‘Uluslararası kurumlar İmralı tecridinde üç maymunu oynuyor’ 2022-09-15 09:15:20   İZMİR - ÖHD’li avukat Barış Işık, İmralı tecridinde uluslararası kurumların sorumluluklarını yerine getirmediğini belirterek, “Hem ulusal hem de uluslararası yapılar, bütün başvurulara rağmen üç maymunu oynamaktalar” dedi.    PKK Lideri Abdullah Öcalan, 15 Şubat 1999’dan bugüne İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit koşullarında tutuluyor. Sistematik bir tecrit altında tutulan Abdullah Öcalan, yaklaşık 3 yıldır avukatları, 2 yıldır da ailesiyle görüştürülmüyor. Görüşmeler, daha önce "koster bozuk" ve "hava muhalefeti" gibi gerekçelerle engellenirken, son yıllarda yapılan başvurular ya yanıtsız bırakılıyor ya da disiplin cezaları gerekçe gösterilerek reddediliyor.    350 AVUKATTAN BAŞVURU    Özgürlük İçin Hukukçular Derneği'nin (ÖHD) de aralarında bulunduğu 29 baroya kayıtlı 770 hukukçu, Abdullah Öcalan ile görüşülmesi için 10 Haziran'da imza kampanyası başlattı. Hukukçular 10-17 Haziran’da topladıkları imzaları, Adalet Bakanlığı'na teslim etti. Ancak bakanlık, avukatların başvurusuna henüz cevap vermedi. Öcalan’la görüşülmesi için çeşitli eylem ve etkinlikler devam ederken, 14 Eylül'de 22 ülkeden 350 avukat, Abdullah Öcalan ve İmralı Adası’nda bulunan diğer tutuklular Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’la görüşme talebiyle Adalet Bakanlığı’na başvurdu.   4 AYDIR CEVAP YOK   Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü için başlatılan kampanya imzacılarından ÖHD’li avukat Barış Işık, 4 ay geçmesine rağmen Adalet Bakanlığı'nın başvurularına henüz yanıt vermediğini söyledi. Işık, “Mahpus hakları ile ilgili sorumlu olan ve bu işi yürüten Adalet Bakanlığı'nın kendisidir. Ancak geldiğimiz durumda Adalet Bakanlığı'nın çokta ilgili olmadığını görüyoruz. Bu durum muhatap bulamadığımızı ve keyfiliğin geldiği durumu gösteriyor” dedi.   DİSİPLİN CEZALARI SİYASİ   Daha önce “koster bozuk” ve “hava muhalefeti” gerekçeleriyle engellenen görüşlerin, şimdi disiplin cezalarıyla engellendiğini ifade eden Işık, İmralı’da “voltaya” dahi disiplin cezasının verildiğini hatırlattı. Işık, “Anladığımız kadarıyla İmralı'ya yeni bir yönelim mevcut. Şuan alabildiğince keyfi disiplin cezaları oluşturularak tecridin derinleşmesi ve sürdürülebilmesi amaçlanıyor. Kamuoyu baskısı, hukukçular ve hak temelli sivil toplum örgütlerinin baskısı sonucu tecritte karşı disiplin cezaları bahane gösterilerek meşrulaştırma gayesi var. Verilen disiplin cezaları siyasi baskıyı oluşturmak için keyfi olarak başvurulan yöntemleridir” diye belirtti.   11 YILDA 5 AVUKAT GÖRÜŞÜ    Işık, İmralı’daki tecrit politikasının 23 yıldır devam ettiğini belirterek, "Sayın Öcalan üzerindeki sürekli bir tecrit hali söz konusu. Kamuoyu baskısı sonucu 2021 yılında çok kısa bir telefon görüşmesi oldu. Bu görüşmede çok kısa, kesintili ve dinlenerek gerçekleştirilmiştir. Bunun amacı da Öcalan'ı toplumdan izole etmektir. Öcalan her görüşmesinde barışa ve çözüme vurgu yapmıştır. İmralı'daki çözümsüzlük barışı engellemektir. Öcalan, son 11 yılda 5 defa avukat görüşü hakkını kullanabildi. Ulusal ve uluslararası sözleşmelerde mahpusun avukatıyla sürekli görüşme hakkı vardır. Bunu engellemek hukuksuzluktur” diye konuştu.    'ÜÇ MAYMUNU OYNUYORLAR’   Abdullah Öcalan üzerindeki tecritte uluslararası kurumların sorumluluklarını yerine getirmediğine dikkat çeken Işık, hem ulusal hem de uluslararası hukuk normlarında şu an bir tecridin yaşandığını ve bu durumun işkence olduğunu vurguladı. Işık, “Uluslararası kurum ve yapılardaki sözleşmelere bakıldığında, yaşananların hukuka aykırı olduğu ortadadır, hak ihlalidir. Hem ulusal hem de uluslararası yapılar, halkın, hak temelli sivil toplum örgütlerinin, baroların ve hukukçuların geliştirdikleri eylemsellikleri görmemektedir. Bütün başvuru ve eylemselliğe karşı adeta üç maymunu oynamaktalar” dedi.    TECRİT SORUNLARI ARTTIRDI   Abdullah Öcalan’la “çözüm” adı verilen süreçte yapılan görüşmelerin olumlu etkilerini hatırlatan Işık, “Çözüm süreci döneminde kısmen de olsa hukuksuzluğun önüne geçildi. Hem ekonomik hem de manevi açıdan insanlar huzur buldu. O dönemde savaş bütçesinde azalma oldu. İnsanlarda özgüven arttı. Çözüm sürecinden sonra ise hukuksuzluk arttı. Toplumun her kesimine bu hukuksuzluk sirayet etti. Kadın cinayetlerindeki artış, ifade özgürlüğünün kısıtlanması, konser yasaklarına kadar birçok sorun artmaya başladı” dedi.    'HERKES KARŞI ÇIKMALI'   Işık, “Sayın Öcalan'ın durumu özel bir durum. Kendine has bir hapishane oluşturulması, toplumdan bu denli izole edilmesi, toplumun her kesimine sirayet edecek bir durumdur. Bu hukuksuzluğun önüne geçilmesi için en başta ilgili kurumlar, ulusal ve uluslararası kurumlar, insan hakları savunucuları, hukukçular, barolar buna yönelik başvurular ve eylemsellik geliştirmeli. Herkes bir an evvel elinden ne geliyorsa yapması gerekmektedir” şeklinde konuştu.    MA / Delal Akyüz