Tutuklama ve cezalar yıldırmadı 2022-06-23 09:02:17 DİYARBAKIR – Diyarbakır’da 15 meslektaşıyla birlikte tutuklanan Mezopotamya Ajansı editörü Aziz Oruç, hapis cezaları, tutuklama ve sınır hattında gördüğü işkenceye rağmen gazetecilikten vazgeçmedi.     Diyarbakır’da 8 Haziran’da polisler tarafından yapılan ev baskınlarında 20’si gazeteci toplam 22 kişi gözaltına alındı. Gazetecilerin çalıştıkları yapım şirketlerine de baskın düzenlenerek, bütün ekipmanlara el konuldu. Gazetecilik faaliyetleri suç sayılarak gözaltına alınan gazetecilerden 16’sı, 8 günlük gözaltı işlemlerinin ardından çıkarıldıkları mahkemece “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklandı. Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Aziz Oruç da tutuklanan gazeteciler arasında yer aldı.    YASAYA AYKIRI SORGU   Savcı, yasaya ve usule aykırı olarak Oruç'a "PKK bir terör örgütü müdür?" diye sordu. Savcı, avukatların soruya şerh düşmesi üzerine Oruç’un gazetecilik faaliyetleri, sanal medya paylaşımları, haber kaynakları ve meslektaşlarıyla yaptığı telefon görüşmeleri, ülkedeki gelişmelere dair yaptığı sokak röportajları ve bu röportajlarda sorduğu soruları suçlama konusu yaptı. Ayrıca, gazeteci Oruç’un daha önce yargılandığı ve beraat ettiği başka bir dosyadan alınan fotoğraf da suçlama konusu yapıldı.    8 gündür Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Oruç, daha önce de mesleki faaliyetlerinden kaynaklı birçok kez gözaltına alındı, tutuklandı ve ceza aldı.    İLK TUTUKLAMA VE BERAAT   Oruç, ilk gözaltı sürecini 2010-2011’de Denizli Pamukkale Üniversitesi’nde öğrencilik yaptığı dönemde yaşadı. Katıldığı eylem ve etkinlikler gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Oruç, 17 ay cezaevinde tutuklu kaldı. Oruç, söz konusu yargılamada “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" iddiasıyla 6 yıl 3 hapis cezasına çarptırıldı. Ancak Yargıtay’ın cezayı bozması üzerine yeniden başlayan yargılamada beraat kararı verildi.    MESLEĞE DİHA’DA BAŞLADI    Oruç, 2013 yılında Dicle Haber Ajansı'nda (DİHA) meslek hayatına başladı. Bu süreçte politika muhabirliği yapan Oruç, 28 Eylül 2015’te Diyarbakır’da “makul şüphe” gerekçesiyle 32 meslektaşıyla birlikte gözaltına alındı. Oruç, birlikte gözaltına alındığı kişilerle birlikte ifade işlemlerinin ardından serbest bırakıldı. Oruç'un yaşadıkları bunlarla sınırlı kalmadı. İlerleyen süreçte bir kez daha gözaltına alındı. Buna rağmen gazetecilik yapmayı sürdüren Oruç, DİHA’nın Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılması sonrası işsiz kaldı. Oruç, sonrasında Dicle Medya Haber Ajansı’nda (DİHABER) yeniden mesleki faaliyetlerini sürdürdü. Oruç, 14 Ağustos 2017 tarihinde iş yerine gittiği sırada polislerce önünü kesilerek bir kez daha gözaltına alındı ve serbest bırakıldı.     SINIRDA ÖLÜME TERK EDİLDİ   Hakkında açılan davalar nedeniyle Irak Federe Kürdistan Bölgesi’ne gitmek zorunda kalan Oruç, burada yaklaşık 3 yıl kaldı ve mesleki faaliyetlerini kesintisiz bir şekilde sürdürdü. Oruç, 10 Aralık 2019'da Avrupa’ya gitmek için İran üzerinden Ermenistan sınır kapısından geçmek istedi. Ancak Ermenistan’da kendisine izin verilmeyerek, İran’a teslim edildi. Türkiye sınırına tel örgüler üzerinde atılan Oruç, burada ölüme terk edildi. Kendi imkanlarıyla yürüyerek geldiği Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde gözaltına alınan Oruç, sonrasında tutuklandı ve 11 ay Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi’nde kaldı. Oruç'un söz konusu olaydan kaynaklı yargılaması halen sürüyor.    GERİ ADIM ATMADI   Tahliye olduktan sonra “Şimdi içerde kalanların sesi olma zamanı” diyerek yeniden mesleğe dönen Oruç'a, sanal medya paylaşımları gerekçesiyle "örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla Mart 2020’de 2 yıl 1 ay hapis cezası da verildi. Oruç, tüm bu süreçlerde politika alanı başta olmak üzere birçok alanda çok sayıda başarılı habere imza attı. Tüm baskı, gözaltı, tutuklama ve hapis cezalarına rağmen geri adım atmadı.     Gazeteci Meltem Oktay, DİHA döneminde birlikte çalıştığı Oruç'u anlattı.     'HEP HEDEFTEYDİ'   “Aziz gözaltı ve tutuklamalara karşı daha da hırçınlaşarak yazmaya devam edecek” diyen Oktay, Oruç’un gazetecilik tecrübelerini kısa sürede kavrayarak, mesleğini icra ettiğini söyledi. Oktay, “Aziz, sahada sorduğu sorularla aslında ne kadar konuya hakim olduğunu gösteriyor. Kısa sürede Amed il ve ilçeleri olmak üzere çevre illerde yaşanan hak ihlalleri ve Kürt siyasetiyle ilgili gündem yaratacak haberlere imza attı. Bu nedenle hep devletin hedefi haline geldi. Susturulmaya ve sindirilmeye çalışıldı” dedi.     Özgür basın kurumlarına yönelik 2015-2016 yılları arasında yoğunlaşan baskılardan Oruç'un da nasibini aldığını aktaran Oktay, "Bu dönemde KHK ile DİHA ve birçok yayın ve kurumunun kapısına mühür vuruldu. Basın erişim engeline maruz kaldı. Ancak her şartta özgür basın çalışanları yazmaya devam etti. Aziz de gözaltı ve tutuklamalara karşı yazdı ve yazmayı sürdürecek" diye konuştu.    ‘SUSMAYACAK’   Oktay, özgür basın üzerinde baskıların yeni olmadığına işaret ederek, "Özgür basın bugüne kadar birçok şeyi yaşayarak gördü. Gazeteleri bombalandı. Gazetecileri faili meçhule kurban gitti. Kurumları bir bütünen kapatıldı, erişim engelleri yapıldı. Tutuklama oldu. Gözaltı yaşandı. Ancak özgür basın hiç susmadı ve susmayacak. Yazmaya devam edecek. Yazdıklarının ne kadar haklı olduğunun farkındalar. Özgür basında bir gitti ama başkaları bu geleneği sürdürecektir. Yani ne kadar tutuklama olursa olsun ne kadar baskı uygularsa uygulansın özgür basın hep var olacak” ifadelerini kullandı.    MA / Mehmet Güleş