Kurdistan’ın annesi: Taybet İnan 2022-12-17 09:02:30   ŞIRNEX - Silopiya’da sokağa çıkma yasağında katledildikten sonra cenazesi bir hafta sokak ortasında bekletilen Taybet anayı “O Kudistan’ın Taybet annesi” diye anlatan eşi Halit İnan, “Her şeye rağmen bu mücadeleyi bırakmayacağım” dedi.    Şirnex'ın Silopiya (Silopi) ilçesinde, 14 Aralık 2015’de Şırnak Valiliği tarafından ilan edilen ve 38 gün süren sokağa çıkma yasaklarında aralarında bebek, çocuk, yaşlı ve kadınların da olduğu 68 kişi öldürüldü. 500’den fazla ev ise tahrip edilirken, bunların büyük bir kısmı yıkılarak yerine TOKİ inşa edildi.    57 yaşındaki Taybet İnan’da katledilenlerden biriydi. Yasakların 5’inci gününde komşunun evinden dönerken, özel harekat polisleri tarafından vücuduna isabete den 10 kurşunla katledilen Taybet İnan’ın cansız bedeni, 7 gün boyunca sokakta bekletildi. İnan’ın eşinin erkek kardeşi Yusuf İnan’da onun yardımına gitmek isterken evinin avlusunda vuruldu. Yusuf İnan, 20 saat boyunca yaralı bekletilerek kan kaybından hayatını kaybetti. Taybet İnan’ın eşi Halit İnan da, cenazeyi almak isterken yaralandı.    Silopiya’da ki yasağın sembolü haline gelen Taybet İnan’ın cenazesi 7 gün sonra alınabildi. Ancak bu defa cenazesi 18 gün morgda bekletildi. Cenaze merasimine polisler tarafından sadece iki oğlu ve kardeşinin katılmasına izin verildi.    Ailesi, akrabaları ve komşuları tarafından tanınan Taybet İnan, bu olaydan sonra tüm Kurdistan’ın “Taybet anası” oldu. O günden sonra Taybet ana adına şiirler yazıldı, belgeseller çekildi, yaşadıkları ve ölümü şarkılara konu oldu.    Oysa Taybet ananın yaşamından devlet eliyle gerçekleşen ilk katliam değildi bu. Koçer bir aile olan İnan ailesi baskılar nedeniyle 1988 yılında Silopiya’nın Xezayê köyünden Silopiya’ya göç etti. İlçede daha bir yılını tamamlamadan Taybet ananın oğlu Ömer ve eşinin kardeşi Avdi İnan hiçbir gerekçe gösterilmeden polisler tarafından evlerine yapılan baskınla gözaltına alındı. Ömer İnan Elezîz’e, amcası Avdi ise Mêrdîn’deki cezaevine gönderildi. İnan ailesinin kayıpları bununla da sınırlı kalmadı.    1992’de Silopiya’da bulundukları mahallede mayın patlaması sonucu çocukları Esmer (10) ve Botan (4) ile yeğenleri Ayaz (9), Şevzet (5) ve Mehmet (10) hayatını kaybetti. Henüz çocukların yası tutulurken, İnan ailesinin evi özel hareket polisleri tarafından basılarak, Taybet İnan’ın eşi Halit İnan gözaltına alındı. Tutuklanan Halit İnan Mardin Cezaevi’nde tutulan kardeşi Avdi İnan’ın yanına götürüldü. İnan, 11 ay cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Bırakıldıktan birkaç ay sonra tekrar tutuklandı ve toplamda 3 yıl 9 ay cezaevinde kaldı.    14 Aralık 2015’e gelindiğinde ise sokağa çıkma yasakları sürecinde Taybet İnan ve eşinin kardeşi Yusuf İnan katledildi. Taybet İnan’ın kızı Heznî İnan da Cizîr’de ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında bodrumda katledildi.    AYNI AİLEDEN 5 ÇOCUK KATLEDİLDİ   Taybet İnan’ın eşi Halit İnan, sokağa çıkma yasaklarının 7’nci yılında Taybet İnan’ı ve o günleri anlattı. Halit İnan, “Biz koçerdik, 1988 yılında Silopiya’nın Xezayê köyünden Silopiya merkeze yerleştik. Hayvancılıkla geçimimizi sağlıyorduk. İlçede kayınpederimin evinde kalıyorduk. Silopiya’ya geldiğimizden beri gün yüzü görmedik. Hepimiz cezaevlerine girdik çok acı çektim. 1992 yılında Silopiya’da çatışma çıktı. Birçok ev asker ve polisler tarafından basılarak aramalar yapıldı. Ben o çatışmanın yaşandığı gün cezaevine oğlum Ömer’in görüşüne gitmiştim. Dönüşte mahallenin polis ablukasında olduğunu gördüm. Mahallede patlama yaşanmış Taybet de çocuklarımızı arıyordu. Bir asker Taybet’e, ‘çocukların sünnetli miydi?’ diye soruyordu. Çocuklardan geriye sadece ayak parmakları kalmıştı. Çocuklarımız paramparça edilmişti. 5 çocuktan geriye etten birkaç parça buldum. 5’ini de aynı mezarda defnettik. Onlardan 2’si kız çocuğu, 3’ü ise erkek çocuklarıydı. Daha o 5 çocuğun yası bitmemişken bir sabah evimiz basıldı ve ben gözaltına alındım. Ardından tutuklandım” dedi.    7 SAAT SONRA YAŞAMINI YİTİRDİ   Halit İnan, eşini kurtarmayı düşünürken bu sefer de kardeşinin yaralandığı haberini aldığını belirterek, “Sokağa çıkma yasaklarının 3’üncü gününde Silopiya’da çatışmalar şiddetlendi. Taybet bize o sabah kahvaltı hazırladı ve hep birlikte kahvaltı yaptık. Sonra biraz uzandım. Taybet bana gülümseyerek, ‘Utan kendinden, ayağa kalk’ dedi. Kahvaltıdan sonra kardeşimin evine gittim. Akşam saat 19.00’a kadar oradaydım. Daha sonra bir patlama sesi geldi. Kardeşim pencereden baktı, ‘Taybet caddede öylece yatıyor’ dedi.  Taybet’e seslendim, bana ‘gelme seni de öldürecekler’ dedi.  Bir ip aldım ona doğru attım. Eline dolamasını söyledim. Taybet’i kurtarmaya çalışırken ‘Ay birayo’ diye bir çığlık duydum.  Kardeşim Yusuf’un vurulduğunu gördüm. Herkesi aradım ama kimse yardıma gelmedi. Doktor, Taybet için 7 saat yaralı kaldıktan sonra hayatını kaybettiğini söyledi. Kardeşim Yusuf da zamanında hastaneye kaldırılmadığı için kan kaybından öldü” diye belirtti.   Eşi ve kardeşinin yasını tutarken Cizîr’deki sokağa çıkma yasaklarında kızı Heznî’nin katledildiğinin haberini aldığını söyleyen İnan, “Taybet katledildikten sonra çaresizlikten kızımın evine yerleştik. Orada 30 kişi kalıyorduk. Polisler eve gelip her gün bizi sorguluyordu. O esnada hala Taybet’in cenazesi sokak ortasındaydı. Balkondan cenazesine bakıyordum. Bedeninde kurşun izlerini görebiliyordum. Etrafta asker ve polisler olduğu için cenazeyi alamıyorduk. 7 gün sonra cenazeyi alabildik” diye konuştu.    'TAYBET BÜTÜN KURDİSTAN’IN ANNESİDİR'    Bir süre sonra kızı Heznî’nin Silopi Devlet Hastanesi morgunda tutulan cenazesini alıp annesinin yanına defnettiğini belirten İnan, “Bir aile yok edildi. Ben 8 kişinin acısını asla unutmam. Taybet bütün Kurdistan’ın annesidir, bütün Kürt halkının annesidir. Kürt halkı onu hiç unutmayacak. Allah onun hakkını yerde bırakmasın. Siz hangi taşı kaldırsanız altından bir kemik çıkıyor. Bedenimizde tek bir damla kan kalana dek bizler bu mücadeleyi bırakmayacağız. Çocuklarımızı, yakınlarımızı devlet katletti. Ben yaşadığım sürece de onlardan davacı olacağım” ifadelerinde bulundu.    AV. DEMİR: CEZASIZLIĞA DOĞRU ATILAN ADIM    İnan ailesinin verdiği hukuk mücadelesine dair bilgi veren avukat Ramazan Demir, Taybet İnan’ın katledilmesinin ardından açılan dosyanın durumu hakkında bilgi vererek, “Taybet İnan’ın öldürülmesi ve cenazesinin günlerce sokakta bekletilmesiyle ilgili soruşturma dosyasında 5 yıl boyunca esaslı hiçbir işlem yapmayan savcılığın 2020 yılında faillerin tespiti için ‘daimi arama kararı’ verdiğini öğrendik. Yani savcılık yaptığım bütün çalışmalara rağmen ‘failleri bulamadım’ demek istemiş. ‘Daimi arama kararı’ demek Türkiye'de cezasızlığa doğru atılan en önemli adım demektir” dedi.    'BAĞIMSIZ KİŞİLER SORUŞTURMA YAPMALIYDI'    1990'ların kayıp dosyalarında da aynı yöntemle yüzlerce dosyanın zamanaşımına uğradığı hatırlatması yapan Demir, “Taybet İnan güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu hayatını kaybetti. Cenazesinin de yine güvenlik güçlerinin engellemesi sonucu günlerce bulunduğu yerden alınamadığı bütün ülkenin malumu olmuştur. Ancak savcılar bütün araştırmalarını İnan'ın ölümünün örgüt mensupları tarafından yapıldığı ön kabulüyle yapmıştır. Güvenlik güçlerinin ateşi sonucu ölümün gerçekleştiği iddialarının araştırılmasına ilişkin ise savcılar yine olayın faili güvenlik güçlerine araştırmaları yaptırarak sonuca ulaşmıştır. Bağımsız kişiler ve soruşturmacılar tarafından soruşturmanın yürütülmesi taleplerimiz görmezden gelinmiştir” ifadelerinde bulundu.    'AİHM’E TAŞIYACAĞIZ'    Demir, devamla şunları söyledi: “Bu haliyle savcılar olayın faili güvenlik güçlerinin hazırladığı tutanaklar ve bilgilerle Taybet İnan'ın ölüm dosyasını kapatmışlar ve cezasızlığa mahkum etmek istemişlerdir. Ancak savcılığın bu dosyayı da cezasızlık kültürüne kurban etmesine izin vermeyeceğiz. Daimi arama kararını öğrendiğimiz gibi çalışmalarımızı yaptık ve dosyayı Anayasa Mahkemesine (AYM) taşıdık. AYM de dosyanın esasını incelemek üzere Bakanlıktan savunmasını istedi, dosyanın incelemesi sürüyor. Buradan çıkacak karara göre de dosyayı gerekmesi halinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıyacağız.”