Sarısözen: Kimyasal silahın nedeni yenilgidir 2022-10-21 10:18:44   ANKARA - TSK’nin bütün potansiyeline rağmen sonuç alamadığına dikkat çeken yazar Veysi Sarısözen, “Bu yenilgi yüzünden uluslararası anlaşmalarla yasaklanan kimyasal silahlarla savaş suçu işlemeyi göze almıştır” dedi.   Gazeteci ve yazar Veysi Sarısözen, Türkiye'nin Federe Kürdistan Bölgesi’nin Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerinde HPG’lilere karşı kimyasal silah kullanılmasına ilişkin Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirmelerde bulundu. Kimyasal silah kullanımının “yenilginin göstergesi” olduğuna dikkat çeken Sarısözen, tüm kamuoyunu savaş suçlarına karşı ses çıkarmaya çağırdı.   ‘GÖRÜNTÜLER VİCDANİ BİR İSYANA SÜRÜKLEDİ’   “Kimyasal silahlara maruz kalmış iki gerillanın acılar içinde can çekişen görüntüleri izleyen insanları vicdani bir isyana sürükledi” vurgusu yapan Sarısözen, buna rağmen Avrupa devletleri ve HDP dışındaki muhalefetin, katliamı ve işlenen savaş suçlarını seyrederek, bunlara “ortak olduğunu” ifade etti.   ‘EŞİTSİZLİĞİ MANEVİ FAKTÖR BOZUYOR’   Türk devleti ile gerilla arasında devam eden savaş sürecinin Nisan ayından itibaren bir karakter kazandığını dile getiren Sarısözen, “Düşük yoğunluklu savaşın yerini, tarafların bütün potansiyellerini kullandığı bir savaş alıyor. Ancak bu savaş ‘eşitsiz’ güçler arasında bir savaştır. İki tank vurulduğuna göre zırhlı tugaylar savaş alanındadır. On helikopter düşürüldüğüne göre hava tümenleri de. İki bini aşkın TSK personeli öldürüldüğüne göre, devlet piyade kuvvetlerini de savaş alanına sürmüş görünüyor. Ve herkes, polis bakanı Soylu’nun, ‘dağdaki terörist sayısı 120’nin altına düştü, yakında bir tek terörist kalmayacak’ sözlerine ne diyeceğini bilemiyor. Bir milyon askere karşı 120 gerilla. Taktik nükleer bombalara karşı kalaşnikof. Elbette çizilen bu resim fotoşoptur. Resimde eksik olan gerillanın Apocu ideolojik silaha ve ahlaki iradeye sahip olduğudur. Eşitsizliği işte bu manevi faktör bozuyor” dedi.   ‘YENİLGİNİN SONUCU KİMYASAL SİLAH’   HPG Ana Karargah Komutanlığı’nın yayınladığı altı aylık savaş bilançosuna göre, gerillanın TSK taarruzunu kırdığını ve durdurduğunu aktaran Sarısözen, ordunun tüm potansiyeline rağmen sonuç alamadığına dikkat çekti. Sarısözen, “Sonuç alamamanın’ anlamı, ordunun gerilla karşısında yenilmiş olmasıdır. İşte bu yenilgi yüzünden, TSK son çare olarak uluslararası anlaşmalar ve konvansiyonlarla yasaklanan kimyasal ve nükleer unsurlar içeren yasaklı silahlarla savaş suçu işlemeyi göze almıştır. Patlatılan her kimyasal bomba, TSK’ya ait tankların, uçakların, helikopterlerin, SİHA’ların, obüs toplarının, komando eğitimli askerlerinin, takviye olarak kullandığı ‘cihatçı çetelerin’, Barzani’ye ait unsurların, casusların, muhbirlerin işe yaramadığını göstermektedir. Yarasaydı rejim ‘savaş suçu işlemeyi’ göze almazdı” diye konuştu.   Sarısözen, “Savaşın bilançosu çok basit bir matematik bile değil aritmetik işlemiyle ortaya çıkıyor: TSK’nın silahlı gücünden kimyasalları, yasaklı silahları çıkarın, geriye anında bozguna uğrayacak bir enkaz kalacaktır” dedi.   ‘GERİLLA BAHARDA İNİSİYATİFİ ELE GEÇİRECEK’   Savaşın bu süreçten sonraki seyrine dair ön görülerini paylaşan Sarısözen, şöyle konuştu: “Savaşın bundan sonraki seyri Türk devletinin, ABD, Rusya ya da Barzani yönetiminden yeni takviye almasına ve gerillanın da yeni katılımlarla hareketli timlerin sayısını arttırmasına, aynı zamanda Kürd diasporasının, enternasyonal güçlerin dayanışmasına, Türkiye’de HDP’nin politik aktifliğine, Bakur halkının sivil protesto eylemlerine bağlı kalıyor. Eğer şu birkaç hafta içinde TSK taarruz için dış destek bulamazsa savaş, baharla birlikte büyük ihtimalle HPG güçlerinin inisiyatifi tümüyle ele geçirmesine şahitlik edecektir.   GENÇLİĞİN ROLÜ   ‘Zafer’ imkanı da basit bir aritmetik hesabıyla kolayca kavranabilir: Mevcut gerilla gücü muazzam ordu gücünü durdurduğuna göre, dolu bardağı sadece bir damla suyun taşırmasında olduğu gibi, mevcuda eklenecek her ‘hareketli gerilla timi’, savunmaya geçen işgalci ve soykırımcı gücü “ricata”, yani gerilemeye ve işgal ettiği alanları terketmeye zorlayacaktır. Kürdistan gençliğinin bu analizden kendi payına düşen görevleri çıkaracağını düşünerek, ona ‘ne yapması’ gerektiğini söyleyecek değilim.”   DÜNYANIN HER YERİNDE MÜCADELE   Savaş sürecinde yurttaşlara düşen görevin, “demokratik siyaset” imkanlarını kullanarak kimyasal silah katliamlarına karşı kitlesel protestolar örgütleme ve dünya kamuoyunu aydınlatmak olduğunun altını çizen Sarısözen, “Türk devletinin kimyasal silah kullanmasına karşı mücadeleyi dünyanın her yerinde en yüksek düzeye çıkarmak gerekiyor” dedi.