Eline sıkıştırılan kelepçe tornavida ile çıkarıldı 2022-05-31 15:49:36 İSTANBUL - Polislerce fiziki şiddete maruz kalarak gözaltına alınan tutuklu yakını Fince Akman’a takılan ve sıkıştırılan kelepçe tornavida ile açıldı. Akman gördüğü şiddet karşısında “Ne yaparlarsa yapsınlar direneceğim” dedi.   Adalet Nöbeti’ndeki anneler gözaltında maruz kaldıkları polisin fiziki şiddetine dair Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı gerçekleştirdi. Açıklamaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV) İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, Marmara Tutuklu ve Hükümlü Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MATUHAYDER) Eş Başkanları Nesim Özkan ve Esen Çelik ile çok sayıda ÖHD avukatı katıldı.   Açıklamada konuşan tutuklu yakınlarından Fince Akman, polis tarafından gözaltına alındıktan sonra yaşadıklarını şöyle aktardı: “Bizi zorla arabaya bindirdiler. Kıpırdayamadım. Tülbendimi ağzıma bağladı. Beni boğmaya çalıştı. Bize işkence uyguladılar. Düşmemek için elimi arabanın bir ucuna attım, polis, elime vurdu. Daha sonra başka bir poliste, ‘sen vuramıyorsun bırak ben vururum’ dedi. Bir polis diziyle karnımın üzerine bastı. Bir baktık 4 tane polis üstüme toplandı. Polis bana ‘devletin gücünü gördünüz mü’ dedi.”    ‘BASTONLA BİLE OLSA YİNE GELECEĞİM’   Bu yaşananların onları yıldıramayacağını söyleyen Akman, “Ne yaparlarsa yapsınlar direneceğim. Bastonla bile olsa yine de adliye önüne gideceğim. Bize, gülerek, ‘devlet güçlüdür devleti yenemezsiniz’ dediler. Onlar, silahlarıyla tanklarıyla toplarıyla gelseler yine bizi yenemezler. Biz cesaretimize yeter bize. Onların önünde boyun eğmeyeceğiz” dedi. Akman, “Biz, hastaneye götürdüler, polis bize, hastanede bir şey söylemeyeceksin’ dediler. Hastaneye götürdükleri zaman, bana yine, ‘bir şey söylemeyeceksin’ diyorlardı. Ben arabadan iner inmez. Hastanede bağırdım, Çağlayan Adliyesi önünde adalet nöbeti tuttuğumuzu bağırarak söyledim. Bizi çeken halkı da polisler tehdit etti. Biz çocuklarımızı istiyoruz” ifadelerini kullandı.    ‘ADALET ARIYORUZ’   Tutuklu yakınlarından Kumru Akgül, her hafta yaptıkları nöbetlerinde yaşadıklarını şöyle aktardı: “Gözaltına almaya çalışan polisler elimi kelepçelemek istediler. Başımı eğmeye çalıştılar, boynumda fıtık olduğunu söyledim ve ben onlara başımı eğdirmem” dedi. Onu gözaltına alan polislerin hepsinin 20’li yaşlarda olduğunu söyleyen Akgül, “Onlara 'utanmıyor musunuz dedim, bana ‘sus bu ülkeyi terk et’ dediler. ‘Benim bu ülkeyi terk etmeye niyetim yok’ dedim. Su istedim vermediler, parayla da vermediler. Çok işkenceye maruz kaldık dört anne olarak. Adaleti arıyoruz, zindanlardan tabut çıkmasını istemiyorum, İstanbul’da herkesin yeri var dört annenin mi yeri yok, bu adaletsizlik, hukuksuzluk değil mi dedim” diye aktardı.    Polislerin kızı Jiyan’ın isminin anlamını sorduğunu aktaran Akgül, “Jiyan çiçeka Kürdistan’dır, deyince beni dövmeye çalıştılar” ifadelerini kullandı.   6 SAAT ARABADA BEKLETİLDİLER   Hangi hastaneye götürüldüklerinin bilmediklerini söyleyen Akgül, “6 saat arabanın içinde bekletildik. Astımım var dediğimde polisler bana ‘Çağlayan’da nefesin vardı burada mı yok’ dedi. Anneyi döve döve bayılttılar, zorla bir kek aldık Fince anneye. Bize, ‘hem işgal ediyorsunuz hem de yemek mi istiyorsunuz’ dediler” dedi.    ‘İŞKENCEYE MARUZ KALDIK’   Doktor muayenesi esnasında polislerin zorla odaya girmeye çalıştıklarını belirten Akgül,  karakolda iki saat bekletildiklerini, telefonlarının verilmediğini, avukatlarını aramalarına da izin vermediklerini aktardı. Akgül, “Çok hakaret ettiler bize. Hastaneden getirilirken de işkenceye maruz kaldık. Avukatlar gelmeyinceye kadar telefonlarımızı vermediler. Bizi ülkeyi terk etmekle tehdit ettiler, küfürlere, işkenceye maruz kaldık. Bunu kabul etmiyoruz, ne gerekirse yapacağız. Onlara, ‘haftaya da Çağlayan’dayım’ dedim.”   ‘ANNELERİNİ YANINDAYIZ’   THİV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, cezaevinde yaşan hak ihlallerine karşı mücadelenin annelerin elleriyle olduğunu vurguladı. Efe, “Bu aslında ülkedeki her şeyin bir aynası durumudur. En haklı ve meşru mücadele annelerin yürüttüğü mücadeledir. Annelerin sokağa çıkmamaları, onların adalet arayışını sokakta kendi elleriyle ikamet etmelerini çalışmalarını anlamak gerekiyor. Çocuklarına yapılanlardan avukatları ve onlardan başkası görmemektedir. İşkence bir suç fiilidir. Aynı zamanda düşünce ve ifade özgürlüğüne karşısında örgütlenmesine izin vermemede ayrı bir suçtur. İnsan hakları olarak biz annelerin yanındayız” dedi.    MUHATTAP YOK   MATUHAYDER Eşbaşkanı Esin Çelik, annelerin cezaevinde yaşanan ölümlerden dolayı ve hak ihlallerinden dolayı adalet nöbeti başlattıklarını ifade etti. Beşiri Cezaevinde hayatını kaybeden Sıddık Uğur’u anımsatan Çelik, şunları söyledi: “Bu çıkan cenazelerini ve yaşanan ölümlerin doğal ölümler olmadığın bizler biliyoruz. Bundan dolayı hiçbir zaman normal görmedik. Normalde görmeyeceğiz. Hak ihlallerinin kaldırılması için anneler, sürekli bir muhatap arıyorlar. Ama muhatap bulamadılar. Bu dayatılan çözümsüzlük muhatapsızlık onları Diyarbakır, Van, İzmir ve son olarak İstanbul’da ‘Adalet Nöbeti’ başlatmaya sevk etti. Dernek olarak bizde annelerin yanındayız. Bu durumun takipçisi olacağız” diye belirtti.    HERGÜN ÖLÜM HABERLERİ   Tutukluların “tecrit” edildiğine dikkat çeken HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, tecridin bir insanlık suçu olduğunu ifade etti. Ersoy, “İktidar döneminde artık işkenceler yeterli bulunmuyor. Gittiğimiz bütün cezaevlerinde gördüğümüz. Ocak’tan itibaren ya cezaevleri müdürleri değiştirilmiş. Yada baş gardiyanlar değiştirilmiş, yada savcılar değiştirilmiş.  Ve bütün cezaevlerinde neredeyse her gün ölüm haberleriyle karşılaşıyoruz” dedi.   MERDİVENLERDEN İTİLDİ   Tutuklu yakınlarının yaptıkları eylemin “meşru” olduğunu ifade eden Ersoy, yapılan müdahalenin tamamen, anneleri düşman olarak bir iktidarın sonucu olduğunu belirtti. Ersoy, “Çevik kuvvet amiri anne derdini anlatmaya çalışırken, anneye, ‘konuşma kes sesini kadın’ deyip bağırması başlayan ve gözaltı sokulana kadar, ‘alırsanız alın’ dediği halde anneler, gözaltı aracında bir annenin düşürüldüğünü ben bizzat gördüm. Polis anneyi, merdivenlere doğru itti. Bizzat kendim tanık oldum. Bizim mücadelemiz faşizme karşı hakikat mücadelesidir bundan bir adım bile geri adım atmayacağız” diye aktardı.    ‘İŞKENCE HABERLERİ’   ÖHD üyesi avukat Şehriban Kara, Türkiye’de tutukluların uzun süredir yaşadıkları hak ihlalleri adalet ve güvenliği sağlamanın dışına çıkarak, tutukluların hak ihlallerine ve yaşamların kaybetmelerine neden olduğuna işaret etti. Kara, “Bu pratiğin sonuçlarını artık neredeyse her hafta kamuoyuna yansıyan işkence haberleri ve hapishanelerden çıkan cenazelerle hep birlikte görüyoruz” diye belirtti.    ‘HUKUKA AYKIRI MÜDAHALE’   Yaşanan hak ihlallerine karşı etkin bir soruşturma yürütülmediğini ifade eden Kara, Adalet Bakanlığının bu hak ihlallerine karşı inkar edici açıklamalar yaptığını söyledi. Kara, “Yakınları bulunan anneler İzmir, Van, Diyarbakır ve İstanbul’da adliye önlerinde adalet nöbeti tutmaya başladılar. Bilindiği üzere Anayasanın 34. maddesine göre herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Tam olarak bu haklarını kullanmak üzere Çağlayan adliyesinde toplanan annelerin İstanbul’da tutmak istedikleri adalet nöbetine hukuka aykırı ilk müdahale Mart ayında Kâğıthane Kaymakamlığından gelmiş ve annelerin anayasal hakları hukuka aykırı bir kararla yasaklanmıştır” dedi.   KELEPÇE TORNAVİDAYLA AÇILDI   Adalet Nöbeti tutan tutuklu yakınlarının adliyeye girer girmez polisin onlara müdahale ettiğini aktaran Kara, kafeye oturdukları sırada “işkence” ile gözaltına alındıklarını belirtti. Kara, “Akman’ın eline takılan plastik kelepçe o derece sıkılmıştır ki kolluk açmak için tornavida kullanmak zorunda kalmıştır. Fince Akman bu işlemler esnasında baygınlık geçirmiştir. Kumri Akgül astım hastası olmasına ve bu durumu bildirmesine rağmen başına bastırılarak gözaltına alındı” dedi.   ETKİLİ SORUŞTURMA VURGUSU   Kara, idari pratik haline gelen işkence suçunun işlenmesine son verilmesini, bu suçun işlenmesine iştirak eden görevlilerin görevlerinden alınması ve işledikleri fiiller nedeniyle haklarında etkili bir soruşturma ve yargılama süreci yürütülmesini talep etti.