Tevgera Azadî: Savaş Öcalan’a komployla başladı 2022-05-05 09:47:09 HABER MERKEZİ- Tevgera Azadî Eşbaşkanı Mihemed Abdullah, savaşın PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik komployla başladığını belirterek, Federe Kürdistan Bölgesi’nin de Ortadoğu’da yaşanan savaşın merkezi haline getirildiğini söyledi.  Federe Kürdistan Bölgesi’nin Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine 23 Nisan 2021’de saldırı başlatan Türkiye, Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) istihbarat desteği, Gulan ve Zerewanî güçlerinin dahil edilmesi ile Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve Roj çetelerini öne sürmesine rağmen istediği sonucu alamadı. Ankara-Hewlêr arasında mekik dokuyan Türkiye, KDP’nin işbirliğinde bölgeye yönelik kapsamlı saldırı dalgası başlattı. Yoğun hava bombardımanıyla başlayan saldırılar, askerlerin indirme yaptığı bölgelerde şiddetli çatışmalarla başlayan saldırılarda ilerlemeye sağlayamayan Türkiye, KDP denetiminde olan bölgeler üzerinden sonuç almaya çalıştı. Her türlü teknik imkana rağmen takılı kalan Türkiye ve KDP, saldırılarda kimyasal silah kullanımına başladı.    3'ÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI    Zap, Metîna ve Avaşîn’de şiddetli çatışmalar devam eden saldırıları, Kürdistan Özgür Toplum Hareketi (Tevgera Azadî) Eşbaşkanı Mihemed Abdullah değerlendirdi. Abdullah, Ortadoğu’nun derin bir kriz ve kaosun içerisine girdiğini belirterek, “Ortadoğu halkları çok derin ve tehlikeli bir kaosu yaşıyor. Bu krizin nedeni; toplumun zihinsel, politik, ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan çözümde tıkanan iktidarlardır. Var olan egemen sistemler, doğası gereği ayakta durabilmek için şiddete, savaşa ve terör estirmeye başvurmuştur. Gelinen aşamada bugün 3'üncü Dünya Savaşı diyebileceğimiz bir savaş süreci yaşanıyor. Bu savaş beraberinde yoksulluğu, işsizliği, doğa tahribatını ve sosyal adaletsizliği getiriyor. Ve öyle görünüyor ki bu savaş daha büyük felaketlere yol açacaktır. Artık Ortadoğu insanı bu kriz ve felaketlere tahammül edemeyecek bir duruma geldi. İnsanlık şimdi bu kaostan kurtulmak için mücadele ediyor. Bu düzeni değiştirmek için mücadele eden halklar ise komplocu güçlerin hedefi haline gelmiştir” dedi.    ÇATIŞMALARIN MERKEZİ    Ortadoğu’daki savaş halinin, iktidar sistemlerinin ürettiği kargaşanın sonucu olduğunu dile getiren Mihemed Abdullah, “Ortadoğu ulusları, bu sistemin organik ve ayrılmaz bir parçasıdır. Enerji kaynakları açısından jeo-politik ve jeo-stratejik doğası ve kültürel zenginliğiyle dünya hegemonyaların arasındaki çatışmaların merkezi haline gelmiştir. Ortadoğu’daki mevcut durumun gerçekliğinde çözülme ve çöküşle karşı karşıya olan, artık kendini sürdürmeyen ve yenilemeyen egemen sistemin kendisi olduğu açıkça ortaya çıkmıştır” diye belirtti.    SOYKIRIM VE İMHA PLANI    Mihemed Abdullah, bölgeye yönelik saldırıların “tasfiye planı” olduğuna işaret ederek, “Toplum içinde bir tür kaos yarattılar. Bir yandan dünyanın hegemonik güçleri, bir yandan da bölge ülkelerinin partilere temsil ettiği bölgesel güçler, siyasi, dini ve mezhepsel tüm özgürlükçü hareketlere karşı savaş başlattılar. Bu bir soykırım ve imha planıdır. Ve eğer tasfiye gerçekleşirse, bundan en fazla beslenecek olan hegemonik güçler olacaktır. Mezhepler ve inançlar ‘parçalanma ve tahakküm’ politikası temelinde zayıflatılmakta ve yok edilmektedir. Binlerce ulusun bir arada yaşadığı bu topraklarda, halklar yok olma tehdidiyle karşı karşıya. Ortadoğu'da yaşanan bu durum, Güney Kürdistan'ı da içine alan Mezopotamya çatışmalarının merkezi haline gelmiştir. Kürdistan'ın kuzeyinde ve batısında olduğu gibi, Kürt halkı hayatta kalmak, kendi kaderini tayin etmek için mücadele ediyor. Kürt halkının, özgürlük hareketinin iradesini bastırmak ve yok etmek için her şekilde savaşı Irak ve Güney Kürdistan'a dayattılar. Bundan faydalanarak Ortadoğu’ya yeniden savaşın tohumlarını ektiler” değerlendirmesinde bulundu.    SAVAŞ KOMPLOYLA BAŞLADI   Mihemed Abdullah, Ortadoğu halklarının başına bela olan bu sistem ile mücadele eden tek gücün Kürtler olduğunu ifade ederek, “İşte bu yüzden uluslar ve demokratik güçler, modern kapitalist iktidar sisteminden kurtulmak için kurtuluş mücadelesi veriyor. Kürdistan ile birlikte Ortadoğu’da sona gelen bu sistemin kendini yenilenmesi için tekrar bir savaş getirildi. Bu savaş ya bu sistemlerin yeniden doğuşu ya da batışı olacaktır. Bu savaş Sayın Öcalan’a karşı geliştirilen komplo ile başladı ve sonuç alamayınca da onun yarattığı özgürlük hareketini hedef olarak seçtiler” dedi.    KÜRTLERDEN DÜŞMAN YARATMA    Mihemed Abdullah, Türkiye’nin Kürtlerin kazanımlarına yönelik tahammülsüzlüğünün tarih boyunca sürdüğünü ifade ederek, bu politikanın sonuç almaması üzerine Kürtlere karşı yine Kürtler içinden düşmanlar yaratılarak sonuç alınmak istendiğini söyledi. Abdullah, şunları söyledi: “1970’lerin sonunda Kuzey Kürdistan’daki devrimden sonra Türkiye’nin bölgeye dönük operasyonları başladı. 17 Nisan’da Metîna, Zap ve Avaşîn bölgelerine Barzani’nin işbirliğiyle saldırılar oldu. Ve bu saldırılar halen devam ediyor. Barzani ve KDP tarihleri boyunca bu saldırıların bir parçası ve ortağı olmuştur. Bu ailenin tarihine baktığımızda her zaman işgalcilere güç veren bir potansiyelleri oldu. Bu aile Kürt halkının bugüne kadar elde ettiği bütün kazanımları kişisel menfaatlerine feda ediyor. Bu bölgenin zenginliğini yağmalayan bu zihniyet, Türkiye’yi destekleyerek kendi sonunu getiriyor.”    ‘KAZANMAKTAN BAŞKA ÇARE YOK’   Kürtlerin mücadelesi sonucu halkların kendi geleceklerini tayin edeceklerini dile getiren Mihemed Abdullah, sözlerini şöyle sürdürdü:“Eskiden istedikleri gibi işgal ediyorlardı ama artık Kürtler var ve bu mücadeleye öncülük eden devrimciler var. Dört parçada yaşayan bütün Kürtlerin bu mücadeleye sahip çıkması gerekiyor. Bundan sonra Kürt halkı için önemli olan birlik ve ortak tutumdur. Kürdistan'ın güneyi Kürtlere karşı savaşın merkezi haline geldi. Bizim de başarmaktan başka çaremiz yok. Bu süreçte Kürt halkının bir mutabakat koalisyonuna ihtiyacı var ve bunun için de Kürt ulusal konferansı gerekli ve hayatidir. Belki de egemen sistemleri parçalamak için bu savaş Kürtler için kaçırılmaması gereken bir fırsattır.”