'Tutukluları yalnızlaştırıp ‘intihar’ adıyla öldürmek istiyorlar' 2022-09-10 09:07:43   ŞIRNAK - Elazığ 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuklu oğluyla görüşmek için cezaevine giden Selahattin Demir, gördükleri karşısında “Siyasi tutukluları cezaevinde yalnızlaştırmak, hatta bazılarını da öldürüp ‘intihar’ süsü vermek istiyorlar” dedi.    Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri yeni uygulamalarla devam ediyor. Özellikle siyasi tutuklulara yönelik uygulamalar hem aileleri hem de tutukluları mağdur ediyor. Celalettin Demir (28), siyasi gerekçelerle ağırlaştırılmış müebbet ve 54 yıl hapis cezası alan siyasi tutuklulardan biri. Şırnak’ın Uludere ilçesinde 2017 yılında tutuklandıktan sonra Şırnak T Tipi Kapalı Cezaevi’ne konulan Demir, iki hafta sonra Elazığ 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne gönderildi. 5 Eylül’de oğlunun görüşüne giden baba Selahattin Demir (53), karşılaştığı hukuksuzlukları anlattı.  ‘YAŞAMDAN KOPARMAK İSTİYORLAR’   Oğlunun kısa sürede başka cezaevine gönderilmesine tepki gösteren Demir, “Oğlumu Elazığ’a göndermelerinin asıl sebebi aileyle bağlarını koparmaktı. Oğlumu uzak yere göndererek onu düzenli ziyaret etmemizi engellemeye çalıştılar. Bu durum bütün tutuklular ve ailelerine uygulanıyor. Tutuklular ailelerinin bulunduğu yerden uzak yerlere gönderilerek, aileye ekonomik bir külfet ve uzak bir mesafe yaratıp, ailenin sık sık çocuklarını ziyaret etmelerini engellemeye çalışıyorlar. Hem tutuklular ve hem de aileler için görüşü işkenceye dönüştürüyorlar” dedi.   Siyasi tutukluların uzak mesafedeki yerlere göndererek yalnızlaştırılmaya çalışıldığını ifade eden baba Demir, “Siyasi tutukluları yaşama dair her şeyden koparmak istiyorlar. Cezaevinde yalnızlaştırmak hatta bazılarını da öldürüp ‘intihar’ süsü vermek istiyorlar. Kürt kimliğini kabul eden ve ona göre yaşamak için mücadele verenlere hiçbir hak ve hukuk tanımıyorlar” diye konuştu.   AİLELERİ BEZDİRME POLİTİKASI   Kendisi, eşi ve 2 çocuğuyla birlikte cezaevindeki oğlunun ziyaret etmek için Cizre’den Elazığ’a gittiklerini anlatan baba Demir, “Yol 7-8 saat sürdü. Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra cezaevine vardık. Bu sefer de cezaevi yönetiminin uyguladığı keyfi tutumlarla karşı karşıya kaldık. Cezaevine ilk girdiğimiz anda üzerimiz arandı. Bu aramadan sonra içeriye girdik ve ikinci bir arama gerçekleşti. Üzerimizde kıyafetimizden başka bir şey kalmadı. Daha sonra detektörle arandık. Ardından başka bölüme geçirildik ve bu sefer de göz taraması yapıldı. Göz taramasından sonra yine başka bir bölüme alındık ve burada x-rey cihazından geçmemizi istediler. Bu bölümde ayakkabılarımızı çıkarmamızı ve çıplak ayakla yürümemizi istediler. Üzerimizde hiçbir şey olmamasına rağmen cihazın ayarlarıyla öyle bir oynamışlar ki her geçtiğimizde ötüyor. Geçen herkes 10-15 defa tekrar tekrar geçmek zorunda bırakılıyor. Özellikle o bölümde büyük bir yığılma oluşuyor. Yaşlılar, çocuklar, engelliler herkes orada bekletiliyor” diye belirtti.    İŞKENCEYE DÖNÜŞTÜRÜLEN GÖRÜŞLER   “İşkenceye dönüşen bir aramanın ardından çocuklarımızla görüşebildik” diyen baba Demir, şöyle devam etti: “Görüş bittikten sonra da cezaevinin içinden çıkmamıza izin verilmiyor. 1 No’lu cezaevi binasının önünde bekletildik. Cezaevi çıkış kapısıyla bizim bulunduğumuz bina arasında 50-60 metre kadar mesafe olmasına rağmen yürüyerek çımamıza izin verilmedi. Ring araçlarıyla bizleri götüreceklerini söylediler. Tam iki saat boyunca güneşte bekletildik. Yürüyerek çıkmak istediğimizi söylediğimiz zaman ise gitmemizi engellemek için bekleyen gardiyanlar, hakkımızda tutanak tutacaklarını ve bizi görüşten men edecekleri yönünde tehdit ettiler. Orada araçlar olmasına rağmen 2 saat boyunca bilerek o güneşin altında bekletildik. Görüşten çıkan insanlar Dersim, Erzurum, Şırnak gibi uzak yerlerden gelmişti. Uzun bir yolculukları olmasına rağmen insanların çıkmasına izin verilmedi. Tüm bunlar insanlık dışı uygumadır.”    ‘TEPKİSİZLİK YALNIZLIK POLİTİKASINA ORTAKLIKTIR’   Darbeci Kenan Evren döneminde ve 90’lı yıllarda fiziki işkencenin yerini psikolojik işkence aldığını vurgulayan Demir, şunları söyledi: “Bu uygulamaların temel sebebi aileleri bezdirmektir. Bu baskılar sonucunda ailelerin bir daha cezaevine çocuklarını ziyaret etmemelerini sağlamayı amaçlıyorlar. Bunlar psikolojik savaşın parçasıdır. Bunlara inat çocuklarımıza daha çok sahip çıkacağız. Çocuklarımızın açık ve kapalı görüşlerine özellikle gideceğiz. Bütün tutuklu ailelerinin çocuklarına daha fazla sahip çıkması ve bütün görüşlere gitmesi gerekiyor. Uygulanan bu kirli politikalara karşı mücadele etmeliyiz. Kamuoyunun da bu duruma karşı sessiz kalmaması gerekiyor. Bu yapılanlara sessiz kalmak insanlık dışı uygulamalara ortak olmaktır. Herkesin sesini çıkarması ve tepkisini göstermesi gerekiyor.”