Kader Ortakaya soruşturması 'zaman aşımına' bırakıldı 2022-11-06 09:07:22   URFA - ATK'nin "yüksek kinetik enerjili bir silahla” öldürüldüğünü belirttiği Kader Ortakaya’ya dair açılan soruşturmada, dosya "daimi arama" kararı verilerek zaman aşımına bırakıldı. Dosya avukatı, "Şüpheli kolluk olunca cezasızlık politikası devreye giriyor" dedi.   DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı sınır hattında yapılan protestolarda yer alan ve 6 Kasım 2014 tarihinde Urfa’nın Suruç ilçesinden Kobanê’ye geçmek isterken askerlerin ateş açması sonucu hayatını kaybeden Marmara Üniversitesi Yüksek Lisans öğrencisi Kader Ortakaya’nın ölümüne ilişkin açılan soruşturma dosyasında 8 yıldır ilerleme kaydedilmedi.    Dosya avukatlarından Müslüm Baran, soruşturmaya dair ajansımıza konuştu.    ATK'NİN RAPORU   Kader Ortakaya’nın sınırda katledilmesinin üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen soruşturma dosyasında bir ilerleme kaydedilmediğini ifade eden Baran, savcılığın soruşturmayı "taksirle öldürme" suçundan açtığını, ancak daha sonra "Daimi arama kararı" vererek dosyayı Zamanaşımı Bürosu’na devrettiğini belirtti. Dosya daimi aramadayken "fethi kabir yapılmasını" talep ettiklerini belirten Baran, bunun üzerine mezarın açılarak dosyanın Adli Tıp Kurulu (ATK) incelemesine gönderildiğini ve ATK'nin öldürmenin “yüksek kinetik enerjili bir silahla” gerçekleştiğini kesin olarak belirlediğini kaydetti.    AYM’YE BİREYSEL BAŞVURU    "Buna rağmen dosya halen işlemsiz bir şekilde bekletilmektedir" diyen Baran, ATK belirlemesinden sonra dosyanın daimi aramadan derhal çıkarılarak normal soruşturmanın devam etmesi gerektiğini ifade etti. Baran, "Ancak defalarca hem yazılı hem sözlü talep etmemize rağmen dosyada işlem yapılmamaktadır. Biz de bunun üzerine 2020 yılında yaşam hakkının ihlali ve etkili bir soruşturma yapılmaması gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulunduk. Adalet Bakanlığı başvurumuza karşı bildirdiği görüş yazısında, savcılığın kendisinden beklenen bir özende soruşturma yürüttüğünü iddia etmesine rağmen dosyada yıllarca işlem yapılmadığı gibi tek bir şüpheli bile tespit edilmiş değildir" dedi.   ‘AİHM’E TAŞIYACAĞIZ’   Dosyada kolluğun şüpheli olması nedeniyle soruşturmanın başından beri ağırdan alındığını ifade eden Baran, şunları söyledi: "Bu da devletin süregelen cezasızlık politikasının bir sonucudur. Ortada çok ciddi tanık beyanları, görüntüler ve raporlar olmasına rağmen etkili bir soruşturma yapılmayarak dosya hem faili meçhul hem de zamanaşımına bırakılarak kapatılmak isteniyor. Bizim savcılıktan bir beklentimiz kalmamıştır. AYM’nin bir an önce karar vererek dosyadaki eksiklik ve ihlallerin tespitini istiyoruz. AYM’den de bir sonuç alamazsak dosyayı AİHM’e taşıyacağız.”   NE OLMUŞTU?   Kader Ortakaya’nın ölümüne ilişkin Urfa Valiliği ve Suruç Kaymakamlığı o dönem Ortakaya’nın Kobanê tarafından yapılan atışlar sırasında isabet eden bir şarapnel parçasıyla öldüğünü açıklamıştı. Urfa’da yapılan otopside de ölüm nedeni "kişinin ateşli silah muhtemel şarapnel parçası yaralanmasına bağlı yaygın kafatası ve kaide kırıkları ile birlikte beyin harabiyeti ve kanaması sonucu ölüm" olarak belirtilmişti. Kader Ortakkaya’nın aile ve avukatlarının itirazları sonucu 2018’de mezarı açılarak yeniden yapılan otopside, İstanbul Adli Tıp Kurumu (ATK) Ortakaya’nın "şarapnel parçasıyla değil yüksek kinetikli silahtan gelen ateş sonucu hayatını kaybettiğini" tespit etti. Bu tespite rağmen Suruç Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada herhangi bir ifade alınmadı, dosyaya bir belge eklenmedi. Yine avukatların talepleri de hiçbir şekilde karşılanmadı. Dosya etkin soruşturma yürütülmediği gerekçesiyle avukatlar tarafından 30 Ekim 2020’de Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşındı.    GÖRÜNTÜLER İŞLEME KONULMADI   Avukatların AYM’ye yaptığı başvuruda olay anına dair görüntülere değinilerek, “09.22 dakika itibariyle başlayıp 09.34 itibariyle biten yaklaşık 12 saniyelik zaman diliminde TSK'ya ait cobra aracından seri- otomatik olmayan, ancak seri-manuel atış olduğu anlaşılan yaklaşık 20 adet silah patlama sesinin duyulduğuna, görgü tanıklarının ifadeleri ve video kayıtlarında da tespit edilen zamanlama ve olay senkronizasyonuna ilişkin bu yöndeki tüm tespitlerin de bir arada bütünlük sağladığı sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilerek, savcılıkça bu görüntülerin incelenmemesinin soruşturmanın ne kadar özensiz yapıldığını gösterdiğine” değinildi.    TALEPLER DEĞERLENDİRİLMEDİ   Olay yeri incelemesinin yapılması talimatının da yerine getirilmediğine yer verilen başvuruda, olay yerindeki mermi ya da diğer delillerin toplanmadığı belirtildi. Başvuruda, olaydan 1 yıl sonra Suruç Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hiçbir askerin ifadesini almadan dosyada “görevsizlik” kararı vererek Diyarbakır Askeri Savcılığı’na gönderdiğine değinildi. Avukatlar, müracaatta “1 yıl sonra ilk kez askeri savcılık, olayda görev alan askerlerin tanık olarak ifadesinin alınmasını istemiştir. Tanık olarak ifadesi alınan tanıkların bir çoğunun ifadesinde çelişki bulunması, kimisinin sadece gaz atıldığı kimisinin ise gaz atılmadığı, sadece uyarı yapıldığı beyanları karşısında savcılıkça bu çelişkileri gidermeye dönük hiçbir işlem yapılmamıştır. Savcılık, görüntü ve otopsi incelemesi yapmadan doğruluğu teyit edilmeyen istihbari bilgi ile (PYD-DEAŞ arasında çatışma olduğu) daimi arama kararı vermiştir. Maktulün yüksek kinetik enerjili bir silahla öldürüldüğünün ATK raporuyla kesin ve net olarak belirlenmesinden sonra savcılığa vermiş olduğumuz dilekçelerde birçok talebimiz olmasına rağmen savcılıkça bu taleplerimiz dikkate alınmamıştır” ifadelerine yer verdi.     Ortakaya’nın öldürülmesinin yaşam hakkının çok ağır bir şekilde ihlali olduğuna değinilen başvuruda, “Ortakaya’nın kolluk tarafından hem öldürülmesi hem de soruşturmasının özensiz bir şekilde yapılarak sürüncemede bırakılması, cesedinin ATK’ye zamanında gönderilmemesi, soruşturma dosyasının 6 yıldır tamamlanmaması, daimi arama kararı alınması, failinin tespitine dönük etkili bir işlem yapılmaması, olay yeri incelemesinin yapılmaması, askerlerin ifadesinin çok uzun süre sonra alınması ve diğer bir çok delilin usulüne uygun olarak toplanmaması Anayasa ve AİHS tarafından güvence altına alınan yaşam hakkına bağlı olarak etkili bir soruşturma yapılmaması, bu hakkın hem usul hem de esas boyutunun ağır bir şekilde ihlalidir. Yüksek mahkemenizce tüm tespitlerin yapılarak ve zaman aşımı süresi dolmadan ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması, etkili bir soruşturma yapılması için savcılık makamının harekete geçirilmesini talep ederiz” denilerek talepler sıralanmıştı.    MA / Müjdat Can