Açlık grevi cezasına karşı oy: Toplu grev, müdahaleyi meşru kılmaz 2022-09-03 11:18:26   ANKARA - AYM, HDP'li Burcu Çelik Özkan’a açlık grevine girdiği gerekçesiyle verilen disiplin cezasında "ihlal" görmedi. Karşı oy kullanan bir üye, “Grevin toplu halde icra edilmesi ifade özgürlüğüne yapılan müdahaleyi meşru kılmaz” dedi.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş eski Milletvekili Burcu Özkan Çelik, Kocaeli 1 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuklu bulunduğu 2018 tarihinde, Türkiye'nin Efrin'e dönük saldırılarını protesto etmek için 3 günlük açlık grevine girmişti. Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığı (Disiplin Kurulu), Özkan ile birlikte aynı eyleme katılan 21 kişi hakkında disiplin soruşturması sonrası 1 ay süreyle bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma cezası vermişti.    Karara karşı Kocaeli İnfaz Hakimliği’ne başvuru yapıldı. Hakimlik, 31 Ağustos 2018'de itirazları reddetti. Yasama dokunulmazlığına dair itiraza, “Bu nedenle disiplin soruşturmasının yürütülmesinde hukuka aykırılık yoktur” şeklinde yanıt verildi. Kocaeli 1'nci Ağır Ceza Mahkemesi’ne yapılan başvuru da 25 Eylül 2018’de reddedildi.   AYM BAŞVURUSU   HDP'li Çelik, bunun üzerine Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu. Çelik, başvurusunda yasama dokunulmazlığına sahip olmasına rağmen ifadesi alınarak, hakkında disiplin cezası uygulandığını kaydetti. Başvuruda, yapılan işlemlerin ve verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, açlık grevi eyleminin bir düşüncenin açıklaması aracı olarak seçilebileceğini, sessiz bir şekilde gerçekleştirdiği eyleminin bir protesto hakkının yansıması olduğunu ifade etti. Başvuruda, cezanın ifade özgürlüğünü ihlali olduğu belirtildi.     AYM: DEVLETİN TAKDİR YETKİSİ   AYM, bazı disiplin cezalarının kişisel hak ve bu bağlamda medeni hak niteliğinde olduğunu kaydetti. Disiplin soruşturmasının bir suç isnadı olmadığını medeni haklara ilişkin olduğunu savunan AYM, “Bu nedenle başvurucu hakkında yürütülen ve cezai bir süreci ifade etmeyen disiplin soruşturma sürecinin ve süreç sonucunda verilen disiplin cezasının yasama dokunulmazlığına aykırı ceza muhakemesi işlemleri olarak değerlendirilmesi mümkün görülmemiştir” diye belirtildi.   AYM’nin “açlık grevinin oldukça hassas ve istisnai bir düşünce açıklama yöntemi” olduğunu daha önce belirttiğine dikkat çekilen kararda, “Bunun yanında açıktır ki mahpusların kişisel durumlarını ilgilendirmeyen, terör örgütlerinin çağrısı üzerine yapıldığı ya da örgütsel bağlılığı canlı tutma amacına yöneldiği konusunda makul şüphe bulunan açlık grevlerinin söz konusu olduğu durumlarda devletin takdir hakkı daha geniş yorumlanmalıdır” denildi.    MÜDAHALEYİ 'MAKUL' DEĞERLENDİRDİ   AYM, açlık grevinin kurumdaki güvenlik ve disiplini bozmasına dair ise, “Somut olaydaki gibi kalabalık grupların gerçekleştirdiği açlık grevi eylemlerinin doğası gereği sağlık ve güvenlik alanında rutin dışı bir dizi tedbirin alınmasını gerektireceği ve ceza infaz kurumlarında düzenli bir yaşamın sürdürülmesini engelleyeceği açıktır. Dolayısıyla ceza infaz kurumunda bozulan düzenin yeniden tesis edilmesi ve sürekli bir şekilde açlık grevlerinin yapılmasının önüne geçilmesi amacıyla bu tür eylemlere müdahale edilmesinin makul karşılanması gerektiği değerlendirilmiştir” ifadelerine yer verdi.   AYM, Türkiye’nin dış politikasını ilgilendiren bir konuda grevin yapılmasına dair ise, “Eylemin o sırada güvenlik güçlerinin sınır ötesinde ağır silahlarla mücadele ettiği terör örgütüne bağlılığı canlı tutmayı amaçlayan, toplu ve sistematik eylem niteliğinde olduğu” değerlendirmesinde bulundu.   BAŞVURUYA RET   AYM, Çelik’e verilen “1 ay süreyle bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma disiplin cezası” orantılı olduğunu savunarak, “İhlal iddialarını temellendiremediği, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir. Somut olayda, yukarıda açıklanan nedenlerle başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edilmediği açık olduğundan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemezliğine karar verilmesi gerekir” kararı verdi.   KARARA ŞERH     AYM üyerlerinden Engin Yıldırım, oy çokluğuyla alınan kararda karşı oy kullandı. Yıldırım, karşı oy gerekçesinde, “Anayasa’nın 26. maddesinde ifade özgürlüğünün kullanımında başvurulabilecek araçlar ‘söz, yazı, resim veya başka yollar’ olarak ifade edilmiş ve ‘başka yollar’ ifadesiyle her türlü ifade aracının anayasal koruma altında olduğu gösterilmiştir” şeklinde verilen AYM kararını hatırlattı.   İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE MÜDAHALE   Yıldırım, şu gerekçeleri sıraladı: “Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olan başvurucuya, bir ifade yöntemi olarak kabul edilen açlık grevine başvurması nedeniyle disiplin cezası verilmesi başvurucunun ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale oluşturmaktadır. Mahkememiz bir kararında ‘Cezaevi işleyişine eziyet getirmeyen süre gelen cezaevi yaşamını zorlaştırmayan kendisine uzatılan yemeği yememek suretiyle sessiz protestosu ile kendini ve karşı olduğu davranışı ifade etme yetisini kullanan ve bedensel özerkliğini kullanan sanığın korunan bu alanına müdahalenin hak olabilmesi bozulan düzenin ne olduğunu ve ifade özgürlüğüne üstün kamu adına dengenin bozulduğunu gösteren bir hal aldığının açıkça neler olduğunun bilinmesini gerektirir’ şeklinde bir gerekçe oluşturmuştur. Buna göre her açlık grevi cezaevinde mutlak bir düzensizliğe neden olmaz.   MÜDAHALEYİ MEŞRU KILMAZ   Başvurucunun kişisel durumunu ilgilendirmeyen bir nedenle açlık grevine başvurması, grevin toplu halde icra edilmesi Ceza İnfaz Kurumunda disiplin ve düzenli yaşamı bozmadığı sürece ifade özgürlüğüne yapılan müdahaleyi meşru kılmaz. Açlık grevinin niteliği gereği Kurumda rutin dışı birtakım tedbirlerin alınmasını gerektirdiği açıktır. Bununla birlikte, çoğunluk kararında savunulduğu gibi açlık grevinin otomatikman ve tek başına Ceza İnfaz Kurumunda düzeni bozduğu varsayımında bulunmak doğru olmayacaktır. Başvurucunun gerçekleştirdiği açlık grevinin Kurum disiplinini, güvenliğini ve düzenini nasıl bozduğu, ne tür somut risk ve tehlikeler taşıdığı gerek idari gerekse de yargısal kararlardan anlaşılamamaktadır. Dolayısıyla, başvurucunun açlık grevine başvurmak suretiyle ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin ilgili ve yeterli gerekçelere dayandırılmadığı, söz konusu müdahalenin ‘demokratik bir toplumda gerekli’ olmadığı ve hedeflenen meşru amaçlarla orantılı olmadığı kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına muhalif kalınmıştır.”   MA / Berivan Altan