‘Cenazelerin bulunduğu köy JİTEM’in karargahıydı’ 2022-07-26 09:04:01   URFA - Korucu Bucak ailesine ait Arabuk Mahallesi’nde yapılan kazıda kemiklerin bulunmasından sonra DNA testi için savcılığa başvuran 1993-1994 yılında yakınlarını kaybeden aileler, “Cenazelerin bulunduğu köy korucu ve JİTEM’in karargahıydı” dedi.    Urfa'nın Hilvan ilçesi kırsal Arabuk Mahallesi’nde yapılan kazıda, 15-20 gün önce naylon torbaya sarılı 3 erkeğe ait olduğu belirtilen kemik bulunmuştu. Kemiklerin bulunduğu mahallenin Balıkesir'in Susurluk ilçesinde yaşanan trafik kazasında yaralanan Sedat Bucak ile anılan korucu Bucak aşiretine ait olması; 1990'lı yıllarda işlenen "faili meçhul" cinayetlerde kaybedilen kişilere ait olabileceği ihtimalini gündeme getirdi.    Bunun üzerine 1993-1994 yılları arasında Siverek’te Bucak aşiretine mensup korucular tarafından alıkonulan ve kaybedilen Ahmet Kalpar, Hüseyin Taşkaya, Şefik Geçgel, Faik Kevci ve Nazım Babaoğlu’nun aileleri, DNA testi yapılması için Hilvan Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulundu. Kemiklerin bulunması ile ilgili Siverek’te 1993 yılında Bucak aşiretine mensup korucular tarafından alıkonulduktan sonra kaybedilenlerin yakınları Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşarak, “faili meçhul” cinayetlerin aydınlatılmasını istedi.      'SİZİ DE KAYBETTİRİRİZ' TEHDİTTİ   Hüseyin Taşkaya’nın kardeşi Faik Taşkaya, evli 4 çocuk babası inşaat işçisi ağabeyinin Siverek merkezde bulunan evlerinde 7 Aralık 1993 tarihinde asker ve korucular tarafından gözaltına alındığını belirtti. O tarihten sonra bir daha ağabeyinden haber alamadıklarını kaydeden Taşkaya, Siverek ve Urfa’da emniyete birçok başvuru yaptıklarını, ancak bir cevap alamadıklarını söyledi. Taşkaya, 1994 tarihinde tehdit edildikleri için İstanbul’a göç etmek zorunda kaldıklarını da ekleyerek, yaşadıklarını şu şekilde anlattı: “Biz kardeşimi Siverek ve Urfa’da bulunan emniyet ve hukuk mercilerine sorduğumuzda bizi tehdit ettiler. Siverek İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde bize ‘Siz daha fazla sorarsanız sizi de kaybederiz’ dediler. Bunun üzerine zorunlu göç ettik. 1995 tarihinde annem Fatime Taşkaya İstanbul’a Cumartesi annelerine katılarak arayışını sürdürdü.”    BUCAKLAR: BİZ GÖZALTINA ALDIK    Annesi Fatime Taşkaya’nın oğlunun yıllarca yolunu gözlediğini, ancak 2016 yılında 75 yaşındayken yaşamını yitirdiğini belirten Taşkaya, “Bizim aile gibi binlerce aile var. Birçok zaman savcılıklara başvuru yaptık, ancak bize olumlu ya da olumsuz bir cevap vermediler. Dönemin alay komutanı Ahmet Şentürk hakkında 1995 yılında yaptığımız suç duyurusu takipsizlik ile sonuçlandı” diye konuştu. Ağabeyinin kaybedilmesiyle ilgili Bucak aşiretinin lideri olan dönemin DYP Urfa milletvekili Sedat Bucak ile 1993 yılında görüştüklerini belirten Taşkaya “Sedat Bucak bize ‘evet biz gözaltına aldık, çalıştığımız devlet görevlilerine teslim ettik’ dedi. Onların çalıştığı devlet güçleri asker, jandarmaydı” dedi.    'MEZARI BAŞINDA DUA ETMEK İSTİYORUZ'   Hilvan’da kemiklerin bulunduğunu televizyondan öğrendiğini belirten Taşkaya, devamında şunları söyledi: “Haberlerde 3 cenaze bulunduğu söylenildiğinde umutlandım. Cenazelerin bulunduğu köy korucu ve JİTEM’in karargahıydı. Bu haberi aldıktan sonra İHD ve ÖHD’ye hukuksal destek için başvuruda bulunduk. Biz sağ ya da ölü ağabeyimi bulmak istiyoruz. Çocukları var, biz de mezarı başında dua etmek istiyoruz. Kaygılarımız var, kemikler kaybedilmesin. Devlet suçluları açığa çıkarmamak için kemikleri kaybedebilir. Bu çok zor bir süreç. Her zaman sağ olarak ağabeyimi bulmayı umut ettik. Annem yaşamını yitirdi ve oğlunun mezarını görmedi. Annemin yaşadıklarını başka anneler yaşamasın. Bir an önce çocuklarını arayan bütün annelerin çocuklarına kavuşmasını istiyoruz. Bu toplumsal bir sorun, herkes duyarlı olmalı ve birlikteliklerini güçlendirmeli. Her kes insan hakları mücadelesi veren örgütlerin etrafından kenetlenerek bu olayların üstünün kapatılmasının önüne geçmelidir.”   BABASINI GÖRMEDEN BÜYÜDÜ   Siverek’te 11 Kasım 1993 tarihinde Bucak aşiretinden olan korucular tarafından alıkonulduktan sonra kaybedilen Şefik Geçgel’in oğlu Mehmet Karakaya, “Üstü kapatılmasın, kemikler yakınlarımıza aitse ortaya çıkarılsın” dedi. Babası gözaltına alındığı zaman 6 yaşında olduğunu ve o günü hatırladığını belirten Karakaya, “Sabah saatlerinde eve geldiler. Jandarma ve korucular vardı, aldılar götürdüler. O günden sonra bir daha görmedik. Urfa Valiliği, ilçe ve il emniyete başvurduk ama bir muhatap bulamadık. Nereye başvuru yapsak takipsizlik ile sonuçlandı. Şimdi kemikler bulunmuş babamın da kemikleri aralarında olabilir. Eğer onların kemikleri ise sorumlular tespit edilip cezalandırılmalı" dedi.    ‘ÖLÜ YA DA DİRİ, BULMAK İSTİYORUZ’   Siverek’te Hüseyin Taşkaya’nın Bucak aşireti mensubu korucular tarafından alıkonulduğu gün alıkonulan Ahmet Kalpar’ın ağabeyi Mustafa Kalpar ise, kardeşinin korucular tarafından Siverek'te bulunan işyerinde alıkonulduktan sonra haber alamadıklarını söyledi. Kalpar da diğer aileler gibi alıkonmadan sonra başvurdukları yetkili mercilerde bir cevap alamadıklarını belirterek şunları söyledi: “Ölü ya da diri kardeşimi bulmak istiyoruz. Teselli bulacağımız bir mezar ve sorumluların yargılanmasını istiyoruz. Ancak 30 yıl geçti failler belli olsa bile zaman aşımı diye cezalandırılmayacaklar. Hukuk örgütleri aracılığıyla savcılığa başvurduk ve DNA testi istedik. Yakınları kaybedilen herkes başvuru yapsın, peşini bırakmasın.”    MA / Emrullah Acar