Mehmet Emin Özkan'ın kızı: Her telefon çaldığında kaygılanıyorum 2022-03-19 09:01:34 DİYARBAKIR - Hasta tutuklu Mehmet Emin Özkan'ın kızı Selma Özkan, 26 yıldır babasının hasretini çektiğini belirterek, "Her telefon ya da kapı zili çaldığında olumsuz bir haber gelir diye kaygılanıyorum. Bari son dönemini bizlerle geçirsin” dedi.  Diyarbakır'ın Lice ilçesinde 22 Ekim 1993’te meydana gelen olaylarla ilgili müebbet hapis cezası verilen 83 yaşındaki ağır hasta tutuklu Mehmet Emin Özkan, 17 Mart'ta Adana 7'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki görülen duruşmada da tahliye edilmedi. Sağlık sorunları nedeniyle tutuklu bulunduğu Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katılmayan Özkan'ın tahliye edilmemesine, İzmir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Lice Davası'nın sonuçlanmaması gerekçe gösterildi.    OĞLUYLA HAYATA TUTUNUYOR    Mersin’de 1996 yılında 2 itirafçının beyanları üzerinden “örgüt üyeliği” iddiasıyla gözaltına alınan ve daha sonra tutuklanarak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çaptırılan Özkan, yaklaşık 26 yıldır cezaevinde tutuluyor. Özkan, tutuklu bulunduğu süreçte 5 kez kalp krizi geçirdi. Ayrıca tansiyon, zehirli guatr, kemik erimesi, duyma-görme eksikliği ve hafıza kaybı gibi sağlık sorunları yaşıyor. Hastalıklarından kaynaklı günlük temel ihtiyaçlarını dahi karşılamayan Özkan'a, aynı koğuşta kalan Ahmet adlı oğlu refakatçilik yapıyor.    Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu, 2015 yılında Özkan'ın vücut fonksiyonlarının yüzde 87’sinin işlevsiz olduğunu ve “cezaevinde kalamayacağı" yönünde rapor verdi. Özkan, söz konusu rapora rağmen tahliye edilmedi. Sonrasında birçok kez Adli Tıp Kurumu'na (ATK) sevk edildi ancak sonuç değişmedi. ATK her seferinde "cezaevinde kalabilir" yönünde rapor düzenledi.    ÇOCUKLARIYLA KONUŞAMIYOR    Özkan’nın kızı Selma Özkan, en son Pazartesi günü açık görüşte gördüğü babasının sağlık durumuna ilişkin konuştu. Babasının tekerlekli sandalyeyle görüşe getirildiğini aktaran Özkan, "Babam hafızasını kaybetmiş. Günde 5-6 farklı ilaç kullanıyor. Her gün hastaneye götürülüyor. Ne bizi duyuyor ne bizimle konuşabiliyor. Ona bir şey söylemek istediğimizde önce abime iletiyoruz. O da babamın kulağına fısıldayıp sonra bizlere cevap verebiliyor. En temel ihtiyaçlarını dahi karşılayacak durumda değil. Tüm ihtiyaçlarını abim karşılıyor” dedi.   ‘HÜCRE GÖRÜŞÜ’   Açık görüşlerin daha önce büyük salonlarda yapıldığını ancak şimdi hücre şeklindeki odalarda yapıldığını aktaran Özkan, "Görüş yerinde her bir tutuklu için ayrı bir masa ve başında da gardiyanlar duruyor. Babamla yan yana gelmemize ve sarılmamıza dahi izin verilmiyor. Bu görüş her ne kadar açık dense de aslında 'hücre görüşü' tanımı koysak yerindedir. Eskiden açık görüşler 45 dakika iken şimdi 30 dakikaya indirildi. Zaten yapılan görüş ziyaretlerinde bir şey anlamıyoruz. Görüşler bir rüya gibi geçiyor” diye kaydetti.    KAPI ARALIĞINDA GÖREBİLDİLER   ATK'den rapor almak için babasının defalarca İstanbul’a götürüldüğünü ancak sonuç alamadıklarını ve en son götürüldüğünde koranavirüs (Kovid-19) salgınına yakalandığını anımsatan Özkan, korona testinin bir ay boyunca pozitif çıktığını söyledi. Özkan, "Ağırlaşan durumu nedeniyle hastaneye kelepçeli bir halde sevk edildi. Bu yetmedi hastanede de baygın halde olmasına rağmen elleri yatağa kelepçeli idi. Babam 7 gün boyunca kendinde değildi. Kendine geldiğinde, kendisine bakacak biri olmadığını söyleyerek, cezaevine gitme talebinde bulundu. Hastanede babama refakatçi olmak istedik fakat izin verilmedi. Sadece kapı aralığında ona bakabildik. Babamı gördüğümde serum takılmış ve baygın bir halde elleri yatağa kelepçeli idi" sözleriyle hastane sürecinde yaşananları anlattı.    ‘SEMBOLİK MAHKEME’   Lice'de yaşanan olayların faillerinin belli olmasına rağmen babasının tahliye edilmediğini söyleyen Özkan, "Babam için sembolik olarak mahkemeler yapılıyor. Her defasında ya tercüman yok ya pandemi bahane edilerek SEGBİS'ler mahkemeye çıkartılıyor. Bir şey de sorulmadan geri gönderiliyor. Çünkü biliyorlar babam bırakıldığı anda Lice olayında devlet boşa düşer. Bu nedenle bırakılmıyor” diye kaydetti.    SÖZLER TUTULMADI   Babasının tahliye edilmesini isteyen Özkan, ATK raporlarına işaret ederek, "ATK, babamın sağlık durumunun cezaevi idaresine sorabilir ve gerçeği öğrenebilirdi. Daha önce Halil Güneş için de ATK 'cezaevinde kalabilir' raporu vermişti. Ama Güneş cezaevinde yaşamını yitirdi" ifadelerini kullandı. "Çözüm sürecinde" hasta tutukluların serbest bırakılması için Ankara'da yaptıkları görüşmeyi anımsatan Özkan, "Bizlere söz verildi hasta tutukluların bırakılacağı dair. Ancak verilen sözler lafta kaldı. En sonunda hasta tutuklu Güneş yaşamını yitirdi. Türkiye’ de adalet yok. Olsaydı 30 yılını cezaevinde doldurmuş ve cezasını bitirenler tahliye olurdu. ATK hasta tutukluları bırakılırdı. Hırsızlar, FETÖ ve her türlü adli tutukluları bırakılıyor ama siyasi tutuklu oldu konu bırakılmıyorlar” şeklinde konuştu.    26 YILDIR BABA HASRETİ ÇEKİYOR   Cezaevlerinden artık cenazelerin çıkmasını istemediklerini ifade eden Özkan, babası için "çözüm üretilsin" çağrısı yaptı. Özkan, "Abim yanında olmasa idi çoktandır yaşamını yitirmişti. 26 yıldır baba hasreti çekiyorum. Her telefon çaldığında kaygılanıyorum. Her telefon ya da kapı zili çaldığında olumsuz bir haber gelir diye kaygılanıyorum.  Her gün ölüyorum. Bari kalan son dönemini bizlerle geçirsin” diye konuştu.    MA / Mehmet Güleş