AYM görüntülü ‘işkenceyi’ görmedi 2022-11-04 13:27:18   İSTANBUL -  Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’nde önünde polis saldırısına uğrayan Barış Annelerinin başvurusunda, “kötü muamelenin yaşandığına dair bir tespitin olmadığını” ileri süren AYM, toplantı ve gösteri hakkının engellendiğine karar verdi.   İmralı Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik süren tecridin son bulması için Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven’in öncülüğünde 8 Kasım 2018’de başlayan açlık grevine destek olmak üzere 19 Nisan 2019’da Gebze M Tipi Kapalı Cezaevi önünde oturma eylemi düzenleyen Barış Annelerine polis saldırdı. Polis, eylemi sürdüren annelerin sırtına coplarla vurarak, zorla alandan uzaklaştırdığının görüntüleri kamuoyunda büyük tepki çekti.    Bunun üzerine Elif Kulak, Zabide İnce, Zeynep Calıhan, Zeynep Bayar ve Hanife Bayar’ın avukatı Ramazan Demir, müvekkillerinin polis şiddetine uğradığı ve manevi yönden tahribat yaşandığını belirterek, Gebze Kaymakamlığı’na başvuruda bulundu. 27 Temmuz 2019’da başvuruya yanıt veren Kaymakamlık, başvuruya idarece yapılacak bir işlem olmadığını iddia ederek, adli mercilere başvurulması gerektiğine dikkat çekti.    ‘SÜPÜRME’ İDDİASI    Demir, 2 Aralık 2019’da Kocaeli 1’inci İdare Mahkemesi’ne başvurdu. Başvuru ile birlikte mahkeme, Kocaeli Valiliği’ne bir yasaklama kararı olup olmadığına dair yazı yazdı. Yazıya cevap veren valilik, 18 Ekim 2018’de Kandıra F, T ve Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’nin de içinde yer aldığı 5 km çapındaki bölgede “toplantı ve gösteri yapma” yasağı getirildiğini paylaştı. 28 Şubat 2020’de kararını veren mahkeme, polisin “süpürme” işlemi yaptığını iddia ederek, polisin coplu saldırısını “orantılı” buldu. Mahkeme, ayrıca kötü muamele olmadığını ileri sürerek, tazminat talebini reddetti.     İDARE MAHKEMESİ BAŞVURUYU REDDETTİ   İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 9’uncu Dava Dairesi’ne itirazda bulunan Demir, valiliğin yasaklama kararının polise keyfi müdahale yetkisi vermediğine işaret ederek, mahkemenin “süpürme” olarak tabir ettiği saldırı durumuna tepki gösterdi. İtirazında annelerin barışçıl toplantı ve gösteri yaptığını dile getiren Demir, annelerin manevi yönden zarar gördüğünü belirtti. Ancak daire, 8 Eylül 2020’de verdiği kararla başvuruyu reddetti. Daire, idarenin ret gerekçelerini hukuka uygun buldu.   TAKİPSİZLİK     Bunun yanı sıra eyleme katılan 13 kişi, haklarının engellendiği ve polis şiddetine uğradıkları gerekçesiyle Kocaeli İl Emniyet Müdürü ve Kocaeli Valisi hakkında 22 Nisan 2019’da Gebze Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Duyuru ardından savcılık, söz konusu polisler hakkında kaymakamlıktan soruşturma talebinde bulundu. Kaymakamlık, talebi reddetti. Bunun üzerine savcılık 9 Ekim 2020’de izin koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle soruşturmada takipsizlik verdi.    SORUŞTURMA BAŞLATILDI   Bunun üzerine Demir, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 1’inci İdare Dava Dairesi’ne 2 Aralık 2020’de başvurunda bulundu. Daire, isnat edilen eylemin görev sebebiyle işlenmediğini belirterek, soruşturma izni verilmemesi kararının kaldırılmasına karar verdi.      POLİSLER İFADE VERDİ   Alınana karar üzerine kolluk görevlileri hakkında soruşturma açan Cumhuriyet Başsavcılığı, şikâyet edilen polislerin şüpheli sıfatıyla ifadelerini aldı. Ancak savcılık, 10 Eylül 2021’de tekrardan takipsizlik kararı verdi. Demir, bunun üzerine Gebze 2’nci Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurdu. Demir’in talebi 4 Kasım2021’de reddedildi. Bunun üzerine Demir, 29 Aralık 2021’de Anayasa Mahkemesi’ne(AYM) bireysel başvuruda bulundu.   KÖTÜ MÜAMELE YÖNÜNDEN RED   AYM, 6 Ekim’de başvuruyu karara bağladı. Başvuruyu kötü muamele yönünden değerlendiren AYM,   “Somut olayda başvurucular, kendilerine yönelik gerçekleştirilen müdahalenin basına yansımasına ilişkin olarak kamu görevlilerinin başvurucuları teşhir etmek amacıyla hareket ettiklerini ortaya koymadıkları gibi mevcut müdahale ile onurlarının kırılmasının amaçlandığı yönünde bir iddiada da bulunmamıştır. Öte yandan müdahalenin ulusal basında yer aldığını ileri sürmüşlerse de haberin hangi basın ve yayın organında ne şekilde aktarıldığına ve kapsamına ilişkin herhangi bir açıklamada bulunmamışlardır. Bu doğrultuda kolluk görevlilerinin kamu düzeni ve güvenliğinin bir an önce sağlanmasına dönük olan başvuruya konu müdahalelerinin, kötü muamele iddiası yönünden asgari bir ağırlık derecesine ulaşıp ulaşmadığını belirleme bakımından bir değerlendirme dahi yapılamamaktadır” diye kaydetti.   Ayrıca manevi yönden tahribat yaşandığına dair raporun da sunulmadığına işaret eden AYM, bu nedenle kötü muamelenin yaşandığına dair bir tespitin olmadığını ileri sürerek, reddetti.   KANUN YASAKLAMA YETKİSİ VERMİYOR!    “Toplantı ve gösteri kanununa (2911) muhalefet etmek” yönünden de değerlendirmede bulunan AYM, 2911 sayılı Kanunun 22’nci maddesine işaret ederek, bu maddenin idareye yasaklama yetkisi vermediğine dikkat çekti. AYM, “Anılan kanun maddesi valiliğe, genel yollarda yapılacak toplantılarda sınırlı olmak üzere araç ve yaya trafiğinin aksamaması amacına matuf düzenleme yapma yetkisi tanımaktadır. 2911 sayılı Kanun'un 22. maddesinin de Valiliğin somut başvuruya konu süresiz yasaklama kararının dayanağı olamayacağı anlaşılmıştır. Sonuç olarak başvurucuların Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir” diye belirtti.   Yeniden yargılama yapılması gerektiğine karar veren mahkeme, ayrıca başvuruculara 13 bin 500 TL manevi tazminat ödenmesine de hükmetti.