Hücre pencerelerine kalın teller örülüyor: Ağır hak ihlalidir 2022-11-11 09:01:05 WAN - Dumlu Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’nun tek kişilik hücrelerin pencerelerini kalın tellerle kapatılmasının ağır insan hakları ihlali olduğunu belirten İHD Van Şube Başkanı Mehmet Karataş, tutukluların iç dünyalarının çökertilmeye çalışıldığını söyledi.   Erzirom’un Yakutiye ilçesinde bulunan Dumlu Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’nda tek kişilik hücrelerin nefes aldığı tek pencere de demir tellerle kapatılıyor. Günün 23 saatini hücrelerinde geçiren tutuklular, cezaevinin keyfi tutumu nedeniyle gün ışığından bile faydalanamıyor. Şuana kadar onlarca koğuşta bu uygulama hayata geçirilirken, tüm cezaevinde aynı yöntemin uygulanacağı belirtiliyor. Konuyu değerlendiren İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şube Başkanı Mehmet Karataş, yönetimin tutukluların psikolojisini hedef aldığını söyledi.   'İZOLE ETMEYE DÖNÜK POLİTİKALAR'    Yaşanan sürecin, 1980’lerden bu yana tutukluların katledildiği, işkenceden geçirildiği ve hak ihlaline uğradığı bir sürecin devamı olduğunu söyleyen Karataş, “90’lı yılların hemen sonunda F tipi cezaevlerine geçişle bilirlikte mahkumları tek başına veya birkaç kişiyle birlikte tüm yaşamdan izole etmeye dönük bir politika devreye sokuldu. Burada tutukluların anayasa ve uluslararası özleşmelerle korunan tüm hakları yok sayılıyor. Bugün baktığımızda 14 adet F tipi, 17 yüksek güvenlikli ve 7 S tipi hapishane var. Bunların her biri, büyük hak ihlallerinin yaşandığı cezaevleridir” dedi.    ANAYASA VE SÖZLEŞMELER İHLAL EDİLİYOR   Dumlu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan tutukluların bulunduğu hücrelerin pencerelerinin kalın tel örgülerle kapatılmasını değerlendiren Karataş, “Bu uygulama 40 yıldan fazla süredir devam eden hak ihlallerinin devamıdır. Hatta S tipi cezaevlerinde hücrelerin havalandırma camı dahi yoktur. Yani mahpuslar her gün daha ağır koşullara itiliyor. Bu cezaevlerin derhal kapatılması gerekir çünkü bunlar hem anayasal hem de sözleşmelerle korunan hakları ihlal etmektedir” şeklinde konuştu.   ÇÖKERTME POLİTİKASI   Cezaevlerinde hem fiziki hem de psikolojik koşullarla tutuklularının temel haklarının ihlal edildiğine vurgu yapan Karataş, “Bunların yapılmasının hem siyasi hem de tarihsel ‘gerekçeleri’ var. Bu yollarla mahpusların iç dünyalarının çökertilmeye çalışıldığını görüyoruz. Bunu da temel hakları ihlal ederek yapıyorlar. Bu politikalar tamamen bilinçli olarak yürütülüyor. Ceza ve İnfaz Kanunu’nda, cezanın kişinin onur ve haysiyetine aykırı olarak infaz edilemeyeceğine dair açık hüküm var. Bu uygulamalar keyfi ve kanunu açıkça ihlal ediyor. Mahkumların tamamen dış dünyayla bağlarının koparılmaya çalışılması ağır ihlaldir” ifadelerini kullandı.   'DEMOKRATİK BİR TOPLUM İÇİN...'    Cezaevi yönetiminin keyfi davrandığını belirten Karataş, “Bunu yapan cezaevi müdürü ve alt kademedekiler suç işliyor. Yöneticilerin bunu yapması TCK’ye göre suçtur. Bu durum görevini kötüye kullanmaktır. Bu uygulamalar insanlık onuruna aykırı ve kötü muamelemedir ve bu suçlar zaman aşımına uğramayan suçlardır. Tutuklulara yönelik hak ihlallerinin ortadan kalması için kamu kurumların, sivil toplum kurumlarının üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi gerekiyor. Cezaevleri, hak ihlallerinin yoğun bir şekilde yaşadığı, insanlığın onur ve haysiyetine aykırı uygulamaların olduğu yerlerdir. Cezaevleri bir ülkenin ne kadar demokratik olduğunu gösterir. Bu kadar sistematik şekilde hak ihlallerinin yaşandığı cezaevleri, Türkiye’deki demokrasinin de ne kadar yara aldığını gösterir. Demokratik bir topluma ulaşmak için, cezaevlerinde hak ihlallerinin ortadan kaldırılması zorunluluktur” şeklinde konuştu.