Kimyasal saldırıları: OPCW'nun sessizliği, Türkiye'nin inkarı sürüyor 2022-12-29 10:14:21   ANKARA - OPCW, Türkiye’nin kimyasal silah saldırılarına dair yapılan başvuru ve sunulan belgelere rağmen sessizliğini koruyor. Türkiye ise, yükselen tepkilere rağmen kimyasal kullanımını inkar etmeyi sürdürüyor.    İnsanlığa karşı suç kapsamında ele alınan kimyasal silah kullanımı, ilk olarak 17 Haziran 1925 tarihli “Boğucu, Zehirleyici ve Benzer Gazların ve Bakteriyolojik Araçların Savaşta Kullanımının Yasaklanmasına İlişkin Protokol (Cenevre Protokolü)” ile yasaklandı. Cenevre Protokolü’ne rağmen savaşlarda ve silahlı çatışmalarda kimyasal silahların kullanılması engellenemedi ve uzun tartışmalardan sonra Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde 1993 yılında “Kimyasal Silahların Geliştirilmesi, Üretimi, Stoklanması ve Kullanımının Yasaklanması Sözleşmesi (CWC)” hazırlandı. Türkiye, bu sözleşmeyi 29 Nisan 1997 tarihinde yürürlüğe koydu. Türkiye, ayrıca 14 Aralık 2006 tarihli ve 5564 sayılı aynı isimle adlandırılan bir özel kanun kabul etti. Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) da kimyasal madde silah olarak tanımlanıyor bu silahla işlenen suçlar nitelikli suç olarak değerlendiriliyor. Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmeler ve iç hukuku gereği kimyasal silah kullanımının yetkili savcılıklar tarafından soruşturulması gerekiyor.    Türkiye, imzaladığı sözleşme ve protokollere rağmen kimyasal ve yasaklı silah kullanımından vazgeçmedi. Türkiye, Dersim Katliamı'ndan bugüne birçok kez kimyasal silah kullanmakla gündeme geldi. Türkiye, Federe Kürdistan Bölgesi'nin Zap, Avaşîn ve Metîna bölgelerine dönük 17 Nisan'da başlattığı saldırılarda da yoğun bir şekilde kimyasal ve yasaklı silah kullanıyor. Türkiye, tüm bilgi, bulgu, belge ve raporlara rağmen kimyasal silah kullanımını en yetkili ağızlardan reddetti ve incelenmeyeceğini açıklamakla yetindi.   8 aylık süreçte, kimyasal silah kullanımına dair incelemeler, raporlar, açığa çıkan belgelerin yanı sıra yapılan başvuru ve açıklamaları derledik.   YAŞAMINI YİTİREN HPG'LİLER   Türkiye’nin, KDP ortaklığıyla Zap, Avaşîn ve Metîna bölgelerine yönelik 17 Nisan’da başlattığı saldırılar 8 ayını geride bıraktı. Fırat Haber Ajansı’nda (ANF) yer alan Halk Savunma Merkezi’nin (HSM) açıkladığı bilançoya göre, 2 bin 744 asker ve korucu hayatını kaybetti, 11 helikopter düşürüldü. Türkiye’nin 8 aylık süreçte 3 bin 152 kez yasaklanmış silah kullandığı kaydedildi.   ANF’de yer alan bilgilere göre; 5 Kasım’da 11, Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında 17 ve farklı tarihlerde ise 27 HPG ve YJA-Star’lı kimyasal silah ve yasaklı patlayıcı kullanımı sonucunda yaşamını yitirdiğini açıkladı. Kimyasal silah saldırılarında sivil yerleşim alanlarının etkilendiğine dair bilgiler de paylaşıldı. Saldırının ilk aylarında kimyasal silah sonucunda Behdînan bölgesinde 548 kişi kimyasal silahtan etkilendiği şikayetiyle Duhok ve çevresindeki hastanelere başvurdu. Hastanelerdeki kayıtları açıklamayan KDP, ayrıca sivil toplum örgütlerinin ve gazetecilerin bölgeye gidişini engelleyerek kimyasal silah kullanımını gizlemeye çalıştı.   BM VE OPCW ÖNÜNDE EYLEM   Kürtler ve dostları, saldırılara karşı Birleşmiş Milletler (BM) önünde 27 Nisan’da ve 26 Ekim’de oturma eylemi gerçekleştirdi. Aynı gün Barış Anneleri Meclisi öncülüğünde, Şirnex’in Silopya ilçesinde bir araya gelen binlerce kişi, Habur Sınır Kapısı’na doğru yürüyüş düzenledi. Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E), Belçika Demokratik Kürt Toplum Konseyi (NAV-BEL) ve Kürdistan Demokratik Toplum Konseyi’nin ( DEM-NED) Mayıs ayı başında aldığı karar doğrultusunda, 30 Haziran’a kadar her Salı ve Perşembe günü Hollanda’nın Den Haag şehrinde bulunan Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) önünde eylem gerçekleştirildi.   KİMYASALA KARŞI AÇLIK GREVLERİ   Kimyasal silah kullanımına bir protesto da cezaevlerinden geldi. Diyarbakır 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan tutuklular, Türkiye’nin kimyasal saldırılarını protesto etmek amacıyla 24 Ekim’de süreli dönüşümlü 5’er günlük, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan kadınlar da 26 Ekim’de 3’er günlük açlık grevi başlattı.   SALDIRILAR BELGELENDİ   Söz konusu kimyasal silah saldırıları HPG tarafından belgelenerek, ANF aracılığıyla kamuoyuna sunuldu. 18 Ekim’de Türkiye’nin kimyasal silah saldırısının 2 HPG'linin üzerindeki etkilerine ilişkin görüntü yayınlandı. Ekim ayı itibariyle son 6 ayda 2 bin 476 yasaklı ve kimyasal silahların kullanıldığının hatırlatıldığı haber ve görüntüde, kimyasal silaha maruz kalan 2 HPG'linin nasıl etkilendiği gözler önüne serildi ve kimyasal silaha maruz kalan HPG’lilerin yaşadıklarına tanıklık edenlerin ifadelerine yer verildi.   HPG, 27 Aralık'ta yaptığı ve ANF’de yer alan açıklamasında da 11 HPG ve YJA-Star’lının hayatını kaybettiği kimyasal silah saldırısının da görüntülerle belgelendiğini, ancak görüntülerin kamuoyu ile paylaşmayı şuan için uygun görmediklerini ve inceleme yapacak ilgili kurumlara verebileceklerini duyurdu.   OLAY YERİNDE İNCELEMELER   Federe Kurdistan Bölgesi’ndeki sivil toplum örgütleri ve Kürtler, kimyasal silah saldırısı sonucu yaşamını yitiren HPG'lilerin cenazeleri ve olay yerinden birçok belge ve bulguyu rapor haline getirdi. Tamamlanan rapor, 28 uluslararası sivil toplum örgütü ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerinin de yer aldığı birçok uluslararası kuruma gönderildi.   IRAK PARLAMENTOSU’NDA KOMİSYON   Irak Parlamentosu’nda, Türkiye’nin kimyasal silah kullanımının araştırılması için 16 Kasım’da özel bir komisyon kuruldu. Savunma Bakanlığı, Irak Parlamentosu Asayiş ve Savunma Komisyonu ile Dışişleri Bakanlığı’ndan temsilcilerin yer aldığı komisyon, kimyasal silahlarla ilgili belge ve bulguları toplamakla görevlendirildi. Ancak şimdiye kadar henüz somut bir adım atılmazken, komisyon çalışmalarının parlamentodaki Türkiye yanlısı parti ve isimlerce engellendiği belirtildi.   IPPNW’DEN RAPOR   20-27 Eylül tarihlerinde Federe Kurdistan Bölgesi’nde incelemeler yapan Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler (IPPNW), kimyasal silah saldırılarına ilişkin rapor hazırladı. 12 Ekim'de yayınlanan raporda, “Kimyasal Silahlar Sözleşmesinin ihlallerine ilişkin bazı dolaylı kanıtlar bulunduğu” kaydedildi. IPPNW, ayrıca kimyasal silah kullanımına dair bulguların incelenmesi için OPCW ve BM’ye çağrı yaptı.   153 İSİMDEN BAŞVURU   Yapılan açıklamalar ve paylaşılan görüntülerin ardından Kürdistan Topluluklar Birliği (Koma Civakên Kurdistan-KCK) ve HPG ile birlikte aydın, yazar, milletvekili, gazeteci, üniversite öğretim üyesinin de bulunduğu 153 isim, 44 Iraklı ile 65 kadın aktivist, Türkiye’nin kimyasal silah kullanımının araştırılması için BM Silahsızlanma İşleri Ofisi ve OPCW Yürütme Komitesi’ne gönderdiği mektupla çağrıda bulundu. Avrupa’da bulunan Kürtler de kimyasal silah kullanımına karşı Lahey Adalet Divanı’ndan OPCW’ye gerçekleştirdikleri yürüyüşle, Federe Kurdistan Bölgesi’ne heyet gönderilmesi talebinde bulundu.   HAKİKAT ARAŞTIRMA KOMİSYONU TALEBİ   Belçika eski devlet bakanı ve hukukçu Dr. Johan Vande Lanotte başkanlığındaki Van Steenbrugge Advocaten Hukuk Bürosu, kimyasal silah kullandığına dair raporlar üzerine Kurdistan’da Kimyasal Silah Kullanımına Karşı Koalisyon adına BM Genel Sekreterliğine çağrı mektubu ile başvuruda bulundu. Yapılan başvuruda BM Genel Sekreterliği’nden üye devletlerden oluşacak bir Hakikat Araştırma Komisyonu ile iddiaların ortadan kaldırılması istendi.   OPCW’YE KİMYASAL BAŞVURUSU   Almanya Sol Parti (Die Linke) Milletvekili Gökay Akbulut da kimyasal silah kullanımına dair 22 Ekim’de OPCW’ye başvurdu. Almanya'nın OPCW’deki temsilcisi Büyükelçi Thomas Schieb’e gönderilen mektupta, IPPNW raporu ile yaşamını yitiren PKK’lilerin görüntülerine işaret edildi ve inceleme talep edildi.   OPCW’DEN ‘TARAFLAR’ YANITI   Merkezi Hollanda'nın Lahey kentinde bulunan bir hükümetler arası organizasyon olan OPCW, kimyasal silah kullanımı yasaklayan Kimyasal Silahlar Sözleşmesi'ni imzalayan ülkelere sözleşmedeki kurallara uymayı ve ülkelerin elindeki kimyasal silahların imhasını teşvik eder. Ülkelerin kimyasal silahlı kullandığına dair yapılan denetlemelerin değerlendirmesini yapar. Ancak OPCW, yapılan başvuru ve çağrılara karşı sessizliğini korudu. OPCW’ye ulaşan JINNEWS’in kimyasal silah kullanımına dair sorusuna, “Taraf devletler inceleme ve araştırma talebinde bulunmadıkça iddiaları araştıramayız" yanıtı verildi.   AKAR’IN AÇIKLAMALARI   Türkiye’nin kimyasal silah kullanımına dair Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekillerinin farklı tarihlerde verdiği soru önergeleri, “Sorulamayacak konular” denilerek iade edildi. Bütçe görüşmelerinde de temel gündem olan kimyasal silah kullanımı, Savunma Bakanı Hulusi Akar’a soruldu. Akar’dan bütçe görüşmeleri sırasında kimi açıklamalar geldi. HDP milletvekillerinin Savunma Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde kimyasal silah saldırıları sorması üzerine, “envarterimizde yok” diyen Akar, “göz yaşartıcı gaz” kullanıldığını ise açıkça kabul etti. Akar, kimyasal silah kullanımının araştırılmasına dair, “Kendi kendimiz kontrol etme, kendi kendimizi değerlendirme kapasitesine sahibiz, dışarıdan kimseyi kabul etmeyiz” dedi. Ancak Akar aynı konuşmanın devamında, 24 Kasım’da bir heyet tarafından kimyasal silah kullanımına dair incelemenin yapıldığını ileri sürerek, “Heyet teşkil ettik, heyet gitti, inceleme ve ölçümleri yaptı, bunların hepsini derlediler, topladılar, getirdiler, burada Sağlık Bakanlığı’na laboratuvara verdiler, bunların hiçbirinde kimyasal olmadığı raporu şu anda elimizde” iddiasında bulundu.   HSM YALANLADI   HSM Karargah Komutanlığı, Akar’ın bu açıklamalarını yalanlayarak, 9 Aralık’ta da Federe Kurdistan Bölgesi’nin Amediye ilçesinin Şêladizê Nahiyesi’ne bağlı Sîda Köyü yakınındaki kimyasal silah kullanıldığını belirtti.