Demir: Savaşa karşı ortak mücadele edilmeli 2022-06-04 09:05:20   İSTANBUL - Savaş politikaları ve muhalefete dönük baskılarının Öcalan üzerindeki tecrit ile bağı olduğunu belirten HDK Eşsözcüsü Esengül Demir, “Muhalefetin, geleceği birlikte inşa etmesi için topyekun bir şekilde tavır sergilemesi ve ortak mücadele etmesi gerekiyor” dedi.   Türkiye’nin KDP ortaklığıyla Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki Zap, Metina ve Avaşîn bölgelerine yönelik 17 Nisan’da başlattığı saldırılar devam ederken, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik yeni saldırıların sinyalini verdi.    Savaş politikasında ısrar eden iktidar, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi ağırlaştırdı, ülkeyi ekonomik, siyasal ve toplumsal krizlere sürükledi, iç siyasette ise toplumsal ve siyasal muhalefete dönük baskıyı yoğunlaştırdı.    Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Esengül Demir, AKP iktidarının ülke içerisinde muhalefete dönük tutumunu, sınır ötesinde yürüttüğü saldırıyı ve Öcalan üzerindeki tecridi değerlendirdi.   ÇÖKTÜRME PLANI    Demir, Türkiye’nin Kürt kazanımlarına dönük başlattığı savaş konseptinin, 2014 yılında yapılan MGK toplantısında alınan “Çöktürme Planı” ile devreye konulduğunu hatırlatarak, savaşın Türkiye’yi sosyal, siyasal ve ekonomik krizlerin yaşandığı çok kaotik bir sürece sürüklediğini ifade etti. Demir, “Sadece Kürtler ve HDP’ye değil muhalif tüm kesimlere saldırılar arttı. Bugün hissedilen en büyük kriz, tartışmasız ekonomik kriz. Halkın yaşadığı en büyük problem açlık, yoksulluk, güvencesizlik ve geleceksizlik oldu ve AKP 10 yıllık süreçte halkı bu durumda birleştirdi” dedi.    SAVAŞIN ÜLKEDEKİ BOYUTU   Korkuyla, sindirmeyle toplumun kontrol edilmeye çalışıldığını, savaştan en fazla etkilenen kesimlerin muhalif sivil toplum örgütleri ve siyasi kurumlar olduğunu hatırlatan Demir, bu yapılara karşı topyekun bir savaş başlatıldığını ve çok sayıda kişiye ağır cezalar verildiğini söyledi. Demir, “Bu tablo dışarıda yürütülen savaşın içerideki boyutudur” dedi.   KURTULUŞ TOPLUMSAL MUHALEFETTE    İktidarın tüm saldırılarına rağmen toplumsal muhalefetin direndiğini ifade eden Demir, iktidardan kurtulmanın toplumsal muhalefetle mümkün olabileceğini aktardı. HDK olarak gelinen noktada toplumsal muhalefeti birleştirmeye çalıştırdıklarını aktaran Demir, “Bugün parçalı bir mücadele yürütülüyor. Oysa bu parçalı duruş, saldırılar karşısında savunmasız kılar. Muhalefetin geleceği birlikte inşa etmesi için topyekun bir şekilde tavır sergilemesi ve ortak mücadele etmesi gerekiyor. Son bir yıldır bunun için bir ivme kazanmış olsa da seçim süreciyle beraber tek başına odak olmak için kitleleri etkileyeceğini düşünerek yeniden bir ayrışmaya, farklı farklı güç dengeleri oluşturmaya başlandı. Seçim ittifakları var ama seçim gibi kısa vadeli, çözümü olmayacak, köklü değişime neden olmayacak bu tarz ittifakların, toplumun ihtiyaçlarına cevap olacağını düşünmüyoruz” diye belirtti.    ‘YENİ BİR BARIŞ SÜRECİNE İHTİYAÇ VAR’   Sorunun savaşla çözülemeyeceğini dile getiren Demir, Kürtlerin kendi mücadelesini küresel bir noktaya evriltiğinin altını çizdi. Demir, “Böylesine küresel çapta büyüyen bir Kürt özgürlük mücadelesi varken, onun karşısında sadece askeri politikalarla sonuç alması mümkün değildir. Türkiye bunu defalarca denedi. Türkiye bundan da sonuç alamayacak” dedi.   ‘TECRİDE SESSİZ KALDIĞIMIZ SÜRECE…’   İktidarın, toplumsal muhalefet üzerindeki baskılarını bu kadar rahat bir şekilde hayata geçirmesi, yaşanan hukuksuzluklar ve sınır ötesi savaş halinin bu kadar rahat bir şekilde derinleştirmesinin, ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile yakından bağı olduğuna işaret eden Demir, “Öcalan üzerindeki ağır tecride sessiz kaldığımız sürece biz ve bizim dışımızda siyaset yapan aktörlere, yapılara ve bütün topluma aslında aynı şekilde tecrit uygulanıyor” ifadelerini kullandı.      ‘KÜRTLERİN VAZGEÇME NİYETİ YOK’   Kürtlerin ortak demokratik mücadeleden vazgeçme niyetlerinin olmadığını kaydeden Demir, şunları söyledi: “Öcalan birkaç yıldır ne avukatları ne ailesiyle ne de siyaset ile bağı kurulacak olan yapılarla hiçbir şekilde görüştürülmüyor. Bu Kürt halkının mücadele azmi ve direncini koparmaya dönüktür. Öcalan üzerindeki tecridin bütün cezaevlerine yayıldığını biliyoruz. Öcalan’la benzer koşullarda bulunan binlerce siyasi tutsak var. Hasta mahpuslar tedavi edilmiyor. Bununla ilgili kamuoyunun yapmış olduğu tüm çalışmalara kulaklar tıkanmış durumda. Bu bahsettiğimiz topyekun bir şekilde ki o savaş konseptinin yansımaları Öcalan ile bağlantılıdır. Eğer bu tecritle bağı olan politikalara karşı hem Kürt muhalefetini hem de Türk muhalefetini bir araya getirebilirsek Erdoğan ve AKP iktidarı sarsılacaktır.”   TÜRKİYE’NİN SURİYE TEHTİDİ   Demir, Türkiye’nin Kürt kazanımlarına karşı uluslararası güçlerden destek alarak sınır ötesi saldırıları sürdürmesinin, yayılmacı politikanın yanı sıra artık kalıcı olma hedefinin de olduğunu belirtti. Suriye’ye dönük saldırıları hatırlatan Demir, “Daha önce Efrîn’e saldırarak orayı işgal etti. Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik sürdürdüğü operasyonlarla; Barzani ailesiyle yapılan özel sözleşmeler ve antlaşmalarla oraya yerleşiyor artık. Türkiye’nin uzun vadede oradaki pozisyonu kalıcı olmasa bile Kürtlere ve kazanımlarına verdiği zarar açısından düşündüğümüzde uluslararası güçlerin Türkiye’ye desteğinin süreceğini düşünüyorum. Uluslararası güçler tarafından kullanılan Türkiye’yle işi bittiğinde onları oradan çıkaracaktır” dedi.   ‘SONUÇ VERMEYECEKTİR’   Türkiye’nin Rojava işgalini genişleterek ve Suriye’de bir hat oluşturarak, yeni bir yaşam inşa etme sürecinin önünü kesip oralara mültecilerle bir “Arap Kemeri” kurma hedefinin olduğunu kaydeden Demir, “Bunun sonuç alacağını düşünmüyorum, çünkü Kuzey ve Doğu Suriye’de çok ciddi anlamda; Arap aşiretlerini dahil olduğu, kadınlarda çok büyük bir değişimin olduğu ve Türkiye’nin Osmanlı’dan gelen ve Arapların sömürge olarak yorumladığı bir reaksiyon var. Arap toplumunun önceden Özerk Yönetim’de yeni bir gelecek görmüş olma durumu var. Buna dair Arap aydınlarının çeşitli açıklaması oldu bu işgal girişimi için. Hatta Türkiye’nin bu girişimine karşı topyekun bir mücadele ve ortak bir muhalefet etme çağrıları oldu. Bundan dolayı Türkiye’nin bu girişiminin sonuç vereceğini düşünmüyorum” diye konuştu.   MA / Ergin Çağlar - Mehmet Aslan