Cezaevlerinde Esat Oktay Yıldıran uygulamaları 2022-03-09 09:00:49 DİYARBAKIR - Cezaevlerinden yansıyan baskı, şiddet ve hak ihlalleri, 12 Eylül’ü ve Diyarbakır Cezaevi’nde terör estiren Esat Oktay Yıldıran’ı aratmıyor.  İktidarda bulunduğu 20 yılda Türkiye’yi “tek adam” rejimi olarak adlandırılan totaliter bir anlayışla yöneten AKP hükümetinin ülkeyi sürüklediği noktanın en somut yansımalarından biri cezaevleri. Adalet Bakanlığı Cezaevleri ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre; 31 Ocak 2022 tarihi itibariyle cezaevlerinde 265 bin 30’u hükümlü, 38 bin 359 tutuklu olmak üzere toplam 303 bin 389 mahpus var. Cezaevlerindeki bu nüfusun 289 bin 684’ü erkeklerden, 11 bin 823’ü kadınlardan, bin 882’si ise çocuklardan oluşuyor.    Avrupa Konseyi’nin 2020 yılı ceza istatistikleri raporunda, her 100 bin kişiden 357’si gibi bir rakamla kıtada nüfusuna oranla en fazla vatandaşı cezaevinde bulunan ülke olan Türkiye, Konsey üyesi 47 ülke arasında ilk sırada yer almıştı. İktidarın cezaevlerine yenilerini eklemekle övündüğü koşullarda Türkiye’nin ilk sırayı bu yıl da kimseye kaptırmayacağını öngörmek zor değil.   36 YENİ CEZAEVİ    Yeni inşa edilecek 36 cezaevi için AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı 2022 Yılı Yatırım Programı ile Adalet Bakanlığı’na 1 milyar 988 milyon TL 64 bin TL kaynak ayrılması aynanın bir diğer yüzü. Devlet bütçesinden cezaevi yapımına harcanan kaynak 2021 yılında 2 milyar 246 milyon TL’ydi.   Cezaevlerinden çıkan tabutlar, hasta tutuklulara dönük baskı gibi birçok başlıkta kamuoyuna yansıyan bilgiler, tutuklu ailelerinin anlatımları ve insan hakları örgütlerinin periyodik olarak açıkladığı raporlara bakıldığında cezaevleri, başta yaşam hakkı ihlalleri olmak üzere her türlü insanlık dışı, onur kırıcı muamele ve uygulamalarla karşılaşılan birer işkence merkezi halini almış durumda. Öyle ki baskı, şiddet ve hak ihlalleri, 12 Eylül’ü ve Diyarbakır Cezaevi’nde terör estiren Esat Oktay Yıldıran’ı aratmıyor. Farklı cezaevlerinde olsalar da tutukluların yaşadıklarının birbiriyle benzerliği tutuklulara dönük sistematik bir politika yürütüldüğünün de kanıtı.   BAŞVURULAR ARTTI   Cezaevindeki yakınlarının hayatlarından endişelenen aileler, insan hakları örgütlerinin kapısını aşındırıyor. Bu kurumlardan biri olan İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) Diyarbakır Şubesi, başvuru üstüne başvuru gelmesi nedeniyle şu aralar yoğun bir mesai içerisinde.   ÇIPLAK ARAMA   Derneğe başvuruda bulunanlardan biri olan Şeyhmus Başkan (59), 28 yaşındaki oğlu Davut Başkan, 12 yıldır cezaevinde ve Afyon Bolvadin D Tipi’nde tutuluyor. 3 ay önce Kayseri Cezaevi’nden sevk edilmiş. Edirne, Kayseri cezaevlerinde kalan oğlunun sevk edildiği Bolvadin Cezaevi’ne girişte çıplak arama dayatması ile karşı karşıya kaldığını söyleyerek anlatmaya başlayan baba, bu duruma itiraz eden oğlunun gardiyan tarafından darp edildiğini dile getirdi.   TELEFONU YARIDA KESİLDİ   Davut Başkan, 22 Şubat’ta ailesiyle gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde kendilerine “siz teröristsiniz” gibi söylemlerde bulunan gardiyanların fiziki şiddetine maruz kaldıklarını, vücutlarında darp izleri bulunduğunu anlattığı sırada telefon aniden kapanır. Yaşanan bu olay nedeniyle çocuklarından hayatından endişelenen ailenin telefonu beş dakika kadar sonra tekrar çalar. Davut, ailesine aktardığı bilgiler nedeniyle o arada yine gardiyanların hakaret ve tehditlerine maruz kalmıştır.    'OĞLUM İÇİN KORKUYORUM'   Yaşı ve hasta haline rağmen kaygılandığı oğlu için cezaevi yetkilileri hakkında suç duyurunda bulunmak üzere hukuki yardım talebiyle İHD’ye başvuran baba Şeyhmus Başkan, sesini duyurmak için HDP’li vekil Ömer Faruk Gergerlioğlu’na da ulaşıp, durumun Meclis’e taşınmasını sağlamış. Yine telefonla ulaştıkları Adalet Bakanlığı görevlilerinden bu cezaevine ilişkin sık sık şikâyet aldıkları yanıtı aldıklarını paylaşan baba, bu yüzden ki “Oğlum için korkuyorum. Başına bir şey gelse sorumlusu Adalet Bakanlığı’dır” diyor.   Cezaevleri konusunda bir an önce adım atılmasını beklediklerini söyleyen babanın çağrısı ise şöyle: “Maruz kaldıkları baskı ve şiddetin yanı sıra çocuklarımızın yasal hakları var, ama bu haklar bile kullandırılmıyor. İstediğimiz tek şey, Meclis bünyesinde bir komisyonun oluşturulup cezaevine gitmeleri. Her şeyi kendi gözleriyle görmeleri, mahpusları dinlemeleri…”    3 YILDIR GÖRMEYE GİDEMEDİ   29 yaşındaki Mazlum Alan ise İzmir Buca Cezaevinde tutuklu. Müebbet hapse mahkûm edilip 11 yıldır tutuklu bulunan Mazlum’u maddi imkansızlıklar nedeniyle ailesi 3 yıl görmeye gidememiş. Anne Remziye Alan, 2019 yılında cezaevlerinde DTK Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde başlatılan açlık grevi eyleminde iken Bolu Cezaevi’nden Buca’ya sevk edilen oğluna o dönem karaciğer kanseri teşhisi konulduğunu anlatıyor.   'ESAT OKTAY ÖLMEDİ!'   Anne Alan, oğlunun arkadaşlarıyla birlikte içerisinde bulundukları cezaevi koşullarını “Yaptığımız son telefon görüşmesinde Mazlum baskı ve kötü muamele gördüklerini, kendileriyle dalga geçilir gibi bir kaşık yemek verildiğini, mektuplarının verilmediğini anlattı. Bu konuda yazdıkları dilekçelerine el konulduğunu, itiraz ettiklerinde ise ‘Esat Oktay ölmedi, burada yaşıyor’ yanıtı aldıklarını söyleyip, ‘Ne olursa olsun beni buradan alın’ dedi” sözleriyle aktardı.   Oğlunun karaciğer kanserinin yanı sıra basur, mide ülseri rahatsızlıklarını bulunduğunu ve kalp kapakçığının çürüdüğünü anlatan annesi, “Çocuğumun durumu kötü. Bir kaşık yemek veriliyor o da ölmesinler diye. Burada olsa hiç olmazsa ayda bir de olsa görürüm. Ölecekse de bari gözümüzün önünde olsun. 3 yıldır çocuğunu görememesi ne demek?” diyerek kendilerine yaşatılan bu zulme isyan etti.   MA / Ömer Çelik