AYM’nin Tuğluk ve Tuncel kararına tepki: Siyasetin, yargıya döndüğü bir dönemdeyiz 2022-05-25 10:05:02   ANKARA - AYM’nin Tuğluk ve Tuncel’in ikinci kez tutuklama kararına bireysel başvuruyu reddetmesine tepki gösteren avukat Reyhan Yalçındağ, “Artık yargının siyasallaştığı değil, siyasetin, yargıya döndüğü bir dönemdeyiz” dedi.     Anayasa Mahkemesi (AYM), halen cezaevinde olan Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski milletvekili Aysel Tuğluk ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel hakkında 6-8 Ekim Kobanê Davası kapsamında ikinci kez tutuklanmasıyla ilgili bireysel başvuruyu da reddetti.    AYM’ye davaya dair yazı gönderen Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, Aysel Tuğluk'un kesinleşen 10 yıl hapis cezasının, Sebahat Tuncel'in ise Diyarbakır'daki tutuklama kararının infaz edildiğini, Kobanê soruşturması kapsamında verilen tutuklama kararlarının ise henüz infaz edilmediğini belirtti.   Esasa girmeden tutuklamanın “siyasi” olduğu iddiasını incelemeyen AYM, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nde kendisine gelen bilgiyi esas alarak, gerekçesinde Tuğluk ve Tuncel’in daha önce başka suçlardan tutuklandığını ve bunların infaz edildiğini belirtti. Bu nedenle ikinci tutuklamanın uygulamaya konulmadığını savunan AYM, Kobanê soruşturması kapsamında "özgürlükten yoksun bırakılmaları söz konusu değil" dedi.    AYM, daha HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve İmralı Heyeti Üyesi İdris Baluken hakkında da benzer bir karar vermişti.   Kürt kadın siyasetçiler Tuncel ve Tuğluk hakkında verilen kararı avukatları Reyhan Yalçındağ ve HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, değerlendirdi.   ‘4 KASIM SONRASI İÇTİHATLARINA AYKIRI DAVRANDI’   Siyasetçilerin avukatı Reyhan Yalçındağ, AYM’nin daha öncede HDP’li siyasetçiler hakkında hukuk dışı kararlara imza attığını hatırlattı. HDP’li siyasetçilere yönelik 4 Kasım 2016’da gerçekleştirilen tutuklamalar ardından AYM’nin kendi önceki içtihatlarına aykırı bir şekilde birçok karara imza attığını anımsatan Yalçındağ, “Bu sürecin başlangıcı 4 Kasım 2016’da aralarında HDP Eş Genel Başkanlarının da olduğu milletvekillerinin tutuklanmasında verdiği karardı. Öncesinde Mehmet Haberal, Mustafa Balbay, Kemal Aktaş, Faysal Sarıyıldız, İbrahim Ayhan, Selma Irmak ve Gürsel Yıldırım hakkında verdiği önceki kararlarına aykırı bir karar vererek, dokunulmazlıklar Anayasa’ya aykırı kaldırılmasına rağmen HDP’li milletvekillerinin tutuklanmasını hukuka uygun bulmuştu. Bu karar AYM’nin kendi içtihatlarına taban tabana zıt bir karardı. Nitekim sonrasında Selahattin Demirtaş’ın AİHM’e yaptığı başvuru ardından AİHM Büyük Daire’de yorum yanlışlığına ve AYM’nin karar sürecindeki hukuksuzluklara değinmişti. Önümüzdeki günlerde de diğer milletvekilleri hakkında da AİHM’den benzer kararlar çıkacak” dedi.   ‘BÖYLE HUKUK SKANDALI OLUR MU?’   AYM’nin tutuklu siyasetçiler Figen Yüksekdağ, İdris Baluken hakkında da “ikinci tutuklama” başvurularında ret kararları verdiğini hatırlatan Yalçındağ, “AYM bugün bu insanların başka dosyadan hükümlü ve tutuklu olmasına dayanıyorsa; o süreç bittiğinde o zaman ne olacak? Bu ret kararları yüzünden bu insanlar cezaevlerinden fiziki olarak çıkamayacak. Böyle bir hukuk skandalı olabilir mi” diye sordu.     ‘AYM, SİYASİ TUTUM SERGİLİYOR’   “Nasıl bir mahkemesin ki; derece mahkemelerde devam eden dava süreçleri sana ayrıntılı bir şekilde sunulmuş; belgelerle sabit -kaldı ki AYM olarak bir tuşla bu siyasetçilerin UYAP sisteminde kaç tane dosyaları olduğunu görüyorsun- buna rağmen kendi içtihadını ihlal etmekten, yok saymaktan geri durmuyorsun” diyen Yalçındağ, “AYM bunu yaptıktan sonra Yargıtay, İstinaf, derece mahkemeleri ne yapmaz? Bugün bu kararları tartışıyor olmamız hukuk açısından geldiğimiz garabeti gösteriyor. İnsanların başvuracağı başka mekanizmalarda yok. AİHM içtihatlarına uymak zorunda olan AYM, siyasi tutum sergiliyor” ifadelerini kullandı.      GÜVEN’İN KARARINA 7 HAFTADIR ULAŞAMIYORUZ   Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven’in milletvekili iken tutuklu kalmasına dair AYM’nin 7 Nisan’da verdiği ihlal kararının gerekçeli haline 7 haftadır ulaşamadıklarını dile getiren Yalçındağ, şunları söyledi: “İhlal kararını erken vermesine rağmen AYM, birkaç gün açıklamadı. Sonrasında internet sitesinde kerhen ihlali bir cümle ile yazdı. 7 Nisan’dan bugüne karar ortada yok. Karara ulaşmaya çalışıyoruz ama yok. Kimden çekiniyorlar bilmiyoruz. AYM Genel Kurul’u ‘kişi güvenliği ve özgürlüğü’ ile ilgili bir karar açıkladı. Burada herhangi bir haktan bahsetmiyoruz. Yaşam hakkı, işkence yasağı gibi kararların gerekçelerini haftalara, aylara yayamazsınız. Bu karar Leyla Güven hakkında verildiği için AYM, siyasi tutum sergiliyor. 7 haftadır karara ulaşamıyoruz. Ey Anayasa Mahkemesi verdiğiniz ihlal kararını açıklamadan sizi geri tutan konu nedir?”   ‘SİYASET YARGIYA DÖNDÜ’   Tutuklu siyasetçiler Tuğluk ve Tuncel kararının da AYM’nin kendi içtihatlarına aykırı olduğunun altını çizen Yalçındağ, “Bu insanların diğer dosyalarında tutukluluk halleri ortadan kalktığında ne olacak? Siz reddettiğiniz için bu insanlar yine tahliye edilmeyecek. Her türlü hukuksuzluğa tevessül ediyorlar ki tek bir Kürt seçilmiş, Kürt siyasetçi tahliye olamasın. Bunların uygulamaya çalıştıkları hukukun, hukuk olmadığını hepimiz biliyoruz. Yazılı hukuk kurallarına uyulmuyor bırakın içtihada dönmüş kararları uygulamalarına… Ama bizzat yasanın, Anayasa’nın kendine uyulmadığı bir süreçten geçiyoruz. Bu insanların siyasi kimlikleri, politik duruşları ve geçmişte imza attıkları siyasi mücadeleden kaynaklı bunlar yaşanıyor. Artık yargının siyasallaştığı değil. Siyasetin, yargıya, yargı bürokrasisine döndüğü bir dönemdeyiz. Bu ortamda hiç kimsenin temel hak ve özgürlüklerinin korunacağına inanmıyoruz. Bunu 24 saat yaşıyoruz, görüyoruz” dedi.   AİHM’E TAŞIYACAĞIZ   Yalçındağ, AYM’nin verdiği Tuğluk ve Tuncel kararlarını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyacaklarını da sözlerine ekledi. Yalçındağ, “demans” hastalığı olan hasta tutuklu Tuğluk’a dair de Adli Tıp Kurumu Üst Kurulu ve Kocaeli İnfaz Hakimliği’ne yaptıkları itiraz süreçlerinin devam ettiğini, Türkiye İnsan Hakları Vakfı’ndan edindikleri bilimsel mütalaayı da ilgili kurumlara sunduklarını belirtti. Yalçındağ, son olarak şunu söyledi: “Umuyor ve diliyorum ki; bu akıl, vicdan ve hukuk tutulması haline son verilir. En azından hasta mahpuslarla ilgili bir adım atılır.”   ‘ANAYASA’YA AYKIRI’   HDP Grup Bşakanvekili Meral Danış Beştaş da AYM’nin tutukluluk kararlarını “esastan incelemeden” karar vermesinin Anayasa’ya, AİHM ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırı bir şekilde ret kararı verdiğini söyledi. AİHM Büyük Daire’nin Demirtaş- Türkiye kararında tüm HDP’li siyasetçileri kapsayan bir karar verdiğini hatırlatan Beştaş, “AİHM, HDP’li siyasetçilere yönelik yapılan yargılamaların, kararların, iddianamelerin, Kobanê Kumpas Davası’nı da özellikle not etmiş ve bunların siyasi gerekçelerle açıldığını, AİHS’in 18’inci maddesinin ihlal edildiğine karar verdi. AİHM, ilk kez Türkiye aleyhinde 18’inci maddeden ihlal kararı veriyor. Biz yargının bize karşı tutumunun hukuki olmadığını, siyasi olduğunu her zaman dile getirdik. Siyasi iktidarın talimatları, görüşleri, açıklamaları dolayısıyla yargı eliyle bizi siyaset dışına itmeye çalıştığını dile getiriyorduk. AİHM’de bunu doğruladı” diye konuştu.   ‘HUKUKSUZLUKTA ISRAR EDEN BİR KARAR’   AYM’nin “Anayasa’ya, AİHM içtihatlarına, AİHS’e” bağlı olduğunun da altını çizen Beştaş, şöyle devam etti: “AYM kendi bağlı olduğu Anayasa’yı da, sözleşmeyi de, AİHM kararlarını da dikkate almadı. AYM, sevgili Sebahat ve Aysel’e diyor ki; ‘Siz başka dosyadan tutuklusunuz hele bir tahliye olun, ikinci tutuklama infaza geçsin o zaman bakarız’ diyor. Böyle bir bakış açısı olamaz. Kobanê Kumpas Davası baştan sona siyasi bir kararla açılan bir davadır. İktidarın bu konuda kampanya yürüttüğü, HDP’yi demokratik siyasetin dışına itmek için kullandığı en önemli davadır. Bu yönüyle AYM’nin değerlendirme yapması zorunludur. Tutuklama gerekçelerine, siyasi kimliklerine, iddialarına bakması lazım. İlla mağduriyet olması gerekmiyor. Yine ihlal kararı verilebilir. Bu yönüyle hukuksuzlukta ısrar eden bir karardır. Biz sadece hukuk arıyoruz. Hukuka dayalı yargı, kuvvetler ayrılığına dayalı bir yargı talep ediyoruz.”   Tuğluk hakkında verilen kararın çok daha vahim olduğunun altını da çizen Beştaş, “Aysel Tuğluk cezaevinde kalamaz durumda hastalığı bütün dünyada duyuldu. Bu insani ve vicdani olarak da kabul edilemez” dedi.   AYSEL TUĞLUK HAKKINDA   Diyarbakır'da 28 Aralık 2016 tarihinde gözaltına alınan Aysel Tuğluk, 30 Aralık’ta DTK çalışmaları gerekçe gösterilerek, tutuklandı. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “örgüt kurma ve yönetme”, “örgüt üyeliği” iddiasıyla açılan davada daha sonra Ankara’ya gönderildi. Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi de 2018'te Tuğluk'a “örgüt üyeliği” iddiasıyla 10 yıl hapis cezası verdi. Tuğluk’un kararı jet hızıyla Yargıtay tarafından onandı. Kocaeli 1 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde aldığı cezayı yatan Tuğluk hakkında Kobanê soruşturması kapsamında 12 Ekim 2020 tarihinde Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından ikinci kez tutuklama kararı verildi. Tuğluk, Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Kobanê Davası’nda yargılaması sürüyor.   TUNCEL HAKKINDA   DBP eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel 6 Kasım 2016’da HDP’li milletvekillerine yönelik gözaltıları protesto ettiği Diyarbakır Adliyesi önünde gözaltına alındı. Tuncel, 8 Kasım’da tutuklandı. Tuncel hakkında açılan “örgüt üyeliği” davası Malatya’ya nakledildi. Malatya 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuklu yargılanan Tuncel'e 2019 yılında 15 yıl ceza verildi. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi (BAM) tarafından yerel mahkemenin kararı usulden bozulsa da Tuncel, tahliye edilmedi. Tuncel’de tutuklu iken Kobanê soruşturması kapsamında cezaevinde olduğu dönemde ikinci kez tutuklandı. Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ne getirilen Tuncel’in de Kobanê Davası’nda yargılaması sürüyor.    MA / Berivan Altan