Hayvancılığı bitirdiler: Çözümün yolu demokratik sistem 2022-04-29 09:04:14 DERSİM - Ekonomik kriz ve savaş politikalarının hayvan yetiştiriciliğini bitirdiğini ifade eden Görkem Özdal, sorunlarının çözümü iktidarın değişmesi ve demokratik bir sistemin inşa edilmesiyle sağlanabileceğini söyledi.  AKP-MHP iktidarının sürdürdüğü savaş politikası sonucu derinleşen ekonomik kriz, yoksulluk ve işsizliği yükseltiyor, üretimi düşürüyor. Özelikle tarım ve hayvancılık, bitme aşamasına geldi. Elazığ Fırat Üniversitesi’nde Gazetecilik Bölümü okuyan ve mezun olduktan sonra Dersim’in Pertek ilçesine bağlı Kewê köyünde küçükbaş hayvancılığı yetiştiriciliğine başlayan Görkem Özdal (25), birkaç koyun ve keçiyle başladığı işe bugün 400 küçükbaş hayvanla devam ettiriyor. Türkiye’de tarımın bittiğini, hayvancılığın ise bitirilme noktasına geldiğine vurgu yapan Özdal, yaşanan krizin iktidarın yönetememesinden kaynaklandığını; krizden çıkış yolunun ise, iktidarın değişmesi ve demokratik, özgürlükçü bir sistemin inşa edilmesiyle mümkün olduğunu söyledi. EMEK VE YAŞAM   Hayvancılığa ilk olarak üniversite okuduğu 2016 yılında arıcılık yaparak başladığını ifade eden Özdal, son yıllarda küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle arıcılıkta verimliliğin tamamen düştüğünü söyledi. Arıcılığa ilk başladığı dönemde kovan başı 30 kilo civarında organik bal aldığını ifade eden Özdal, “Son 2 yıldır bırakalım o verimliliği, artık arılar kendi gıdasını üretebilecek verimlilikte bile değil. Bu da ekonomik olarak geçimi etkiliyor. Bu nedenle küçükbaş hayvancılığa geçiş yaptım. Oğlak alınca kendi kendime dedim; zaten bu işi yapıyorum neden bunu süt işine dönüştürmeyeyim? Keçi ve koyun almaya başladım. 3 yılda 400’e yakın hayvana çıkardım. Çok mutluyum, bu mesleği de seviyorum. Çünkü işin içinde emek var ve ben emek olan her şeyi severim. Sabah akşam çalışıyoruz, bazen boş bir dakikamız bile olmuyor. Ama ne yazık ki bu emeğimizin karşılığını alamıyoruz” ifadelerini kullandı.   KİRALIK YAYLALAR   Küçükbaş hayvancılıkta et ve süt ürünlerinin fiyatlarının tüccarlar tarafından belirlenmesinden dolayı ciddi sorun yaşadıklarının altını çizen Özdal, “Yaylalar halkındır, üretenindir ama dağları bile devlet kiralıyor. Bir de uçuk fiyatlarda kiralıyor. 500-700 bin lira arası bir dağı üreticilere kiralıyor. Şimdi benim 400 baş hayvanım var, yaylaya çıkmak için 3 kamyon kiralamak durumundayım. Her kamyon sadece gidiş için 8 bin lira fiyat çekiyor. Dolayısıyla sadece gidiş 24 bin liraya denk geliyor. Bir çoban tutuyorsun, yemesi içmesi ve giderleri 15 bini buluyor. Saman, yayla, yem, ilaç parası… Gelene para, gidene para. İlk başladığım dönem kurtarıyordu çünkü yem, mazot fiyatları ve çoban ücreti bu kadar yüksek değildi. Halen üreticilerin bu işi yapması sadece batmayalım da belki döner hesabındalar. Çünkü kazanç diye bir şey kalmamış, çark dönsün diye yapılıyor” dedi.   400 HAYVANA 8 BİN DESTEK   Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan 400 hayvanı için sadece 8 bin lira destek aldığını kaydeden Özdal, “Bizlerden alınan vergiye karşılık sadece 8 bin lira veriyor. Bize destek vermesin; yemi ucuzlatsın, mazotu ucuzlatsın. Bizim yaylalarımızı dağlarımızı bize neden kiralıyor. Öyle bir mantık var mı ya?  Dağı nasıl kiralarsın? Dağda ev, tuvalet, banyo, elektrik ve yol mu vardır ki kiralayasın” diye tepki gösterdi.    BOZUK DÜZEN   Derinleşen ekonomik krizle birlikte yetiştiriciliğin durma noktasına geldiğini, krizin iktidarın politikalarından kaynaklandığına vurgulayan Özdal, “Sorun AKP’dir. Bu ülkeyi yönetemiyorlar. Bu düzende çarklar daha yerine oturmamış. ‘Bozuk düzende çarklar yerine oturmaz’ der Pir Sultan. Düzen bozuk. Eskiden de böyle değildi ama artık yönetememe krizini gittikçe katladılar. Emperyalizme göbekten bağlı bir ülkeyiz. Diyorlar ki, küresel kriz var, dış güçler var. Ya bu dış güçler, bu ülke kurulduğundan beri var ve bu ülke Osmanlı zamanında da şimdi de dış güçlere bağlı. Biz emperyalizm diyoruz, siz dış güçler deyin. Bu dış güçlere, NATO ve diğer yapılarla bağlısınız zaten. Türkiye’nin elinde kalmış tek şey hayvancılık. Tarım bitti. Bizim bu köyün aşağısı hepsi tarlaydı ve hepsi ekiliyordu. Traktör her yeri sürüyordu niye? Mazot ucuzdu kurtarıyordu. Ama ben bu sene 30 dönüm arpa ektim kuzuyu saldım tarlaya neden? Hesap ettik gübre atamadık, ilacı, biçmesi, toplaması, mazot fiyatı baktık kurtarmıyor kuzuyu saldık. Üretmezsen dışa bağımlı hale gelirsin. Şuan bir hayvancılık kalmış bunu da ona getiriyorlar. Dersim’de bulunan üreticiler bir fırsat görse bırakıp gidecekler. Çünkü kurtarmıyor artık” diye konuştu.    ARTIK GİTMELİLER   Yaşanan krizin iktidarın gitmesi, demokratik ve özgürlükçü bir yapının kurulmasıyla aşılabileceğini dile getiren Özdal, şöyle devam etti: “Bu düzende de böyle bir yapının oluşacağına inanmıyorum. Dolayısıyla bu yönetenlerin artık bu ülkenin başından gitmesi lazım. Bu ülkenin eğitiminden de bir fayda görmedik. Şuan da dağdaki ottan et, süt üretiyoruz ama bir faydasını göremiyoruz. Bizi bu hale getirenler onlar. O saraydakiler. Gelecek kişilerin de daha demokratik, insanların ulusal, inanç haklarına, özgürlüklerine, emeklerine saygı duyacak bir yönetim istiyoruz. Ben Kürt’üm anadilimi konuşmak istiyorum. Aleviyim kendi inancımı yaşamak istiyorum. Düşüncelerimiz dile getiremiyoruz.   ZOR AMA BAŞARMALIYIZ   Ben gazetecilik okudum, 2 yıl da gazetecilik yaptım. Bu ülke bana diplomamı almamı gerektirmedi. Gözaltı ve baskılarla dört yılda okul okuyup, mezun olduk ancak şuan gidip okuldan diplomayı almak içimizden gelmiyor. Bende istiyorum kendi mesleğimi yapayım. Neden başka bir ülkeye Avrupa’ya gideyim. Ben kendi işimi yapmak istiyorum ve kendi emeği ile zorluklar çeken bu insanları çekmek istiyorum. O nedenle daha demokratik ve özgür bir ülke istiyoruz. Amacımız da yöneticilerinde bu insanlardan oluşması. Bu biraz zor ama bu zoru da başarmak amacımız.”   MA / Cengiz Özbasar