Alınak: Güney Kürdistan Türkiye’nin sömürgesidir 2022-03-16 09:19:26 ANKARA - Halepçe Katliamı’nın yıldönümünde KDP Türkiye arasındaki ilişkileri değerlendiren siyasetçi Mahmut Alınak, “Barzani ailesi için önemli olan kendi çıkarlarıdır. Irak sömürgesi altında olan Güney Kürdistan, bugün Türkiye’nin sömürgesi durumundadır” dedi. AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan ile Federe Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani’nin 12 Mart’ta Antalya’da yaptığı görüşme Şengal, Mahmur ile Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik “yeni bir sınır ötesi operasyon” olarak değerlendiriliyor. Halepçe Katliamı yıldönümüne denk gelen görüşmeyi değerlendiren siyasetçi ve yazar Mahmut Alınak, Federe Kürdistan’ın Türkiye’nin sömürgesine dönüştüğünü söyledi.    ‘DEVLET HALKLAR İÇİN ÇÖZÜM DEĞİL’   PKK ile KDP arasında 1982 yılında imzalanan protokolün işlevsizleştirildiğini belirten Alınak, aradaki sorunların silah yoluyla çözülmeye çalışılmasını doğru bulmadığını ifade etti. Alınak, devletlerin de halklar için bir çözüm olmadığını vurgulayarak, çözümün sivil itaatsizlikten geçtiğine dikkat çekti. Alınak, “Feodal beyler ve burjuvalar, halklar için değil, kendi çıkarları için devletleri kurarlar. İran’da ve Türkiye’de görüldüğü üzere halklar hiçbir zaman burjuvalar ve feodal beylerin yaşamlarında yoklar. İran’da yaşayan Kürdistanlılar da dahil olmak üzere diğer halklar yönetimde karar sahibi değiller. Orada bir diktatörlük kuruldu ve gençler yıllardır darağaçlarına çekilerek katledilmeye devam ediyor. Aynı durum Güney Kürdistan Federal Bölgesi için de söz konusu. Güney Kürdistan’daki Kürt halkı yıllarca kendi devletleri olsun diye mücadele ettiler. Saddam zulmünden kurtulsunlar diye yıllarca kan akıttılar, can verdiler ve sonuçta uluslararası koşulların da sayesinde orada Federe bir devlet kuruldu ama bu devlet Barzaniler ve Talabaniler olmak üzere iki ailenin devleti oldu” dedi.   Alınak, Federe Kürdistan Bölgesi’nde Kürtçe eğitim gibi bazı ayrıcalıkların olduğunu ancak bunun dışındaki temel haklarının gasp edildiğini vurguladı.    ‘TÜRKİYE’NİN SÖMÜRGESİ’    2013 yılında kaleme aldığı “Kürtler, Halepçe’de bir Kürt Krallığı için mi öldüler” başlıklı bir makaleyi anımsatan Alınak, Barzani ailesinin Türkiye’de milyar dolarları aşan gayrimenkulleri olduğunu, Türkiye ile olan yakın ilişkilerin nedenlerinden birinin de bu olduğuna dikkati çekti. Federe Kürdistan Bölgesel Başkanı Neçirvan Barzani’nin Türkiye’ye son ziyaretine dair Alınak, “Tayyip Erdoğan’ın yanında öyle bir zavallı vardı ki ülkesinin bayrağını bile yok sayarak ay yıldızlı bayrağın altında poz verdi. Barzani ailesi için önemli olan kendi çıkarlarıdır. Ulusal bir dertleri yok. Bu nedenle öncesinde Baas iktidarının yönetiminde olan ve Irak’ın bir sömürgesi olan Güney Kürdistan, bugün ne acıdır ki Türkiye’nin sömürgesi durumundadır. Dün Irak’ın fiili sömürgesiydi, bugün ise ekonomisiyle, idari yönetimiyle Türkiye’ye bağlı durumda” ifadelerinde bulundu.    Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki sömürge statüsünün kırılmadığının altını çizen Alınak, “Halk özgürleşmemiştir” ifadelerini kullandı.   ‘İŞBİRLİKÇİLİK İZOLE EDİLMELİ'   Tarihin ilk Kürt Cumhuriyeti olan ve 1946 yılında Qazi Muhammed tarafından kurulan Mahabad Kürt Cumhuriyeti’nin uluslararası güçler ve iç ihanetler sonucu yıkıldığı düşüncesini dipnot düşen Alınak, “Ne acıdır ki Kürt işbirlikçiler, Qazi Muhammed ve dava arkadaşları idam edilsin diye imza toplayıp Şah’ın kapısına toplandılar” dedi. Kürtlerin, Cumhuriyet’in yıkılmasıyla tekrar İran Devleti’nin tahakkümü altına girdiğini ve bu tahakkümün hala sürdüğüne vurgu yapan Alınak, “Kürtler 1814’lerden bugüne kadar hep iç ihanetlere uğramışlardır ve Kürtler bunun bedellerini tarih boyunca ödemişlerdir. Kürt siyasi hareketleri işbirlikçilik konusunda daha çarpıcı projeler oluşturmalı ve bunlar izole edilmeli” diye ifade etti.   ‘KDP GELECEĞİNİ AKP-MHP İKTİDARINA BAĞLADI’   Kürdistan’ın dört parçasının da işgal ve sömürü altında olduğunu dile getiren Alınak, KDP’nin ise sadece merkezci bir Kürt siyaseti yürüttüğünü söyledi. Alınak, “Bunun sebebini Türk devletiyle KDP’nin iş birliği içerisinde olmasıyla açıklayabiliriz. Kendi geleceklerini AKP-MHP iktidarına bağlamış durumdalar. Türkiye’nin şemsiyesi altında saltanatlarını sürdürmeye çalışıyorlar” diye belirtti. Türkiye ile KDP’nin PKK karşıtlığı üzerinden bir mutabakat şekillendirdiğine değinen Alınak, Türkiye’nin yakın zamandaki Şengal ve Mahmur’a yönelik KDP destekli saldırılarının da bunun bir göstergesi olduğunu ifade etti. Alınak, “KDP’ye yön veren Kürt halkının çıkarları değil. Bunun doğuracağı sonuçlar da 4 parçadaki Kürtler için büyük bir handikaptır” diye konuştu.   ‘MÜLKİYET RUHLARINI CENDEREYE ALMIŞ’   “Güney Kürdistan, statü elde edebilsin diye Kürt halkı büyük bedeller ödedi, kan verdi” diyen Alınak, Barzani ailesinin Kürt halkı tarafından sahiplendiğini ancak onların minnet borçlarını ödemek yerine halka ait olan mal varlıklarını “hortumladıklarını” söyledi. Alınak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sizin Türkiye’deki ya da Rusya’daki oligarklardan ne farkınız kaldı. Uruguay Cumhurbaşkanı gece kondu gibi bir yerde yaşıyor ama siz saraylarda yaşıyorsunuz. Bu halk sizi en büyük makamlara çıkardı! En büyük zenginlik bu değil midir? Bu makam ve mülkiyet histerisi ruhlarını cendereye almış.”    Bu konuda aydınlara, yazarlara ve düşünürlere önemli görevlerin düştüğüne vurgu yapan Alınak, “Devletin tek başına yeterli olmadığını ısrarla anlatmamız gerek. Gericiliğe ve aşiretçiliğe karşı mücadele etmemiz ve halkı aydınlatabilecek sivil projeleri devreye sokmamız gerek. Bir aydınlar hareketine ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.   ‘KAMUOYUMUZA YÖNELMELİ’   Rusya-Ukrayna savaşına da değinen Alınak, bu savaş sürecinin Kürtler için derslerle dolu olduğunun altını çizdi. Alınak, sözlerini şöyle tamamladı: “Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre 500 civarında Ukraynalı öldürüldü ve bütün dünya ayağa kalktı. Peki Kürtler? Koçgiri’den, Zilan Katliamı’na; Dersim Katliamı’ndan Roboskî’ye kadar birçok katliam yaşadı ve binlerce insan katledildi ancak dünyanın kılı bile kıpırdamadı. Bir dönem Orhan Doğan ile İsviçre’ye giderek BM Genel Sekreter yardımcısıyla görüştük. Bize dedi ki: ‘Bakmayın siz devletlerin Kürtler hakkındaki duyarlılıklarına. Bizdekiler tavşana kaç tazıya tut politikası uyguluyorlar. Bize ve devletlerimize yön veren etken devletlerimizin yüce çıkarlarıdır. Siz Kürtler bize değil, kamuoyunuza yönelmelisiniz. Bunu yapabilirseniz devletlerimiz geri adım atacaktır.’ Çok yerinde bir tespitti.”