Cezaevi Gözlem Kurulu’ndan infaz yakma sorusu: Öcalan sizin için ne ifade ediyor? 2022-05-08 09:08:50   DİYARBAKIR - Cezaevlerinde tecrit ve işkence politikalarına dikkati çeken İHD yöneticisi Ercan Yılmaz, Oltu Cezaevi’nde “Abdullah Öcalan sizin için ne ifade ediyor” sorusuyla bir tutuklunun tahliyesinin 3 ay ertelendiğini söyledi.    Cezaevlerinde uzun bir süredir yaşanan hak ihlalleri ağırlaşırken, siyasi tutukluların sevk, açık görüş, telefon görüşü gibi temel hakları keyfi bir şekilde yasaklanıyor. Sağlık durumlarına çözüm üretilmeyen hasta tutukluların tahliyeleri de engelleniyor.    İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, Bayburt M Tipi Kapalı Cezaevi, Erzurum Oltu T Tipi Kapalı Cezaevi, Dumlu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi ve Iğdır S Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklularla görüşerek hazırladığı raporu 29 Nisan’da açıkladı. Raporda, açık görüş, oda değişimi, spor, sohbet, kurs, mektup gibi sosyal aktivitelerin engellendiği, çıplak arama ve ayakta sayım dayatması gibi ciddi hak ihlalleri tespiti yapıldı.    İHD Diyarbakır Şubesi Cezaevi Komisyonu Sözcüsü Ercan Yılmaz, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.    S TİPİ CEZAEVİ    Cezaevlerinde 18 tutukluyla görüştüklerini belirten Yılmaz, son dönemlerde hak ihlalleri ile gündemde olan Iğdır S Tipi Kapalı Cezaevi’ni özellikle ziyaret ettiklerini anlattı. Yılmaz, “F ve S tiplerinde tutukluların tecrit koşulları ağırlaştırılmış. Bu cezaevlerinden 5 tanesi faaliyete girdi. Iğdır, Manavgat, Antalya, Bodrum ve Samsun S Tipi Kapalı Cezaevi var. Iğdır S Tipi bölgede olması açısından önemlidir. Kürdistan’daki şehirlerden Iğdır’a çok sayıda tutuklu sevk edildi. Sevk sırasında ve cezaevine girişlerde tutuklulara yönelik ağır koşullar dayatılıyor” dedi.   TUTUKLULARA TECRİT UYGULANIYOR    Yılmaz, yaklaşık bir yıldır tek kişilik odalarda tutulan kişilerle görüştüklerini belirterek, “İnfaz Kanunu’nda cezası ağır olan tutuklular tek başına tekli odada tutulması için yasa var. Ama Iğdır S Tipi Cezaevi’nde böyle bir ayrım yok ve tekli odalarda tutulanların hiçbiri hükümlü değil. Tamamen yapılanlar politik nedenlerledir. Bu da yetmezmiş gibi gardiyanlar akşam saat 10.00’dan sabah 06.00’ya kadar saat başı koğuşların ışığını açıp, kapatıp tutukluları kontrol ediyor. Tutukluların uyku düzenleri bozuluyor. Aynı cezaevinde iki cenaze çıktı, aileler intihar değil de cinayet olduğunu, çocuklarının vücudunda yanık ve darp izi olduğunu söyledi. Biz bununlar ilgili soruşturma başlatılmasını istiyoruz. İki kişi de tekli odalarda tek başlarına kalıyorlardı” diye belirtti.   HABERLEŞME HAKKI İHLALİ    Cezaevlerinde iletişimin tutuklular için bir hak olduğunu dile getiren Yılmaz, “Yeni Yaşam, Birgün Evrensel gibi gazetelerin kendileri ücretini karşılamalarına rağmen cezaevi yönetimi tutuklulara bu gazeteleri vermiyor. Cezaevi dışındaki insanların çok rahat ulaşabildiği yayınlar olmasına rağmen hapishaneye bu yayınların girmemesini Anayasa Mahkemesi haberleşme hürriyetinin ihlali sayıp mahpuslara tazminat verilmesine hükmetmişti. Keyfi bir şekilde mahpusların tamamen dış dünya ile olan bağlantılarını kesmek ve tecrit altına almak amacıyla keyfiyetçilik uygulanıyor. Tutukluların sadece bulundukları çok küçük hücrelerde tek başlarına yaşamaları isteniyor. Mahpusların haklarında yasaklama ve toplatma kararı olmayan bütün yayınlara ulaşmaları gerekiyor” diye belirtti.    KEYFİ UYGULAMALAR   Bayburt M Tipi Cezaevi’nde tutukluların sevk taleplerine idarenin “siz buradan giderseniz, burada çalışanlar maaşlarını nereden alacaklar” şeklinde yaklaşmasının ciddiyetsiz ve keyfi olduğunu kaydeden Yılmaz, şunları söyledi: “Görüştüğümüz mahpuslar haklarında disiplin cezası varsa sevk taleplerinin işleme dahi alınmadığını bize aktardı. Bu uygulamaların tamamı keyfidir. Disiplin cezası varsa tutuklu sevk edilmez diye yasa hükmü yok. Mahpusların tüm talepleri bu keyfiyet üzerinden reddeyliyor. Tutuklular bu keyfi uygulamaları protesto ettiğinde ise tutuklulara disiplin cezası veriliyor. Sonra da ‘iyi halli’ olmadıkları yönünde rapor hazırlanıyor, tutukluların infazları yakılıyor.”   TUTUKLULARA İLGİNÇ SORULAR    Oltu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Sevgi İlboğa, “iyi hal” kararı olmasına rağmen tahliyesinin 3 ay ertelendiğini anlatan Yılmaz, “İdari ve Gözlem Kurulu’nun ‘iyi hal’ raporu verirken, İlboğa’ya ‘Abdullah Öcalan sizin için ne ifade ediyor?’, ‘Neden siyasi koğuşta kalıyorsunuz?’, ‘Pişman mısınız’ gibi sorular sorarak, suç işliyor. Anayasa’da hiç kimsenin zorla düşüncelerinin ifadede ettirilemeyeceğine yönelik açık bir hüküm var. Hiç kimseye bu şekilde sorularla fikirlerini zorla açıklamasını isteyemezsiniz. Kişi kendisi isterse bu konuda fikirlerini açıklayabilir. Bu sorular da fikir beyanı ve düşünce özgürlüğü hakkının ihlalini gösteriyor. Gözlem kurulları tamamen hapishanede çalışsan memurlar ve başında da oranın Cumhuriyet Başsavcısı ya da Cumhuriyet Başsavcısı’nın görevlendirdiği bir savcının başkanlık ettiği bir kuruldur. Kurul değil tek bir kişi karar veriyor. Kurulların bağımsız kişiler tarafından oluşturulması gerekiyor” diye belirtti.   İŞKENCE UYGULAMASI   Türkiye’deki cezaevlerinde çok ciddi bir baskı, tecrit  ve işkence politikalarının uygulandığını anlatan Yılmaz, “Iğdır S Tipi Cezaevi’nde diğer hapishanelerin bir prototipidir. Hapishanelerdeki bu hak ihlallerinin giderilmesi için bütün kurumlarının, muhalefet partilerinin ve meslek örgütlerinin, bu konuya eğilmesi ve çalışmalar yürütmeleri gerekiyor. Ailelerinden uzak tutulan mahpusların aile ve avukat görüşü yapma gibi imkanları bulunmadıkları için Meclis İnsan Hakları Komisyonu’na çok ciddi bir görev düşüyor. Bu komisyonların bizim hazırladığımız raporlardan sonra o cezaevleriyle görüşmeleri ve hazırlayacakları raporları kamuoyu ile paylaşmaları gerekiyor” dedi.