Yazar Çelik: 'Umut hakkı' engellenemez 2022-09-14 09:08:09   İSTANBUL - Yazar Mukaddes Erdoğdu Çelik, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın "umut hakkı"ndan muaf tutulamayacağını belirterek, tüm çevrelerin bu durumu gündemine alması gerektiğini vurguladı.   İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile tutuklular Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş'tan 25 Mart 2021'den bu yana haber alınamıyor. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Öcalan'a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına karşı yapılan başvuruda verdiği ihlal kararına karşı herhangi bir adım atılmıyor. Türkiye, adım atmadığı gibi Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne (AK BK) yapılan başvurulara verdiği yanıtta da İmralı'daki özel hukuku kabul ediyor. Türkiye, en son verdiği yanıtta Öcalan'ın,"müebbet veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan tutukluya serbest kalma imkanının tanınması" anlamına gelen "umut hakkı"ndan muaf tutulduğu itiraf etti. Yazar Mukaddes Erdoğdu Çelik, Öcalan'a dönük uygulamalar ve "umut hakkı"ndan muaf tutulmasını değerlendirdi.    YARGIDAKİ ÇİFTE STANDART   Türkiye’de herkesin hukuk önünde eşit olmadığını ve Kürtlere karşı çifte standart uygulandığını belirten Çelik, "Kürt halkı ve Abdullah Öcalan söz konusu olduğunda bu çifte standart daha katmerleşiyor. İktidarın ve ona bağlı işleyen yargının kişiliğini anlatmaya kavramlar yetmiyor artık. Bugün Türkiye’deki hukuk normu işletilemiyor. AİHM, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala için serbest bırakılsın kararı veriyor, fakat bu uygulanmıyor. Yine şimdiye kadar Abdullah Öcalan’la ilgili birçok talep iletildi ve hiçbiri şu ana kadar yerine getirilmedi” diye konuştu.   'HUKUKSUZLUK İMRALI’DAN BAŞLIYOR'   Çelik, emperyalist-kapitalist sistemin yarattığı parçalanmanın hukuk ve siyaset başta olmak üzere her alana yansıdığına işaret ederek, mevcut düzene karşı her türlü faaliyetin "terör" kapsamında ele alınmasının bu durumun açık örneği olduğunu kaydetti. Çelik, "Bütün bu hukuksuz süreçlerin başında ‘Terörle Mücadele Kanunu’ geliyor. Burada tanımlanan terör kavramı çok geniş ve sınırları belli değil. Bu yasa kapsamında sisteme karşı çıkan muhalifler, direnen tüm kesimler baskı ve sindirme politikasıyla karşılaşıyor. Özelikle düzenin zulmünün sivri ucu cezaevleri ve siyasi tutuklulara yöneltiliyor. Bu yüzden Abdullah Öcalan için umut hakkı diye bir şey varsa bile bunu yok sayarlar. Çünkü tüm hukuksuzluklar ilk önce İmralı’dan başlıyor” şeklinde konuştu.    KARARIN DİĞER TUTUKLULARA ETKİLERİ    Türkiye’nin Öcalan’ı “umut hakkı”ndan muaf tutmasına değinen Çelik, "AİHM’in kararı bizi bağlamaz’ diyen bir cumhurbaşkanı ve saray rejimi var. Demokratik ve adil bir karar vermelerini beklemiyoruz fakat kendi imzaladıkları anlaşmaları dahi uygulamıyorlar. Cezaevinde müebbet alan herkesin bir gün dışarıya çıkma hakkı vardır. Bir umut hakkı vardır. Yasal prosedürler de bunu söylüyor. AİHM ve Avrupa Konseyi’nin aldığı kararların altında Türkiye’nin de imzası vardır. Tüm dünyada uluslararası yasalar, yerel yasaların üstündedir diye bir kural vardır. Ama bu kuralların hiçbirini takmayan, uygulamayan bir iktidar ve sistemle yüz yüzeyiz” ifadelerini kullandı.    Çelik, Öcalan'ın "umut hakkı"ndan muaf tutulmasının birçok yere etkisi olacağına işaret ederek, "Bu tıpkı tecrit uygulaması gibi. Abdullah Öcalan önce İmralı’ya kapatıldı. Daha sonra F tipleri açıldı. Sonra bütün cezaevlerinde sırasıyla F, T, S, L tipleri diye devam etti ve tecrit her yere yayıldı. Abdullah Öcalan için ‘umut hakkı yok’ diyen bir zihniyet bunu tüm ağırlaştırılmış tutuklular içinde geçerli kılma olasılığı var. Bunun en yakın örneği şu anda cezaevinde çeşitli bahanelerle tutulan hasta tutuklulardır" diye kaydetti.    'HERKESİ ETKİLEYECEK' UYARISI    Öcalan'ın "umut hakkı"ndan muaf tutulmasının hukuksuz olduğunu vurgulayan Çelik, "Türkiye hangi gerekçe ile tanımıyor bu hakkı açıklaması gerekiyor. Öcalan bugün Kürt halkını temsil eden ve Kürt halkı Öcalan’ın özgürlüğünü istiyor. Yine dünyada milyonlar 'Öcalan benim siyasi irademdir, serbest bırakılsın’ diye kampanyalar yürütüyor. Ama Türkiye’nin batısı ve genel demokrasi hareketleri bunu gündemine almıyor. Bu gündeme alınmadığı sürece bu sorun sadece Abdullah Öcalan’ın, Kürt halkının bedel ödediği bir durum olarak kalıyor. Bu yüzden umut hakkından Öcalan’ın muaf tutulması elbette ki başta Kürt halkı üzerinde olumsuz etki yaratacak. Ama bu sadece Kürt halkı üzerinde etkili olmayacak. Herkesi etkileyecek, bunun pratiklerini daha önce yaşanan darbelerde gördük. Zulüm, baskı sindirme adım adım kendini her yerde inşa etti. Bu yüzden bütün demokratik kitleler bu konuyu gündemine almalı” çağrısı yaptı.    MUHALEFETE UYARI   "Her yerde hapisteyiz" diyen Çelik, “umut hakkı"nın hiç kimse tarafından engellenemeyeceğinin altını çizdi. Çelik, şunları söyledi: "Umut fakirin ekmeği derler ya ama umut aslında kavga, mücadele, yaşamdır. Doğadaki bitkiler, yer altındaki canlılar bile cemreyi umut ederek beklerler. Ben umut hakkının engellenemeyeceğini, böyle bir gaspa girilemeyeceğini düşünüyorum. Yapıyorlarsa karşılarında çok güçlü bir mücadele görmedikleri içindir. Bu baskıların sadece Kürt bölgeleriyle sınırlı kalacağını, kendilerine dokunamayacağını sanıyorlar. Altılı Masa ve bir de Türk solu diyebileceğimiz kimi yapılar, Kürtlerin dışında bir demokrasi kuracaklarını sanıyorlar. Ama mümkün değil. Onun için bu "umut hakkı" herkesin gündemine girmek zorunda, girmeyi sağlamak gerekiyor. Bunun için mücadele etmek gerekiyor. Toplumsal örgütleme alanları geliştirilebilir ve yeni bir kampanyayı yürütülebilir."   MA / Esra Solin Dal