CİSST Koordinatörü Korkut: Y ve S tipleri F tiplerinden daha sıkı bir infaz rejimidir 2022-07-26 09:03:01   İSTANBUL -  Y ve S tipi cezaevlerinin F tiplerinden daha sıkı bir infaz rejimi olduğunu belirten CİSST Koordinatörü Berivan Korkut, “Mahpuslar ağırlaştırılmış müebbet koşullarında tutuluyor” dedi.   Cezaevlerinde artan hak ihlallerine her gün bir yenisi ekleniyor. Adalet Bakanlığı’nın Nisan 2022 verilerine göre, cezaevlerinde 314 bin 502 tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Toplam kapasitesi 271 bin 823 olan cezaevleri, kapasitesini aşmış durumda.    Cezaevi sayısının artması ve statülerinin giderek değişmesi, yaşanan hak ihlallerin sistematik hale getiriyor. Tartışmalı F Tipi cezaevlerinden sonra açılan S Tiplerinin tecridi ve izolasyonu arttıracağı yönünde eleştirilirken, şimdi de bu durumu daha da derinleştirmeyi amaçlayan Y Tipleri hayata geçiriliyor.    8 Y TİPİ’NDEN 3’Ü YAPILDI   Antalya Y, Ereğli 1 ve 2 Nolu Y, Çorlu 1 ve 2 Nolu Y, Sarıçam 1 Nolu Y, Burdur 1 Nolu Y, Kırşehir 1 Nolu Y Tipi Cezaevi olmak üzere toplam 8 tane Y Tipi cezaevi açılacak. Şu ana kadar Antalya Y Tipi, Ereğli 1 No’lu Y Tipi ve Ereğli 2 No’lu Y Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumları olmak üzere 3 tanesi açıldı. Diğerlerinin de inşaatları sürüyor.    FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ   Y Tipi cezaevleri 3 katlı ve tutukluların daha çok her katta bir kişinin kalacağı ve birbirlerini göremeyeceği şekilde dizayn edildi.    Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Koordinatörü Berivan Korkut, Y Tipi cezaevlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.        KİMLER KALACAK?   Korkut, Türkiye’de “hücre tipi” olarak kabul edilen F Tiplerine geçiş sürecinde, birçok olayın yaşandığını ve çok sayıda tutuklunun yaşamını yitirdiğini anımsattı. F tipinden sonra şimdi de S ve Y tipi cezaevlerinin açıldığını ve bu iki cezaevinin de benzerlikler gösterdiğini vurgulayan Korkut,  “S ve Y Tipi hapishanelerinin ikisi de 1 ve 3 kişilik.  Bunların ikisinin özelliği de çok katlı olmaları. S Tipi hapishaneleri iki katlı, Y Tipi hapishaneler ise üç katlı. Birçok hücrenin havalandırması yok. Şu an anlatımlara baktığımız zaman S ve Y Tipi hapishanelerinde TMK kapsamında hapse girenler, ağırlaştırılmış müebbetler ve bunun yanında İnfaz Kanunu 5275 Sayılı Kanunun 9/3 maddesinde yer alan güvenlik sorunu çıkaran, makul olmayan mahpusların konulduğu bir alan” ifadelerini kullandı.   F TİPİNDEN DAHA SIKI İNFAZ REJİMİ   Korkut, hem S hem de Y Tipi cezaevlerinin bir koridorda 6 kişi olacak şekilde organize edildiğini ve hiçbir koşul altında tutukluların birbirleriyle konuşamadıklarını, diyalog kuramadıklarını söyledi. Korkut, tutukluların gardiyan eşliğinde havalandırmaya çıkarıldığını da aktardı. Korkut, bu durumun insan haklarına aykırı olduğunu ve yasa da tutukluların birer saat havalandırma hakkı olduğunu hatırlattı. Korkut, “Ama bizim takip edebildiğimiz S ve Y tipi hapishanelerine giden ağırlaştırılmış müebbet olmayan mahpuslarda ağırlaştırılmış müebbet koşullarında tutuluyor. Yine o hapishanelerde en çok yansıyan ayıkta sayımın ısrarla dayatıldığı ve bizim tahminimiz F tiplerinden daha sıkı infaz rejimine ve daha sıkı kurallara tabi olunacak bir S ve Y Tipi gerçekliğiyle karşı karşıyayız” diye belirtti.   ‘CEZAEVLERİ ŞEHİR DIŞINA YAPILIYOR’   CPT’nin “Bir kişiyi tek başına tutmanız gerekiyorsa bile ona daha sosyal ve ortak alanlar konusunda daha inisiyatifli yaklaşmalısınız” dediğini hatırlatan Korkut, “Ama biz S Tiplerine baktığımız zaman sohbet, spor, atölye gibi sosyal aktivitelerin de olmadığını görüyoruz. İnsanların sadece biraz havalandırmaya çıkıp onun dışında sürekli küçük bir hücrede tutulduğu bir sistemden bahsediyoruz. Yine buradaki temel sorunlardan birisi bu cezaevleri gerçekten şehir dışlarında yapılıyor. Ve buraya avukat yönlendirmek, ailelerin gitmesi ve benzeri noktalarda çok ciddi sorunlarla maalesef karşılaşacağız” diye konuştu.   ‘YA ÖLDÜĞÜNDE YA DA…’   Korkut, sözlerini şöyle sürdürdü:  “Örneğin Kırşehir hapishanesi bin 500 kişilik kapasiteli ve 3 Cezaevinden oluşacağı yine yerel basına baktığımız zaman hapishanenin için de AVM dahil her şeyin olacağından söz ediliyor. Hatta bir yerel basında oraya giren tehlikeli mahpuslar ya öldüğünde ya da nakledildiğinde o kampüsten çıkabilecek gibi bir tanımlamayı da içeren aslında her şeyin, okulun, lojmanların, mahkeme salonlarının, kampüs hastanelerinin bulunduğu bir kompleksten bahsediyoruz. Ve bu son dönemde hapishanelerin şehir dışında taşınması, gözlerden ırak olması, zaten iletişimi olmayan mahpusların daha da iletişimsiz bırakılması yönünde o kampüsün vardığı son nokta olarak nitelendiriyoruz.”    CEZAEVİ GÜNEŞE TERS YÖNDE   Avukatların 1 ve 2 No’lu Yüksek Güvenlikli olarak adlandırılan Dumlu Cezaevine gittiğini ifade eden Korkut, şöyle devam etti: “Dumlu Cezaevinde herhangi bir Tip belirtilmiyor. Ama oraya giden arkadaşlarımız buranın 3 katlı olduğunu, aslına Y Tipi üzerinden organize edildiğini söylüyorlar. Oradaki görüşmelerimizde, hapishanelerin güneşe ters yönde yapıldığın söylediler. Alt kattaki mahpuslarla görüşme imkanımız olmadı. Biz daha 2’nci ve 3’üncü kattaki mahpuslarla görüşebildik. Onlar görece 2 ve 3’üncü katta oldukları için camdan hava sirkülasyonunun olduğunu ama alt katlarda bununda olmadığını ve bu hapishanelerin dizaynının güneşe ters yönde yapıldığı yönünde başvurular aldık.”    ‘ADLİ SİYASİ AYRIMI YOK’   Dumlu Cezaevine gittikleri zaman siyasi bir tutukluyla görüştüklerini aktaran Korkut, şunları söyledi: “1’inci katta adlilerin, 2’nci katta DAİŞ davasından tutuklu olanların bulunduğunu ve ayrımsız herkese aynı infaz rejiminin uygulandığını söylediler. Yani adlilerde dahil bir saat havalandırmaya çıkabildiklerini söylediler. Bu kurumlarda ağırlaştırılmış müebbet mahpuslarının ağırlıklı olarak bulunabileceğini tahmin ediyoruz. Burada adli siyasi ayrımı yapacaklarını biz çok fazla düşünmüyoruz. Büyük ihtimalle ağırlaştırılmış müebbettin dışında kendileri için makbul olmayan mahpuslar üzerinden gidecekler ama bunun ağırlıklı olarak siyasiler için yapıldığını söylemek için erken. Çünkü elimizde böyle bir veri yok.”   SON 10 YILDA CEZAEVLERİ   Türkiye’de cezaevlerinde son 10 yıldır çok büyük ve ciddi değişimlerin yaşandığını belirten Korkut, “Bunları sıralayacak olursak, mahpus sayısının gerçekten katlanarak artması gibi bir gerçeklik var. Mesela son verilere göre mahpus sayısı 322 bine dayandı. Gerçekten kontrol edilemez bir kitle. Hapishanelerin şehir içinden şehir dışına taşınması, görünmeyeni daha görünmez kılma, sorun çıkaranı daha da tekleştirip daha yalnızlaştırma. Bunu sadece siyasi mahpus olarak da algılamamak lazım. Haklarını arayan adli mahpuslarda birçok hak ihlaline uğruyor. Siyasi mahpuslar daha ideolojik olabilir ama hapishane sistemi kendi içerisinde sorun çıkaranları bu şekilde tecritle değim yerindeyse terbiye etmeye çalışıyor demek mümkün” ifadelerini kullandı.   TECRİT KONSUNDA DÜNYA   Tecrit noktasında dünyadaki bütün sistemlerin benzer uygulamalara gittiğine dikkati çeken Korkut, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de (AİHM) gittiğiniz zamanda tek başına tecritte tutulmak başlı başına bir ceza olarak görülmüyor. Yani herkes aslında tecride daha toleranslı. O yüzden her hangi bir ülkeden sisteme almakta zorluk yaşamayacaktadır. Biraz F Tiplerinden esinlenerek aslında uygulamaya geçildiği işte 2 katlının 3 katlıya çıkarıldığı, havalandırmanın uzak bir yere taşındığı gibi benzer bir sistemin daha da ağırlaştırılmış hali olduğu kanaatindeyiz” ifadelerini kullandı. CPT’nin de gerekli durumlarda tutukluların tek başına tutulabileceğini belirttiğini fakat orada temiz hava alma, güneşten yararlanma, havalandırma, sosyal aktiviteler, atölyeler gibi bir sistem içerisinde kurgulanması gerektiğini vurguladığını aktaran Korkut, “O nokta da maalesef dünyanın karinesi çokta iyi bir noktada değil” dedi.   DEMOKRASİ VE CEZAEVLERİ   Korkut, “Eğer hapishanelerde şiddet varsa ve bu cezasızlıkla karşılanıyorsa demek ki bu ülkede şiddet vardır ve cezasızlıkla karşılaşıyordur. Hapishanelerde çok ciddi bir ekonomik sorun varsa demek ki ülkenin genelinde çok ciddi bir ekonomik sorun vardır. Tecridi yoğunlaştırma eyleminde olmak, teknik olarak rehabilite etmek için kurulan kurumları cezalandırma, ceza verme, tecrit etme, toplumun dışına itme olarak algılamak aslında toplumu demokrasiyi nasıl algıladığının bir yansımasıdır” ifadelerini kullandı.   DEMOKRASİNİN CEZAEVLERİNE ETKİSİ   “Türkiye’de süreç ne zaman sertleşse, dışarıdaki demokratik kurumlar daralmaya gitse hapishanelere bunların yansıması çok sert oluyor” hatırlatmasında bulunan Korkut, cezaevlerinin demokrasiyi etkileyemeyeceğini fakat ülkedeki demokrasinin cezaevlerindeki tutukluların durumunu kolaylaştırabileceğini vurguladı.     SİVİL TOPLUMA DÜŞEN GÖREV   Y ve S tipi cezaevlerinin adli ve siyasi bütün tutukluları etkilediğini belirten Korkut, bu tip cezaevlerinin gelecek dönemde çok fazla gündemde olacağını söyledi. Korkut, sözlerini şöyle tamamladı: “Hapishanelerin eskiden üniversiteler olduğu gibi gelir kapısı olarak görülmesi, bir mahpusun hapishaneye girip cenazesinin çıkacağı kadar büyük hapishanelerin yapılmasının toplum tarafından olumlu bir şeymiş gibi algılanması konusunda sanırım sivil topluma çok daha büyük çaba göstermek düşüyor diyebilirim.”