AKP 27 Mayıs Darbesi politikalarını uyguluyor 2022-05-27 09:39:29   ANKARA - Türkiye tarihine ilk askeri darbe olarak kayda geçen 27 Mayıs 1960 darbesi üzerinden 62 yıl geçse de dönemin mağduru olan siyasi gelenekten geldiğini ileri süren AKP bugün aynı yol ve yöntemleri deniyor.    Türkiye tarihinin ilk askeri darbesi olarak kayıtlara geçen 27 Mayıs 1960 darbesinin üzerinden 62 yıl geçti. Çok partili hayata geçiş süreci olarak kabul edilen Demokrat Parti'nin (DP) iktidara gelmesi ve sonrasında yapılan darbeyle birlikte aradan geçen 62 yılda Türkiye yeniden "tek parti" rejimiyle yönetiliyor. Kendisini 60 darbesinin mağduru olan siyasi çizginin devamı olarak tanımlayan AKP'nin 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan kontrollü askeri kalkışmayla birlikte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni hayata geçirdi. Tek kişinin eline teslim edilen Türkiye yeniden 1960’ların ruhunu yaşattı.     DP’nin, Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) ayrılması ve iktidara gelmesiyle muhaliflere baskıları arttırması bugün ise o dönemin mağduru olduğunu ileri süren siyasi çizgi AKP tarafından dayatılıyor.  Başbakan Adnan Menderes ve arkadaşlarının askeri cunta tarafından idam edilmesi ve Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçmesiyle sonuçlanan darbe bugün AKP, MHP ve yer yer CHP’nin de endekslenmesiyle muhalifler ve Kürt siyasetçilerin tasfiyesine yönelik bir politik hatta dönüşmüş durumda.   Milletvekilleri 1960’da Meclis’ten çıkarılan, Genel Başkanları İsmet İnönü’ye 12 oturum men cezası verilen CHP, tarihten ders çıkarmayarak Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının ve tutuklanmalarının da sorumlusu oldu. 1960 Darbesi’nin mağduru olduğunu belirten siyasi gelenek AKP ise bugün askeri darbe bildirisini okuyan Alpay Alparslan Türkeş’in kurduğu MHP ile ittifak içerisinde “tek parti” yönetimini kurumsallaştırmaya çalışıyor.   AKP’NİN 8-7 EYLÜL’Ü   Darbe koşullarını hazırlayan gelişmelerin birçoğu AKP’nin 2015 sonrası döneminde de kendini gösterdi. Türkiye'nin en kanlı olaylarından biri olan, Rumlara karşı bir katliama dönüşen ve DP döneminde yaşanan 6-7 Eylül Katliamı, bu kez AKP döneminde 7-8 Eylül 2015 tarihinde Kürtlere karşı yaşandı. Kürt sorununda yeniden güvenlik politikalarını devreye koyan AKP’nin toplumda yükselttiği militarizmle çatışmalar gerekçe gösterilerek, Kürtlerin ev ve işyerlerine yönelik saldırılar gerçekleşti. Saldırılarda Kürtler yerlerinden yurtlarından edilirken, HDP Genel Merkezi ve Gül Kitapevi'nin yakılması olaylarında da olduğu gibi yeni Madımak Katliamı’nı yenilenmek istendi. HDP'nin açıkladığı rapora göre toplam 7 Eylül’de 128 merkeze saldırı gerçekleşirken, saldırılarda 178 bina hasar gördü. Yine; HDP il ve ilçe binalarına toplam 305 ırkçı saldırı gerçekleşirken bu saldırılar sırasında da çok sayıda HDP'li darp edilerek gözaltına alındı.    1960’DA 49’LAR BUGÜN KOBANÊ DAVASI   Pek konuşulmayan ama tarihe 49’lar Davası olarak geçen Kürt aydın ve öğrencilerinin yargılanması da 1960 Askeri Darbesi sonrası gelişti. Söz konusu dava, Mart 1959'da Irak'ta bazı Türkmenlerin ölümüne yol açan gelişmelere misilleme olarak tutuklanan Kürt aydın ve öğrencilerinin yargılamalarını içeriyordu. Hakkında dava açılan Musa Anter'e destek verdikleri tespit edilen 50 Kürt genç ve aydını gözaltına alındı. Serbest bırakılan sanıklardan Mehmet Emin Batu mide kanamasından yaşamını yitirince geriye 49 kişi kaldı ve dava bu sayıyla tarihe geçti.   Bugün de AKP ve MHP ortaklığıyla, 6-8 Ekim Kobanê eylemleri gerekçe gösterilerek 108 isim hakkında dava açıldı, aralarında HDP’li seçilmişler, Kürt siyasetçiler ve dostları yargılanırken, oluşturulan iktidar medyası eliyle de linç kampanyalarını devam ediyor.   AKP’NİN SİVAS KAMPI    27 Mayısçıların Kürtlere yönelik bir diğer uygulaması sürgün politikasını ise AKP ve MHP ittifakı, 2015-2016 yılında ilan edilen sokağa çıkma yasaklarıyla uyguladı. Hakkari, Van, Siirt, Mardin, Diyarbakır gibi bölgenin sınır kentlerinde Barzani hareketine destek eylemleri yapıldığı iddiaları sonucu 1 Haziran’da 1960'ta, toplam 485 kişi tutuklanarak, Sivas-Kabakyazı'da açık arazide kurulan bir kampa kapatıldı. Dönemin gazetelerinde, Kürtler hedef gösterilirken, bu kampa ilişkin ise herhangi bir habere yer verilmedi. Kampta tutulan Kürtlerin mallarına el konuldu. Sivas Kampı'nda tutulanların bir bölümü, sürgün edildi. Sürgüne gidecek 54'ü DP'li, biri Cumhuriyetçi Köylü Millet Parti'li 55 Kürt, "Babam Şarkın cellâdıydı, ben de sizin cellâdınız olacağım" sözleriyle övünen İçişleri Bakanı Muharrem İhsan Kızıloğlu tarafından seçildi.   AKP-MHP ittifakı ise ilki 16 Ağustos 2015’te Varto’da ilan edilen sokağa çıkma yasağı, 2016 yılına kadar sürdü. Silopi, Cizre, Nusaybin, İdil, Hakkari, Batman, Yüksekova, Bulanık, Edremit, İpekyolu, Sur, Silvan, Lice, Doğubayazıt ve Hizan’da “sokağa çıkma yasakları” ilan edildi. TİHV’in bu dönem kayıtlarına göre, aralarında kadınların ve çocuklarında olduğu en az 310 sivil hayatını kaybetti. Bir milyonu aşkın insan göçertildi. Sokağa çıkma yasaklarında da bölge halkını hedef gösteren, iktidarı meşrulaştıran medya ayağı da unutulmadı.   KÜRT İNKARCISI CİZRE SOKAKLARINDA    O dönemin politikasını esas alan ve Kürt halkının tüm değerlerini ortadan kaldırmayı hedefleyen AKP’nin atadığı Cizre kayyımı 27 Mayıs Darbesi’nin 62’nci yıldönümünde Kürt inkarcısı ve darbeci Cemal Gürsel’in adını bir sokağa verdi. 45 yıl boyunca askeri görevlerde bulunan Gürsel, 27 Mayıs 1960 yılında yapılan askeri darbenin kurduğu “Milli Birlik Komitesinin” başında bulundu. Darbesiyle birlikte Cumhurbaşkanı olan Gürsel, Ankara sokaklarına, “Kürdüm diyenin yüzüne tükürün! Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel” yazılı pankartlar astırmıştı. Gürsel, darbenin ardından gittiği Diyarbakır’da, halka “Size Kürt diyenin yüzüne tükürünüz!” diye seslenmişti.    O dönem ile AKP dönemi arasında bazı benzerlikler şöyle:   * 7 Aralık 1945'te, CHP'den ihraç edilen Celâl Bayar, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan ile Demokrat Parti'yi kuran Adnan Menderes ve arkadaşları varlıklı yapıları nedeniyle toprak ağalarına dayanarak sermayeyi kontrol etti. AKP de MÜSİAD ve yeni sermaye birikimi ile Türkiye'deki sermaye yapısını değiştirdi ve 21 yıllık iktidarında sermayeyi tekelinde topladı.   * DP, CHP'nin açtığı "imam hatip kurslarını", İmam Hatip Liselerine dönüştürdü. AKP bu liseleri ve bu liselerde yetişen kadroları Türkiye'nin tamamına hakim kıldı.    * Demokrat Parti'nin kendi rejimini kurmaya yönelik baskılarına benzer şekilde AKP'de kendi rejimini kurmak için muhalefeti sindirmeye başladı.   * Demokrat Parti Kore'ye asker gönderip, Komünizme Mücadele Derneklerini çoğaltırken, AKP'de de Suriye iç savaşına müdahil oldu. AKP, aynı zamanda Kürtlere karşı saldırıları yoğunlaştırdı ve böylece Türkiye içinde ve dışında savaşa dahil olan bir ülke haline geldi.   * Demokrat Parti, CHP'nin "tek parti" anlayışına karşı mücadele etmesine rağmen AKP, tek parti iktidarını kurmak için CHP ve İnönü dönemini referans aldı.   MA / Berivan Altan