Xerzan Mezarlığı’ndan çıkarılan cenazeler ailelerine teslim edilmiyor 2022-12-19 09:00:51   WAN - Xerzan Mezarlığı’nın yıkılmasının ardından farklı tarih ve kentlerde de birçok kez HPG’lilerin mezarlarına saldırılar olduğunu söyleyen ÖHD’li Deniz Yıldız, tüm suç duyurularının sonuçsuz kaldığını belirtti.    Bedlîs'in Oleka Jor köyünde 19 Aralık 2017 tarihinde iş makineleri ile tahrip edilen Xerzan Mezarlığı'dan çıkarılan HPG’lilere ait 300’den fazla cenazenin, 2 Ocak 2018’de Bitlis Valiliği tarafından yapılan açıklamayla İstanbul Adli Tıp Kurumu'na (ATK) götürüldükleri öğrenildi. Daha sonra yapılan girişimler neticesinde cenazelerin İstanbul’da Kilyos Mezarlığı'ndaki kimsesizler için ayrılan parsellere defnedildiği öğrenildi.   'DEVLET ÖLÜYE BİLE SAYGI GÖSTERMEDİ'    Xerzan Mezarlığı’ndan cenazelerin çıkarılmasına ilişkin hem İstanbul’da hem Bedlîs’te dava açıldı. İstanbul’da bulunan ailelerin başvuruları üzerine Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na sorumlular hakkında şikayette bulunurken, mahkeme takipsizlik kararı verdi. ÖHD İstanbul Şubesi, olayı Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) taşısa da hala bir karar verilmiş değil. Yine Bedlîs’teki suç duyurularına ilişkin geçen süre zarfında hala bir ilerleme yaşanmadı.   Davayı takip eden Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Üyesi Avukat Deniz Yıldız, devletin artık ölüye bile saygı göstermediğinin kanıtı olduğunu söyleyerek, 2015’den sonra mezarlıklara yönelik benzer uygulamaların arttığını söyledi.    HUKUKA AYKIRI    19 Aralık 2017’de mezarlığın kepçelerle yerle bir edildiğini hatırlatan Yıldız, “Ailelere haber vermeden, usule uymadan iş makinalarıyla mezarlığı tahrip ettiler. İddialara göre; 282 cenaze vardı ama ATK 261 cenazenin çıkarıldığını söyledi. Cenazeler çıkarıldıktan sonra uzun bir süre bize cenazelerin nerede olduğunu söylemediler. Ailelere de bilgi verilmedi bu süreçte. Yapılan hukuksuzluklar üzerine biz suç duyurusunda bulunduk ancak Bedlîs’teki suç duyuruları hala askıda, hala cevap alamadık. Cumhuriyet Başsavcılığına sık sık talepte bulunmamamıza rağmen hala cevap alamadık. Şuana kadar 261 cenazeden sadece 23’ü ailelerine teslim edildiği bilgisi var. Yani ailelere teslim edilmesi gereken cenazeler, kutular halinde 50 metrekarelik bir kaldırıma gömüldü. Bu durum hukuka aykırı olmanın yanı sıra, hiçbir dinde, mezhepte olmayan bir uygulama ve insani olmayan şekilde gömüldü” dedi.   Tüm girişimlere rağmen bunu yapan sorumluların tespit edilmediğini ve cezalandırılmadığını hatırlatan Yıldız, “Yargı her zaman yaptığını yaparak kör ve sağırı oynadı. Yargı, cenazelere dair yapılan ihlallere dahi olması gereken yerde olamadı. Aileler bu süreçte yas bile tutamadı. Bu durum aileler için travmayla döndü. Gelen anne-babalar genelde yaşlı ve ekonomik olarak zor durumda olan kişilerdi. Bu aileler bir umutla, ‘cenazelerimizi alıp gideceğiz’ diyerek geliyorlardı ama cenazelerini almaları 3 yıl sürdü. Ailelere bu süreçte ıstırap çektirildi. Bunu yapanların özür dilemesi ve yargılanmaları gerekiyor ama bırakın özrü bunu yapanın kim olduğunu dahi bilmiyoruz” diye konuştu.    ÜLKELER ARASI BEKLENTİLER    Yıllar içinde farklı kentler ve farklı zamanlarda HPG’lilerin mezarlarına saldırıların olduğunu hatırlatan Yıldız, “Bunu yaparak toplumu sindirmek ve gözdağı vermek istiyorlar. Geçen iki yıl içerisinde Mûş, Amed, Elih ve Wan’da mezarlıklar kolluk kuvvetleri tarafından balyozlarla paramparça edildi. Biz buna ilişkin suç duyurularında bulunduk, hepsinden de takipsizlik kararı çıktı ve şu an Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk fakat bundan bir sonuç alacağımızı düşünmüyorum. Xerzan Mezarlığı davasında olduğu gibi olumsuz sonuç gelecek ve biz bunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıyacağız.  Fakat bazı durumlarda AİHM’den de sonuç alamıyoruz. Bunun nedeni ülkeler arasındaki politik durumlar, beklentiler ve çıkarlar söz konusu oluyor. Bu yüzden AİHM vermesi gereken kararları vermiyor” diye konuştu.