KNK üyesi Uzun: OPCW çifte standart uyguluyor 2022-08-30 08:48:32   HABER MERKEZİ - Federe Kürdistan Bölgesi'nde kimyasal silah saldırılarının arttığına dikkat çeken KNK Üyesi Uzun, OPCW’nin bağımsız kurumların kimyasal silah kullanımına dair gönderdiği raporları kabul etmediğini söyledi.    AKP’nin Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) işbirliğinde Federe Kürdistan Bölgesi’nin Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine yönelik 14 Nisan’da başlattığı saldırılar devam ediyor. AKP-KDP işbirliğinde devam eden savaşta, açıklanan bilançolara göre en az bin 500 kez kimyasal silah ve taktik nükleer silah kullanıldı. Savaş suçlarına karşı uluslararası kurumların sessizlik hali de sürüyor. Yapılan tüm çağrılara rağmen Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW), şimdiye kadar harekete geçmedi. Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Üyesi Adem Uzun, Zap, Metîna ve Avaşîn’de devam eden savaş ve Türkiye’nin yasaklı silah kullanımına dair Fırat Haber Ajansı’na (ANF) değerlendirmelerde bulundu.    Federe Kürdistan Bölgesi’nde Kimyasal Silah Kullanımına Karşı Komitesi ile birçok bölgesel ve uluslararası kuruluşun hazırladığı raporlara rağmen OPCW’nin sessizliğini sürdürdüğünü belirten Uzun, bölgenin tamamen kimyasal silah saldırıları altında olduğuna dikkat çekti.    KNK üyesi Adem Uzun   KİMYASAL SİLAH SALDIRILARI ARTTI   Türkiye’nin kimyasal saldırılarının arttığına ifade eden Uzun, bölgede araştırma yapılmamasından dolayı sonuç alınamadığını söyledi. Kimyasal silah saldırısında yaşamını yitiren HPG’lilerin ailelerinin yetkili kurumlara onlarca mektup, uluslararası Kürt kurumlarının bu konuda ilgili makamlara, çeşitli devletlere ve enstitülere raporlar gönderdiğini aktaran Uzun, “Şu ana kadar bazı devletler de cevap geldi. Örneğin Almanya’dan gelen cevapta, ‘evet bu kimyasal saldırı iddialarından haberdarız, fakat OPCW halen herhangi bir kanıt elde etmemiştir’ denildi. Britanya da buna benzer şekilde ‘evet, olanlardan haberdarız fakat OPCW bununla ellerine kanıt geçtiği zaman ilgilenecektir’ denildi” diye kaydetti.    OPCW’NİN ÇİFTE STANDARTI    OPCW’nin bazı bağımsız kurum ve kişilerin sunduğu kanıtları kabul etmediğini dile getiren Uzun, “Bölgeden gelen raporları ve getirilen kanıtları kabul etmediler, bölgeden getirilen doneleri ve parçaları da kabul etmediler. Yetmezmiş gibi kendileri de bu araştırmaları yapmaları için komisyon ve çalışma gruplarını hala bölgeye göndermiyorlar” dedi. OPCW’nin bölgede araştırmaların yapılması için devlet düzeyinde mercilerin bunu talep etmesi gerektiğini açıkladığını aktaran Uzun, “Çok ciddi iddialara, video görüntülerine, uluslararası protestolara ve uluslararası kamuoyunun tüm çağrılarına rağmen OPCW hala harekete geçmiyor. Bu kesinlikle çifte standarttır. Bu kendi yasalarını ve kurallarını tanımamaktır, aynı zamanda bu şekilde uluslararası kamuoyunu da manipüle etmeye çalışıyorlar” şeklinde konuştu.    OPCW KURALLARI ÇİĞNİYOR   193 ülkenin üyesi olduğu OPCW’nin ve üye devletlerin ortak çalıştığını belirten Uzun, şunları söyledi: “Devletlerin OPCW’de temsilcileri ve OPCW’nin de bu devletlerde temsilcileri vardır. Bu devletlerin kendi mekanizmalarında yasaklı silahlarla ilgilenen komisyonlar vardır, bu devletler de OPCW de hiçbir şekilde harekete geçmiyor. Bu şu anlama geliyor; bu devletler ve OPCW kendi kurallarını da tanımıyor ve hasıraltı ediyorlar.”   HALK OLUMSUZ ETKİLENİYOR    Kimyasal silah saldırılarının olduğu bölgede halkın da olumsuz etkilendiğini dile getiren Uzun, “Türkiye bir NATO üyesi ve taktik nükleer silahlar kullanıyorlar, taktik nükleer bombalar kesinlikle yasaktır. Evet, belki Nagasaki ve Hiroşima’daki çapta bombalar kullanmıyorlar ama bugün kullanılan bu silahlar aynı silahlardır. Daha az dozda olsa da hala Kürdistan’da doğaya çevreye ve insanlara aynı zararları kalıcı olarak bırakan silahlardır” diye belirtti.    NATO’NUN STRATEJİSİ    Tüm kanıtlara rağmen Türkiye’nin kimyasal silah kullanımına ilişkin hiçbir NATO ülkesinden bir tepki gelmediğini vurgulayan Uzun, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun NATO’nun bir stratejisi olduğunu ve NATO’nun kendi üyelerini işledikleri savaş suçlarından koruduğunu, kimyasal silahlar kullandıklarında ve uluslararası yasaları çiğnediklerinde onları koruduğunu söylemek zorundayız. NATO Kürtler üzerinden Erdoğan’a Kürtlere yönelik etnik temizliğini ve soykırımlarını yapabileceği şekilde kirli bir anlaşma yapmıştır. Aslında sadece kimyasal silahların kullanımına yeşil ışık yakmıyor, aynı zamanda Erdoğan’ın uluslararası yasaları çiğnemesine de kapı açıyor, yeni etnik temizlik yapmasına yol açarken, bölgenin karışmasına da sebep oluyor.”