‘Çocukların sorunları için Üçüncü Yol inşa etmek mümkün’ 2022-04-25 16:38:18 ANKARA - Meclis’in, çocukların sorunlarını gören ve varlıklarını kabul eden bir siyasal ve toplumsal perspektife sahip olmadığını dile getiren HDP Çocuk Komisyonu Eş Sözcüsü Hüseyin Kaçmaz, “Sorunların çözülmesi için çocuklarla birlikte üçüncü bir yol inşa etmek mümkün” dedi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Çocuk Komisyonu Eş Sözcüsü Hüseyin Kaçmaz, Meclis’te açıklama yaptı. Açıklamada konuşan Kaçmaz, “Öncelikle, bu ülkede yaşayan bütün çocukların, mensup olduğu topluluk ve toplum hangisi olursa olsun, ayrımcılığa uğramadan, şiddete ve istismara maruz kalmadan, çalışmak zorunda bırakılmadan, madde bağımlılığı başta olmak üzere bağımlılığa düşürülmeden, yoksulluğa ve yoksunluğa mahkûm edilmeden; yalnızca bir gelecek projesi değil toplumsal birer özne olarak kabul gördüğü, bu doğrultuda taleplerinin esas alındığı, katılım hakkının önündeki engellerin kaldırıldığı, kendi anadilinde eğitim gördüğü, eşit, barışçıl ve özgür bir ortamda yaşamalarını umuyoruz” dedi.   ‘ÇOCUKLAR NESNE HALİNE GETİRLİYOR’   Kaçmaz, 23 Nisan dolayısıyla her sene iktidar başta olmak üzere, devlet erkânı ve bağlı kurumların, ezber ve basmakalıp törenler organize ettiğini aktaran Kaçmaz, “İki gün önce bir benzerine bu Meclis’te tanık olduk. Bu ezber mizansenlerin en basmakalıp hali çocukların yetişkin yöneticilerin/devlet erkânının koltuğuna oturtulmasıdır. Her sene bu sahneye bütün Türkiye tanıklık ediyor. Bu sahnede çocuklar birkaç dakikalığına o koltuklara oturtulup konuşturuluyor, yetişkinler soru soruyor, çocukların konuşmaları ve cevapları mizahi bir sahneye dönüştürülüyor. Böylece her sene çocuklar bu törenlerin nesnesi haline getiriliyor. Ancak bu ülkede yaşayan 23 milyona yakın çocuğun asıl sorunları ne bu sahnelerde ne de bu törenlere ev sahipliği yapan mecliste gündeme geliyor. Bununla beraber çocukların katılım hakkı, toplumsal birer özne olmaları bu mizansenle karikatürize edilerek iradeleri yok sayılıyor” ifadelerini kullandı.   İSTİSMAR DAVALARI 3 KAT ARTTI   Çocukların geleceğin yöneticileri şeklinde konumlandırılarak hem toplumsal yaşamdan hem de siyasette ve karar alma süreçlerinden tamamen dışlandığını belirten Kaçmaz, “Sonuç olarak bugün hem bu ülkede yaşayan 23 milyona yakın çocuğun sorunları görünmez kılınıyor hem de bu çocuklar katılım hakkından tamamen mahrum ediliyor. Siyasi partilerin geçit törenlerinde her sene nesneleştirilen çocuklar devasa sorunlarla karşı karşıya. Her gün çocuklar ya bir istismar ya da bir şiddet vakasıyla gündeme geliyor. Çocuk istismarına ilişkin dava sayısı son 10 yılda 3 kat arttı” dedi.   TÜRKİYE İSTİSMARDA 3. SIRADA   İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) raporuna göre Türkiye’nin çocuk istismarında dünyada 3’üncü sırada ve istismara ilişkin resmi verilerin artık paylaşılmadığını dile getiren Kaçmaz, “Bugün Türkiye’de derin yoksulluktan en çok etkilenen kesim çocuklar. Binlerce çocuk en temel hak olan beslenme hakkından mahrum. Kronik hale gelen yoksulluk çocukların gelişimini etkiliyor. Ebeveynlerin bakım gücü azaldıkça, çocuklar eğitimden koparak çalışmak zorunda bırakılıyor. Nitekim bugün binlerce çocuk çalışmak zorunda bırakılmakta ya da zorla çalıştırılmaktadır. Paylaşılan resmi verilere göre dahi 2021 yılı sonunda 26 bin çocuğun çalışmak zorunda bırakıldığını biliyoruz” şeklinde konuştu.   YÜZLERCE ÇOCUK CEZAEVİNDE   Yüzlerce çocuğun anneleriyle beraber cezaevlerinde tutulmaya devam edildiğini vurgulayan Kaçmaz, “Binlerce çocuk madde bağımlılığı başta olmak üzere bağımlılığın pençesinde hayatta kalmaya çalışıyor. Milyonlarca çocuk anadilinde eğitim görememekten mustarip. Bu nedenle her sene binlerce çocuk hiç bilmediği bir dilde eğitim görmeye zorlanmakta. Yine Alevi çocuklar başta olmak üzere bu ülkede binlerce çocuk zorunlu din derslerine maruz bırakılmaktadır. Yoksul, mülteci, engelli binlerce çocuk eğitimden mahrum kalmakta ve ne yazık ki binlerce kız çocuğu evlendirilmektedir. Sorunlar saymakla bitmez ve ne yazık ki devlet ve bağlı kurumlar bu sorunların bizatihi kaynağı olduğu için bu sorun alanlarına ilişkin veriler ya yok ya da gizlenmektedir. Hal böyleyken, TBMM yılda bir çocukları meclise toplayarak çocukları yetişkinlerin koltuklarına oturtarak onların gerçek sorunlarını görünmez kılmaktadır” diye anlattı.   MECLİS SORUNLARI GÖRMÜYOR   Meclis’in, çocukların sorunlarını gören ve varlıklarını kabul eden bir siyasal ve toplumsal perspektife sahip olmadığını dile getiren Kaçmaz, “Bakın ben İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Çocuk Hakları Alt Komisyonu üyesiyim. Bu komisyon ne düzenli bir biçimde çalışmakta ne de çocuklara ilişkin çalıştığında kapsayıcı ve bütünsel bir siyasal bakışla sorunlara eğilmektedir. Bugüne kadar Rabia Naz ve Ensar Vakfı vakalarına ilişkin iki rapor yazan bu alt komisyon iktidar üyelerinin çoğunluk olması hasebiyle adeta çocuklara karşı suçların aklandığı bir alt komisyon olma rolünü üstlendi. Buna karşı çıktık ama iktidar partisi açık ve net biçimde böyle bir politika izledi. Öte taraftan, 23 milyona yakın çocuğun yaşadığı bir ülkenin parlamentosunda çocuklara yönelik çalışan yalnızca bir alt komisyonun olması üstelik bu komisyonun da oldukça atıl olması bu parlamentonun çocuk politikasını açık biçimde ifşa etmektedir. Çocuklar bu parlamentoda yalnızca istismar gibi, çocuk ölümleri gibi vakalarla gündeme gelebiliyor. Bu süreçlerde de Rabia Naz ve Ensar Vakfı vakalarında olduğu gibi süreçlerin üstü hızlıca kapatılarak yapısal çözümler geliştirilmiyor” ifadelerini kullandı.   KOMİSYON ÇAĞRISI   HDP Çocuk Komisyonu olarak çocukların kangrenleşmiş sorunlarının çözülmesi ve aynı zamanda çocukların toplumsal birer özne olarak kabul edilerek katılım haklarının garanti altına alınmasının ilk adımı olarak derhal Meclis bünyesinde bir “Çocuk İhtisas Komisyonun” kurulması gerektiğini belirtiklerini söyleyen Kaçmaz, “HDP olarak bu amaçla geçtiğimiz hafta bir kanun teklifi verdik. Bu ihtisas komisyonu derhal kurulmalı, çocukların karşı karşıya kaldığı sorunları ivedilikle çözmek için çalışmalıdır. Ayrıca bu komisyon çocuklar ile çocuk kurumlarıyla çalışan kurumların beklenti, talep ve önerileri doğrultusunda düzenli bir biçimde çalışmalıdır. Bu komisyon Türkiye’nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi doğrultusunda çocukların bütün haklarından yararlanması için gerekli çalışmaların yürütücüsü ve takipçisi olmalıdır” diye ifade etti.   ÇOCUKLARA AYRIMCILIK VE ŞİDDET   Türkiye’nin  Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’ne imza attığını hatırlatan Kaçmaz,  devamında şunları söyledi: “Ancak ne yazık ki burada da Türk, Sünni devlet aklı devreye girmiş; anadili ve kültürel haklar konusundaki maddelere çekinceler konarak sözleşme imzalanmıştır. Bu maddelere çekincelerin konarak imzalanmış olması Sünni Türk olmayan bütün çocuklara yönelik ayrımcı uygulamanın somut kanıtıdır. Bu tutum yüz yıldır bu ülkede çocuklara yönelik ciddi bir ayrımcılık ve şiddet olarak dönmektedir. Bu ülkenin bu ayrımcılığa derhal son vermesi gerekmektedir. HDP olarak Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesine Türkiye’nin çekince koyduğu maddelere bu çekincelerin derhal kaldırılması için yine geçen hafta bir kanun teklifi verdik. Bu parlamento bu konuyu en kısa zamanda gündemine almalı ve bu sorunu haksızlığı gidermelidir.   ASİMİLASYON POLİTİKALARI   Bu tekçi rejimde en olumsuz etkilenen toplum kesimlerinden biri ise kuşkusuz çocuklar oldu. Bu süre zarfında çocukların toplumsal ve politik öznellikleri yok sayıldı. Seslerine ve iradelerine yetişkinlerce el konuldu. ‘Makbul yurttaş’ olma zorunluluğuna dayanan devletin gelecek tahayyülünde çocuklar terbiye ve disiplinin nesneleri olarak konumlandırıldı. Bunlarla beraber Sünni Müslüman ve Türk olmayan milyonlarca çocuk asimilasyon şiddetine maruz kaldı. Bu çocuklar devletin asimilasyon ve Türkleştirme derslerinin nesnesi haline geldi. Bugün, Yatılı Bölge Okullarındaki asimilasyon politikalarından, yatağında uyurken panzerle öldürülme ve kendi yaşam ve oyun alanın savaş politikaları sebebiyle mühimmat deposu haline getirilmesi ve bu sebeple mühimmat patlaması sonucu hayatını kaybetmeye kadar çocuklara şiddet ve ölüm getiren bu rejim Türk Sünni devlet aklının bir tezahürü olarak 100 yıldır adım adım pekiştirildi.   ZIRHLI ARAÇLARIN ÇARPTIĞI ÇOCUKLAR   Nitekim sadece zırhlı araçların çarpması sonucu 2008-2022 yılları arasında Kürdistan coğrafyasında 39;ü çocuk olmak üzere 56 yurttaş hayatını kaybetmiş ve yine en az 22’si çocuk olmak üzere 141 kişi ise bu hadiselerle ilintili olarak yaralanmıştır. Zırhlı araç ve devlet şiddetiyle hayatını kaybeden Efe Tektekin, Muhammet ve Furkan Yıldırım kardeşler, Miraç miroğlu, Cemile Çağırga, Mazlum Akay, Doğan Teyboğa, Umut Furkan Akçil, Ahmet İmre, Enver Turan, Canan Saldık, Birem Basan, Oğuzcan Akyürek, İzzettin Boz, Mehmet Nuri, Ceylan Önkol, Uğur Kaymaz, Roboskide katledilen 17 çocuk… bu saydığım isimler devlet şiddetinin sonucu olarak öldürülen çocuklardan yalnızca bir kaçı. Ne yazık ki çocuk düşmanlığını her gün yeniden üreten bu rejim hala yürürlüktedir. İktidar eliyle savaş ve çatışma politikalarında ısrar hala devam ediyor. Bu ısrar sebebiyle de hala canlarımızı kaybetmeye devam ediyoruz.   Bu tablo karşısında meclisin açılış günü olan 23 Nisan’da yapılması gereken çocuklara yönelik şiddetin, yoksunluğun, ayrımcılığın, yoksulluğun ve ne yazık ki ölümün katlanarak arttığı bu yüzyılla yüzleşmek ve bu hakikati dönüştürmektir. Ancak böylesi bir yüzleşme ve hakikatin dönüşümü ile çocukların karşı karşıya olduğu yoksulluk, şiddet, tekçilik ve ayrımcılık gibi yapısal sorunlara çözümler üretilebilecektir. Böylece çocuklar hak ettikleri gibi eşitlik ve barış içinde bir coğrafyada yaşama şansı bulacaktır.”   ‘3’ÜNCÜ YOL MÜMKÜN’   Kaçmaz, sözlerini çocukların karşı karşıya kaldığı sorunlara temel çözümler bulmak için Meclis’i harekete geçmeye çağırarak bitirdi. Kaçmaz, “Meclis, siyasi partiler ve devlete bağlı kurumlar çocukların karşı karşıya olduğu devasa sorunları görünmez kılmaktan vazgeçmelidir. Onların sesine, taleplerine ve iradesine el koyarak koltuk törenlerinin nesnesi haline getirmekten vazgeçmelidir.  Çocukların sorunlarının çözülmesi ve toplumsal özneler olarak özgürleşmeleri için çocuklarla birlikte 3. Bir Yol inşa etmek mümkündür. Buna inandığımız için çalışıyoruz. Çocukların barış ve eşitlik içinde yaşayabileceği bir coğrafyayı onlarla birlikte özgürleşerek inşa etmek için mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.