Kobane Davası: Kayyımlar kadın kazanımlarını hedef aldı 2022-04-28 17:28:42   ANKARA - Kobane Davası’nda savunmasını sürdüren Zeynep Ölbeci, kayyımların esas amaçlarından birinin de kadın kazanımlarını yok etmek olduğuna vurgu yaptı.   DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 21’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 12’nci duruşması, 3’üncü gününde Sincan Cezaevi Kampüsü duruşma salonunda görüldü.   Duruşma, verilen aranın ardından Kürt siyasetçi Zeynep Ölmeci’nin savunmasıyla devam etti.   Kayyımların yerel yönetimlerde kadın kimliğini ortadan kaldırmak istediğine dikkat çeken Ölbeci, erkek egemen devletin kayyımlarla kendisine yeni görevlendirmeler yaptığını belirtti. Ölbeci, “Cenazeler için araç bile vermediler. Bir araya gelen kadınlara cinsiyetçi iş birliği dayatıldı. Kayyım kadınları işten çıkardı ve evde oturmaları için çalıştı. Kayyımlar erkeklerin kadınlar üzerindeki planlarını ortaya çıkarmıştır. Mahallelerdeki karakol inşalarıyla kadınları militarizmle karşılaştırmış, kendi sistemleriyle cinsiyetçi kurumlar oluşturmaya çalışmışlardır. Bizim belediyelerimiz şeffaflardı. Farklı kimliklere sahip yereldeki kadınlar, yönetimde aktif olarak yer almışlardı. Kadın politikalarını dile getiriyorlardı ve uyguladılar. Şimdi ise kayyımlar, belediye çevresini beton duvarlarla örmüşlerdir. Çevresini asker ve polislerle kapatmışlar” dedi.   ‘KAYYIMLAR KADIN POLİTİKALARIMIZA SALDIRDI’   Ölmeci şöyle devam etti: “Şehirler AKP talimatı ve kayyımlar eliyle talan edildi. Merkezlerimizde dayanışma desteği alan kadınların bilgilerine el konuldu ve teşhir edildi. Bu durum uluslararası anlaşmaların yok sayılmasına neden oldu. Bu sözleşmelere taraf olan Türkiye, bir yandan da kadınların can güvenliklerini yok saymıştır. İktidarın kadınlar hakkındaki politikaları cinsiyetçi bir bakışın ürünüdür. Eşbaşkanlık ve eşitlikçi temsiliyette bütün toplumsal alanlarda aktifleşen kadınlara tahammül edemediler. 15 Temmuz’dan sonra gelen OHAL’in ardından kadın eşbaşkanlar tutuklandı. Kayyımlar kadın politikalarına saldırdı.”   İSTANBUL SÖZLEŞMESİ   İstanbul Sözleşmesi’ne dair Danıştay’da gerçekleşen davayı hatırlatan Ölbeci, “Mahkemeye katılan arkadaşlarımı destekliyorum. Bir gecede bu sözleşmeden çekilme kararı alan anlayışı kınıyorum. Bugün burada kadınların mücadelesi büyük bir önem taşıyor. İstanbul Sözleşmesi, tüm ülke için büyük bir kazançtı. Bildiğim kadarıyla Cumhuriyet tarihindeki en büyük kazanımdı. Ülkenin dışarıdaki izlenimi açısından da önemliydi. Erdoğan çıkıp konuşurdu: ‘Biz kadına şöyle değer veriyoruz.’ Ancak bir gecede kadına vermiş olduğu değeri çok rahat biçimde geri çekti. Bu da kadına değer vermediğini sadece o dönem ona ihtiyacı olduğu için öyle konuştuğunu gösteriyor. Amacına ulaştıktan sonra imzayı geri çekti. Bu yaklaşımı kınıyorum” diye konuştu.   LEYLA KASIM'IN ADI KALDIRILDI   HDP’li belediyelere atanan kayyımların en en başta kadın kurumlarına yönelik saldırılar başlattığını dile getiren Ölbeci, kadın müdürlükleri ve bu müdürlüklere bağlı bölümlerin kapatıldığını, kadın istihdamının durdurulduğunu ve kadına karşı düşmanlık içeren kararların devreye girdiğini ifade etti. Ölbeci, “Kayyım politikalarına karşı duran kadınlar elde ettikleri mevzileri kaybetmemek için sonuna kadar direndiler. Kayyım politikaları, kadınların mücadelelerine karşı baskı ve zorla mevzileri yok etmek istediler. Bu süreçte Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı kadın kurumlarında çalışanları işten çıkarttı, çalışmaları durduruldu. Bütün çalışmalar Aile ve Toplum Daire Başkanlıklarına bağlandı. Erkek memurlar, kadın kurumlarının başına geçirildi. Van’daki kayyım, dairelerde çalışan kadınların tamamının bir erkeğe bağlı olmasını dayattı. Kadın örgütünün ismi ve kadın ismiyle açılan parkların ismi değiştirilmiştir. Piran’a tayin edilen kayyım da sokakların isimlerini değiştirdi. Leyla Kasım, diktatör Saddam tarafından katledilen Kürt bir kadın. Onun ismini taşıyan parka, bir asker olan Hacı Osman Ayyıldız’ın ismi verildi” diye ifade etti.   KADIN MERKEZİ'DEN KURAN KURSUNA    “Bismil’e atanan kayyım, Nujin adındaki kadın merkezini evlendirme dairesine çevirdi” diye belirten Ölbeci, Batman’daki bir kadın merkezinin ise halkla ilişkilere bağlı bir kuruma bağlandığı bilgisini verdi. Şırnak Belediyesi’ne bağlı kadın merkezlerinin kapatıldığını belirten Ölbeci, “Van’daki Rojin kadın merkezi, şu anda çocuklara kuran kursu veren bir kurum haline dönüştürüldü. Edremit kayyımı, kadın merkezinin başına bir erkek tayin etti. Taybet Ana adındaki kreşin adı değiştirildi ve sonrasında kapatıldı. Şiddete maruz kalan kadınların merkezleri ve sığınma evleri kapatıldı. Bu kurumları, özgürlükçü alanlara doğru götürmek isteyen DBP belediyeleri, bu merkezlere kendi ekonomik bağımsızlıklarının kazandırmak için çalışmalar yaptı” dedi.    MAHKEME BAŞKANI'NDAN MÜDAHALE   Bu cümlelerin ardından mahkeme başkanı tarafından “faile ve fiile ilişkin savunma yapın” uyarısı alan Ölbeci, “Beni kadın çalışmalarıma dair burada tutuyorsunuz. Ben de bunları anlatıyorum. Daha önce de söyledim, size göre değil kendime göre savunma yapacağım. Benim bu dosyayla ne alakam var, başkana soruyorum. 3-4 kez gözaltına alındım. Bir gün bile bana Kobanê davasıyla ilgimi sormadılar. Benim bu dosyayla alakam nedir? Bunun cevabını söylerseniz ben de ona göre savunmamı yaparım” diye konuştu.    ‘TANIK GÖKALP’E NEDEN MÜDAHALE ETMEDİNİZ?’   Ardından söz alan Avukat Ali Bozan, “Dün de müvekkilimin iki kere sözü kesildi. İddianamede müvekkilimle ilgili sadece gizli tanık beyanları mevcut. Bir gizli tanık yüzünden 1 yıldır tutuklu. 3530 sayfalık iddianamede müvekkilimle ilgili yarım sayfalık bir bölüm var. Bu süre içerisinde mahkeme heyetinin evrakları incelemesi mümkün değil. Savunmayı sürekli kesmeniz iddianameyi doğru düzgün okumadığınız anlamına geliyor. Tanık Kerem Gökalp’e neden müdahale etmediniz” diye sordu.   ‘KAYYIMLAR NEDEN KADINLARDAN VE BARIŞTAN KORKUYOR?’   Ölbeci, sonrasında savunmasına kaldığı yerden devam etti: “Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan 400 kişilik kadın yurdu, kayyım tarafından boşaltıldı ve misafirhaneye dönüştürüldü. Batman’da kadınlar için yapılan spor kompleksi, kayyım tarafından genel spor alanı olarak değiştirildi. Kadınların özgün alanları ellerinden alındı. ‘Sınırsız Yaşam’ adındaki kadın projesi, kayyım tarafından durduruldu. Acaba bu uygulamaların topluma ya da devlete ne faydası var, anlamadım. Kızıltepe’ye atanan Ahmet Odabaşı adındaki kayyım, kadınlar için faaliyete geçirilmiş fitness salonunu kuran kursuna dönüştürdü. Van kayyımı, kadın hizmet müdürlüklerini kapattı ve Maya adındaki kadın yaşam merkezini durdurdu. Kadın ve toplum ekonomisini korumak için ya da barış ve kadın güvenliği için kurulan kurumların hepsi kapatıldı. Bu kayyımlar neden kadınlardan ve barıştan korkuyor? Bu da AKP merkezindeki politikalara bağlıdır. Onlar barışı sevmez.”    KÜRTÇEYE TAHAMMÜLSÜZLÜK   Akdeniz Belediyesi’ne atanan kayyımın İŞTAR Kadın Merkezi'nin kurum çalışmalarını durdurduğunu aktaran Ölbeci, çok dilli çocuk bahçesinin de kayyım tarafından değiştirildiğini hatırlattı. Ölbeci, “Biz diyoruz ki: Kürt dili karşısında büyük bir tahammülsüzlük var. Dün sormuştum. Dil uygarlık belirtisi midir? Eğer uygarlığın gücü zorbalıksa, biz bu uygarlığı istemeyiz. Ben bazen düşünüyorum, Türk sistemi neden Kürtleri sevmiyor? Sanki Osmanlı İmparatorluğu’nu İngilizler değil de biz dağıttık. Onların  dağıldıysa bizim de dağıldı, dört parçaya ayrıldı. Düşmanlar biz değiliz, İngilizlerdir. Türkiye’de bugün her yerde İngilizce kurs açabilirsiniz fakat Kürtçe açamazsınız. Ülkede milyonlarca Kürt var ama açamıyoruz. Bunu isteyenlere de ‘bölücü’ diyorlar. Ben bundan dolayı kendi dilimle savunma yapıyorum” vurgusu yaptı.   Bu esnada salonda kesilen elektrikler ve kopan SEGBİS bağlantısı nedeniyle, duruşmaya 10 dakika ara verildi.   ‘KADIN ÖZGÜRLÜKÇÜ PARADİGMAYA KARŞI KAYYIM'   Verilen aranın ardından AKP’nin DBP belediyelerine atananan kayyımların aynı zamanda kadın özgürlükçü, ekolojik paradigmaya karşı da atandığını belirten Ölbeci,“Böylece demokrasiye büyük bir darbe vurmak istediler. Şeffaf bir şekilde kadının özgürlüğünü amaç edinmiş belediyelerin kadın çalışmalarını kriminalize ettiler. Kadın belediye başkanları ve meclis üyeleri gözaltına alındı, kadın müdürlükleri kapatıldı. Eşit temsiliyetçilik yok sayılmıştır. Erkek egemenlik sistemle kadınlar sistem dışına itilmek istendi. Kayyımlar; kadın sığınma evlerini, merkezlerini kapattı ve bu şekilde kadınlar üzerinde bir şiddet biçimi geliştirdi. Özgür kadın mücadelesi veren kadınlar, işlerinden atıldı. Devletin eril gücü, kapatılan kadın merkezlerini erkek yöneticilere bağladı. Muhalif kadınlara karşı tahammülsüz yaklaşım ve karşısındaki mücadele göz önündedir” diye konuştu.   Kayyımların tekçi politikalarını hatırlatan Ölbeci, “Kürtçe eğitim veren çocuk bahçeleri kayyımlardan sonra tek dille yani Türkçe’yle çalışmalarına devam etti. Bizim dönemde bu bahçelerde hem Kürtçe hem de Türkçe eğitim veriliyordu” dedi.   ‘SEÇME SEÇİLME HAKKINI AYAKLAR ALTINA ALDILAR’   Halkın iradesiyle seçilen BDP belediyelerinin özgür kadın paradigmasını sahiplendiğini ifade eden Ölbeci, AKP’nin anti demokratik ve savaş politikalarını kadınlar üzerinde uyguladığının altını çizdi ve ekledi: “Seçme ve seçilme hakkını ayaklar altına aldılar. Demokratik değerlere zorba bir şekilde müdahale etti. BDP ve HDP belediyeleri kadın çalışmalarını kurumsallaştırmaya çalıştı ancak kayyımlar bunları yok saydı. İlçe ve merkezlerde 43 kadın merkezi kapatıldı. Erkek şiddetine karşı hizmet ve bilgilendirme sistemini öne çıkardık ve gelişim kaydetmiştik ancak bu da kayyımların hedefi haline geldi. Kayyımların AKP’ye olan sadakati ortadadır. 2016’daki kayyımların atanmasıyla birçok kadın eş başkanımız tutuklandı” diye aktardı.    Ölbeci, sonrasında tutuklanan kadın belediye eşbaşkanlarının isimlerini saydı.   Ardından kapatılan kadın merkezlerinin isimlerini okuyan Ölbeci, “İçişleri Bakanlığı tarafından atanan kayyımlar sonrası eşbaşkanlarımız görevinden uzaklaştırıldı. Yerel seçimlerden sonra ise 3 Büyükşehir, 5 şehir, 33 ilçe, 7 belde belediyesi olmak üzere 48 belediye başkanımız görevinden uzaklaştırıldı. 31 Mart 2019’dan bugüne kadar 79 eş başkanımız gözaltına alındı. 19’u kadın olmak üzere 39 belediye eş başkanımız tutuklandı. Hala 2’si kadın 8 eş başkanımız zindanlarda tutulmaktadır. 2019 seçimlerinden sonra atanan kayyımların kadın kazanımlarına karşı saldırıları sonucu belediyelerdeki 43 kadın müdürlüğü pasifize edildi ya da kapatıldı. Kadın müdürlükleri çatısı altında verilen eğitimlere de saldırılar oldu. Kayyımlar, özgün kadın kurumlarını yok etti. Kadın düşünce ve fikirlerine göre kurulan kurumlar ve kadın koordinasyonu ile kurulmuş kurullar, kadının güçlü bir biçimde yerel yönetimlerine katılması için kuruldu. Kayyımlar ise bunlar dağıttı ve eril sistemi dayattı. Belediye çatısı altında kadının ekonomik çalışmalara katılmaları adına istihdam alanları açıldı fakat bunlar da kayyımlar tarafından kapatıldı” diye aktardı.   31 MART SEÇİMLERİ   Ölbeci devamında şu ifadeleri kullandı: “HDP’nin kadın çalışmaları, 31 Mart seçimlerinden sonra başta Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi olmak üzere kadınların tüm yerel yönetimlerde yerlerini alabilmesi için sürdürülebilir bir biçimde devam etti. Ancak 19 Ağustos’ta Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atandı. Öncesinde ise Mayıs, Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında bir çalışma yürütüldü. kayyım tarafından fesh edilen kadın merkezleri yeniden kuruldu. Kadın daire başkanları atandı. Buna bağlı müdürlükler oluşturuldu. Kadın müdürler atandı. Kadın koordinasyonları kuruldu. Bu çalışmaların amacı belediyelerde alınan kararlarda kadınların rollerini almasıydı. İlçe belediyelerinde de kadın komisyonları kurulması için görevlendirmeler yapıldı. 2 ayda 10 bin kadına ulaşabilecek hedef doğrultusunda bir proje başlatıldı. Kayyım döneminde projeleri durdurulan kadın meydanları yeniden başlatıldı.”   Ölbeci, savunmasına yarın devam etmek istediğini belirterek ara istedi. Ardından mahkeme başkanı, siyasetçi Ayşe Yağcı’yı, kendisine yönelik Diyarbakır Başsavcılığı tarafından hazırlanmış başka bir iddianame nedeniyle savunma vermeye çağırdı. Yağcı, avukatının duruşma salonunda olmaması sebebiyle savunmasını daha sonrasında vermek istediğini belirtti.    Duruşmaya yarına kadar ara verildi.