Şalcı’nın hafızalarda kalan sözü: Mücadelenin öncüsü olalım 2022-07-19 09:02:20   ANKARA - Suruç Katliamı’nda yaşamını yitiren Aydan Ezgi Şalcı’yı anlatan arkadaşları onun “Biz mücadelenin mutfağında olmayalım. Öncüsü olalım” sözünü hatırlattı.    Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) çağrısıyla 20 Temmuz 2015 tarihinde Kobanê’ye oyuncak ve insani yardım malzemeleri götürmek isterken Urfa'nın Suruç ilçesinde DAİŞ'in gerçekleştirdiği bombalı saldırıda yaşamını yitiren 33 kişi arasındaki 10 kadından biri de Aydan Ezgi Şalcı’ydı. Ezgi Şalcı’nın tüm farklılıkları kapsayan özgürlük anlayışı, katliamdan sonra hafızalarda yer tutan “herkes için adalet” sloganının yaşam bulduğu bir mücadele örneğiydi.     Kobanê’de süregelen inşa sürecine el uzatmak için Samsun’dan yola koyulan Şalcı, yaşamını yitirdiğinde 19 yaşındaydı. Ordulu bir ailenin kızı olan ve Samsun’da Halkların Demokratik Partisi (HDP) için seçim çalışmalarında yer alan Şalcı ile katliamda yaşamını yitiren Alican Vural’ı, mücadelelerini arkadaşları Ali İmran Başkaya ve Ali Güneş anlattı.    ‘HEP GÜLER YÜZLÜYDÜ’   Şalcı ile üniversite yıllarında tanıştığını aktaran Ali İmran Başkaya, Şalcı’nın en belirgin özelliklerinden birinin güler yüzlü olması olduğunu söyledi.  Başkaya, “Aydan polisle atışırken de pankart hazırlarken hep gülerdi” dedi. “Samsun’da Aydan’ı herkes tanırdı” diyen Başkaya, “Kızıl saçlarını herkes bilirdi. Bulunduğumuz ortamlarda sürekli, ‘biz mücadelenin mutfağında olmayalım. Öncüsü olalım’ derdi. Böyle de yaşadı. Herhangi bir faşist müdahalede en önde olurdu” diye belirtti.    SAMSUN’DAN KOBANÊ’YE    Şalcı’nın Suruç’a gitmeden önce kendisine inşa kampanyasından bahsettiğini dile getiren Başkaya, “Ben de gitmeyi çok istiyordum fakat gidemedim. Ona ‘Kobanê’deki savaş ortamında biz ne yapabiliriz’ diye sorduğumda bana, ‘Hiçbir şey yapamazsak çocuklarla konuşuruz. Onların yanında olabiliriz’ demişti. Bu cümle çok hoşuma gitmişti. Çocuklarla konuşmak için Samsun’dan Kobanê’ye gidecekti. Gitmeden önceki gün görüştüğümüzde ‘belki görüşemeyiz’ diyerek bana sarıldı” dedi.    ‘SAVAŞI KÖRÜKLEDİLER’   Suruç Katliamı’nın halkların sürüklendiği savaş sürecinin bir parçası olduğuna dikkat çeken Başkaya, “Bizler savaşın sona ermesi için çaba gösteriyorduk ancak gençleri bu savaşın kirli tarafına dahil etmeye çalıştılar. Bombalarla üzerlerimize geldiler. Suruç’tan önce Amed patlaması yaşandı. Sonrasında Ankara barış mitingine yönelik bir bombalı saldırı gerçekleşti. Orada ben de vardım. Belki de beni kurtaran yanımdaki kişinin ölmesiydi. Orada ben de ölebilirdim. Biz Ankara’da barışı tekrar gündeme getirmek için toplandık. Saldırı da bu nedenle olmuştu. Suruç’taki saldırı da Ankara’daki gibi savaşın sonlanması girişimlerine karşı olmuştu. Bu süreçten sonra da savaş giderek körüklendi. Bizi katlederek savaşı körüklediler” ifadelerini kullandı.    ‘SURUÇ BİZİM HAFIZAMIZDIR’   Halklara yönelik gerçekleştirilen saldırılara karşı verebilecek en büyük cevabın “dayanışma” olduğuna değinen Başkaya, “Suruç unutulmamalı, bizim hafızamızdır. Bundan sonraki süreçte de faşizme karşı ortak bir mücadele yürütmemiz gerekiyor” çağrısı yaptı.    ‘ENERJİSİNE YETİŞEMİYORDUK’   “Ezgi ile eylem alanında tanıştık. Onun enerjisine yetişemiyorduk” diyerek, söze başlayan Ali Güneş, “Devrimci mücadele açısından hayatımda gördüğüm en samimi insanlardan birisiydi. Ezgi eylem alanlarını organize etme konusunda da çok iyiydi. Herhangi bir saldırıda bizleri bir arada tutan bir kişiliği ve yüksek bir ses tonu vardı. Onun o yüksek sesi bizi kendimize getiriyordu” dedi.    VURAL DA SAMSUN’NDAN YOLA ÇIKTI   Samsun’dan dayanışma için yola çıkan Suruç şehidi Alican Vural’ın da arkadaşı olan Güneş, katliam öncesi yaşadığı anıyı şöyle anlattı: “Suruç’a gitmeden önce bir eylem gerçekleştirmiştik ve faşist bir saldırı oldu. Ben gördüğüm bir faşistin üzerine koşarken Alican beni tutmaya çalışıyordu ancak ben iriydim ve o da boyu kısa olduğu için tutamıyordu. Sonrasında ise Facebook’tan bana bir mesaj attı ve ‘Ali yoldaşım seni tutamadım. Bir daha böyle bir durum olduğunda beni de gör’ yazmıştı. Daha sonra başka bir ortamda Aydan Ezgi ve Alican ile otururken Ezgi, ‘bundan sonraki faşist saldırıda ben sizi tutarım. Hem ben de Ali gibi iriyim’ demişti.”   ‘BULUŞMA ENGELLENMEK İSTENDİ’   Suruç Katliamı’nın en temel nedenlerinden birinin Rojava halklarıyla Türkiye halklarının buluşmasını engellemek olduğuna dikkat çeken Güneş, “Bu katliamın çok fazla ortağı var. Bize verdikleri mesajın devamını da Ankara Gar Katliamı’nda verdiler. O dönemde iktidarın kaybetmek üzere olduğu bir seçim sürecindeydik. Bu da yenilenen seçimler öncesinde yaşanan bu katliamların ortaklarından birinin AKP iktidarı olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor” dedi.     MA / Fırat Can Arslan