Av. Ertak: Göçler en fazla çocukları etkiliyor 2022-06-12 14:10:05   ANKARA - Çocukların yaşadıkları sorunların tartışıldığı “Çocukluk Algısı ve Çocuk Politikalarında Yeni Arayışlar” sempozyumunda konuşan Av. Çiğdem Ertak, savaş sonrası yaşanan göçlerin en fazla çocukları etkilendiğini belirtti.    Halkların Demokratik Partisi (HDP) Çocuk Komisyonu’nun “Çocukluk Algısı ve Çocuk Politikalarında Yeni Arayışları” sempozyumu Ankara’daki Starton Otel’de ikinci gününde devam ediyor. Akademisyen, yazar ve aydınların sunum yapacağı sempozyuma, ikinci günde de çok sayıda kişi katıldı.     SAVAŞLARIN ÇOCUKLARA ETKİSİ     Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi üyesi avukat Çiğdem Ertak, “Çocukların maruz kaldığı sorunlar” başlığıyla yapılan sunumda konuştu. Savaşlara, iklim krizlerine, göçlere değinen Ertak, savaşların ve krizlerin artmasıyla göçlerin de artacağını ifade etti. Suriye'de yaşanan savaş sonucunda milyonlarca kişinin ülkeyi terk etmek zorunda kaldığına dikkati çeken Ertak, Ukrayna’da da savaştan kaynaklı milyonlarca göçün yaşandığını kaydetti. Göçün en fazla çocukları etkilediğini ve en fazla çocukların göç etmek zorunda kaldığını aktaran Ertak, “Rakamlara daha az girmeye çalışıyorum. Sayılar yaşamlarını anlamak için kıymetli olsa da göç eden her bir çocuk ve bireyin insan olduğu ve ayrı bir öyküsü olduğunu unutmamıza neden oluyor. O nedenle sayılara çok girmeden daha bütünlüklü ele alınması gerektiğini düşünüyorum” diye belirtti.   GÖÇ YOLUNDA YAŞANAN İHLALLER     Çocukların göç yollarında yaşam hakkı ihlallerine maruz kaldığını söyleyen Ertak, “Çocukların ayrımcılıklara maruz kalıp kalmadıklarına, varlıklarının kabul edilip edilmediklerine, anadillerinde eğitim alıp almadıklarına bakmak gerek. Henüz göç yolunda sömürü, şiddet ve hak ihlallerine de maruz kaldıklarını belirtebiliriz. Türkiye’de yaşayan mültecilere bir bütün olarak baktığımızda bunların yarısını çocuklar oluşturmakta. Bunca yıldan sonra bile hala kayıt sorunu yaşadıklarını ve varlıklarını kabul ettirmeye çalışmaları gibi bir soruna maruz kaldıklarını söyleyebiliriz. Ucuz işgücü olarak kullanılıp çok ağır şartlarda çalıştırılıyorlar. Okullarda, akran zorbalığına, öğretmenlerin ayrımcılıklarına maruz kalıyorlar ve bunların sonucunda ağır travmalara maruz kalıyorlar. Türkiye’de iç göçe de dikkat çekmek istiyorum; Örneğin sokağa çıkma yasakları sırasında Diyarbakır’da yerinden edilen çocuklar temel ihtiyaçlarına, eğitim ihtiyacına erişememe sorunu yaşadı” şeklinde konuştu.   MÜLTECİ DÜŞMANLIĞI   Türkiye’de mülteci düşmanlığı olduğuna dikkati çeken Ertak, “Nüfuslarının fazlalığından kaynaklı ağırlıklı olarak Suriyeliler üzerinden sürdürülen bir mülteci düşmanlığı var. Ülkede gelişen tüm olumsuzlukların sebebi onlarmış gibi söylemler gelişiyor. Mülteciler suça karışmama eğilimi gösteriyorlar ancak safsatalar yoluyla böyle söylemler gelişebiliyor. Fakat burada ilginç olan bu söylemlerin karşılık bulması. Bu mantık dışı söylemlere inanılmasıyla yabancı düşmanlığı gelişiyor. AB’nin mülteci politikasında mülteci ayrımı yapması, bu meselenin başka bir boyutu” diye belirtti.   DUYGULARIN ANAVATANI     Ardından “Bağımlılık ve çocuk” başlığıyla bir sunum yapan Nöropsikolog Mahsun Aydın,  “Bilmediğimiz şeyler bizim için bir kaygı unsuru. Bizim de tüm duygularımızın anavatanı çocukluktur. İnsanlığın belli evreleri vardır. Bağımlılığın biyolojik bir boyutu var ama sosyal bir boyutu da var. Bağımlılığın kendi duygularımız üzerindeki kontrol kaybı olarak tanımlıyoruz. Çünkü davranışlarımızın kontrolü bizden çıkıyor. İnsanın kendi ana vatanı biraz da biyolojidir. Sonrasında sosyalleşiyoruz ve daha kültürel bir yapı içinde ilerliyoruz” ifadelerini kullandı.   ‘SAĞLIK BİLGİSİ TOPLUMSALLAŞMALI’   Çocuk Sağlığı ve Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Gözde Çeliksöz ise, “Sağlık sistemi ve çocuk” başlıklı bir konuşma yaptı. Çeliksöz, “Sağlıkta dönüşüm süreci 2003 yılından beri başladı Türkiye’de. Daha önce bir, iki ve üçüncü şekilde olan sağlık sistemi ortadan kalktı” dedi. Aile hekimlerinin çocuk hastalıklarına erken teşhis konulmasında önemli olduğunu işaret eden Çeliksöz, sağlıkta dönüşüm programıyla aile hekimliklerinde birçok hizmetin aksadığını söyledi. Çeliksöz, “Özyeterlilik ve özsavunma koşullarına sahip olmamız gerekir. Sağlık bilgisi toplumsallaşmalı. Sağlıkta demokrasi sağlanmalı” diye belirtti.    SİYASETİN ÇOCUK ALGISI   Hukukçu ve siyasetçi Şenal Sarıhan da “Siyasetin çocuk algısı” başlıklı sunum yaptı. Çocukların siyaset kurumunun umurunda olmadığına dikkati çeken Sarıhan, Meclis’te yalnızca 23 Nisan’da çocukların kabul edildiğini ifade etti. Sarıhan, AKP’nin hazırladığı “Çocuk Koruma Kanunu”na değinerek, CHP ve diğer siyasi partilerin de bu noktada bir hazırlıkları olmadığını kaydetti. Sarıhan, “Kendi devletinde ‘çocuk gelin’ sorununu çözememiş bir ülke Suriye’deki ‘çocuk gelinlerin’ sorununu da elbette çözemez. 18 yaş altındaki çocukların hiçbir şekilde çalıştırılamayacağına yönelik bir kanun çıkaramamış. Yaşam hakkıyla siyasetin ilgilenmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.   Sunumların ardından soru-cevap kısmına geçildi. Soruların yanıtlanmasının ardından sempozyuma bir saatlik öğlen arası verildi.