Kobanê Davası’nda talep net: Aysel Tuğluk tahliye edilsin 2022-03-11 23:26:38   ANKARA – Kobanê Davası’nda savunma yapan siyasetçilerin avukatları hasta tutuklu siyasetçi Aysel Tuğluk’un tahliyesini istedi. Mahkeme heyeti, bir avukat tarafından “Hasta tutsaklara acil tahliye” yazısıyla protesto edildi. DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 22’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 10’uncu duruşması, 8’nci gününde Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki duruşma salonunda görülüyor. HEYETİN TAVRI ELEŞTİRİLDİ HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın savunması ardından konuşan dava avukatlarından Maviş Aydın, tahliye taleplerinin son güne sıkıştırılmasını eleştirdi. Avukatlar olarak heyetin tavrı ve tarzı nedeniyle savunma haklarının ihlal edildiğini ifade eden Aydın, davaya destek amacıyla katılan kurumları sıraladı.   ‘HDP TARİH SAHNESİNDEN YOK EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR’ Van Barosu’ndan 8 Mart dolayısıyla kadınlarla dayanışmak için geldiğini belirten avukat Ekin Yeter, “8 Mart bizim için dayanışmayı temsil ediyor. Biz de hukuksuzluğu teşhir etmek için buradayız. Hallacı Mansur’un bir sözü vardır. ‘Cehennem acı çektiğimiz yer değildir. Acı çektiğimizi kimsenin bilmediği bir yerdir.’ Bizler Aysel Tuğluk başta olmak üzere tüm kadın arkadaşlarımızın koşullarını biliyoruz. Hepimiz aynı şeyleri söylüyoruz. Burada sanık, tanık, müdafii yok, bizler varız. Bizlerin talepleri aynıdır. Failler yargılanmadan, azmettirenleri yargıladığınızın farkındasınız. Burada bir hak ihlaline yol açan bir yargılama yaptığınızın farkındasınız. Resmi tarih ideolojisinde hepimize verilen ‘devletlerin yıkılıp kurulması’ gibi HDP de tarih sahnesinden bir anda yok edilmeye çalışılıyor. Tüm yürütülen siyaset gerçek değilmiş gibi yok edilmek isteniyor. Burada yaşadığımız an tarihsel gerçekliğimizden bağımsız değildir” diye belirtti.  ‘YAŞADIĞIMIZ SÜREÇ KÜÇÜCÜK BİR ANDIR’ Yeter konuşmasında devamla, “Biz Kürtler kadim bir savaşın ve yıkımın ortasında, kültürü ve tarihi yok edilmiş bir halk olarak görülebiliriz ancak binlerce yıllık tarihi göz önüne alırsak yaşadığımız süreç küçücük bir andır. Demokratik Kürt siyaseti ve yargıladığını bu siyasetin temsilcileri özgür toplumun inşası için mücadele eden insanlar. Buna hepimiz sizlerin geleceği de dahildir” ifadelerini kullandı. ‘DEVLET SİSTEMİYLE KADINLAR YARGILANIYOR’ Kadınların yargılandığının somut bir tespit olduğunun altını çizen Yeter, “Demokratik siyasetin bel kemiği kadın özgürlük paradigmasıdır. Kadınlar eşbaşkanlık sistemini yürütürken de bu paradigma ile hepimizin önünü açtılar. Ataerkil devlet sistemiyle kadınlar yargılanıyor. Bizler ve sizler ahlaki ve politik toplum yasalarının yargı eliyle alaşağı edilmesine engel olmak zorundayız” şeklinde konuştu.   ‘TUĞLUK’UN SAĞLIK SORUNLARI SALDIRIDAN BAĞIMSIZ GELİŞMEDİ’ Aysel Tuğluk’un ilk eşbaşkan olduğuna vurgu yapan Yeter, kadınları yaşamda, hukukta özne haline getiren bir sistemin ilk temsilcisi olduğuna dikkat çekti. Aysel Tuğluk’un annesinin mezarına yapılan saldırıyı hatırlatan Yeter, sağlık sorunlarının bunlardan bağımsız gelişmediğini kaydetti. Yeter ardından Tuğluk hakkında verilen ATK raporunun eksikliğine değinerek sağlık durumuna dikkat çekti. Aysel Tuğluk’un ağır hasta tutsaklar arasında yer aldığını belirten Yeter, “ATK kararları bu şekilde gelebilir ama hukukilik ilkesi ayrıdır. Bu hukuksuzluk devam ettiği sürece bizler bu hukuksuzluğu teşhir etmeye ve sizinle mücadele etmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.  ‘ÜLKE BATIYOR’ Ardından yine Van Barosu avukatlarından Jinda Rugeş Koçak söz alarak, “Mahkeme tarafından ceza kuralları ve ilkesinin bağlayıcı olmadığını gördük. Bizden daha tecrübeli olan yargıçların bizim 4 yıl boyunca hukuk fakültesinde okuduğumuz kanun maddelerini uygulamamanız üzücü. Bizim öncülerimiz olmanızı isterdik. İfade özgürlüğü hiçe sayılarak müvekkillerimiz 6 yıldır tutuklu. Ülkemiz batıyor. Adalet, ekonomik olarak batıyor. Ülke en başta adalette batıyor” diyerek birliğe dair Kürtçe bir atasözü okudu. Koçak, başta Aysel Tuğluk olmak üzere tüm yargılanan siyasetçilerin tahliyesini istedi.  ‘SİVAS KATLİAMI FAİLİ TAHLİYE EDİLİRKEN SOSYALİSTLER EDİLMİYOR’ Mersin Barosu avukatlarından Sebahat Gençtarih de Aysel Tuğluk’un durumuna ve hakkında verilen ATK raporundaki eksikliklere dikkat çekti. Gençtarih, “Raporda demansa dair tüm tanılar konmasına rağmen, ‘cezaevinde kalabilir’ denmiş. Rapor doktor raporundan çok polis fezlekesine benzemiş. Yanlış ATK raporlarının olduğuna dair Yargıtay kararı var. Demans bir nörolojik hastalık olmasına rağmen raporda nörolog imzası yok. Hasta tutsaklarla ilgili konu bu ülkede bir acıdır. Hasta tutsakların cezaevlerinde yaşamlarını yitirdiğini duyuyoruz her gün. Sivas Katliamı faillerinden biri hastalığı bakımından tahliye edilmiş. Hasta tutsakların tahliye edilmesi gerektiğini düşünüyor ve aynı kararın tüm tutsaklara, sol, sosyalist ve yurtsever devrimciler için de uygulanması gerektiğini söylüyoruz. Bir insanın rahatsızlığının ilerlememesi için elinizden geleni yapmalısınız. Aksi takdirde tarafsız ve bağımsız sayılmazsınız. Bu vicdani bir meseledir” diye belirtti.  AVUKAT PROTESTO ETTİ Mahkeme heyetinin sürekli avukatları uyarması üzerine bir avukat elinde hazırladığı dövizle mahkemeyi protesto etti. A4 kağıdına yazılı olan “Hasta tutsaklara acil tahliye” yazısıyla birlikte duruşma salonunu terk etti.  TUĞLUK’UN TAHLİYESİ İSTENDİ Söz alan avukat Figen Alp de Aysel Tuğluk’un sağlığı hakkında savunma yapacağını belirtti. Alp, “Aysel Tuğluk’un tahliyesini talep ediyorum. Müvekkilim Zeynep Ölbeci sadece gizli tanık beyanlarıyla tutuklanmıştır. Anayasa ihlali oluşturur” dedi. Alp, son olarak hem müvekkillerinin hem de Aysel Tuğluk’un tahliyesi talebinde bulundu.  ‘KADIN HAREKETİ İLLEGAL DEĞİLDİR’ Avukat Zeynep Sedef Özdoğan da Aysel Tuğluk’un serbest bırakılması talebiyle savunmasına başladı. ATK’nin verdiği raporda dahi Tuğluk’un tahliyesi için yeterli olduğunu dile getiren Özdoğan, “ Pervin Oduncu hakkında iki gizli tanık beyanı var. Müvekkilimin kadın hareketinde yer aldığını söylüyor. Müvekkilim üzerinden kadın hareketi kriminalize ediliyor. Kadın mücadelesi hak mücadelesidir. Yeraltında bu faaliyet yapılamaz. Kadın mücadelesi alenen yapılır. Her yıl Türkiye’de en az 400 kadının öldürüldüğü ve öldürenlerin kader mahkumu olarak da lanse edildiğini hepimiz biliyoruz. Kadın hareketi illegal değildir, yasadışı değildir” diye belirtti.  ‘KARALAMADA BULUNUYORSUNUZ’ Özdoğan, ABC123 isimli gizli tanığın yeminsiz dinlendiğine dikkati çekti. Neden yeminsiz dinlendiğini soran Özdoğan, “Yaptığınız işlem hem kanuna aykırı hem de gerekçe tutanaklarda yok. MERCEK isimli gizli tanığın izine ulaşılmıyor. Tanık koruma kanunu var. Tanığın kimliğini ifşa etmek suç. MERCEK’in ortada olmamasını her bir siyasetçinin hesabına yazmışsınız. MERCEK’in ortada olmamasından nasıl siyasetçiler sorumlu? Mahkemenize ‘MERCEK’i siz kaybettiniz’ diyemeyiz. Makamınıza olan saygımızdan söylemeyiz. Siz de benim müvekkilim ve dava arkadaşlarına ‘siz kaybettiniz’ diyemezsiniz. Resmi belge var mı? Yok. Siz karalamada bulunuyorsunuz” ifadelerinde bulundu.  ‘DAVA DURDURULMALI’ İddianamenin kabulünde imzası bulunan Bahtiyar Çolak’ın HSK’ye sorulmasını ve iddiaların doğru ise duruşmanın şaibeli hale geleceğini dikkate alan Özdoğan, “İddianameyi başkalaştırmaya çalışıyorsunuz. Tweetlerin içeriğine değil, talimatla mı atıldığına yönelik bir hamle yapıyorsunuz. Önce davada durma kararı verilmelidir, HSK’den sorulması gerekir” dedi.  Avukat Cemile Turhallı Balsak da, davanın Kürt kadınlarına ve Kürtlere yönelik kumpas davası olduğunu belirtti. Balsak, “Bakın bu davanın 22 tutuklusu var ve bunların 13’ü kadın. Benim üç müvekkilimden ikisi kadın. Mahkemenin iki heyeti oldu ve tamamı erkek. Sizce bu bir tesadüf mü? Değil. Örgütlü kötülüğün mutabakatıdır. ‘Tarih tekerrür etmez’ denilir ama bu dava Kürtler, kadınlar, azınlıklar için zorbalar tarafından tarih tekerrür edilmeye çalışılıyor. Bu yargılamanın en açık örneği Aysel Tuğluk’tur. Bu yargılamayla kadınlar toplumdan soyutlaştırılarak, itibarsızlaştırılarak, hafızasızlaştırılmak isteniyor. Kadınların sadece özgürlük hakkı gasp edilmiyor, yaşam hakkına saldırıya dönüşmüş bir yargılama var. Aysel Tuğluk şahsında Kürt kadınından intikam alınmaya çalışılıyor” şeklinde konuştu. ‘AZMETTİREN CUMHURBAŞKANI UYGULAYAN HEYET’ Söz alan avukat Kazım Bayraktar da Kürt siyasetçilere uygulamayı, neden-sonuç ilişkisi üzerinden anlattı. Bayraktar, “Kürt çocukları defalarca zırhlı araçların altında ezildi. Yargılamalar yapılıyor, cezasız kalıyor. Öteki zırhlı araç sürücüleri cezasızlığı görünce aynı hızda sürmeye devam ediyor. Polisler sürekli cinayetler işliyor. Bir sürü gerekçesi var. Cinayet işlemiş, tutuklama yok. Ortada cinayetler var ve cezasızlık kararları var. Neden sonuç üzerinden hareket edersek, bu cezasızlık kararını veren hakimlerin azmettirdiğini söyleyebilir miyiz? Neden sonuç üzerinden gidersek, söyleyebiliriz. Cumhurbaşkanı AİHM kararlarını tanımıyoruz, bu bir fiil. Dönüp, yargıya bakıyoruz meydana gelen sonuç Tutukluk devam ediyor. Neden sonuç üzerinden hareket edersek, azmettiren var, uygulayan mahkeme. Tam kanunsuz işlemler yapıyorsunuz. Azmettiren, fiili gerçekleştiren ve sonuç var. Fiili gerçekleştiren heyet, azmettiren Cumhurbaşkanı, sonuç tutukluluk devam. Buradaki tam kanunsuzluk fiilinden şunu çıkarırız, sizi onlar azmettiriyor siz fiili gerçekleştiriyorsunuz” diye kaydetti. SAVUNMANIN TEK GÜNE SIĞDIRILMASI ELEŞTİRİLDİ Dava avukatlarından Ayşen Akçay Senem, Gülşen Uzuner, Çiğdem Kozan, Ruken Gülağacı, Mustafa Kemal Baran, Cenk Yiğiter, Mehmet Emin Aktar, Erhan Ürküt, Mesut Beştaş, Cihan Aydın, Şeyhmus Bayhan, Mahsuni Karaman, Sevda Çelik Özbingöl, Şevin Kaya ve Maviş Aydın savunma yaptı. Avukatlar, duruşma periyotları, tutukluluğa dair siyasetçilerin ve avukatların savunma yapmalarının tek güne sığdırılmasını eleştirdi. Avukatlar, tahliye talebine yönelik beyanların tek güne sığdırılmasının adil yargılanma hakkının ihlali olduğunu belirtti. Tüm avukatlar, hasta tutuklu Aysel Tuğluk’un durumuna dikkati çekerek, “Aysel Tuğluk derhal serbest bırakılmalıdır” dedi.  Duruşmaya bir saat ara verildi.