Kürt sorununa ilk kez temas eden Mısırlı siyasetçi: Öcalan özgür olmalı 2022-03-26 09:49:16 DİYARBAKIR - Diyarbakır Newrozu’na katılan Mısırlı bağımsız siyasetçi Ramy Zohdy, Kürt sorununa ilk kez bu kadar yakından temas ettiğini belirterek, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgür olması gerektiğini söyledi. Bu yıl “Dem dema serkeftinê ye” şiarıyla gerçekleştirilen, bir milyonu aşkın kişiye ev sahipliği yapan görkemli Diyarbakır Newrozu’na katılan Mısırlı bağımsız siyasetçi ve iş insanı Ramy Zohdy, ilk kez Kürt sorununa bu kadar yakından temas kurduğunu belirterek, Newroz’la birlikte Kürtleri daha yakında tanıdığını söyledi. Kürt sorunu, Türkiye’nin Ortadoğu’daki politikaları, Mısır’la ilişkiler ve Newroz’da yaşadığı duyguları Mezopotamya Ajansı (MA) ile paylaştı. Zohdy, halkların dillerini, dinlerini ve haklarını özgürce yaşayabilmesi için bir güvenlik teminatına ihtiyacı olduğuna işaret etti.   Arap halkı ile Kürtler arasındaki ilişkilere dikkat çekerek sözlerine başlayan Zohdy, “Şu anda Araplar ve Kürtlerin ilişkileri daha önce hiç olmadığı kadar iyi. Çünkü artık karşılıklı olarak anladık ki, başka çaremiz yok. Bu topraklarda beraber yaşıyoruz, beraber yaşamaya devam etmeliyiz. Beraber çalışmalıyız. Aynı toprakları, aynı kültürü paylaşıyoruz. Barışı beraber sağlamalıyız. Ortadoğu'da hepimiz aslında bir şekilde aynı bayrağın altında yaşıyoruz. Türkler, Kürtler, Suriyeliler. Araplar olarak, yıllar sonra anlıyoruz ki, Arapların gelecek tahayyülü iyi bir hayal değil. Doğru değil. Ve asla başarılı olamayacak. Komşularımızla daha iyi ilişkiler içinde olmalıyız. Kürt sorunu, ya da diğer sorunları beraber çözmeliyiz. Daha fazla soruna ihtiyacımız yok” dedi.    ‘GÜVENLİK TEMİNATINA İHTİYAÇ VAR’     Ortadoğu coğrafyasında derinleşen savaş ve krizlere değinen Zohdy, “Tüm halkların, Arapların, Afrikalıların, Kürtlerin, hatta Avrupalıların temel olarak ortak bir yaşama ihtiyacı var. Örneğin güvenlik teminatına ihtiyacımız var. Dinimizde özgür olmalıyız. Dillerimiz özgür olmalı. Ekonomimizi beraber geliştirmeliyiz. İnsanların bağımsızlığa, özgürlüğe ihtiyacı var. Benim de kendi adıma arayışım özgürlüktür. Şunu gördüm burada, Türkler bu ülkenin sahibi gibi davranıyor. Tüm kaynaklar Türklerde. Ama böyle olmaz. Burada yaşayan tüm halkların eşit kaynaklara ve eşit haklara sahip olması gerekiyor. Yoksa birlikte bir yaşam mümkün olmayacaktır. Türkiye içinde yaşayan tüm halklara aittir. Suriye de içinde yaşayan tüm halklara aittir. Biz Ortadoğulular aslında devasa bir ülkenin içindeki küçük ülkecikler gibiyiz” diye konuştu.    ‘ÖCALAN SONUNDA ÖZGÜR OLACAK’   PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın halkların birlikte yaşama teminatı olan Demokratik Konfederalizm paradigması üzerinde duran Zohdy, “İnanıyorum ki Öcalan eninde sonunda özgür olacak. Öcalan özgürlük için, ülkesinin ve halkının hakları için savaşıyor. Bu daha önce Güney Afrika'da da oldu. Nelson Mandela örneğini biliyorsunuz. Güney Amerika'da ve başka yerlerde de oldu. Her şeyin sonunda, doğru doğrudur. İnsanların tek talebi zaten sahip olmaları gereken hakları. Buraya gelmeden önce de Kürt sorunu hakkında bilgi sahibiydik. Ama buraya gelene kadar bunun ne kadar köklü ve kapsamlı bir sorun olduğunu idrak edememiş olduğumuzu fark ettik. Burada Kürtlerin yaşadığı sorunu hayal etmek bile hayli güç. Newroz için buraya gelince kendi gözlerimizle gördük. Bu muamelenin hiçbir mantığı yok. Bir ülkede bir halkın taleplerini görmezden gelemezsiniz. Bu muamele asla kabul edilebilir değil” diye belirtti.    ‘SORUNLARIN KAYNAĞI ERDOĞAN’   Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilere dair Zohdy, şunları söyledi: “Türkiye ve Mısır arasında son on yılda bazı sorunlar yaşandı. Bu sorunların tamamının kaynağı ülkeyi yönetmekte olan Erdoğan'ın ta kendisidir. Şu anda Mısır'da sokakta herhangi bir insanı durdurup Türkiye hakkında ne düşündüğünü sorun, size 'Türkiye bizim düşmanımızdır' diyeceklerdir. Türklerden nefret ettiklerini söyleyeceklerdir. Bu daha önce hiç olmamıştı. Mısır 600 yıl boyunca Osmanlı'nın parçasıydı. Dilimizde pek çok Türkçe sözcük var. Mutfağımız benzerdir. Mısır çok uzun bir süre boyunca Türkiye'yi model olarak gördü. Kendimize biz de Türkiye gibi olmalıyız dedik. Şimdi bir kişinin kötü davranış ve kararları ile Türkiye'nin karşısında pozisyon almak zorunda kaldık. Mısır, Kuzey Afrika'nın en büyük ülkesi. Mısır'la işbirliği içinde olmanın bir yolunun bulunması gerekirdi, Mısır'la çatışma içinde olunmamalıydı. Ama baktığınız zaman, Türkiye, Libya ile kavga ediyor, Suriye ile kavga ediyor. Akdeniz'de kavga ediyor. Sonunda ne oldu? Erdoğan kaybetti ve ülkesine de kaybettirdi. Bunca savaştan ve gerginlikten hiçbir şey kazanmadı."   KÜRTLERLE NASIL BARIŞACAK?   Kürtlerin Newroz meydanlarında yükselen taleplerine değinen Zohdy, sözlerini şöyle sürdürdü: "Komşu ülkelerle savaşıp duran bir ülke kendi ülkesinde Kürtlerle nasıl barışacak? Aynısını tersten okumak da mümkün. Bir lider kendi ülkesindeki halklara saygı duymuyorsa, haklarını ihlal ediyorsa, Türklerin bile hem de komşu ülkelerle nasıl iyi ilişkiler kurabilir? Biz buraya gelirken, kendi halkımıza, ‘Türklerle değil, Kürtlerle görüşmeye gidiyoruz’ dedik. İçinde bulunduğumuz durum budur, Türklere bakış açısı budur. Türklerle görüşmeye geldiğimizi söyleseydik eleştirilirdik. Öte yandan şunu da söylemeliyim. Pek çok Mısırlı Kürtlerin hikayesini bilmez. Kürtleri bilirler ama Kürt sorununu bilmezler. Eğitimli olsun ya da olmasın. Örneğin ben kendi ülkemde Afrika ilişkileriyle ilgilenen ünlü bir siyasetçiyim. Ben de bilmiyordum."   ‘KÜRTLERİ DİNLİYORUM’   Kuzey ve Doğu Suriye'den olan Kürtlerle kendi ülkesinde karşılaşarak tanıştığını ve onlardan çok şey öğrendiğini ifade eden Zohdy, "Bana onlar Kürt sorununu anlattı. Anlatılanlar çok şaşırtıcıydı. Tekrar tekrar sordum. Lütfen bana iki saatinizi ayırın ve bu konuyu anlamama yardımcı olun dedim. Çünkü bu konuya ilişkin okuma materyali yok. Benim gibi meseleleri enine boyuna araştırıp okuyan bir insan bile bu konuda yeterli bilgiye sahip değilse, sokaktaki insan nereden bilecek? Dört ay bu konuya odaklandım. Tanıştığım Kürtlerle oturdum, yemek yedim, toplantılar yaptım. Ve bunun sonucunda da buraya Newroz kutlamalarına katılmaya geldim. Onlarla aynı tarafta olduğumu düşünüyor ve hissediyorum. Newroz kutlamalarında Kürtçe müzikleri duydum. Çok güzeldi. Bir sonraki yıl Newroz'a yine gelmek ve Newroz'u burada kutlamak istiyorum. Çünkü Newroz barış demektir. Herhangi bir toplumun himayesinde değildir" şeklinde konuştu.   ‘ERDOĞAN, İTİBAR EROZYONUNA NEDEN OLUYOR’   AKP iktidarının Kürt sorununa yaklaşımını eleştiren Zahdy, şöyle devam etti: “Erdoğan'ın Kürtlerle meselesi aslında biraz da kendisinin kişisel çıkarlarına dayanıyor. Yani bu davranış şeklini ben insanlıkla ya da Türklükle açıklayamam. Erdoğan rejimi tamamen kendi çıkarı için inşa edilmiş bir rejim. Dışarıdan biri olarak benim gözlemlerim bu yönde. Ne kadar doğru okuyorum bilmiyorum. Bu durum Türkiyeliler için de aslında itibar erozyonuna neden oluyor. Suriye'de saldırganlık gösteriyor. Akdeniz de öyle, Mısır’da, Yunanistan'da, Kıbrıs'ta öyle. Ta Libya'ya gitti çıkmıyor. Bütün bunlar kişisel maddi çıkarla alakalı. Erdoğan'ın masaya oturup diğer halklara saygı göstermesi, haklarını teslim etmesi gerekiyor.    Mesela Mısır'la ilişkisini kaybetmemesi gerekiyor. 10 yıldır Müslüman Kardeşlere destek veriyor. Bu da iş ilişkileri ile alakalı. Ne faydası oldu? Bu Türkiye ile ilgili bir mesele değil. Eğer Erdoğan'ın politikaları doğru politikalarsa, neden Kürtlerle bu kadar ciddi sorunlar yaşıyor, neden komşularıyla ilişkileri bu kadar yıprandı? 2010'daki Türkiye'ye bakın, 2022'deki Türkiye'ye bakın. Şimdi de Rusya Ukrayna meselesine dair konuşuyor. Hem Rusya'nın yanında hem Ukrayna'nın. Libya'ya karışıyor İsrail'le ilişkileri var. Körfez ülkeleriyle ilişkileri var, bazen de Körfez ülkelerine karşı işler yapıyor. Türkiye'yi biz hiç böyle görmedik daha önce. Ben gençken Türkiye tarihi çalıştım. Çünkü bir zamanlar biz de Türkiye'ye aittik. Böyle bir şey hiç görmedim. Biz güçlü bir Türkiye biliyorduk. Yani bana soracak olursanız, ben şu haliyle böyle bir ülkeye, bu tip bir politikaya saygı duymakta güçlük çekiyorum. Ben eğitimli bir insan olduğum için Erdoğan ve Türkiye halkları arasındaki farkı görebiliyorum. Ama şu anda Mısır halkının Türkiye'ye bakışı dediğim gibi çok olumlu değil. Şu anda Mısır'ın Türkiye'ye bakışı çok kötü ve daha önce hiç böyle olmamıştı.”   ‘NEWROZ’A BİR DAHA GELECEĞİM’    Diyarbakır Newrozu’nda edindiği izlenimleri ve duygularını da paylaşan Zahdy, şunları ifade etti: “Amed Newrozu bende büyük bir mutluluk yarattı. İnsanların gözlerindeki mutluluğu, coşkuyu görmek çok güzeldi. Muhteşem bir gün geçirdim. Güvenlik nedeniyle bir saat kalabileceğimizi söylediler. Daha uzun kalamadığım için üzgünüm. Çünkü buraya bunun için geldim. Tüm gün kalabileceğimi umuyordum. Gelmeden önce internetten önceki Newroz kutlamalarına baktım. Bu halkla birlikte olacağım için çok mutluydum. Eşime de gösterdim. Bak dedim. Bu insanlarla birlikte olmaya gidiyorum ben. Oysa normalde ben asla kalabalıklara girmem. Kişiliğim böyle. Kalabalık sevmiyorum. Fakat Amed Newrozu’nda olmaktan çok mutluydum. Bugün bir iş arkadaşımla konuştuk. Ona Kürt müziğinden bahsettim. Çok güçlü bir müzik. Bundan sonra arabamda hep Kürt müziği dinleyeceğim. Küçücük çocuklar, gençler, kadınlar, yaşlılar, herkes çok güzeldi.”   MA / Gözde Çağrı Özköse