, “Göç eden ailelerin sorunlarını araştırıyoruz. Bu çalışmalarda bu sorunları yaşayan ailelerin kendi ifadeleri yer alıyor. Yaşadıkları yerde bir çatışma varsa oradan göç etmek zorunda kalıyorlar. Köyleri ve evlerini geride bırakıyorlar. Bu ağır durumun arkasında bir tarihsellik de var. Kendi geçmişini ve çevreni geride bırakıyorsun. Bu zorla yerinden edilmedir” hatırlatmasında bulundu.    RAPORLAR SUÇ SAYILDI    Zorla yerinden edilenlerin anlatımları üzerinden raporlar düzenlediklerini ve bunları kitaplaştırdıklarını sözlerine ekleyen Kandal, “Devletin resmi anlayışı ile uyuşmayan fikirlere yer verebilirsin. Devleti eleştirebilirler. Ya da bölgedeki kolluk kuvvetinin davranışları hatalı olabilir. İnsanlar bunları anlatabilir, bunlar suç değil. Kitaplarda da bunlar var. Bunlar devletin resmi görüşleri uyuşmadığı için rahatsız olma durumu var. Devletin resmi kurumlarından bir şiddet varsa bu hatayı telafi etmek zorundasın. Bunu araştıranı cezalandırma yerine ‘ben burada kusurlu muyum’ deyip yaklaşmak lazım. Yanlış davranışlar nedeniyle birçok asker 90’lardan beri yargılanıyor. Devletin resmi tarihçesinde de kayıtlıdır. Hayali bir şey söylemiyoruz. Ancak bunları söylemek, yazmak veya raporlaştırmak suç sayılıyor” diye konuştu.     AB HİBELERİ SUÇLAMASI   Devletin resmi görüşüne karşı çalışmalar yürüten dernek ve vakıfların hedef gösterildiğini ve cezalarla karşı karşıya kaldıklarını vurgulayan Kandal, şunları söyledi: “Sivil toplum örgütlerinin çalışmalarını rahat yapabilmesi için bu tür hibeler yapılabiliyor. Türkiye’de hibe alan birçok kurum var. Aynı zamanda kamu kurumları da alıyor. Bunlar denetlenmezken muhalif duran veya resmi görüşe uzak olan kurumların çalışmaları fişleniyor. İktidara yakın binlerce dernek var, acaba bizim kadar inceleniyor mu? Sanki hibe almak suçmuş ve bir yere aktarılıyormuş gibi gösteriliyor. Buna dair bir tespit de yok. Aldığımız hibeyi kuruşu kuruşuna bildiriyoruz. Uzmanlara verdiğimiz veya çalıştayda harcamalarımızı Dernek Masasına bildiriyoruz. Bu kadar denetleme varken suçlandık. Bu para tamamen faaliyetlerimize gidiyor. Ve bu çalışmalarımıza bile zor yetiyor nasıl başka yerlere göndereceğiz?”     ÇALIŞMALAR ENGELLENMEK İSTENDİ   Tutuklamaları ile dernek çalışmalarının durdurulmak istendiğine dikkati çeken Kandal, şöyle devam etti: “Cezaevine atıldığımız gibi kapatma davası açıldı. Bugün siyasilerden toplumsal kanaat bildiren aydın veya yazarlara kadar herkesin düşünce kapatma davalarının olmamasına dönük. Demokratik ülkelerde olmaması gerekiyor. Umarım kapatılmaz ve uygulamalardan vazgeçilir.”    CEZAEVİNDEKİ İHLALLER   Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi'nde tutulduğu sürede çok sayıda hak ihlalle maruz kaldıklarını, her gün koğuş araması yaşandığını, adlilerin telefon görüşünü 20 dakika, kendilerinin ise 10 dakika verildiğini dile getiren Kandal, “Daha iyi ve yaşanılabilir bir sisteme kavuşturulması gerekiyor” diye konuştu.    Bu suçlamalar üzerinden tutuklandıklarını ve toplumun korkutulmak istendiğini ifade eden Kandal, mahkeme sürecini şöyle değerlendirdi: “Savunmanın engellenmesi ve avukatların salondan çıkarılması olmaması gereken bir tavırdı. Sert bir tavırdı. Bu süreçte dernek, vakıf ve meslek örgütlerine tutum çok sertleşti. Bu hukuki yöne de sıçradı. Biz adil yargılanmayı bekliyoruz. Adalet bazen yargı içinde de tecelli etmiyor” dedi.   ‘YOLLUMUZA DEVAM EDERİZ’   Derneğin kapatılması halinde “demokrasi ayıbının” yaşanmış olacağın ifade eden Kandal, “Derneğin kapatılması bir darbedir. Ancak özgürlük, insanlık mücadelesi veren insanlar olarak mücadelemizi sürdüreceğiz. Başka bir dernek ve vakıfta çalışmalarımızı sürdürürüz. Yolumuza devam ederiz" ifadelerini kullandı.    Kandal, tutuklu bulunan tüm üye ve yöneticilerinin 4 ve 5 Ocak’ta iki oturum şeklinde görülecek duruşmasına sivil toplum örgütlerini ve demokrasi güçlerine katılım çağrısı yaparak, tutukluların tahliye edilmesini istedi.    MA / Mehmet Aslan