Katledilenlerin yakınları: Sabahı görmeyiz korkusuyla yaşıyorduk 2022-12-19 09:08:50   MEREŞ - Mereş Katliamı’nda katledildikten sonra gözleri oyularak, cenazesi foseptik çukuruna atılan Cennet Çimen’in kardeşi Ayşe Göksungur, o günleri “Akşamları bir daha sabahı göremeyiz korkusuyla yaşıyorduk” diyerek anlattı.   Mereş’te 19 Aralık 1978 tarihinde gerçekleşen ve resmi verilere göre çoğu Alevi yurttaşlardan oluşan 120 kişinin katledildiği katliamın üzerinden 44 yıl geçti. 19 Aralık 1978’de başlayıp, bir hafta süren katliamda, 559 ev ve 290’a yakın iş yeri yakıldı. Mereş’te 7 gün boyunca süren olaylarda katledilen 120 kişiden biri de Cennet Çimen idi.    Çimen, katliam öncesi büyük bir olayın yaşanacağını hissederek, buna karşı toplumu uyaran ve Alevi toplumunda “Elif Ana” olarak bilinen Elif Sugan'ın kardeşi. Bilge kişiliğiyle bilinen Sugan, Alevi toplumunda önemli bir yere sahip. Mereş’in Bazarcix (Pazarcık) ilçesine bağlı Pulyan köyünde 1908 yılında dünyaya gelen Sugan, kendi adıyla anılan bir ocağın kurucusudur. Katliam sırasında kız kardeşi Çimen, evine saldıran saldırganlar tarafından katledildikten sonra görmeyen gözleri oyularak, cenazesi foseptik çukuruna atıldı.    Elif ve Cennet’in kız kardeşi Ayşe Göksungur (85), katliamda yaşananları anlattı.    KATLEDİLDİKTEN SONRA GÖZLERİ OYULDU    Katliam olduğunda 41 yaşında olan ve Bazarcix ilçesine bağlı Molê Ûson (Cennetpınarı) köyünde yaşayan Göksungur, şöyle anlattı: “Bir akşam haber geldi ‘Mereş’i yakıyorlar. Kim ölü kim sağ kalacak belli değil’ dediler. İşte o zaman büyük felaketten haberdar olduk. O akşam köyde düğün vardı. Haber gelmesi üzerine düğünü hemen durdular. Mereş’te çok insanımız vardı. Ablam Cennet’te oradaydı. O olayların yaşandığı gün Cennet’in çocukları, annelerini köye gelmesi için ikna etmeye çalışmışlar fakat Cennet, Mereş’te evinde kalmış. Yörükselim Mahallesi’ndeki baskınlarda Cennet’in evi de basılıyor. Evde yalnız ve yaşlı olan Cennet’i silahla katlediyorlar. Daha sonra hınçlarını alamayarak, kör olan gözlerini oyarak cesedini foseptik çukuruna atıyorlar. Evden çıkarken de evin ağırında bulunan bir atını da öldürüyorlar.”    Alevi oldukları için insanların saldırıya maruz kaldıklarını ve katledildiklerini söyleyen Göksungur, “Ablam yaşlıydı. Evime geldiği zaman ona bakardım. Ellerinden tutup gezdirirdim. O yaşlı insanı bile katlettiler. Elif bacım olaylar yaşanmadan önce yaylada iken büyük felaketlerin yaşanacağını hissetmiş ve insanları buna karşı uyarmış. Ama işte o katliam yaşandı. Olay olduğu gün kimsenin Mereş’e gitmesine izin vermediler. Orada öldürülenleri yezitler sürükleyerek götürdü. Akşam olduğunda bir daha sabahı görmeyiz korkusuyla yaşıyorduk” dedi.    ‘METAL DÜĞMESİNDEN TANIDIK’   Mereş’te yaşanan katliamda iki yakınını yitiren Hatice Göksungur (82) ise, şunları belirtti: “Katliamda bir amcamın oğlu ve bir de teyzemin oğlu öldürüldü. Kuzenimin evini yakmışlardı. Cenazeyi almaya gittiğimizde bulamadık. Külleri karıştırdık. Eşi, kuzenimi gömleğinin metal düğmesinden tanıdı. O an anladık ki onu orda yakmışlar. Daha sonra o küllerin arasında kemiklerini buldular.”    O günleri “acılı bir dönem” olarak nitelendiren Göksungur, kendilerine yaşatılan vahşetin hala belleklerinde diri olduğunu söyledi.    MA / Ömer Akın