Katliamı aydınlatacak müzekkereler yanıtsız bırakılıyor 2022-09-20 10:09:29   ANKARA - Dedeoğulları Katliamı davasında, müzekkereler resmi kurumlarca yanıtsız bırakılırken, avukatı Atilla Kart, “Kurumların bu cesareti İçişleri Bakanlığı’nın bünyesindeki siyasi ve bürokratik iradeden aldığına dair bulgular var” dedi.   Konya’nın Meram ilçesinde 30 Temmuz 2021’de Dedeoğulları ailesinden 7 kişiyi katleden Mehmet Altun ile azmettirme suçuyla tutuksuz yargılanan Çalık ve Keleş ailesinden 9 kişi hakkında açılan davanın 5’inci duruşması bugün, Konya 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.   Irkçı saiklerle gerçekleştirildiğine dair birçok bulgunun ortaya çıkarıldığı katliam dosyasında, mahkeme heyeti bunu görmezden gelirken, katliam dosyasında tek tutuklu olarak tetikçi Mehmet Altun bırakıldı.   Avukatların, Dedeoğulları ailesine yönelik 12 Mayıs’ta gerçekleşen saldırı ve katliam dosyasının birleştirilmesi talepleri ise her seferinde reddedildi. Devam eden davada katliamın arkasında kimlerin olduğu dair herhangi bir soruşturma yapılmadı.   Katliam ve saldırı davalarını başından beri takip eden avukat Atilla Kart, hem saldırı hem de katliamın soruşturma ve kovuşturma aşamalarında yaşanan hukuksuzluklara dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu.   ‘ETİKİLİ BİR KORUMA TEDİBİRİ ALINMADI’    12 Mayıs’taki saldırıya dair soruşturma aşamasının başından itibaren hukuka aykırı bir biçimde ilerlediğini ifade eden Kart, ilk saldırıda yer alan 9 sanığın 30 Temmuz katliamında azmettirici olarak yargılandığını hatırlattı. Tüm belge ve bilgilerin 12 Mayıs saldırısıyla 30 Temmuz katliamı arasında hukuki ve fiili illiyetti gösterdiğini aktaran Kart, “Saldırı gecesi Serpil ve baba Yaşar’ın ambulans isteyen çığlıkları tutanaklarda yer alıyor. Serpil, 22 dakika içerisinde 12 kez Acil Çağrı’yı aramış. Bu arama 21.30 civarında yapılıyor. Olay yeri inceleme ekibi ise olay mahalline 00.55’te ulaşıyor. İlk ekip ise 22.30’dan sonra ulaşıyor. Daha başlangıçta etkili bir koruma tedbirinin alınmadığı ortada” dedi.   AĞIR HİZMET KUSURU   Saldırı ardından Dedeoğulları ailesinin koruma talebinde bulunduğunu hatırlatan Kart, “Buna rağmen cevap alamıyorlar. Aksine diğer saldırgan aileye yönelik koruma tedbirleri alınıyor. Bu etkili koruma tedbirleri Dedeoğulları Ailesi için alınmış olsaydı, devriye ekipleri görevlerini yapmış olsaydı, 30 Temmuz katliamının gerçekleşmeyeceğine dair güçlü göstergeler var. Ortada ağır hizmet kusuru söz konusu” diye belirtti.   ‘BAKANLIKLAR SAVCILARA TALİMAT VERDİ’   Katliam sonrası savcıların, saldırı ve katliam dosyalarını birleştireceklerine dair avukatlara bilgi verdiğini ifade eden Kart, “Bunun gereği yapılmadı. Katliamdan sonra bakanlıkların doğrudan müdahalesi söz konusu oldu. ‘Bu olay iki komşu arasında geçen bir asayiş olayıdır. Irkçı boyutu yoktur’ denildi. Bir hukuk devletinde yapılması gereken bu katliamı bütün boyutlarıyla araştırmaktır. Daha ilk aşamada böyle bir talimat verdikleri için gerek kolluk gerek savcılık bu çerçevede iki ayrı dava açtırdılar. Verilen talimat şu: ’12 Mayıs saldırısıyla 30 Temmuz Katliamı’nı ayırın. İlk saldırı hakkında iki üç kişiye ceza verirsiniz. Katliam için ise fail zaten belli, cezası da belli. Bu şekilde bu dosyaları kapatırsınız.’ Yapılan kanunsuz emir ve talimat bu yöndedir. Dosyaların temyiz aşamalarında birleştirilmesi kaçınılmaz ama adaletin tecelli etmesi engelleniyor” sözlerini kullandı.   TELEFON KAYITLARI ORTADA YOK   Türkiye’de adalete erişim konusunda “kronik ve yapısal” sorunlar yaşandığını vurgulayan Kart, karartılan ciddi deliller olduğunu ifade etti ve ekledi: “Profesyonel, tetikçi, katil, 7 kişiyi 14 dakikada katlediyor ancak son iki dakikaya ilişkin kamera kayıtları ortada yok. Saat 18.34 ile 18.36’ya dair kayıtlar yok. Katil, katliamdan 3 gün sonra Asayiş Şube’yi arıyor ve 45 dakika görüşme yapıyor. Kuvvetle muhtemel bu görüşmeler itirafları ve pazarlıkları içeriyor. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti’nin iletişim kayıtlarına geçen görüşmeler ama 14-15 ay geçmesine rağmen bu telefon kayıtlarına ulaşamıyoruz.”   MAHKEMENİN MÜZEKKERELERİ YANITSIZ KALIYOR   Kart, mahkeme heyetinin yok edilen telefon görüşmesi kayıtlarına dair ilgili kurumlara yazdığı müzekkerelere gelen cevaplarda gereğinin yerine getirilmediğini aktardı. 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tetikçi Altun ile 112 çağrı merkezi arasındaki görüşme kayıtlarının istemine dair Konya Valiliği 112 Acil Çağrı Merkezi Müdürlüğü’ne gönderilen yazıya cevaben, “İstenen hususların İl Emniyet Müdürlüğü ile koordine edilmesini takdirlerinize arz ederim” ifadelerinin yer aldığını belirten Kart, aynı istemle müzekkere yazılan Vodafone Telekomünikasyon Anonim Şirketi’nin ise, “kayıtlı yazının Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) aracılığıyla şirketimize iletilmesi halinde talebe uygun işlem yapılabileceği hususunu bilgilerinize sunarız” cevabını verdiğini söyledi.       ‘YASAL DAYANAĞI YOK’   Mahkemenin yazdığı müzekkerelere gelen cevapları “hadsizlik” olarak tanımlayan Kart, kurumların mahkemenin talimatlarını yerine getirmediğini belirtti. “Kurumların bu cesareti İçişleri Bakanlığı’nın bünyesindeki siyasi ve bürokratik iradeden aldığına dair bulgular var” diyen Kart, “Bu talimatların yerine getirilmemesinin hiçbir yasal dayanağı yok. Maddi gerçek, İçişleri Bakanlığı’nın bu vatandaşlarımızı korumadığını ortaya koyuyor. Adeta bu katliamın önünü açan bir irade var. Maddi gerçeğin ortaya çıkmasını istemiyorlar” dedi.   ‘SAKAT BİR YARGILAMA YÖNTEMİ’   Azmettirme iddiasıyla yargılanan 9 kişi hakkında tutuklama kararı verilmemesinin de kabul edilemez olduğunun altını çizen Kart, şöyle devam etti: “Bugün mahkemeden bunu talep edeceğiz. Ortada bir azmettirme iddiasıyla düzenlenmiş iddianame var. Bu bulguları gösteren ses kayıtları var. Sanıkların cezaevinden yaptıkları görüşmeler var. Suçu kendi aralarında üstlendiklerine dair itiraflar ve iş bölümleri var. Mahkemenin görevini doğru yerine getirmediği gerekçeleriyle reddi hâkim sürecinin işletildiğini hatırlatmak istiyorum. Bu yargılama bütün boyutlarıyla baştan sonra hukuki anlamda sakat bir yöntem ile sürdürülüyor. Bu yargılama boyunca eşit yurttaşlık kavramının ayrımcı ve ön yargılı bir anlayışla nasıl ihlal edildiğini gördük.”   KAMUOYUNA DAVAYI SAHİPLENME ÇAĞRISI   Kamuoyunu katliam davasını sahiplenmeye çağıran Kart, “Nasıl ki Solingen Katliamı’na ya da Bulgaristan’daki Türklere karşı yapılan ayrımcı politikalara tepki verilmişse burada ırkçı saiklerle gerçekleştirilen bu saldırıya karşı kendilerine aydın diyen herkesin tepki ortaya koyması gerekiyor” diye belirtti.   MA / Fırat Can Arslan