TİHV Van Temsilcisi: Kamu görevlileri suç işlemekte ısrarcı 2022-06-22 09:01:32   VAN - Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve şüpheli ölümlere ilişkin konuşan TİHV Van Temsilcisi Sevim Çiçek, iktidardan güç alan kamu görevlileri için “Suç işlemekte ısrarcı davranıyorlar” dedi.     Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine her gün yenisi ekleniyor. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre, cezaevlerinde 604’ü ağır bin 605 hasta tutuklu bulunuyor. Son iki yıl içerisinde tahliye ve tedavileri engellenen 59 tutuklu yaşamını yitirdi. Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) Günlük İnsan Hakları İhlali raporuna göre ise, sadece 2022 yılında en az 17 tutuklu yaşamını yitirdi. Özelikle hasta ve infazı yakılan tutukluların yaşadığı hak ihlallerine karşı ailelerin, Diyarbakır, Van, İzmir ve İstanbul’da başlattıkları Adalet Nöbeti ise sürüyor. TİHV Van Temsilcisi Sevim Çiçek, tutukluların sağlığa erişim konusunda ciddi zorluklar çektiğini belirterek, toplumdaki herkesin bu duruma duyarlı olması gerektiğini söyledi.   ‘ÖLÜM EVLERİ’   Cezaevlerinin sürekli hak ihlalleriyle gündeme geldiğini vurgulayan Çiçek, söz konusu ihlallerinin gün gittikçe artığını kaydetti. Tutukluların sadece özgürlüklerinde yoksun bırakılmaları dışında bütün haklarının askıya aldığını belirten Çiçek, yaşamını yitiren tutuklularla ilgili devletin cinayet suçu işlendiğini söyledi. Çiçek, “Cezaevlerinde tutukluların yaşam hakkı ihlallerinin çok fazla arttığını biliyoruz. Tutukluların nerdeyse dışarıyla bağlantısını kesmeye çalışıyorlar ve izole ediyorlar. Hasta tutuklular sağlığa erişemiyor. Devlet maalesef güvenlikçi politikaları bahane ederek bu tutumunu sürdürüyor. Binlerce kurumun açıklamalarına rağmen devlet bu durumu kaideye almıyor. Son dönmede birçok hasta tutuklu yaşamını yitirdi. Bunlara normal ölüm demek mümkün değil bunlar cinayettir ve devletin sorumluluğun göz ardı etmemek gerekiyor. Maalesef cezaevleri ölüm evlerine dönmüş durumdadır” dedi.   ‘İNSAN ONURUNA AYKIRI DAVRANIŞLAR’   Salgın döneminde tutukluların sağlığa erişme noktasında ciddi zorluklar yaşadığına dikkati çeken Çiçek, “Salgın döneminde tutuklular sağlığa erişimden mahrum bırakılmış ve hastanelere götürülmüyor. Götürüldüğü zaman ring araçlarıyla elleri kelepçeli bir şekilde götürülüyor ve kelepçeli muayene dayatmasında bulunuyorlar.  Sonrasında tutuklu cezaevine döndüğünde karantina koğuşuna alınıyor. Hatta hayatlarını tek başına idame edemeyecek tutuklulara bile bu şekilde bir muamele yapıyorlar. Bu uygulamadan dolayı tutuklular hasta olsalar bile hastaneye gitmemeyi tercih ediyorlar. Bu durum; insanlık onuruna uygun olamayan bu tavır ve davranışlardır.  Bu onur kırıcı muamele aslında en baştan en sonuna kadar sistematik ve yaygın bir şekilde cezaevlerinde görülmektedir. Sadece sağlık hakkı değil; besleneme, gıda ve hijyene ulaşım hakları da engellenmektedir” diye konuştu.   ‘ATK SİYASİ KARALAR VEREN BİR KURUM’   Adlı Tıp Kurumu’nun (ATK)  hasta tutukluları için “cezaevinde kalabilir” raporu verilmesinde iktidarın belirleyici olduğunu dile getiren Çiçek, şöyle devam etti: “ATK, tutukların gerçekten ihtiyaçları ya da sağlık durumları ilgili değil, siyasal iktidarın görüşleri doğrultusunda karar veren bir kuruma dönüştü.  Bu durumla ilgili ve birçok kurumun açıklamalarına rağmen herhangi bir sonuç alınmamıştır.  Kamu görevlileri görevlerini yerine getirirken insan onuruna saygı duyması gerekirken, sadece mevcut iktidarın politikasına göre hareket etmektedir” diye belirtti.    ‘SUÇ İŞLEYENLER GEREKLİ CEZAYI ALACAK’   Devletin cezaevlerinde sorumluluğunu yerine getirmediğini sözlerine ekleyen Çiçek, tutuklulardan intikam alınmaya çalışıldığını vurguladı. Cezaevlerinde yaşanan hukuksuz uygulamaların son bulması için gerekli kurumlarını görevlerini yerine getirmesi için herkesin ses çıkarması gerektiğini de dile getiren Çiçek, sözlerini şöyle tamamladı: “Yetkili kamu görevlileri suç işlemekte ısrarcı davranıyor.  İnsanların cezaevinde olması onun bütün haklarına el koymak anlamına gelmiyor. Burada herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek zorundadır.  Sorumlular şunu unutmasın, elbet bu günler geçecektir. İleriki süreçlerde bu ihaleleri gerçekleştirilenler ve suç işleyenlerle ilgi gerekli cezayı almaları için insan hakları savunucuları olarak mücadele edeceğiz.  Tutuklulara dayatılanlar insani ve hukuki değildir, suçtur. Bundan dolayı İnsan onuruna yakışmayan hiçbir uygulamayı kabul etmiyoruz. Toplumdaki herkesi duyarlı olmaya çağırıyoruz.”