Tutukluların suç duyurusu dilekçeleri alınmıyor 2022-04-13 09:12:45 İZMİR - Ege bölgesi cezaevlerinde artan hak ihlallerine dikkat çeken ÖHD İzmir Şubesi Eşbaşkanı Şükran Öztürk, son dönemlerde tutukluların idareler hakkında verdiği suç duyurusu dilekçelerinin alınmadığını söyledi.  Türkiye cezaevleri her gün bir hak ihlali ile gündeme geliyor. İşkence ve kötü muamelenin yanı sıra görüşlerin ve sosyal hakların kısıtlanması, yayın yasağı ve tek kişilik hücrelere koyulmaya kadar birçok ihlalin yaşandığı cezaevlerinde, aynı zamanda ölümler de yaşanıyor. Bu ölümlerin en sonuncusu ise Silivri 5 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde yaşandı. 60 gardiyanın baskı ve işkencesinin ardından 6 tutuklu yaşamına son vermek istedi. Bunlardan 2’si yaşamını yitirdi. Yine Akhisar T Tipi Cezaevinde beyin kanaması geçiren 28 yıllık tutuklu Mehmet Sevinç, 7 Nisan'da yaşamını yitirdi.    Hasta tutukluların durumu her geçen gün ağırlaşırken, yeni hasta tutuklular bu listeye ekleniyor. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) listesine göre cezaevlerinde en az bin 600 tutuklu bulunuyor.    CEZAEVİNDE ÖLÜMLER   Türkiye’de yaşanan bu durumdan Ege Bölgesinde bulunan cezaevleri de bağımsız değil. Bölgede bulunan cezaevlerinde birçok hak ihlali gündeme geliyor. İHD listesindeki hasta tutukluların en az 300’ü Ege bölgesinde bulunan cezaevlerinde kalıyor. Yine en son Kırıklar 2 Nolu F Tipi ve Aliağa Kampüs Cezaevlerinde de yaşanan hak ihlallerinden kaynaklı açlık grevleri yaşanmıştı. Yaşanan bu grevlerden sonra dahi hak ihlalleri durmazken, Özgülük için Hukukçular Derneği (ÖHD) İzmir Şubesi üyeleri, hak ihlaline ilişkin başvuru aldıkları cezaevlerine ziyaretler gerçekleştirerek, tutukluların durumunu gerekli yerlere iletiyor.   ÖHD İzmir Şubesi Eş Başkanı Şükran Öztürk ile Ege bölgesindeki cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini ve buna karşı yaptıkları çalışmaları konuştuk.    İNFAZ YAKMALAR   İzmir’de bulunan Aliağa Kampüs Cezaevi, Buca F Tipi Cezaevi ve Menemen T ve R Tipi cezaevlerini sürekli ziyaret gerçekleştirdiklerini söyleyen Öztürk, ayrıca Balıkesir, Burhaniye, Kepsut, Ödemiş, Bodrum ve Denizli cezaevlerini de başvurular üzerine ziyaret ettiklerini belirtti. En çok koşullu salıverilme ve infaz yakma konularında şikayet aldıklarını dile getiren Öztürk, birçok tutuklunun “iyi halli” olmadıkları gerekçesiyle İdare Gözlem Heyeti tarafından infaz süreleri dolmasına rağmen serbest bırakılmadığını aktardı. Bu kararların hukuka aykırı olduğunu kaydeden Öztürk, “Bu hukuka aykırılıkları değerlendirecek olan infaz hakimlikleri ve ağır ceza mahkemeleri de İdare Gözlem Heyeti’nin kararlarında işin esasına girmeden kararlar veriyor. Bu anlamda da kişilerin özgürlüklerine ulaşmaları engelleniyor” dedi.   GÖRÜŞLER ENGELLENİYOR   Bu şekilde tutukluların kaderlerinin tamamen idarenin inisiyatifine bırakıldığını vurgulayan Öztürk, “Bu kararları hukuken değerlendirmek çok güç oluyor. İdare Gözlem Heyeti’nde hukukçu olarak sadece cezaevi savcısı bulunuyor. Diğerleri psikolog, pedagog, cezaevi müdürü ve baş gardiyandan oluşuyor. Bu kişilerin değerlendirme yapabilmeleri için ellerinde somut kriterleri de yok. İdarenin diğer uygulamalarında da keyfiyet artık görünür bir hal aldı. Tam da bu keyfiyete örnek olarak, hükümlülerin avukat görüşmeleri de engelleniyor. Hükümlülere vasi olarak atanan avukatların dışında kalanların 3 kere görüş hakkı vardır. Ancak cezaevlerinde sürekli sürgünler ve sevkler yaşanıyor. Gittiği cezaevinde de bu 3 görüş hakkının uygulanması gerekirken idarenin keyfi olarak bir önceki cezaevinde 3 görüş hakkı kullanıldığı için avukatlarla görüşmesi engelleniyor. Yasayı kendine göre yorumlayan keyfi bir davranışla karşı karşıya kalıyoruz” diye belirtti.    DİLEKÇELER ALINMIYOR   Öne çıkan başka bir ihlalin ise dilekçelerin işleme alınmaması olduğuna dikkati çeken Öztürk, hükümlülerin idareye verdiği dilekçelerde evrak kayıt numarası verilmediği için takibinin de yapılamadığını söyledi. Bunun özellikle idareler hakkındaki suç duyurularında yaşandığını aktaran Öztürk, “Kişi kendisine uygulanan haksızlıkların şikayetini yapmak istediğinde dilekçeleri ilgili makama ulaştırılmamış oluyor. Buca Ceza İnfaz Kurumları Savcısı ile görüştüğümüzde bunu dile getirdik. Kişinin her zaman ailesine, avukatına ulaşma şansı olmuyor. Bu anlamda suç duyuruları, talep dilekçeleri önemli bir hal alıyor. Kişinin hak ihlali konusundaki talebinin yerine getirilmesi açısından dilekçelerin verilmesi önem taşıyor” ifadelerini kullandı.   KIRIKLAR’DA İHLALLER SÜRÜYOR   Yine Buca Kırıklar F Tipi Cezaevinde 64 gün süren ve Ocak ayında sona eren açlık grevlerine de değinen Öztürk, o dönem yapılan görüşmelerde verilen sözlerin yerine getirmediğini aktardı. Tutukluların hak ihlallerinin görüşme süreci içerisinde durduğunu, taleplerinin kısmi olarak karşılandığını fakat görüşmeler bittikten sonra aynı ihlallerin devam ettiğini söyleyen Öztürk, şöyle devam etti: “Mahpuslarla yaptığımız görüşmelerde bu durumu kabul etmediklerini ve uygulamaların devam etmesi durumunda yine açlık grevi yapabileceklerini söylediler. Bunun üzerine Halkların Demokratik Partili milletvekilleri, Çağdaş Hukukçular Derneği, İnsan Hakları Derneği İzmir şubeleri ve İzmir Barosuyla beraber cezaevi savcısı ile görüşme yaptık. Yine aynı şikayetlerin devam ettiğini, Kırıklar 2 Nolu F Tipi Cezaevindeki sorunların kaynağının da kurum birinci müdürü Haydar Ali Ak’dan kaynaklandığını belirttik.”    İSTİSNALAR GENEL KAİDEYE DÖNÜŞTÜ   Savcılar ve cezaevi idareleriyle yapılan görüşmelerin anlık çözümler getirdiğine işaret eden Öztürk, bir kişi için son verilen hak ihlalinin farklı bir kişi için devam ettiğini kaydetti. Yaşanan bu keyfi durumun bir politika haline geldiğini sözlerine ekleyen Öztürk, “Örneğin bazı tutuklular ağırlaştırılmış müebbet almamasına ve tek tutulma koşullarının hukuken mevcudiyeti olmamasına rağmen Adalet Bakanlığı talimatıyla tek tutuluyor. Bir hukukçu olarak hukuken açıklamamız mümkün olmayan birçok işlemle karşı karşıya kalıyoruz. Yaşanan bu durumun Sayın Abdullah Öcalan’a uygulanan tecritte dile getirmiş, ‘Hukukun istisnası olamaz. Hukukun istisnası genel kaidelere dönüşür ve tüm topluma uygulanmaya başlanır’ demiştik. O dediğimiz noktaya gelmek üzereyiz” diye aktardı.   ‘ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ’     ÖHD olarak hak ihlalleri üzerine çalışmalarını sürdüreceklerini söyleyen Öztürk, “Cezaevlerindeki sorunlar toplumun kanayan yarası. Gündemde en çok hasta mahpuslar var. Hasta mahpuslarla ilgili başvurularımızı yapmaya devam edeceğiz. Adli Tıp Kurumu’nun hukuk bir tarafa insani anlamda açık aykırılıklarını deşifre etmeye devam edeceğiz. Bu anlamda da iç hukuk yollarının tükendiği zamanlarda da uluslararası alana taşıyıp hasta mahpuslara karşı olan bu uygulamaların sona ermesi için elimizden gelen tüm çabayı sarf edeceğiz” diye konuştu.    MA / Tolga Güney