Newroz’un ortaya koyduğu irade: Krizden çıkmanın formülü Öcalan 2022-03-23 09:31:39   ANKARA - Newroz kutlamalarında açığa çıkan iradenin PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın halkla buluşması olduğunu vurgulayan HDP MYK Üyesi Mahfuz Güleryüz, halkın 2022’nin direniş ve kazanım yılı olacağının mesajını verdiğini söyledi.    Bu yıl “Dem dema serkeftinê ye” (Şimdi Kazanma zamanı) şiarıyla 15 Şubat’ta Federe Kürdistan Bölgesi’nin sınır hattında bulunan Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesinde yakılan ilk Newroz ateşi, 72 merkezde milyonları buluşturdu. Newroz alanlarında bir araya gelen milyonlar, bir kez daha barış ve demokrasi taleplerini dile getirdi, çözüm yolu olarak da PKK Lideri Abdullah Öcalan’ı iradeleri olarak ortaya koydu.    Tüm provakasyon girişimlerine rağmen finalin yapıldığı Diyarbakır’da coşku doruğa ulaştı ve “Dem dema serkeftinê ye” şiarı tam anlamıyla yerini buldu. Newroz’un hazırlık aşamasında yer alan ve yakından takip eden Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Mahfuz Güleryüz, ortaya çıkan tablo ve irade karşısında hiçbir gücün sessiz kalamayacağını vurguladı.      Newroz’da açığa çıkan fotoğrafı, iradeyi ve önümüzdeki sürece etkilerini Güleryüz'den dinleyelim.      Bu yıl 72 merkezde Newroz kutlamaları gerçekleştirildi. Hazırlıklar çok erken başladı, büyük bir coşku vardı. Bu yılki Newroz’u önemli kılan neydi?   Her yıl Kürt halkı, Newroz’a büyük önem veriyor. Ama bu sene ekstradan ayrı bir önem atfettik. Partimiz bu konuda yoğun bir çalışma gösterdi. Hem öncesinde hem de Newroz sürecinde büyük bir çalışma yürüttük. Amed ve İstanbul merkezli çalışma yürütüldü. Amed’te ulusal birlik, demokratik ulus perspektifini ön plana çıkardık. İstanbul’daki çalışmamızın esası Türkiye geneli açısından demokratik Cumhuriyet perspektifiyle yürütüldü. İki merkezi esas alarak ‘Şimdi kazanma zamanı’ diyerek başlattığımız bir çalışmaydı. Genel olarak böylesi bir anlam atfettik. Kürdistan’daki çalışmamıza özellikle Amed merkezli yürüttüğümüz çalışmamıza esas damgasını vuran; Kürdistani ittifakların ortaya çıkarmış oldukları talepler bütünüydü. Bunlar daha çok demokratik ulus taleplerdi. Bir nevi bu talepleri halkımızın onayı da sunmuş olduk. Türkiye sahasında da tüm emek demokrasi güçleriyle birlikte, Üçüncü Yol olarak tarif ettiğimiz ittifak güçleriyle birlikte de demokratik Cumhuriyet eksenli aynı mesajları alanlarda haykırmaya çalıştık.    Newroz şiarının günümüze denk düşen nasıl bir anlamı var, neden ‘Şimdi kazanma zamanı’?      Tam da böylesi bir süreçte artık sadece Newroz sloganı değil tüm yılın sloganı olarak ‘Şimdi kazanma zamanı’, ‘Şimdi AKP-MHP faşizmini yenme zamanı’ diyoruz.    Bu şiarı çok etraflıca düşündük. Hem ulusal hem de uluslararası ölçekte Kürt halkının özgürlük ve demokrasi taleplerinin doruğa ulaştığı bir dönem. Dolayısıyla artık hiçbir engeli tanımadan kazanmanın zamanının geldiğini ifade etmeye çalıştık. Bu birçok açıdan anlamlandırılabilir. İlk boyutu; özellikle 2014 sürecinden bu yana AKP-MHP hükümetinin gerçekleştirmiş olduğu ‘Çöktürme Eylem Harekatından’ sonra başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye demokrasi güçlerine dönük başlatmış olduğu sindirme ve bozguna uğratma girişimlerinin sonuçsuz kaldığı, buna karşı verilen büyük direnişin belli ölçülerde sonuç aldığı, bugüne kadar ayakta kalış sürecinin gerçekleştiği hesaplanırsa, artık bu sürecin daha fazla uzamaması ve tabiri caizse bu senenin final yılı olması açısından ‘şimdi kazanma zamanı’ şiarıyla artık bu rejimin sindirme ve ‘Çöktürme Planı’na son verme zamanı diyerek yola çıktık. Tam da böylesi bir süreçte artık sadece Newroz sloganı değil, tüm yılın sloganı olarak ‘Şimdi kazanma zamanı’, ‘Şimdi AKP-MHP faşizmini yenme zamanı’ diyoruz.    Bu slogana Newroz meydanlarından nasıl bir karşılık verildi?    Kürt halkı ve emek demokrasi güçleri, son dönemde yaptığımız tüm plan ve programlara büyük rağbet gösteriyor. Adeta serhildan ruhuyla sürece cevap veriyor. AKP-MHP’nin sindirme politikalarına karşı iradesini çok güçlü bir şekilde sahaya, alanlara yansıtıyor. Özelikle 8 Mart etkinliklerinde bu iradenin ortaya çıkabileceğini tahmin etmiştik. Kadınların, dirençlin tutumu, direniş ruhu alanlara sığmamıştı. Her açıdan güne, ana damgalarını vuran bir direniş sahibiydi kadınlar. Aynı ruhun Newroz’a da taşınacağı tahmin ettiğimiz bir şeydi. Ama beklentimizi çok ama çok aşan bir katılım sağlandı. Sadece tek merkez hesabıyla bunu söylemiyorum. 72 merkezde kutlamalar gerçekleştirildi. Kutlama gerçekleştirilen her merkezde ortaya çıkan tablo; kelimenin tam anlamıyla muazzamdı. Amed Newroz’u da muhteşem tablonun final görüntüsüydü. Halkımız özellikle Amed’te muazzam bir yönelime tabi tutuldu. Büyük bir baskı, abluka oluşturulmaya çalışıldı. Ama buna rağmen muhteşem bir finalle, hiçbirimizin beklemediği bir görkemlilikle bu sürece karşılık verildi.    Milyonlar nasıl bir fotoğraf ortaya koydu? Kimlere nasıl görev ve sorumluluklar yükledi?      Kürdistani tüm yapıların nasıl bir tavır içerisinde olması gerektiğinin fotoğrafını açığa çıkardı. Türkiye cephesinde ise hemen hemen muhalif tüm kesimlerin katıldığı Newrozlar kutlandı.   Kitleselliğin iki fotoğrafı vardı, iki merkezli okunması gerekiyor. Özellikle Kürdistan’da ortaya çıkan talepler, Kürdistani tüm yapıların nasıl bir tavır içerisinde olması gerektiğinin fotoğrafını açığa çıkardı. Kürtler, ‘Ulusal birlik, bütünlük, birlikte hareket’ dedi. Dolayısıyla Kürt kimliğine, kültürüne karşı var olan baskıların sonlandırılması talep edildi. Bu anlamda bir statü talebi ortaya konuldu. Bu çok netti. Özellikle Kürdistani güçlere, partilere önümüzdeki dönem açısından yeni yükümlülükler ve görevler yüklüyor. Milyonların iradesi karşısında hiçbir güç buna sessiz kalmamalı, bu taleplere karşı karşılıksız bir tutum içerisine girmemeli. Kürt halkının talebi bu oldu ve bu irade çok güçlü bir şekilde açığa çıktı. Türkiye cephesinde ise hemen hemen muhalif tüm kesimlerin katıldığı Newrozlar kutlandı. Tüm merkezlerde, emek ve demokrasi güçleri başta olmak üzere toplumsal tüm muhalif dinamiklerin buluştuğu ve itirazını yükselttiği bir Newroz oldu. Burada da esas talep Demokratik Cumhuriyet’in inşası ve faşizan uygulamaların son verilmesine yönelikti. Bu açıdan da özellikle devlete, ‘Yürüttüğünüz politikalar çökmüştür. Sonuçsuz kalmıştır’ denildi. İsteğimiz, herkesin bu mesajlara göre kendisini dizayn etmesidir. Newroz’da verilen bu fotoğraf doğru okunmalı.    Tüm bu süreçte devlet veya iktidarda nasıl bir düşünce bekleyiş hali vardı. Uzun süredir sürdürdükleri güvenlikçi politikaların işe yaradığını söylüyorlar. 2022 Newroz’u bu anlamıyla iktidara nasıl bir mesaj verdi?   Esasen Newroz’daki fotoğraflar bu politikanın çöktüğünün ifadesidir. Bu politika tutmamıştır, çökmüştür. Newroz mitingleri bunun ilanı oldu. Halklarımızın Newroz meydanlarında talep ettikleri karşılanmayacak talepler değildi. Demokrasi, birlikte yaşama, ortak Cumhuriyet’te Demokratik Ulus paradigması çerçevesinde birlikte yaşamının mümkün olduğunu söyledi halklar. Barış, demokrasi vurguları güçlüydü. Bu talep büyük bir fotoğrafla ilan edildi. Burada en fazla ders çıkarması gereken de devlet yetkilileridir. Zira Kürtler bir kez daha iradelerini barıştan, kardeşlikten yana ortaya koymuşlardır. Bu anlamda bir kez daha çözüm talebinde bulunmuşlardır. Demokratik çözüm, onurlu bir barış çağrısı yapmışlardır. Bu fotoğrafın en görkemli yönüydü. Tüm baskı ve sindirme politikalarına rağmen Türkiye halkları, bu taleplerini güçlü bir şekilde ortaya koydular. Birlikte yaşamak halen mümkün. Newroz’daki fotoğraf bunun ilanıydı ve devlete bu mesaj verildi.    Newroz'da katılımlarda dikkat çeken en önemli noktalardan biri de genç yoğunluğuydu. Gençlerin katılım göstermesi nasıl bir öneme sahipti?   Gençler, bu ülkede artık huzur istiyor. Son dönemde yoğun bir genç nüfusunun Avrupa ülkeleri başta olmak üzere çeşitli ülkelere göç ettiğini biliyoruz. Bu tablo başlı başına ülkenin içinde bulunduğu çıkmazın sonucu. Kalan gençler de gidişata ‘dur’ deme arayışı içerisinde. Özellikle Newroz’a gelen genç kitlenin en büyük talebi demokratik bir ülkede, demokratik bir Anayasa’yla kendilerini ifade edebilecekleri bir ülkede yaşamaktır. Gençler bu taleplerini alanlara yansıtıyorlar. Öyle tahmin edildiği gibi, apolitik, süreci okumayan, ülkenin gerçeklerinden bihaber bir gençlikle karşı karşıya değiliz. Politize olmuş, ne istediğini, isteklerinin nereye varacağını çok iyi bilen genç kitle var. Bu kitle, sahalarda meydanlarda, başta kendi iradelerine ve geleceklerine sahip çıkmak adına bulunuyorlar. Gençler, itiraz ediyor. Mevcut durumun bir gelecek yaratmayacağının farkındalar. Kimse gençlerin taleplerini yok saymasın. Hepimizin geleceği bu genç ellerde. Muazzam bir irade ve direniş ortaya koydular.    Diyarbakır’da kurulan setler başta gençlerin iradesini kırmaya dönüktü. Ama gençlik, bu katı tekçi zihniyeti ve tutumu yerle bir etti. Bu açıdan hiç kimse artık, silahınızdan, TOMA’lardan korkmuyor. Çünkü herkes, bu ülkede huzur ve barış içerisinde ama kendi kimliği ve rengiyle yaşamak istiyor. Bunu talebini de en güçlü şekilde gençlik ortaya koydu. Ben buradan gençlerin iradesi karşısında saygımı iletiyorum. Muhteşem görüntülerdi.    İlk ateşin yakıldığı Beytüşşebap’tan, final Newrozlarına kadar PKK Lideri Abdullah Öcalan’a özgürlük talepleri sloganlarla dile getirildi. Diyarbakır Newrozu’nda bunu talebin engellenmesine yönelik emniyetin saldırı ve provokasyonlarına rağmen nasıl bir irade açığa çıktı?     Sayın Öcalan’ın ettiği her lafın; Türkiye demokrasi güçlerinde, Türkiye, Kürdistan ve Ortadoğu kamuoyunda yaratmış olduğu etkilerini toplum gördü ve yaşadı. Newroz’da açığa çıkan irade, bu sesin kısılmaması gerektiği, sesin topluma ulaştırılması gerektiği yönündeydi.   Halklar birçok şeyi deneyimledi, birçok şeyi yaşayarak gördü. Özellikle Kürt halkının iradesinin açığa çıkmasının tarihçesini Türkiye halkları çok iyi biliyor. Bu açıdan orada haykırılan her sloganın bir anlamı ve gerekçesi vardı. Sayın Öcalan’ın üzerine kurulan tecridin sadece kişisel olmadığını biliyoruz. Orada inşa edilen bir rejimdir. Oradaki yönetim şekli tüm ülkeye yaydırılmaya çalışılıyor. Halk da bunun farkında. Bu anlamda en büyük itiraz da buna yönelikti. Bir diğeri, Sayın Öcalan’ın ettiği her lafın; Türkiye demokrasi güçlerinde, Türkiye, Kürdistan ve Ortadoğu kamuoyunda yaratmış olduğu etkilerini toplum gördü ve yaşadı. Newroz’da açığa çıkan irade, bu sesin kısılmaması gerektiği, sesin topluma ulaştırılması gerektiği yönündeydi. Hem Türkiye hem Kürdistan hem de Ortadoğu coğrafyasında yıllardır devam eden çözümsüz, savaş sürecini bitirilmesine dönük demokrasi ve barış çağrısının ulaştırılmasına dönük taleplerdi. Bu talep Kürt ve Türkiye halkının ortak talebidir. Başta tecridin bitmesi olmak üzere sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne kavuşturulması Newroz’un en temel taleplerinden biriydi.    Eğer Türkiye yöneten güçler, ülkenin geleceğini ve çıkarını düşünüyorlarsa gereğini yapmalılar. Sayın Öcalan’ın Kürt, Ortadoğu toplumları ve demokrasi güçleri üzerindeki etkisi birçok kez deneyimlenmiş görülmüştür.  Krizden, kaotik süreçten çıkmanın formülü Sayın Öcalan’ın halkla buluşturulmasıdır. Bu dar, kısır döngüler etrafında değerlendirilecek bir mesele değil. Toplum, artık bu çıkmazdan kurtulmalı. Bir çıkar yolunun var olduğunu hepimiz biliyoruz. Ülkenin aydınlık günlere kavuşması gerektiğini düşünenleriz ve ortaya çıkan mesajlar da buna dönüktü. Bu açıdan da devlet yetkilileri yeniden hesap yapmalı ve düşünmelidir.    Ortaya çıkan mesajlar sadece iktidara mıydı? Kürtlerin taleplerini görmezden gelen muhalefete yönelik nasıl mesajlar açığa çıktı?   Newroz’u tek taraflı değerlendirmek zaten mümkün değil. Bu mesaj aslında tüm toplumsalar güçlereydi. Newroz alanında tüm toplumsal dinamikler vardı ve iradelerini ortaya koydular. Esasen güç mercilerin hepsine mesaj vardı. Özellikle Millet İttifakı’nın Kürtlerin taleplerine yönelik takındıkları tavırlara dönük de ciddi bir cevaptı. Milyonların iradesi onlar açısından da değerlendirilmesi gereken bir irade. Bu irade Türkiye’deki yönetim organizasyonlarının biçimini belirleyecek. Bunu hesaba katmayan güç, hesabın altında kalır. CHP için de İYİ Parti içinde diğer siyasi partiler için de geçerli; herkes bu fotoğrafı iyi okumalı. Zira Newroz’daki kitlenin büyük bölümü gençlikti. Onlarca yılın siyasetini belirleyecek olan güçtür. Bu açıdan doğru hesaplar yapılmalı. Halen Kürt halkının taleplerini görmek istemeyen bir muhalefet gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Bu tutumun Türkiye geleceğine asla katkı sunmayacağını görmeliler ve terk etmeliler. Newroz’daki taleplere kulak kabartmalılar.    Meydanlarda öne çıkan bir mesaj Demokratik Cumhuriyet vurgusu oldu. Halklar ne istiyor?      Artık hiç kimsenin kabul etmediği bir rejim gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Newroz’da dile getirilen esas taleplerin hepsi de Demokratik Cumhuriyet eksenindeydi.    Halklar, gerçek manada bir Demokratik Cumhuriyet istiyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin adı Cumhuriyet ama demokratik değildir. Halklar artık buna isyan ediyor. Tek kelimeyle, Demokratik Cumhuriyet talebi var. Bu sadece Kürt halkının değil, Laz’ın da Çerkes’in de Alevi’nin de kadının da talebidir. Dolayısıyla Türkiye’deki muhalif dinamikleri özellikle iktidarın rant politikalarının esiri olmayan kesimlerin ortak talebidir. Son dönemde sokağa çıktığımızda HDP’ye oy versin ya da vermesin, zengin ya da fakir aklınıza gelebilecek tüm kesimlerin dili ortaklaşmış durumda. Hepsi, hükümetin zulüm politikalarına karşı şikayetlerini dile getiriyorlar. Artık hiç kimsenin kabul etmediği bir rejim gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Newroz’da dile getirilen esas taleplerin hepsi de Demokratik Cumhuriyet eksenindeydi.    Newroz’da verilen mesajlar ve ortaya çıkan fotoğraf bir yılın da nasıl geçeceğini gösteriyor. Ortaya çıkan tablo siyasete, toplumsal yaşama nasıl etki edecek? Önümüzdeki süreçte mücadele açısından sizleri nasıl günler bekliyor?   Newroz, bu zor günlerin nasıl aşacağımızın şifrelerini verdi. Önümüzde halen devam eden HDP kapatma davası, Kobanê kumpas davası var. Ama bu sürece ilişkin halkımızın ve partimizin direnişi var. Dolayısıyla biz 2022 yılını bir direniş ve kazanım yılı olarak hesaplıyoruz. Halklar, bunun şifrelerini Newroz’da bize verdi. Asla geri adım atmayacak, demokrasi talebinden vazgeçmeyecek, Demokratik Cumhuriyet’i yaratma talebinden asla geri durmayacak. Dolayısıyla seçim sürecine kadar büyük bir direniş ve inançla Newroz ruhuyla devam edeceğimizi düşünüyoruz. Bu yılın sonu aydınlık günlerdir. Bu işin sonu da kazanmadır. Şimdi kazanma zamanı. Mutlaka ama mutlaka kazanacağız. Kutlu bir Newroz’du, bütün yıla yayılması dileğiyle.   MA / Zemo Ağgöz